Bu Fabrikanın İşçileri "Öğretim Üyeleri"

Bu Fabrikanın İşçileri "Öğretim Üyeleri"

Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin akademik kadrosu, Türkiye'nin ilk ve tek özel sektör destekli Hidrojen Enerjisi ve Bor Araştırma Merkezinde, katma değeri yüksek sanayi ürünlerinin geliştirilmesinde bilfiil görev alarak "sanayi asistanı" modelini hayata g

Kurulan üretim merkezinde çalışan öğretim üyeleri, dünyada da yenilikler içeren roket yakıtlarının ham madesinin üretiminden, hidrojen jeneratörlerine, yakıt tüketiminde tasarruf sağlayan yeni nesil bor ürünlerine kadar pek çok ileri teknolojinin geliştirilmesinde rol oynadı.

Merkezde geliştirilen ürünlerin uluslararası patent başvuruları yapılırken akademisyenlerin dünya literatürüne katkı sağlayan yayınları da göz dolduruyor.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hidrojen Enerjisi ve Bor Araştırma Merkezinin, Ankara Kalkınma Ajansının desteğiyle özel sektör tarafından kurulan Türkiye'nin ilk merkezi olduğunu ifade etti.

 

Merkezle Türkiye ve hatta dünya için yeni olan "sanayi asistanı" modelini hayata geçirdiklerini belirten Doğan, şöyle devam etti:

"Modelimizde, üniversitedeki araştırma görevlileri ve yüksek lisans öğrencileri, diğer üniversite personeliyle birlikte bu sanayi kuruluşunda bilfiil üretim aşamalarında görev alıyor. Bu modelle yıllardır kurulmaya çalışılan üniversite-sanayi işbirliğinin gerçek anlamda başarılabilecek bir model olduğunu düşünüyoruz. Özlenilen üniversite-sanayi işbirliği modelinin belki de en başarılı örneği olacak."

"Uluslararası patent başvuruları yapıldı"

"Sanayi asistanı" modeliyle üniversite akademik personelinin üretim yeteneğinin geliştirilmesini, akademik bilgi birikimi ile sanayicinin buluşmasını sağladıklarını dile getiren Doğan, bu sayede özel sektörün nitelikli personel ihtiyacının da karşılandığını vurguladı.

Prof. Dr. Doğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin bu modeli ilk kez "bor ve hidrojen teknolojileri" geliştiren bir sektörle hayata geçirmesinin yüksek teknolojilere verdiği önemle ilgili olduğunu aktararak uygulanan bu yeni modelin ileri teknoloji ürünleri geliştirme hedefindeki Türkiye için de büyük önem taşıdığını söyledi.

Zamanlarının büyük kısmını üretimde geçiren personelin üniversitedeki akademik hayatlarına devam ettiğini anlatan Doğan, "Burada belki bir üniversite ile bir fabrikanın birleştirilmesi gibi bir tanımlama da yapılabilir" dedi.

Merkezde yürütülen projelerde katma değeri yüksek pek çok bor ve hidrojen temelli ürünlerin endüstrileşmesinin sağlandığını ifade eden Doğan, merkezde pilot sistemlerin kurulduğunu ve uluslararası patent başvurularının yapıldığını bildirdi.

Bordan, uzun menzilli füzelere milli yakıt

Merkez sorumlusu ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mükerrem Şahin ise "sanayi asistanı" modelinin hem akademisyenlerin bilgi birikimine katkı sağladığını hem de özel sektörün yüksek teknolojiyi üretme kabiliyetini arttırdığını vurguladı.

Şahin, merkezde geliştirilen ürünler için uluslararası patent başvurusunda bulunulduğunu ve dünya literatüre katkı sağlayan yayınlar yapıldığını belirtti.

Merkezde, bu modelle yüzde 99 saflıkta "elementer bor üretim sistemi" geliştirdiklerini bildiren Şahin, bu sistemin dünya genelinde de ekonomik getirisi sebebiyle büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Elementer borun, uzun menzilli füzeler için yakıt ham maddesi olduğunu aktaran Şahin, şunları söyledi:

"Elementer bor, özellikle roketler için gerekli olan yakıtın ham madesidir. Elementer boru kullanarak füzelerin menzilini artırmak için geliştirilen yakıt karışımları da katma değeri oldukça yüksek bir uç ürünüdür. Merkezde geliştirdiğimiz bu ürünün Türkiye'nin ekonomisine büyük katkı sağlamasını bekliyoruz. Sistemin patent başvurusunu da yaptık."

Sentezledikleri diğer özel bor bileşiklerinin araç yakıtı olarak kullanılma potansiyeline de sahip olduğunu dile getiren Şahin, geliştirilen yağ ve yakıtların araç motorlarına etkisinin uluslararası akredite kuruluşlar tarafından test edildiğini ve sürtünme katsayısının yüzde 70'lere varan oranda, yakıt tüketim değerlerinin ise yüzde 20'lere kadar azaltabildiğinin belgelendiğini vurguladı.

Türk patentli hidrojen makinesi olacak

Şahin, merkezlerinde geliştirdikleri bir başka sistemin ise milli tasarımlı hidrojen jeneratörü olduğunu belirtti.

Jeneratörün, hidrojeni sudan üretip gaz haline getirebilen bir makine olduğunu anlatan Şahin, ürünün dünyadaki modellerinden farklı birçok yeniliğe sahip olduğunu ifade etti. Makinenin uluslararası patent başvurusunu da yaptıklarını duyuran Şahin, geliştirilen jeneratörün dünyada da hidrojen üretim miktarını depolama yapmadan sabitleyebilen ilk makine olma özelliği taşıdığını dile getirdi.

Şahin, hidrojen jeneratörüne ilişkin şu bilgileri verdi:

"Hidrojen jeneratörleri, yeni bir yakıt olan hidrojeni sudan özel bir teknoloji ile üretebilmekte, sabit ve düzenli olarak yanma sistemlerine gönderebilmektedir. Türkiye'de ilk kez, milli tasarımla saatte 1 metreküpe kadar seri şekilde hidrojen üretebilen jeneratör sistemini kurduk ve üretim bandını oluşturduk. Hidrojen gazı, doğalgaz ve fosil yakıtlarla birlikte yandığında verim sağladığı için büyük bir enerji tasarrufu sağlıyor. Doğalgaza katıldığında tüketim miktarlarını yüzde 8-14 arasında azaltabiliyor. Bu, enerji sektörü için önemli bir rakam. Böylece yerli üretimle ithal edilen doğalgaz miktarını aşağı çekmiş oluyoruz. Doğalgazda dışa bağımlı olan ülkemiz için geliştirilen teknoloji, Türk enerji sektörü için oldukça önemli bir ekonomik değere sahiptir."

Mükerrem Şahin, Türkiye'de büyük oranda doğalgaz kullanım kapasitesine sahip üretim merkezlerinde bu jeneratörün kullanılmasını ve doğalgazdan büyük oranda tasarruf yapılmasını hedeflediklerini de kaydetti.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.