DEMİRCİ KÖYÜ’NDE  “KADIN DAYANIŞMA” ETKİNLİĞİ...

DEMİRCİ KÖYÜ’NDE “KADIN DAYANIŞMA” ETKİNLİĞİ...

CHP Yenimahalle Kadın Kolları Başkanlığı “8 Mart Dünya Kadın Emekçi Kadınlar Günü” nedeniyle Çubuk - Demirci Köyü’nde ‘Kadın Dayanışma’ etkinliği düzenledi.

Şuayip YAMAN

Kadın Dayanışma etkinliğine başta CHP Ankara 2. Bölge Milletvekili Şenal Sarıhan , CHP Ankara 2.Bölge Milletvekili adayı Selma Ergen olmak üzere, CHP Ankara Kadın Kolları Başkanı Ferhan Özkara ve yönetim kurulu üyeleri,

CHP Yenimahalle Kadın Kolları Nevin Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri, CHP Çubuk İlçe Örgütü Başkan Yardımcısı Alaaddin Cinalioğlu ve eski yönetim kurulu üyesi Ömer Aydos ile birlikte Çubuk İlçe Kadın Kolları Başkanı Sevgi Mercanoğlu ve yönetim kurulu üyeleri ile Demirci Köyü Muhtarı Mustafa Gökoğlu ve Demirci Köyü’nden çok sayıda kadın katıldı.

 

Sunuculuğunu CHP Batıkent Kadın Kolları temsilcisi Gülfinaz Eker’in yaptığı etkinlikler Demirci Köyü Köy Derneği Salonu’nda yapıldı.

 

Çubuk İlçe Kadın Kolları Başkanı Sevgi Mercanoğlu  yaptığı hoş geldin konuşmasında, katılımcılara teker teker teşekkür etti. Tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, kadınlara ait Dünyada ve Türkiye’de yapılan çeşitli araştırmaları dile getirdiği konuşmasında;  

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;

Dünyadaki işlerin % 66’sı kadınlar tarafından görülüyor.

Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak % 10’una sahipler.

Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.

Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.

Türkiye’den Rakamlara gelince;

Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.

Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.

Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı araştırmanın çarpıcı sonuçları ise şöyle:

Aile içi şiddetin yüzde 87'si, kadınlara karşı işleniyor. Şiddetin yüzde 34'ü fiziksel, yüzde 53'ü sözlü olarak gerçekleşiyor.

 

Bu oran gecekondu semtlerinde yüzde 97'lere çıkıyor.
 

Varoş olarak nitelenen gecekondu semtlerindeki kadınlar arasında yapılan araştırmada, kadınların yüzde 97’si aile içi şiddete maruz kalıyor.

Kadınların yüzde 20'si okur-yazar değil.

 

Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39.6’sı işsiz, kentli kadınlarda bu oran yüzde 37.4 iken kırsal alandaki kadınlar için bu oran yüzde 45.3’e ulaşıyor.

Kadınların yüzde 40'ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20'si ise nikâhsız yaşıyor.

Kadınların yüzde 55'i doğum kontrolü uygularken, yüzde 64'ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.

Yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını yitiriyor.

Eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor.

Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27'lerde bulunuyor

Türkiye'de 850 kaymakamın sadece 17'sini kadınlar oluşturuyor.

Hakim ve cumhuriyet savcısı sayısı içindeki kadın oranı ise yüzde 18

Meclis'teki 550 milletvekilinin 24'ü kadın. Belediye başkanlarının ise sadece binde 5'i kadınlardan oluşuyor.

Türkiye'de kadınların yüzde 35.6' sı bazen, yüzde 16.3' ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor.

Dünyadan:

Kadınların yaklaşık yüzde 47'si ilk cinsel ilişkilerini zor kullanılarak yaşıyor.

Mültecilerin yüzde 80'i kadınlar ve çocuklardan oluşuyor.

Dünya HIV/AIDS hasta nüfusunun yüzde 51'i kadınlardan oluşuyor.

Halen en az 54 ülkede kadınlara yönelik ayrımcı yasalar bulunuyor,

Her üç kadından biri dayak yiyor, zorla seks yapmaya zorlanıyor ya da tacize uğruyor.

Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70'i erkek partnerleri tarafından öldürülüyor. 

 

Ve kadın hayatın her devresinde birçok sorun yaşamaya devam ediyor...

21. yüzyılı gelişme, teknoloji, bilim çağı olarak yaşadığımız dünyada; kadınlar için "medeniyet ve insanlık" adına çok şeyin olumlu anlamda değişmesi, çocuk yaştaki genç kızlara tecavüz edildiği, genç insanların hayatının baharında öldürüldüğü, cinsel olarak sömürülen, şiddete maruz kalan, iş alanlarında ayrım gören kadınlar oldukça daha çok adımların atılması ve bu konuda toplumun gerçekten bilgilendirilmesi gerekiyor.

 

Kadınlarımızın Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.”

