CHP ÇUBUK İLÇE “10. OLAĞAN KONGRESİ” YAPILDI
Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi Salonu’nda yapılan 10. Olağan Genel Kurul’da tek liste ile gerçekleşen seçimde Vural Çokcan 2. kez başkanlığa seçildi.
Şuayip YAMAN
Kongre’ye; CHP Ankara 2. Bölge milletvekilleri Av. Şenal Sarıhan, Dr. Murat Emir, CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ve İl yönetimi, CHP eski milletvekili Yılmaz Ateş, Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, AK Parti İlçe Başkanı Av. Baki Demirbaş, MHP Çubuk İlçe Başkanı Adem Kisecik, BBP Çubuk İlçe Başkanı Ahmet Yalama, CHP milletvekili adayları ( Semra Dinçer, Selma Ergen, Haydar Doğan, Abidin Şahin, Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Onur Öktem, Celalettin Koç, Haydar Doğan, CHP ilçe başkanları (Keçiören, Altındağ, Yenimahalle, Akyurt, Pursaklar, Kalecik), İlçede faaliyet gösteren sivil toplum örgüt temsilcileri, muhtarlar ve partililer katıldı.
Divan başkanlığına Abidin Şahin, divan üyeliklerine ise Yücel Yavaş ve Erdal Arık seçildiler.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, İlçe Başkanı Vural Çokcan, 2012 Mart-2015 Kasım tarihleri arasındaki 3 yıl 8 aylık Faaliyet Raporu ile Hesap Raporu’nu okudu.
CHP Ankara 2. Bölge Milletvekili Dr. Murat Emir, “7 Haziran seçimleri öncesi etkili ve coşkulu bir şekilde yollara düştük. CHP bayrağını dalgalandırmak için Çubuk ve çevresinde özveriyle çalıştık. Çubuk oylarımız Ankara ortalamasının üstüne çıktı.
7 Haziran seçim sonuçları koalisyonlu bir çözüm sunuyordu.
Biz ise CHP varken Türkiye çözümü bulur, kanaatinde idik.
Maalesef koalisyon çalışmalarında beklenen sonuç olmadı. I Kasım da tekrar seçim kararı alındı.
Bu süreçte Ankara ve Suruç patlamaları, Güneydoğu’ da ki terör olayları durumu kararttı. Cumhurbaşkanının tutumu koalisyonu tıkadı.
Bu kaos ortamında AKP’nin şantajcı tavrı, oylarını artıracağını gösteriyordu Fakat bu kadarını da beklemiyorduk.
Geldiğimiz oy seviyesi CHP Genel Başkanının sorumluluğu gibi gösteriliyor.
Çubuk’ta gitmediğimiz köylerden bile oy aldık. İlçedeki yüzde 75’lik oy da tarihsel bir oy var.
Güncel olduğu için basına yapılan saldırılardan bahsetmek istiyorum. Onların tutuklanmalarına hiç gerek yoktu. Onların suçu öteden beri bizim söylediklerimiz idi.
Sıfır sorun dediğimiz komşularla, hep sorunlar çıktı.
CHP’nin “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” söylemleri unutuldu.
Doğruyu gerçeği yazan gazeteciler tutuklandı.
Bu kötü, perişan gidişi, bu tek adam gidişine hep beraber omuz omuza dur diyeceğiz.
Ankara’nın dış ilçeleri Çubuk, Haymana ve Bala gibi ilçelerin (kişi başına) yatırım alamadığını görüyoruz.
Çubuk ekonomisi ve sanayisi küçülen bir ilçe.. Burada derin bir ayrımcılık var. CHP’ye oy veren köylere yol yapılmıyor, yatırım yapılmıyor.
Çubuk’un Ankara’nın sorunlarını Meclis’e taşıyacağız. Burada siz bir siyasi faaliyet yaptığınızda, biz hemen geleceğiz” dedi.
