ŞEVKET TANDOĞAN
BİRLİK VE BERABERLİK
Hürriyet ve istiklalimizin, hatta bekamızın temel şartı olan “BİRLİK VE BERABERLİK” konusu bu günlerde üzerinde önemle durulması gereken çok önemli ve hayatî bir konu haline gelmiştir. Zira bu günlerde Devletimizin, milletimizin ve kardeşliğimizin yapı harcı olan ve bizi ayakta tutan birlik ve beraberliğimiz, dinamitlenmek suretiyle tahrip edilmeye çalışılıyor.
Basiret sahibi herkes görüyor ve anlıyor ki, gayet sistemli bir şekilde aramıza fitne ve ayrılık tohumları ekiliyor, sosyal bağlarımız, kardeşlik anlayışımız zayıflatılarak parçalanmak isteniyoruz. Etnik köken, mezheb ve cemaat farklılıklarımız ile siyasî görüş ayrılıkları öne çıkarılarak, özellikle kaşınarak düşman kamplara bölünmek isteniyoruz.
Farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak, ortak noktalarda ve temel değerlerimiz etrafında toplanmak suretiyle sımsıkı kenetlenmek ve gücümüzü korumak varken, ma’alesef kimi kardeş kardeşi arkadan vurmaya ve yok etmeye çalışmaktadır. İç ihtilaflarımız ve husumet cephelerimiz o kadar çoğalmış ki, başka düşmana lüzum yok. Biz birbirimizi yerken düşmanlar keyifle seyrediyorlar.
Tahriklere kapılan bazı Kürt vatandaşlarımızın terör yoluyla bağımsız Kürdistan hayali sürerken, Alevî vatandaşlarımızın talepleri ve bazı cemaatlerin ulusalcılarla yan yana Ergenekon’un dümen suyuna girmeleri önemli bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Bu kapsamda gezi olayları sonrasında Emniyet istihbaratından 15 üst düzey yetkilinin görev yerlerinin değiştirilmesi çok ma’nidardır.
Başta Diyanet işleri mensubu ilahiyatçılarımız ve diğer dînî ve millî eğitim ordumuz olmak üzere tüm sivil toplum tarikat ve cemaat mensupları milletimizin hamurunu yoğuran ve şekillendiren birleştirici unsurlardır. Yol gösterici rehber olan bu kişiler partiler üstü tarafsız olmak zorundadırlar. Bil’aks darbeci, yıkıcı militanlarla aynı safta olamazlar.
Birlikten kuvvet doğar. Nerede birlik, orada dirlik vardır. Merhum Hacı Bektaş-ı Veli: “Gelin canlar bir olalım. İri olalım. Diri olalım.” derken İstiklal Şâirimiz M.Akif Ersoy da şöyle der:
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. . Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Bir binanın tuğlaları gibi, fertleri arasında birlik, beraberlik ve dayanışma olan cemiyetler muhkem kaleler gibi sağlam olur ve huzur içinde yaşarlar. Her alanda başarılı olurlar. Hiç kimse onlara zarar veremez. Zira dünya ve âhiret hayatında huzur ve saadetin şartı birlik ve beraberlik içinde Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır.
Millet ve Devlet düşmanları ancak din düşmanlarımızdır. Gayri-müslimler özellikle Siyonistler; dostluk maskesi altında suret-i hak’dan görünerek bizi birbirimize düşürmeye çalışmaktadırlar. Suyu bulandırıp bulanık suda balık avlamak istiyorlar. Meşhur Yahudi Abdullah ibni Sebe Şia mezhebini niçin kurmuştur? Kerbela olayının sebebi hain tahrikler nelerdir? Küçük tefrika ve ihtilaflar neden büyütülüp canlı tutulmaktadır? Bütün bu fitne unsurlarını iyi görmeli ve ateşi yerinde söndürmeliyiz.
Kardeşinin kuyusunu kazan, kazdığı kuyuya kendisi düşer. Aynen Ebu-cehil gibi, ülkemizde hizmet kervanına tuzak kuranların tuzakları kendi ayaklarına dolaşmaktadır. Mısır’da, Suriye’de ve diğer İslâm ülkelerinde emperyalistlerin ve Siyonistlerin uşağı ve maşası olan gafiller de mazlum Müslümanların kan ve gözyaşlarında boğulacaklardır.
GÜN BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜDÜR. MÜ’MİNLER ANCAK KARDEŞTİR.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.