 

Ankara Yenimahalle İlçe Kadın Kolları Başkanı Nevin Yılmaz, “Dünya Kadınının ortak sorunu; Şiddet, taciz, ayrımcılıktır.

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.

1975 yılında Dünya Kadınlar Yılını ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

Aradan yıllar geçti...

Peki, ne değişti?

Kadın yine baskı altında, yine iş hayatında yerini istediği gibi alabilmiş değil, sözlü ve fiziksel şiddet görmekte, hala siyasette kendini tam anlamıyla temsil edememekte...

 

Oysa kadının toplumsal değerinin bilinmediği, anlaşılamadığı, önemsenmediği dönemlerde toplumlar geri kalmışlardır.

 

Avrupa’da bazı toplumlarda bunun açık örnekleri görülmüştür. Osmanlı devletinin toplumsal bünyesinde çöküşün başlıca sebeplerinden biriside kadınların toplumda geri planda bırakılmış olmalarıdır.

 

Medeni kanunlar aldığımız İsviçre’de kadınlar haklarını 1971 yılına kadar alamazken Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı 1934 yılında tanınmıştır. Bu vesile ile Atatürk’ü minnet ve saygı ile anıyoruz.”

 

CHP Ankara İl kadın Kolları Başkanı Ferhan Özkara, “ Cumhuriyet kadını olmak çok zor. Kız evlatlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Kadınlarımız unvanı ne olursa olsun. bir meslek sahibi olmak zorunda..

 

Örneğin kadınlarımız doktor olmayabilir, mühendis olmayabilir, avukat olmayabilir, ama eve ekmek götürmek için bir işe muhtaçtır.

 

Biz kadınlar Kurtuluş Savaşı’nda Mehmetçikle beraber omuz omuza düşmanla mücadele ettik.

 

Cumhuriyet kolay kazanılmadı. Bu yüzden hiçbir kimse bu Cumhuriyeti istediği gibi kullanamaz.

 

Cumhuriyete hep birlikte sahip çıkmalıyız.

 

Hastamız mı var? Hepimiz orada olmalıyız. Bir kadınımız İşyeri mi açıyor, hepimiz orada olmalıyız.

 

CHP Ankara 2. Bölge Milletvekili Şenal Sarıhan, “3 Mart nedir, Biliyor musunuz?

 

Şimdiki iktidar, Cumhuriyetin bilimsellik ve aydınlanma konularındaki kazanımlarını Tanzimat öncesi anlayışa göre dönüştürüyor. Bunu gerçekleştirmek için iktidar, Cumhuriyeti cumhuriyet yapan ve 3 Mart 1924 yılında kabul edilen devrim yasalarını ve bu yasaların arkasındaki anlayışı hedefine almış bulunuyor.

 

3 Mart 1924'te, Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı (Şeriye ve Evkaf Vekâleti) ile Genelkurmay Bakanlığı (Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti) kaldırılıyor. Bunların yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı oluşturuluyor.

Aynı gün, Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu ile halifeliğe son veren kanun kabul ediliyor.

 

Yine bir diğer devrim yasası da Öğretim Birliği yasası kabul ediliyor.

 

İktidarın sık sık dile getirdiği, “Hedef 2023” sloganının arkasında da bu ve diğer devrim yasalarının ters yüz edilmesi bulunuyor.

 

Cumhuriyetin bilimsel ve aydınlanmacı kazanımları ile 3 Mart 1924 yasaları aynı kaderi paylaşıyor birine sahip çıkmak ötekine sahip çıkmak anlamına geliyor.

Kısacası 3 Mart 1924’de, 3 devrim yasası gerçekleşti.

Şimdilerde ise iktidar Türkiye’yi şeriat (dini) kanunları ile yönetmek isteniyor.

 

Biz kadınız ve her şeyi biliyoruz. Bu ülkenin kurtuluşunda erkeklerimizle beraber düşmanla

mücadele ettik. Bağımsızlık ve özgürlüğü kazandıktan sonra da “hep birlikte Cumhuriyeti kuracağız, ülkeyi hep birlikte idare edeceğiz” dedik.

 

Biz kadınlar Cumhuriyetimize sevdalıyız.

 

Bu iktidar bizi 13 yıldır bu demokratik ortamdan alıkoyuyor, başkanlık, bir padişahlık sistemini kurmak istiyor.

 

Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Kurallar konur. Burada devlet ve halk vardır. Herkes görevini bilir. Seçimler yapılır. Bir hükümet kurulur.

 

Cumhurbaşkanı Anayasa’nın içinden doğar.

 

Anayasa Mahkemesi 2 gazeteciyi ‘hak ihlali’ var diye tahliye etti.

 

Anayasa gereği seçilen Cumhurbaşkanı da, “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi.

 

Herkesin hakkına saygı duymak gerekir.

 

Bugüne bile sahip çıkmaya ihtiyacımız var.