*****
CHP İlçe Örgütü’nün 2012-2015 yılları arasında yaptığı etkinliklerin (ziyaretler, gençlik faaliyetleri, seçim çalışmaları, mitingler, köy ziyaretleri, sivil toplum ziyaretleri, protokol ziyaretler) bir slaytla gösterimi yapıldı.
*****
CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün kutlayarak yaptığı konuşmada, “İlçe binanızın yapımına Çubuk Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi olur verdi. Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ise CHP gurubu olur verdiği halde diğer guruplar tarafından reddedildi. Konuyla ilgili olarak yasal süreci bekliyoruz.
Ocak ayından beri İl başkanlığı yapıyorum. Biz ilçe örgütlerini hiç kimseye muhtaç etmeyeceğiz demiştik. İl’in borcu olmadığı gibi, 25 ilçe teşkilatımızdan bir tanesinin bile borcu yoktur.
Bir birlik ve beraberlik içinde seçimlere katıldık. Bu ayın 6’sında tüm ilçelerin kongrelerini bitireceğiz 26 Aralık’ta da birlikte Ankara İl Kongresini yapacağız. Kim kazanırsa kazansın kucaklayacağız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesi ve halkın tek adresi Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Seçimi almak için her şeyi yaptılar, kimlerle işbirliği yaptılar CHP iktidarında bununu hesabını soracağız.
Sosyal, laik, hukuk devletinde insana insan gibi bakan, hangi ırktan, mezhepten olduğuna bakılmaksızın herkese eşit ve adaletli davranacağız.
Bunlar Türkiye’yi ne hale getirdiler?
Suriye’yi ne hale getirdiler? AB’ye “bize 3 milyar Euro verin sığınmacıları size göndermeyelim” diye güvence verdiler.
Bizim çocuklarımız boş (işsiz) gezerken, onlar (Suriyeliler) düşük ücretlerle çalışıyorlar.
Oysa bir ülkenin kendi vatandaşını hayat seviyesini yükseltmesi lazım.” Dedi.
CHP Ankara 2. Bölge eski Milletvekili Yılmaz Ateş, “ CHP Türkiye’nin sorunlarını konuşan, o bölgenin, ilin ve ilçenin sorunlarını da konuşan bir platformdur.
3,5 yıl olmuş ilçe kongreleri yapılmayalı.
Bu süre içersinde göğsümüzü kabartacak, ülkenin yaralarını saracak bir sonuç alamadık. Burada bir çözüm ve katkı koymamız lazım.
7 Haziran seçimlerini Cumhurbaşkanı beğenmedi. Partiler (muhalif) süreci kullanamadı.
AKP 13 yıldır ülkenin sorunlarına bir çözüm bulamadı.
Gazeteciler içeride. PKK ve Cemaat bunları kandırıyor.
Bizim sorunumuz AKP’yi yenmek değil. Sorun bizde. Bizim içimizdeki sorunları çözmemiz lazım.
Türkiye muhafazakâr bir ülkedir. AKP’de dini istismar ediyor. Bu yüzden bizde kazanamıyoruz.
Örneğin Şili’de Ortodoks Kilisesi’nin görüşleri hâkim; Kürtaj yasak, boşanmak yasak. Buna rağmen solcu bir kadın ortaya çıkıyor ve seçimi kazanıyor.
Biz 7 Haziran seçimlerinde; parti olarak yüzde 5 kontenjan kullandık, yüzde 85 önseçim yaptık.
Şimdi 132 milletvekilimiz var. 60’ı atama ile geldi. Birbirimize karşı dürüst ve gerçekçi olmamız lazım.
Pes etmek yok. CHP zor günlerin partisidir. Ulusal kurtuluşumuzu örgütleyen ve başaran, demokrasi, laiklik ve hukukun üstünlüğünü bir arada yaşatan bir partidir.”
CHP Çubuk İlçe Kongresi’nde söz alan eski İlçe Başkanı Ali Naci Yeşiltepe katılımcıları selamlayarak konuşmasına başladı. Ve delege olmasına rağmen çalışma raporunu alamadığını vurguladı. Bundan sonra ki kongrelerde çalışma raporunun daha önceden üyelere dağıtılması gerektiğini ifade etti.
