YAZARIMIZ SAFA ASYA İLE ORTADOĞU VE AHİR ZAMAN OLAYLARI ÜZERİNE RÖPORTAJ
YAZARIMIZ SAFA ASYA İLE ORTADOĞU VE AHİR ZAMAN OLAYLARI ÜZERİNE RÖPORTAJ (Birinci bölüm)
Yazarımız Safa Asya’yı yıllardır tanır ve severiz. Tabi gerçek adını kullanmıyor. Bu müstear bir isim. Sitemizde yazdığı yazılar son zamanlarda yoğun ilgi gördü. Biz de bu ilgi gören yazıları nedeniyle kendisini ziyaret ettik ve aşağıdaki söyleşiyi yaptık:
Çubuk Haber (ÇH): Safa abi, müstear isim kullanıyorsunuz. Biz sizi tanıyoruz ama okurlarımız açısından kısaca kendinizden söz eder misiniz? Kimliğinizi açıklamayı düşünüyor musunuz? Niçin müstear isim kullanıyorsunuz?
Safa Asya (SA):Evet, elhamdülillah yıllardır tanışıyoruz ve sizleri çok seviyoruz. İlkeli, dürüst ve tarafsız yayınlarınızdan dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz. Çubuk’un yerlilerinden, köklü bir ailedeniz. Atalarımız yüzyıllar önce şu an mahalle olan Çubuk’un bir köyüne yerleşmişler. Osmanlı kütüklerinde Karakocaoğlu geçiyor. Yüksek Lisans mezunu Serbest Meslek Mensubuyuz. Şu çok soruluyor maillerde tabi ki Sünniyiz, tabi ki Türk’üz ve tabi ki Çubuk’umuzu, Ankara’mızı, Türkiye’mizi, Milletimizi ve Ümmetimizi çok ama çok seviyoruz. Kimliğimizi açıklamayı düşünmüyoruz çünkü Allah CC’nun aciz bir kuluyuz ve doğruları söylesek de her zaman doğruları yapamıyor ve çok günah kazanıyoruz. Oysa Safa Asya hep inandığı doğruları söylüyor ve yanlış yapamıyor. Yani bizim iyi yönümüzü temsil ediyor, kötü yönümüz bize kalıyor. Düşünebiliyor musunuz kendi ismimizle yazsak, misal -Çubuk’ta herkes bizi tanır- yazımızı okuyan birisi “Çok doğru yazmışsın da geçen gün selamımızı almamıştın ama” diyebilir. Oysa Safa Asya’ya diyemez. O sebeple. Böyle mutluyuz yani. Zaten bu yazıların amacı paylaşmaktır, aydınlatmaktır. Mesaj yerine ulaşmışsa bizim için bu yeterlidir.
ÇH: Peki, konuya geçelim o zaman. Yazılarınız sitemizde son zamanlarda daha çok ilgi gördü. Bunu neye bağlıyorsunuz? Size de çok mailler geliyor mu?
SA:Yaklaşık yirmi yıldan beri ahir zaman olaylarını araştırıyor fakat yazmıyorduk. Genelde yerel yazılar yazıyorduk. Fakat son yıllarda öyle olaylar hem de birbiri ardına gelişti ki, hani “biz bu filmi daha önce seyretmiştik” sözü vardır ya bize de bu olaylar araştırmalarımızdan çok tanıdık geldi. Çünkü biz bu olayları gerçekleşmeden önce de biliyor ve zaten bekliyorduk. Bunlar Ahir Zaman olaylarıydı. Halkımızın da ahir zaman olaylarına her zaman ilgisi olmuştur. Yazmaya başlayınca da ilgi arttı tabi. Çok mailler alıyoruz yurt içinden yurt dışından müspet ya da menfi. Menfi olanlara cevap yazıyoruz genelde.
ÇH: “Biz bu filmi seyretmiştik” dediniz ya bu film, hangi olay için aklınıza geldi il önce?
