Gençlik inceleme yazı serisi HAY-DER Gen Başk.
Değerli gençler,
Siz hiç karşılaştınız mı bilmem ama ben bunlardan bir kaçı ile karşılaştım!
Bir insan şu dört yerde “kendisinin, yakınları tarafından ziyaret edilmesini” bekliyor.
Bunlardan ilki hastalanınca…
Hastalığınızı evde veya hastanede geçirin, önemli değil. Sizi birilerinin gelip ziyaret etmesini “dört gözle…” bekliyorsunuz.
“Ah… Bir yakınım gelse de görüşsek…” diyorsunuz.
Bir diğeri, hapishaneye düşen birisinin durumudur.
Hele her kesin yakınları ziyarete gelir de sizin yakınlarınız ziyarete gelmezse, o gün sizin için sanki bir kâbusa dönüşüyor.
Bir başkası, askerken, yatılı öğrenim sürdürürken veya ailenizden ve sevdiklerinizden uzak öğrenim yaparken sizi sevdiklerinizden birisinin ziyaret etmemesidir.
Hatta aynı durumu mektubunuz gelmezse de yaşanmaktadır.
“Herkesin mektubu gelir okunur/ Benim yüreğime hançer sokulur” şarkısını duymuşsunuzdur.
Dördüncü yer, Huzur evlerinde kalanlardır.
Bilhassa bayramlar da televizyonlarda da görürsünüz. Yaşlı adam çocuklarının kendisini ziyaret etmesini beklemektedir ama onlar henüz gelmemiş, onların yerine TV kameramanı ve spikeri onu ziyaret etmişlerdir. Adam yana yakıla onlara olan özlemini anlatır.
Bu dört ayrı durumu tek ifadeyle anlatmaya çalışırsak, “Yakınlarına ulaşamayan ve ulaşmaya gücü de yetmeyen bir kimse, onların kendini ziyaret etmesini bekler.”
YAKINLARIMIZI ZİYARET ETMELİYİZ
Bu hastalanıp ziyaretçi bekleyen insan bir müddet önce sağlıklıydı.
Hapishaneye düşen insan bundan önce serbestti, hürdü.
Askere veya öğrenime gidenler bundan önce yakınlarının yanındaydılar.
Huzur evinde yatan ihtiyar (yaşlı) insan da daha evvel senin gibi gençti.
Zaman geçti, olaylar cereyan etti ve onları bu hale geldiler.
Sevgili genç kardeşim,
Şimdi de sen gençsin ve yakınlarının, sevdiklerinin yanındasın.
Ve tabii yakınlarının özlemini çeken insanların halinden anlaman mümkün olmayabilir. Gelin sizinle bir noktada anlaşalım.
Siz, yakınlarınızı ve sevdiklerinizi ziyaret edin ki, sizden sonra gelecek gençler de sizi ziyaret etsinler.
Çocuklara ve bu konuda arkadaşlarınıza örnek olun ki onlar ki da “ziyaretçi bekleme derdine” düşmeden yakınlarını ziyaret etsinler.
Toplumumuzda, “gençlerin yaşlıları, hastaları ve yakınları ziyaret etmesi” kuralını işletelim. Böylece her ihtiyarlayan kendi gençleri tarafından ziyaret edilsin.
BU KURAL DİNİMİZDEN
Dinimiz İslam, insanları birbirleri ile barışık, birbirlerini seven ve sayan, birbirlerine yardımcı ve destek olan insanlar toplumu oluşturmak için kurallarını koymuştur. Kim bu kuralları uygularsa hem insanın kendisi mutlu olur ve hem de toplum içinde ki diğer insanlar.
Bizim için her an ve her durumda karşılaştığımız ve kendisi ile ülfet ettiğimiz (diyalog kurduğumuz) insanlar komşularımız, akrabalarımız, dost ve arkadaşlarımız olduğunu bilmeliyiz.
Bunun tersi, kimsenin kimseyi arayıp sormadığı, her kesin kendi çıkarları için çalıştığı bencil bir toplum olur ki bu yapının hiç kimseye huzur ve saadet getirmesi mümkün değildir.
Ebu Hureyre (r.a) hazretlerinden rivayet olunan bir hadis-i şerifte;
“Resulullah (s.a.v) buyurdular ki; Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi (size seslenen) ona şöyle der: Dünya ve ahrette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de ne hoş oldu. Kendine Cennet’te yer hazırladın.” Tirmizi Birr 67 (2009)
Kişi hastalandığında onu ziyaret etmek, gerektir. Bu insan ister Müslüman olsun isterse gayri Müslim komşusu olsun.
Bizim akraba ve tanıdıkları ziyarette bulunmamız onlar için bir hak, bizler için ise birer görevdir.