Yeşiltepe, “Üyelerimiz genel olarak tahsilli insanlardan oluşuyor.
Blok liste yerine, Tüzük gereği Çarşaf liste ile seçimlere gidelim.
Oy alamadığımız köylerde toplantılar yapmalıyız. Halkla daha çok yakınlaşmalıyız. Onların sorunlarına çözüm üretmeliyiz. Onlarla ilişkilerimizi artırmalıyız.
Köy-mahalle toplantıları yapılmalı. Tüzük gereği 3 ayda bir üyelerle toplantılar yapılmalı.
CHP’nin halkçı, devrimci ve milliyetçi gücünü ortaya koymalıyız.
Özverili, planlı, projeli çalışmalıyız. Her köyden ille de bir üyemiz olmalı.. Oy alamadığımız yerlerde de partiye üye yapmak için çalışmalar ve araştırmalar yapmalıyız.
Emniyetin çıktığı eski binayı en kısa zamanda Parti’ye kazandırmalıyız. Hemen binaya taşınmalıyız. Ayda 600 lira kira vermekten kurtulmalıyız.
Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarına karşı protesto yürüyüşleri yapılmalı..
Zaman zaman ilçenin sorunları ile ilgili olarak basın açıklamaları yapmalıyız.
Vatandaş elinde Kur’an ile oy topluyor. Sivil toplum örgütleriyle ilgilenmeliyiz. Keza sanayicilerle, esnaflarla sürekli istişare halinde olmalıyız. Onların sorunlarını dinlemeliyiz. Çözüm yolları aramalıyız, üretmeliyiz.
Çalışmalarda birlik beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Barış, kardeşlik içinde çalışmalıyız. Eleştirilere açık olmalıyız. Üyelere küsmemeliyiz.
Bizden önceki partilileri arayıp, hal ve hatırlarını sormalıyız. Onlardan fikir ve destek almalıyız. Düğün ve cenazelere topluca katılmalıyız.
CHP olmadığı sürece Misak-ı Milli sınırlarının olmayacağına inanmıyorum.
CHP, barış demokrasi ve laikliğin çimentosudur. Bunu halka anlatmalıyız.
İlçemizden bir milletvekili çıkartamıyoruz. Önümüzdeki süreçte bu konu ile ilgili çalışmalara şimdiden başlamalıyız.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlar, Sağlıklı ve CHP’li günlerde birleşmeyi ümitle bekliyorum. Hoşça kalınız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara 2. Bölge Milletvekili Prof. Dr. A. Haluk Koç, “Siyasetin CHP adına zor yapıldığı bir yerdesiniz.
Ülkede CHP adına siyaset yapmanın güçlüğünün yaşandığı yerler var. Bunlardan biri de Çubuk ilçesi..Bunu değiştirmek zorundayız.
Biz kendi programımıza, kendi ilkelerimize, kuruluş felsefemize bağlıyız ve saygılıyız.
CHP’nin iktidara gelmesi ile rahatlayacak kitlelerle o soğuk havayı ve buzu eritmemiz lazım.
O insanların yargılarını değiştirmek zorundayız. Cumhurbaşkanı bile neredeyse her konuşmasında, “Şu CHP zihniyeti “ diye başlar.1930’lardan bu tarafa ölmüş insanları bile eleştirir. Oysa ölmüşlere Fatiha okumak, köklü bir gelenek haline gelmiştir.
Onlar peşinen CHP’yi mahkûm eden anlayışa karşı o dönemin yokluklarında, siyasi konjonktüründe Türkiye’yi bölmemişler, ayrıştırmamışlar, kardeşçe bir arada tutmuşlar. Tabii ki birtakım hataları da olmuştur. Ama sen kendi döneminde yaptıklarından bir şey anlatmayacaksın. Ama 70 yıl öncesini eleştireceksin... Bunların dertleri Mustafa Kemal Atatürk...