SA:Tabi ki Suriye’nin karışması. Ahir zaman olaylarının ilki Fırat’ın suyunun kesilmesi ve Irak-İran Savaşıydı ama aralarında on yıl gibi bir zaman vardı ve gidişat ağırdı ama Arap Baharı ile her şey on yılda olup bitecek gibi bir hal aldı.
ÇH: Gelecek on yıl deyince tabi ilk akla gelen “Gaybi Allah CC ‘dan başka kimse bilemez” ayetleri var buna nasıl cevap veriyorsunuz?
SA:Buna Kuran-ı Kerim cevap veriyor. Ayetler “Gaybi Allah CC’dan başka kimse bilemez, bildirdikleri müstesnadır” diyor. Başka birkaç ayette de “Allah CC bazı gaybi bilgileri peygamberlerine bildirir” buyuruyor. Yani Allah CC bazı gaybi bilgileri peygamberlerine, onlarda sahabelerine bildiriyor. Hz.Peygamber Efendimiz SAS’in yüzlerce hadisi var ahir zaman ile ilgili. Tabi biz doğrudan Kuran’dan ya da Hadislerden bilgi aktarmıyoruz, ilmimiz yok çünkü. Ama alimlerin harika aktarımları var. Onları takip ediyoruz.
ÇH: Suriye’de Esad’ın yerine Kardavi gelecek, Kardavi Süfyan’dır dediniz. Hala ısrarlı mısınız?
SA:Kardavi bir tahmin tabi. Bunda ısrar olamaz ama şunda ısrar vardır ki Esad’ın yerine gelecek olan kişi Süfyandır. Tüm alimler hadis yorumlarıyla mutabıktır bu konuda. Yani Esad’ı devirmeye çalışıyoruz ama yerine dehşetli Süfyan’ı getirecekler haberimiz yok. Olacağın önüne geçilmez o başka.
ÇH: Yani Türkiye’nin Suriye Politikası yanlış, İran’ın Suriye Politikası doğru mu size göre?
SA:Evet tamamen öyle. Bakınız “Suriye’ye ABD güneyden vuracak” dedik. Alimlerin hadis yorumudur. Yani Esad’ı devirmek isteyen ABD’dir. Biz de ABD ile paralel Suriye politikası izliyoruz. O ABD, şimdi Suriye’ye saldırı bahanesi olan Kimyasal Silahı GUTA’da kullandırdı. Kime? Muhaliflere. “Tüm dünyaya da Esad kimyasal kullandı” dedi. Batı “Esad mı kullandı” dedi. ABD “Arkadaş mesele kimyasal değil, sen hala anlamadın mı” dedi bahane hazır oldu. Oysa İran en başından beri bu işgali gördü ve hep ABD’nin karşısında, Esad’ın yanında oldu.
Şimdi hangisi doğru karar sizin.
ÇH: Esad giderse ÖSO’nun başa gelme ihtimali yok mu?
SA:Asla. Bakınız sayın Başbakanımız “Mısır’da darbeyi İsrail’in yaptırdığına dair belgemiz var” dedi. İsrail’den önce Beyaz Saray kınadı. Hem de güçlü kınama kelimesi kullandı. Bize göre bu güçlü kınama “güçlü patlama emri” gibi geldi ve açıkçası Kırıkkale’deki patlamayı onlar mı yaptırdılar ve Başbakanımıza mesaj mı verdiler diye düşündük. Bu nedenle ABD, Esad’ı gönderdikten sonra Suriye’nin başına asla bir Türkiye dostu getirmeyecektir. Çünkü gelen kişi yani Süfyan alimlerin yorumlarına göre ilk önce Türkiye’ye saldıracaktır. Zevra’da yüzbin kişi ölecek diye hadis yorumu var. Zevra bir rivayette Erbil; başka bir rivayette de Amed yani Diyarbakır geçiyor. İşte biz bu alçağı (Süfyanı) Suriye’nin başına getirmeye çalışırken, İran da bunu engellemeye çalışıyor. Ahmedinecat “Türkiye Tehlikede” diye boşuna demedi. Gerçek bir Türkiye dostu aynı zamanda.
