Türkiye Kabuk Değiştiriyor
Erdem Yazaroğlu'ndan Türkiye analizi....
2001 yılıydı. Kitapçılarda yeni çıkanlar bölümünde Stratejik Derinlik kitabı dikkatimi çekmişti. Davutoğlu ismini tanıdığım için tereddüt etmeden almıştım kitabı.
Kitabı bir çırpıda okumuş ve oldukça heyecanlanmıştım.
Stratejik Derinlik kitabı yayımlananı 8 yıl oldu. Kitap yayımlandığında Ahmet Davutoğlu özel bir üniversitede öğretim görevlisi idi. Henüz Ak parti iktidara gelmemiş ve dolayısıyla Davutoğlu danışman olmamıştı.
Türkiye'nin Dış Politikasını ilgilendiren son derece düzeyli bir kitaptı. Ahmet Davutoğlu, gerçekten olayların perde arkasını aralaması, göreceliliğin ötesinde görülmeyenlere işaret etmesi yönüyle Türk insanına yeni ufuklar açıyordu.
Bizim ne yapıp yapmadığımızdan ziyade ötekilerin, yani Batı'nın neler yaptığını, neler düşündüğünü ve özellikle yapılmakta olanların nasıl çok önceden planlanıp uygulamaya konduğunu söylüyordu.
Maziden getirdiğimiz derin kültürel birikimimiz, gerek üzerinde bulunduğumuz coğrafyamızdan dolayı son derece önemli bir konuma ait olduğumuzu bilmemiz gerektiğini çünkü; Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar bu bölgelerin her üçüyle de derin bağların bulunduğuna dikkat çekerek önemli işlerin yapılması gerektiğinden bahsediyordu.
Avrupa"yla olduğu kadar, Ortadoğu"yla, Balkanlar"la ve Kafkaslar"la da iyi ilişkiler kurmaktan bahsediyordu.
Bunun için de çok güzel stratejiler belirlemeliyiz diyordu.
Ak parti iktidara gelince yapılan en doğru işlerden biri Davutoğlu"nun önce baş danışman ve nihayetinde de dışişleri bakanı yapılması oldu.
Kitabı okuyanların rahatlıkla görebileceği bir şey var ki Ak Parti"nin dış politikasında en önemli pay sahibi kişi Ahmet Davutoğlu.
Güçlü bir devlet olmanın bilinciyle hareket edilen süreçte o kadar şey değişti ki.
Ak parti iktidarına kadar hemen tüm komşularımız ile kavgalı idik. Koskoca dünyada komşularımız arasında hiç dostumuz yoktu. Herkes bize diş biliyordu! O yüzden onlarla ne ticaret yapılır ne de güvenilirdi.
Davutoğlu"nun danışmanlığında yürütülen ve komşularla sıfır problem esasına dayanan dış politika son yıllarda meyvelerini fazlasıyla vermeye başladı.
Daha 10 yıl önce savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye ile bu gün Vize"yi kaldırdı.
Yıllardır çözülemeyen ve adeta çözülmemesi için çaba sarf edilen Kıbrıs sorununda Annan Planı"na evet diyerek elimiz oldukça güçlendi.
Özellikle Ortadoğu ve Arap ülkeleri nezdinde abi konumuna geldi. Filistin meselesinde ciddi insiyatif aldı. Başbakan"ın one minute çıkışıyla bunu pekiştirdi. Bunun karşılığını da Arap sermayesini ülkemize çekmeyi başardı.
İran"la PKK konusunda işbirliği yaptı. Ortak operasyonlar düzenledi. Amerika"ya rağmen ciddi enerji anlaşmaları imzaladı. Rusya"ya bağımlılığı azalttı.
Ve son olarak Ermenistan"la ortak protokol imzalandı. Sınırlar iki ay içersinde açılacak. Ermenistan Türkiye sınırını kabul edecek ve 1915 iddialarını uluslar arası platformda koz olarak kullanmayacak.
Yani bu şu demek: Türkiye"nin diplomatik alanda en çok can sıkan meselelerinden biri bu süreçte çözüme kavuşmuş olacak.
Unutmayalım büyük ülke olmak hamasetle, gurur okşayıcı sloganlarla değil, dünya arenasında söz sahibi olmak ve inisiyatif almakla oluyor.
Türkiye son yıllarda bunu başarabildi. Hem bölgesinde hem de dünya da önemli bir aktör haline geldi.
Üzerine yapılan hesapları bozdu.
Nesne konumundan özne konumuna geldi.
Emeği geçenleri ve özellikle Ahmet Davutoğlu"nu can-ı gönülden tebrik etmek lazım.
Eğer kendi içersinde yaşadığı kronikleşmiş sorunları da demokratik açılımlarla çözebilirse yakın geleceğe damgasını vuran ülke emin olun Türkiye olacaktır.
Erdem Yazaroğlu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.