Atatürk’e direkt laf edemezler. İnönü’den dolandırarak Atatürk’e saldırırlar. Bu güne gelebildiysek, 2. Dünya Savaşı’na girmediysek. İnönü’ye dua et.
Sonradan Demokrat Partisi bu savaştan uzak kalma politikasını, “Milletin erkekliğini öldürmek” gibi kırsal bir söylemle eleştirirken; Yurt gezisinde ellerine döviz verilen çocuklar; “Sen bizi aç bıraktın!” diye Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya karşı bağırtıldılar…
Buna karşın İsmet Paşa onlara şu yanıtı vermişti: “Ben sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım” demiştir.
Sen dön, bana yaptıklarını anlat.
Ama herkesi kucaklamak zorundayız. Toplumun bize buzlu camdan bakar gibi prangaların arkasından, parmaklıkların arkasından bakan, bir türlü yaklaşamayan ama çıkarı bizde olan, yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidara gelmesiyle kendisinin çok daha rahat işine yarayacak olan bir takım ilkelerle, resimlerle bir şekilde o soğukluğu, o buzluğu kaldırmak zorundayız. Elbette bu zor ve zahmetli bir iştir.
Yılmayacağız. Yapacağımız çalışmalarla oy oranlarımızı değiştireceğiz. Biz, ağaç kovuğundan çıkmadık, sevgili Çubuklular. Biz, bir yerlerden ışınlanmadık. Biz de senin gibi ana, baba evladıyız. Biz de bu toprağın mayasından, harcından yoğrulmuşuz. Senin manevi dünyada neye karşı saygın varsa, misliyle bende de var, merak etme...
Yabancı değilim ben senin muhafazakâr tutumuna, inancına. Hangi inançtan olursan ol, benim için hiçbir önemi yok. Hangi kökten, kökenden olursan ol, benim için hiçbir önemi yok. Yeter ki bu ülkenin işi acil ve birlikte yaşama iradesini ortaya koyan temiz bir yurttaş ol.
Partimize karşı oluşan yargıların bir kısmı, AK Parti iktidarı zamanında bilinçli olarak oluşturuldu.
Dünya kadar sorunumuz vardı. Şimdilerde kucağımızda nur topu gibi bir Putin’imiz Rusya doğdu.
Buna Adnan Menderes, Demirel, Özal, Erbakan’ı da katalım. Bunlardan hiçbiri bu topraklarda ülkenin başını belaya sokmadı. Bunların hiçbiri, “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesinden çıkmadı.
Sen Emevi Camii’nde namaz kılacaktın, gel Çubuk’a Çubuk’ta Cuma Namazı kılalım.
Sen yorganı başına çek uyu rüyanı gör. Niye ülkenin başına bela getiriyorsun.
Biz Türkiye’yi düşünüyoruz. Ulusal, milli menfaatlerini düşünüyoruz. Suriye ‘bataklık’ dedik. Onlar, “bunlar Esedci” dediler.
Biz “Suriye ile kardeşçe yaşayalım” dedik.
7 Haziran sonrası muhalefetin sesini tıkayan partiye de bir çift sözüm var; Gel Meclis Başkanı’nı seçelim” dedik.
Sen demiyor muydun, “17-25’ den hesap soralım, Meclis komisyonlarını kuralım. O’nun örtülü ödeneğini kaldıralım. 81 ilin emniyet müdürünü, HSKY’ı değiştirelim.”
Sonra da, “millete dönelim” dedik. Olmadı.
Muhalefet her şeye ‘hayır’ dedi.
Onlarda bunları avantaja döndürdü.
7 Haziran’da millet kararını verdi bunların yorumu ‘millet kaosu seçti’ şeklinde oldu.
1 Kasım seçimleri öncesi değişik bir strateji uyguladılar; İçte ve dışta terörü artırmak (terör belası), büyük katliamlar (Suruç ve Ankara katliamları), Doğu ve Güney - Doğu’da 20 Temmuz’dan sonraki terör: Kimse kusura bakmasın tüm bu olan-biten Saray-PKK ortak yapımıdır. .
