Haber-Yorum: Şuayip YAMAN
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 91. yıldönümünü sade bir törenle kutladık. Halktan kişilerin teşrif etmediği Bayrama sadece protokol katıldı.
91 yıl önce bugün Atatürk’ün başkomutanlığında verilen özgürlük, bağımsızlık ve hürriyet mücadelesi ile Türk Milleti; Mondros Mütarekesi ve Sevr Anlaşmasıyla vatanımıza göz dikmiş işgalci Batılı ülkelere (yedi düvele) insanlık tarihi boyunca asla ve asla unutamayacakları bir ders vermiş. Bir “Kurtuluş Destanı” yazmıştı.
KUTLAMALAR ‘FORMALİ’TEDEN ÖTEYE GEÇMEDİ
Halktan kişilerin bulunmadığı ilçemizdeki törenlere sadece “protokol” katıldı.
Kutlama törenlerine; İlçe Kaymakamı Cemal ŞAHİN, Garnizon Komutanı İlçe Jandarma Komutanı J. Yzb. Niyazi Murat TİRYAKİ’nin izinli olması nedeniyle yerine vekâleten Akyurt İlçe Jandarma Komutanı J. Yzb. Akgün BAYDAR, İlçe Belediye Başkanı Lokman ÖZDEN, İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Ali ÇALIK’ın izinli olması nedeniyle yerine vekâleten İlçe Cumhuriyet Savcısı Selim ÖZEN, İlçe Emniyet Müdürü Tacettin ÇELEBİ’nin izinli olması nedeniyle yerine vekâleten İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail KARATAŞ, AK Parti Çubuk İlçe Başkanı Dr. Tuncay ACEHAN, CHP Çubuk İlçe Başkanı Vural ÇOKCAN, MHP İlçe Başkanı Sait AYDOS, Belediye Meclis üyeleri, İlçede faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve muhtarlar ile birlikte İlçe Jandarma Teşkilatı’nda görevli astsubaylar ve İlçe Emniyet Teşkilatı’nda görevli polisler katıldı.
Sunuculuğunu Çubuk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi İngilizce Öğretmeni H. Tamay ELBİR’in yaptığı, Atatürk Parkı’ndaki törenler saat 9.00’da Atatürk Parkı’ndaki Atatürk Büstü’ne çelenk sunumu ile başladı.
Atatürk Büstü’ne, Kaymakamlık, Askeri Garnizon ve Çubuk Belediyesi çelenklerinin sunumu yapıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından J. Astsb. Kd. Çvş. İsmail KURAN günün anlam ve önemini belirten konuşmasında, “ Bugün burada 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 91. yıldönümünü onur ve kıvanç içerisinde kutlamak üzere toplanmış bulunmaktayız.
19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış, Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri ile milli birlik ve beraberlik sağlanarak tek bir vücut haline gelinmiştir.
İlk başarı, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı kazanılmış, Batı Cephesi’nde Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapılarak elde edilen başarılarla ordu ve milletin moral gücü üst seviyeye çıkmıştır. İnönü Savaşlarının kazanılmasıyla Yunanlılara ağır kayıplar verdirilmiş, ancak Yunan ordusu yeniden saldırıya geçmiş, bu saldırı üzerine Mustafa Kemal,, Türk Ordusuna, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” Emrini vermiştir.
Türk askeri büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uymuş, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ile ordumuz savunma durumundan taarruz durumuna geçmiştir.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardından büyük bir taarruz hareketiyle düşmanın tamamen yok edilmesi kararı alınmış, 1922 yılı Ağustos’una kadar, hazırlıklar tamamlanmıştır. Bu hazırlıklardan sonra, gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırmış, bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirilmiştir. 30 Ağustos’ta düşman çember içine alınmış, sağ kalanlar ise esir alınmıştır.
Atatürk’ün başkomutanlığında yapılan bu savaş, “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak adlandırılmış, Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edilmiş, 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla, yurdumuz düşmandan tamamen temizlenmiştir.
Düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline “dur” diyen ve kanının son damlasını akıtmadan yurdunu bırakmayacağını tüm dünyaya ispatlayan ordumuzun bu onurlu zaferini, her yıl 30 Ağustos günü kıvançla kutlamaktayız.
30 Ağustos Zafer bayramını kutladığımız bu günde Türkiye Cumhuriyetimizin varlığını devam ettirmek adına var gücümüzle çalışacağımızı iade ederek, burada bulunan herkesin ve Büyük Türk Milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı” kutlu olsun” dedi.
Atatürk Parkı’ndaki tören sona erdi.
Tören sonrası CHP Çubuk İlçe Örgütü, Atatürk Büstü’ne ‘karanfiller’ bıraktılar.
Törene, Kaymakamlık binası önünde devam edildi. Protokol, tebrikleri kabul etti.
Resepsiyon da katılımcılara çeşitli ikramlarda bulunuldu.
ÇUBUK HALKI DA BİR ZAMANLAR MUHAFAZÂKAR VE MİLLİYETÇİ İDİ
“Tarihlerini inkâr edenlerden yine tarih intikamını alır. Bunlar çürüyen bir ağaç gibi mahvolmaya mahkûmdurlar”
Yaklaşık ilk 300 yılı parlak zaferlerle geçen ve dünyaya hâkim olan Osmanlı Devleti, son 300 yılda devamlı yenilgiler sonrası batmış, Batı’nın deyimiyle 1900’lü yılların başında “Hasta Adam” olmuştu. Ayağa kalkması ise bir mucize idi.
Vatanın her karış toprağı mütareke ve anlaşmalarla İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan askerlerinin işgali altında idi. Vatan toprakları bu işgallerin altında ezilirken, Ulu Önder Mustafa Kemal ülkenin üzerinde bir güneş gibi doğdu. Onca yokluğa, yoksulluğa ve ihanete karşın O, Kahraman Türk Milletini de arkasına alarak bir çeşit var olma mücadelesi verdi. Güçlü, zengin, kibirli (mağrur) ve yenilmez denilen işgal kuvvetlerini çok ağır bir yenilgiye uğrattı, ülkemizden attı ve Cumhuriyeti kurdu.
İşte bugün bir takım kendini bilmezler tarafından istenmeyen, asılsız ve mesnetsiz iddialarla dinsiz ve komünist diye iftira atılan, zaman zaman beddua edilen Atatürk ve silah arkadaşları, Vatan sevgisiyle yanıp-kavrulan Kahraman Türk Milletini de arkalarına alarak ‘Hasta Adamı’ elbirliği ile diriltmişlerdi. Batı’nın mucize dediği, “Bağımsızlık Ateşini” yakmışlardı. Yazdıkları “Kurtuluş Destanı” ile de ülkemizi düşmandan temizlemişlerdi.
Bugün işte O Zafer’in coşkusunu ilçemizde de dolu dolu yaşamamız gerekirdi. Maalesef olmadı…PKK terörüne 59 Şehit ve 25 Gazi veren “Şehitler Diyarı” olarak anılan ilçemizde Zafer Bayramı etkinlikleri çok sönük geçti. Bir başka ifade ile ‘Formalite’den öteye geçemedi. Tarihimizi ne çabuk unutur olduk!..
Birilerinin hiç utanıp sıkılmadan “dinsiz” dedikleri Atatürk, hiçbir Müslüman devleti ile savaş yapmadan, hayatı boyunca sadece “Hıristiyan ülkelerle” savaşarak milli ve egemen bir devlet kurdu. Maalesef bugün bu ülkeler bile Atatürk’ü saygıyla anarken, bizim ülkemizdeki birtakım densizler O’na akla gelmeyecek iftiralar atmaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar Afganistan’da, Irak’ta, Lübnan’da, Tunus’ta, Mısır’da ve Suriye’de akan kan Müslüman kanıdır. Halen Müslüman Suriye’de, Mısır’da kan gövdeyi götürüyormuş, Birileri ağlıyormuş kimin umurunda!.. Çubuklular mı? Onlar kendi zevk ve âleminde…
Çubuk’taki düğünlerde silah atılıyor, havai fişekler atılıyor. İlçede yetkililer gıkını bile çıkartamıyor… Çubuk’ta her şeye rağmen , “Vur çatlasın, çal oynasın” zihniyeti hâkim.