ÇH: Süfyanı Hz.Mehdi yok edecekti. Hz.Mehdi konusuna geçeceğiz ama biraz da Mısır’ı konuşalım diyoruz. Çünkü Mısır öngörüleriniz gerçekten tam onikiden vurdu.30 Hazirandan önce yazdığınız yazıda Mısır’ın 30 Haziranda karışacağını, çok kan döküleceğini, hatta ordunun ikiye bölüneceğini yazmıştınız. Gerçekten Mısır’da çok üzücü olaylar yaşanıyor, Allah Kolaylık versin. Ne olacak Mısır’da bundan sonra?
SA:Mübarek Avrupa’ya kaçacak, kaçıracaklar. Sonra Mübarek Mısır’dan malvarlığını talep edecek, Mısır vermeyecek ve bu Mısır’ı işgal bahanesi olacak. Bu alimlerin hadis yorumudur. Sonuçta ABD ve NATO Süveyş Kanalını işgal edecekler. Gemilerin seyir güvenliği başka bahane olacak. Ama Mısır’daki iç savaş, Ordunun ikiye bölünmesi ile Müslümanlar lehine dönecek, yoksa ordu bölününceye kadar İhvan hep kaybedecek. El Kaide ve Tekfircilerin katliamları da cabası.
ÇH: El Kaide, Mısır’da İhvana destek verirse ve Ordu birlikleriyle savaşırsa bu İhvan’ı güçlendirmez mi?
SA:İşte en kritik soru bu. Cevabımız ASLA. Çünkü El Kaide ve Tekfirciler ABD’nin emrindedirler ve paralı tetikçidirler. Mısır’da bunları devreye sokmak isteyen de yine ABD’dir. Yani İhvan kendi örgütlenmeyecek ve El Kaide’nin emrine girecek ve onlar da Mısır’da ne kadar masum insan varsa öldürmeyi deneyeceklerdir. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde El Kaide’nin devlet kurma gibi bir niyeti yoktur, bu sadece bir politikadır. Eğer İhvan, El Kaide emrine girerse esas kan o zaman dökülecektir. Mısır’ın her yerinde, çarşıda, pazarda masum halkın içinde bomba yüklü araçlar patlayacak ve hep masum siviller ölecektir. Masum halk ordunun ve El Kaidenin ortak hedefi olacaktır. Bakınız bunun ispatı Irak’tır. Her gün bomba yüklü araçlar patlıyor ve siviller ölüyor. Bunu El Kaide yapıyor. Peki bu El Kaide sözde Irak’a niçin gelmişti? ABD’yi Irak’tan def etmek için değil mi? E peki ABD Irak’tan çıktı, o zaman sivil halkı hedef alan bu bombalar niçin patlıyor? Irak’ da İslam Devleti kuracaklarsa halk yerine devleti hedef almaları gerekmez mi?
ÇH: O zaman El Kaide ABD’den emir alıyorsa Irak’ da neyi amaçlıyor? Yani ABD?
SA:Kesinlikle Irak’da mezhep odaklı iç savaş amaçlanıyor. El Kaide asimetrik eylemler yapıyor. Bir gün Sünnilere, bir gün Şiilere bomba atıyor. Yani Irak’ta Sünni-Şii iç savaşı çıkarmaya çalışıyor ABD. Tabi ABD derken İsrail de dahil Batı’nın tamamını kastediyoruz. El Kaide aynı eylemleri Pakistan’da da yapıyor. Pakistan’da da bir gün Sünnilere, bir gün Şiilere yönelik bomba yüklü –Made in El Kaide-araçlar patlatılıyor. Yani Şİİ-SÜNNİ savaşı orada da amaçlanıyor.
ÇH: Ama ABD, Pakistan’da, Yemen’de insansız uçaklarla El Kaide’ye saldırıyor, başlarına ödüller koyuyor ve öldürüyor bu insanları. Samimi cihatçılar olamazlar mı?