 

Mustafa Kemal’e sahip çıkmamız lazım. Çünkü bizi bir Orta-Doğu ülkesi yapmak istiyorlar.

 

Biz ayağa kalkmayan bir kadın grubu olursak, geleceğimiz de çok karanlık olur.

 

Çeşitli kadın grupları var. Bunların ortak sloganı, “kadınlar için, gelecek için ayağa kalk” olmalı.

 

Sizler ayağa kalktığınız zaman, önce vatan sonra çocuklarınız için barış ve kardeşlik için ayağa kalkıyorsunuz.

 

En önemlisi de mesut ve mutlu bir dünyada yaşamak için ayağa kalkıyorsunuz.

 

Kadınların özgür ve eşit olmadığı, yaşamın örgütlenmesi ve sürdürülmesine eksiksiz katılımının sağlanmadığı bir toplumun demokratikleşme olasılığının bulunmadığını hep birlikte biliyoruz...

 

Sizlerin ve tüm kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”

 

Etkinliğin ikram bölümünde ise, kadınların evlerinde yapıp getirdiği soğuk yemekler ve unlu ürünler katılımcılara servis edildi.

 

Yemek boyunca Bünyamin Çevik ve Cemil Delikara’dan oluşan ‘Grup Aşk olsun’  günün anlam ve önemine dair nostaljik şarkıları seslendirdi.

 

Kız Kardeşler Derneği Akademi Tiyatrocuları’nın sunduğu “Sandıktaki Hikâyeler” adlı oyun izleyicilerden büyük alkış aldı...

 

Sandıktaki Hikâyeler” beş kadının gerçek bir yaşam hikâyesidir. Her birinin hayatında birer dönüm noktası olmuş olaylar ve durumlar, bizzat yaşayanlar tarafından sahnelenmiştir.

 

Bir kadının ‘çocuk yaşta gelin’ olmaya zorlanması ve kendinden büyük yalnızlığı, diğer bir kadının şehirden köye gelin gitmesi ile tanıdık ve bir o kadar da yabancı olduğu bir kültür içine girmesi sonucunda yaşadığı hayal kırıklıkları ve kendince yarattığı küçük mutluluklar dünyasının öyküsüdür.

 

Ameliyat masasında sağlıklı memesini bırakmak istemeyen bir kadının sisteme ve onun ‘hastalıklı sağlık sistemi’ ne karşı isyanı; kapıya gelen bir aktivistin (eylemci) verdiği broşür ile kıvılcımlanan ve üzerindeki tüm baskılara, başta evdeki iktidara tiyatro ve elindeki bendir ile türküler söyleyerek direnen bir kadın ile her şey bitti dediği anda yeniden “Günaydın” diyebilmenin mutluluğunu yaratan, yaşama sımsıkı sarılan diğer bir kadının veya kadınların öyküsüdür.

 

“Sandıktaki Hikâyeler”, tüm baskılara, dayatmalara ve olumsuzluklara rağmen Bitmedi daha! diyebilen, pes etmeyen kadınların öyküsüdür.

 

***

 

Kadın tüm medeniyetler içerisinde önemli bir yer edinmiştir...

 

Kadının, insanlığın varoluşundan beri karşı cinsince maruz bırakıldığı baskı, şiddet ve bunların sonucu olan esaret, erkek egemen dünyanın devamlılığının yegâne dayanağı, erkek egemen dünyanın devamlılığı ise savaş, kan ve şiddetin, üstelik de dozunun çağlar boyunca artarak devam etmesi anlamına gelmektedir.

 

Kadın annedir, eştir, evlattır, kardeştir.

 

Kadın-erkek ilişkileri karşılıklıdır, dadın sevgi, erkek ise saygı ister.

 

Gönül sevgisiz olmaz! Gönülde sevgi yoksa mutluluk da olmaz. Sevgi, kadınlar için manevi bir gıdadır. Bu gıdayı onlara daima sunmak gerekir. Bir erkek, hanımının sevgi dilini keşfedip onun anladığı manada sevgisini sürekli ifade etmelidir.

 

Üstelik her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.

 

Erkek kadının özgürleşme mücadelesine kafa yormalı, desteklemek için yapabileceklerini düşünmeli hatta bu konuda hemcinsine karşı eylem ve girişimlerde bulunmalı, fakat kadının özgürlük mücadelesine direkt olarak müdahil olmamalı, kadına kadın eliyle özgürleşecek alanı açmalı ve yaratmalıdır.


 

Bu vesile ile dünyanın varoluşundan beri var olan kadınların tamamen evlerine kapatılarak ötekileştirilmediği, yaşamın her alanında eşit ve söz sahibi olarak sosyal hayatın hiçbir alanında istismar, taciz şiddet ve istismarı yaşamamaları dileğiyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

kadinlar-gunu-vert.jpgkadinlar1-vert.jpgkadinlar2-vert.jpg
 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.