Oysa Çubuk İlçesi bir zamanlar Muhafazakâr ve Milliyetçi bir ilçe idi. Örf, adet, gelenek ve göreneklerine, bunlara paralel olarak da Dini ve Milli bayramlarına saygılı idi ve bu bayramları doya doya yaşardı. Şimdi onlar da unutuldu. Çünkü ahlaki ve manevi değerlerin yerini başka materyaller aldı. Çubuk neden ve nasıl bu hale geldi?
Yarın akşam (31 Ağustos), Atatürk Parkı’nda Yıldırım Ahalisi Derneği’nin bir etkinliği (şenliği) var. Bugün bu Parkı doldurmayanlar o gün, akın akın gidip hınca hınç dolduracaklar. Çılgınca eğlenecekler.
12 gün sonra da (12 Eylül ‘de) Uluslar arası Çubuk Turşu ve Kültür Festivali var. Pardon “Panayırı” var. Çubuklular her zaman olduğu gibi O Festival’de de, “nerede çalgı orada kalgı” zihniyetiyle, yiyip-içecekler, eğlenip coşacaklar. Eğlenceleri her zaman daim olsun!..
Bir tarafta, Mısır’da ve Suriye’de Müslümanlar birbirini öldürüyor. ABD, İsrail, Fransa ve İngiltere’nin başı çektiği Haçlı Orduları Suriyeli ve Mısırlı Müslümanları bertaraf etmeyi, parçalamayı düşünüyor.
Unutmayınız ki; Haçlının, Suriye ve Mısır’dan sonra ki durağı İran, sonra da Türkiye olacaktır. Bunu zaman gösterecektir. Bu nedenle komşularımızla iyi geçinip, ülke içerisinde, kardeşlik, barış, hoşgörü ve sağduyu ortamını ivedilikle sağlamalıyız. Milletçe bütün küskünlükleri ve dargınlıkları bir taraf bırakıp, ‘tek vücut’ olmalıyız. İçeride ve dışarıda çok güçlü olmalıyız. Bunu da öncelikle siyasiler aralarında yapacaklar.
Sözde Müslüman Çubuklular ise bildiğiniz gibi eğlence peşinde… Gerçek Müslümanları tenzih ederim.
İyi eğlenceler Çubuklular, Eğlenceniz daim olsun! İnşallah bir gün bizde birilerinin işgali altına girmeyiz…Gerçi sizde, o zaman şimdilerde olduğu gibi güçlünün yanında olursunuz da, kendinizi kurtarırsınız!..
Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunu müjdeleyen 30 Ağustos Zaferi'yle, milletimizin egemenliğinin, kayıtsız-şartsız bağımsızlığının ve ebedi varlığının anıtı dikilmiştir. Savaş meydanlarında sergilenen emsalsiz mücadele, Cumhuriyet'in sağlam temeller üzerinde kurulmasını ve yükselmesini mümkün kılarken, milletimizin de onurlu bir hayat sürmesinin yolunu açmıştır. Zafer Bayramı vesilesiyle şunu vurgulamak isterim ki şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetinin aynı şuur ve kararlılıkla korunması, milletimizin ebediyete kadar hür ve müstakil yaşaması tek amacımız olmalıdır.
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ü, silah ve dava arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı'nın tüm Kahramanlarını, Şehitlerini saygı ve rahmetle, Gazilerini de minnetle anıyorum.
Çubuk halkının her türlü sorumsuzluk ve vurdumduymazlığına rağmen, “30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ” KUTLU OLSUN…