STK'LARDAN HALEP İÇİN BASIN AÇIKLAMASI
15.12. 2016 tarihli Çubuklu sivil toplum Örgütleri adına DİYANET-SEN ÇUBUK TEMSİLCİSİ: OSMAN BOSTAN’IN Basın Açıklaması
2011’in mart ayından itibaren Suriye halkı meşru talepleri ile Beşar Esed’ın babadan kalma zulüm rejimine son demek amacı ile gösteri ve yürüyüşler düzenlemiş ve baskı ve zulme hayır, ülke kaynaklarının talan edilmesine son, vesayet sistemine yeter artık sloganları ile sokaklara dökülmüştür. Bu durum karşısında babası Hafız Esed’den kalma bir miras gibi gördüğü Suriye toprakları ve halkı üzerinde her türlü tasarrufu yapabileceği vehmine kapılmış olan Beşar Esed, baskı, sindirme, işkence, tecavüz ve öldürme politikası ile de atasını aratmamıştır. Zulme sessiz ve seyirci kalınamayacağı bilinciyle hareket eden Suriye halkı 5 yıldır devam eden bu mücadelesinde tarihinde belki de en ağır bedelleri ödemiş ve hala ödemektedir. Açıklanan resmi rakamlara göre bugüne kadar 15 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 600 bindenfazla insan katledilmiş, 2 milyon kişi ise yaralanmıştır. Bu zulümden kaçarak başka ülkelere sığınan mültecilerin sayısı 4 milyoncivarında iken Suriye içerisinde yer değiştirmek zorunda kalan insan sayısı ise 6 milyon kadardır. Savaş sürecinde 14 milyon kişi ise düzenli bir gelir elde etmekten mahrum kalmışlardır. Bahsetmiş olduğumuz rakamlar resmi kurum ve kuruluşların bildirmiş oldukları rakamlar olup, gerçekte ise bu rakamların çok daha fazla olduğunu tahmin etmek hiçte zor değildir.
Bu tabloya rağmen BM ve küresel devletlerin muhalif yapılanmalara karşı koyduğu ambargo ve Rusya, Çin ve İran gibi kimi bölgesel ve küresel güçlerin açık maddi ve manevi destekleri ile gasıp ve katil Esed rejimi semirmekte ve katliamlarına hız katarak devam etmektedir. Son olarak sahneye konulan ve trajikomik bir tiyatro oyunundan ibaret olan sözde ateşkes anlaşması dünya kamuoyunun gözünü boyarken Suriye’li mazlumların acılarını daha da bir derinleştirmiştir. Sözde ateşkes sürecinde hastaneler, okullar, camiler, mülteci kampları, pazaryerleri, fırınlar, evler kısaca tüm yaşam alanları Amerika, Rusya, İran, Suriye ortaklığının bilinçli birer hedefi olmuştur.
Dünya devletleri bu süreci kınamalar eşliğinde geçiştirmekte, ateşkese sadakat tavsiye edilmekte ve sadra şifa olacak herhangi bir tedbir alınmamaktadır. Yapılan bu kınamalar ölümlere engel olmazken fiili olarak savaşın tarafı olan ve Suriye’nin her yerini bombardımana tabi tutan Rusya’nın tarafları ateşkese uymaya çağırması trajik bir durum olarak karşımızda durmaktadır. Kınamalar eşliğinde ve tüm dünyanın gözleri önünde bir ülke yok edilmekte ve bir halk soykırıma tabii tutulmaktadır.
Suriye başta olmak üzere mazlum coğrafyalarda yaşanan hadiseler bizlere net olarak göstermiştir ki; İçinde yaşadığımız ve modern olarak adlandırılan dönem insanlık tarihinin en ilkel, en barbar ve en vahşi dönemidir. Nesnel olarak sağlanan gelişmeler beraberinde vicdani olarak ilerlemiş erdemli insan tipini ortaya çıkarmadığı gibi bilakis vicdanları kör eden bireyselleşme hastalığını daha da bir derinleştirmiştir.
Biz buradan tekrar ediyoruz ki; Suriye’de ve dünyanın dört bir köşesinde terini ve kanını akıtan Müslümanların velisi Allah’tır ve O kendisine sığınanları asla sahipsiz bırakmaz. Tarafların ve safların netleştiği şu dönemde, dünyada ve ahirette hesabının sorulacağı bu olaylar karşısında sıfatı İslam ve insan olanların yapması gereken şey bu tablolar karşısında mazlumun yanında yer almaktır. Özellikle Müslüman olduğunu iddia edenler mazlum ve mustazaflara sahip çıkmak ve onları zalime terk etmemekle mükelleftirler.
ÇUBUKLU SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.