Bu seçim ülke için değil, bir tek kişinin ihtirası için yapılmıştır.
Bu gençlerimizin vebali, tekrar iktidara gelmek için terörü seçen AKP’dir.
1 Kasım seçimleri öncesi birtakım vatandaşlar, “Hocam, tek başınıza gelemiyorsunuz. Koalisyon da kuramıyorsunuz. Üstelik de terör de arttı” diyorlardı.
Başarı iktidar olmaktır. Koşullar aynı, iyi niyet gösterilmeli.
Halkla olan mesafe yavaş yavaş ortadan kalkacak.
Senin muhafazakâr tutumuna karşı değilim. Ben senden daha fazla muhafazakârım. Biz hiç kimseyi dışlamadan, daha iyi bir çalışma yapacağız. Bu sadece bölgeden seçilen 4 milletvekilini ilgilendirmiyor. Hepimizi ilgilendiriyor.
Uzun bir yol, biz yolumuzdan eminiz. Biz doğruluğun, mertliğin, dürüstlüğün içinden geliyoruz. Çünkü biz CHP’yiz. Herkes kendini tedavi edecek. Herkesi Kucaklayalım. Sen selamını ver, alırsa alır, almazsa almaz.
Allah Türkiye’nin yolunu açık etsin” dedi.
Milletvekili adayı Celalettin Koç, “Cumhuriyetin kazanımlarının, Atatürk ilkelerinin yok edilmeye çalışıldığını, Türkiye’nin Orta-Doğu bataklığına sürüklendiğini ve bu süreçte 1 Kasım seçimlere gidilerek yüzde 49,5 oy aldıklarını ifade ettiği konuşmasında, “1 Kasım seçimlerine giderken AKP ve MHP kadrolarını değiştirdi. CHP’de ise 7 Haziran listelerinde pek oynama yapılmadı. Bu parti içi büyük bir kırgınlık yarattı.
Bu yüzden 7 Haziran’daki sinerjiyi yaratamadık.
1 Kasım seçimlerinde de ekonomik vaatlere ağırlık vererek gittik. Ankara ve Suruç katliamı da bu seçimleri etkiledi...
94 seçimlerini de birilerinin kişisel hataları ile kaybettik.
Bireysel beklentiler değil, CHP’nin kazanmasını dilerim. Ya CHP’de siyaset yapacaksın, ya da düşündüğün gibi siyaset yapacaksın.
Katkı sağlayacak insanların partide ön sıralarda olması gerekir. CHP’yi iktidara taşımak hepimizin görevi olmalı” dedi.
Milletvekili adayı Av. Ali Yılmaz, “ Çok namuslu ve ahlaklı bir genel başkanımız var. Didik didik ettiler bir şeyini bulamadılar.
Asla yılgınlık yok. Bütün Türkiye’de çalışmalarımızı devam ettireceğiz. CHP herkese lazım bir parti.
Türkiye’nin her tarafında Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a hakaret davaları gündemde..Bu giderek daha da artacak.
Çubuk’ta da böyle bir dava var. Çubuk’taki bu dört arkadaşımızı davalarında yalnız bırakmayacağız. Bu davaları gerekirse AİHM’e kadar götüreceğiz.
En ücradaki vatandaşlarımın emrindeyim” dedi.
Dünyadaki 7 milyar nüfusun 1 milyarının engelli olduğunu belirten CHP Çubuk İlçe Örgütü Başkanı Vural Çokcan, “Dünya Engelliler Günü’nü kutlayarak başladığı konuşmasında, “Niçin CHP? Çünkü CHP insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne, laik-çağdaş katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça bir düzen oluşturmayı amaçlar.
Ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği, ekonomik ve siyasal bağımsızlığı, “Yurtta ve dünyada barışı korumayı amaçlar.
Kuvvetler ayrılığına, bağımsız ve tarafsız yargıya dayanan bir hukuk devletini amaçlar.
Bireysel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını, toplumsal dayanışmayı geliştirmeyi amaçlar.