SA:PKK diye bir örgüt var değil mi? 3 Bin 5 Bin militanı var, bir de 20-30 kişilik yönetim kadrosu. Şimdi bu yönetim kadrosunun bir şekilde MİT ajanı yapıldığını düşünelim. O zaman bu örgüt kime hizmet eder? Tabi MİT’e. Ama dağdaki o teröristler bir askerimizle karşılaşırsa yine şehit edebilir. Örgütün açık amacı bu. Terörist başı onlara- bu açık amaca rağmen- öldürmeyin diyebilir mi? Diyemez çünkü amaçları bu. Biz de o teröristleri uçakla bombalayabiliriz değil mi? Ya da teslim olanları hapse atarız. PKK böyle bir örgüt değil ama EL Kaide işte tam böyle bir örgüttür. Yönetimi CIA, örgütün kuruluş amacı ABD ile savaş. Zevahiri ABD’ye saldırı emri verir, ama hedefi ve planı vermez, reklam amaçlı genel emirdir yani. (El Kaide ABD’nin düşmanı desinler)Şimdi bir El Kaide’li ABD’yi gerçekten düşman sanır ve birini görürse öldürür. ABD de bombalar, yakaladıklarını da Guantanamo’ya götürürler. Zevahiri de onları mutlaka kurtaracağız diye demeç verir. Ama aynı Zevahiri şunu da yapabilir: Esad’a ölüm der Suriye karışır, Maliki’ye ölüm der Irak karışır, Şiilere ölüm der 7 ülke birden karışır. Tam da ABD’nin istediği gibi. Peki ne demez? “Netanyahu’ya ölüm,Tel Aviv’e bomba” demez. Derse ABD şarjını çekiverir.
İşte bu nedenlerle Türkiye Mısır’da El Kaide’ye dikkat etmeli ve İhvan’ı El Kaide’nin emrine girmekten kurtarmalı diyoruz. Bir taraftan El Kaide diğer taraftan ordu bir tane İhvancı bırakmaz hepsini de öldürürler ve dış dünyada da bunun adı soykırım değil savaş olur. Yasal olur yani.
ÇH: Sizce Türkiye Mısır’da ne yapabilir?
SA: Ne yapamaz önce ona bakmak lazım. Savaş ilan edemeyiz, donanmamızı gönderemeyiz. Diplomatik ilişkilerimizi İsrail’den daha aşağı çekemeyiz. Kısaca Türkiye Mısır’da tek başına hiçbir şey yapamaz. Çözüm manasında tabi. Çünkü Türkiye Mısır’da hatta tüm Müslüman ülkelerde ABD’nin çok gerisindedir. Bakınız Mısır’da hangi makam odasını açsanız karşınıza bir CIA ajanı çıkıyor. Hangi şapkayı kaldırsanız altından CIA generali çıkıyor.Kaçan fırsatların dışında bu güne bakarak Mısır’da tek çözümün ordunun ikiye bölünmesiyle mümkün olacağı görülüyor. Ama bizim Mısır ordusunda bunu yaptıracak gücümüz var mı? Yok. İşte o nedenle Türkiye tek başına değil belki Mısır ordusunu bölebilecek unsurların birleştirilmesi için tüm Müslüman ülkelerle işbirliği yapmalıdır.
ÇH: Arabistan, Katar, BAE, Bahreyn hatta Yemen ordunun yanında yer aldı. Kiminle yapabiliriz ki bunu?
SA:Ah Suriye politikamız doğru olsaydı. Çünkü Mısır Ordusunu Suriye ve İran ile işbirliği yaparak tam da böyle bir zamanda daha kolay bölerdik. ABD’ye karşı da bu ittifaka güvenebilirdik. Artık çok geç, Suriye istila edilmek üzere. Ama bu her şeyin sonu değil. Türkiye Mısır konusunda bir şey yapamasa da Mısır ordusu yine ikiye bölünecek ve İhvancılar bu savaşı kazanacaklar İnşaallah. Alimlerin hadis yorumları bu yönde ve bu savaşı kazanacak kişi de Hz.Mehdi’nin önemli komutanlarından biri olacak inşallah.
ÇH: Hz.Mehdi konusuna geçiyoruz yani. Hayatta mı araştırmalarınıza göre?
SA:Evet hayatta. Alimlerin hadis yorumlarına göre şu an dünyada.
(DEVAMI HAFTAYA)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.