Her bireyin kendi kişiliğini ve potansiyelini geliştirmesinin önündeki engelleri kaldırmayı amaçlar.
Her türlü ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı mücadele etmek ve bu tür işlemlere maruz kalan kişilerle dayanışmayı amaçlar.
Bireylerin kültürel farklılıklarının zenginlik olduğunu göz önünde tutarak ve koruyarak bir arada yaşayabilecekleri ortam ve koşulları sağlamayı amaçlar.
Yoksulluk ve açlıkla hak temelinde mücadele etmeyi amaçlar. (ülkemizde 13 milyon yoksul var.)
Sürdürülebilir ve dengeli kalkınmayı, insanca ve hakça bölüşmeyi ve toplumsal dayanışmayı sağlamayı amaçlar.
Halkın mutluluğunu, gönencini ve yönetime katılma olanağını artırmayı amaçlar.
Cinsiyet eşitliğinin toplumsal yaşamın her alanında uygulanmasını ve kadına her türlü şiddeti önlemeyi amaçlar. (Dünyada 3 dilde sadece “o” zamiri kadın-erkek eşitliğini vurgular, diğer dillerde farklı ifade edilir.)
Gençlere, bilime, teknolojiye, gelişmeye, yeniliğe ve değişime açık, özgür ve eleştirel düşünceye sahip, demokrasi ve insan haklarına saygılı bir toplumun bireyleri olmalarını sağlayacak bir eğitim vermeyi amaçlar.
Çocukların birey olarak sahip olduğunu göz önünde tutarak, haklarını korumahk her türlü şiddeti ve istismarı önlemeyi amaçlar.
Engellilerin toplumsal yaşama katılımını sağlayacak önlemleri almak, her engelli bireyin farklı gereksinimleri olduğunu göz önünde tutmayı amaçlar.
Tüm emekçilerin örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarının tanınmasını sağlamak, insanca çalışma koşullarını güvence altına alınması amaçlar. Türkiye ‘de sendikalaşma oranı yüzde 1, İsveç’te ise yüzde 80’dir.
Bilimin, sanatın, kültürün gelişmesini sağlayacak özgür ortamın yaşatılmasını amaçlar.
Doğayı, çevreyi ve hayvan haklarını korumayı amaçlar.
Emperyalizmin, sömürünün ve sömürgeciliğe yönelik her türlü uygulamanın önlenmesi için mücadele etmeyi ve tüm insanlığın esenliğine ve özgürlüğüne katkıda bulunmayı amaçlar.
CHP üyeleri için siyasal yaşamda görev almak, onurlu bir toplum hizmetidir.
“Ümitsiz durum yoktur, ümitsiz insan vardır. (Mustafa Kemal ATATÜRK)
“Git ve Atatürk gibi düşün” (Norveç atasözü)
Sayın delegelere yönetim kurulu adına teşekkür ederim. Sizlere layık olmaya çalışacağız” dedi.
Divan Başkanı Abidin Şahin, faaliyet raporu ve hesap raporunu genel kurul üyelerinin oylarına sundu. Her iki rapor da genel kurul üyeleri tarafından oybirliği ile kabul (ibra) edildi.
Seçimlere geçildi;
115 delegeden 87’sinin katıldığı, 72 üyenin oy kullandığı ve tek (blok) listenin oylandığı seçimde Vural Çokcan başkanlığındaki;
Yönetim Kurulu Asil üyeliklerine; İlhan Aydos, Nahide Büyükateş, Alaadin Cinalioğlu, Cemil Delikara, İzzet Demirarslan, Rıza Erdoğan, Ali Rıza Gökoğlu, Kamil Kahyaoğlu, Seyit Mehmet Küçük, Veysel Mıhlı, Aleattin Özdemir, Mehmet Özgören, Cuma Sarıkaya, Yücel Yavaş.
Ankara İl delegeliklerine ise; İlhan Aydos, Alaaddin Cinalioğlu, Vural Çokcan, Mehmet Özgören, Ali Naci Yeşiltepe seçildiler.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.