Ayet ve hadisler ışığında yazı serisi (4)
Fatihay-ı Şerif de sırasıyla gelen ayet, “ihdi nassıradâl müstegiym…” dir. Yani “(Rabbimiz) bizi doğru yola ilet” duasıdır.
Namaz kılan bir Müslüman, bu duayı Fatiha içinde günde en az 40 kere okumaktadır.
Durumun inceliğine dikkat ediyor musunuz?
Adam hem Müslüman, hem Allah’a kulluk ediyor ve namazlarını kılıyor. Ama aynı zamanda da her gün defalarca Allah’tan kendisini “doğru yola iletmesini” istiyor.
Aman Ya Rabbi… Demek ki Müslüman olmak, Allah’a yönelerek namaz kılmak bile “Doğru yolda olmak…” demek olmadığını bu ayetten açıkça anlıyoruz. Bizlerin bu özelliklerine rağmen Allah’tan “doğru yola iletilmek” istemekteyiz. O halde bu “doğru yol” dan, murad-ı İlahi (Allah’ın isteği) acaba nedir? Bunu çokça düşünmemiz lazımdır.
Bu doğru yol, Allah’ın ahkâmını (emirlerini) yaşamak, yaşamak için çalışmak, eğer bulunulan ortamda yaşanmıyorsa, o ortamı yaşanır hale getirmek için “cihad etmektir.”
Buna din büyüklerimiz, buna “İstikamet” ismini de vermişlerdir.
Ders ve nasihatlerinde (öğütlerinde) birçok konuyu işleyen büyüklerimiz, en sonunda bir tembihatı daha yapmadan konuşmalarını bitirmezler. O tembihatlarında da;
“Evladım… İster Cumhurbaşkanı ol, ister bir dairede kapıcı… Ama dikkat et… Her an İstikamet üzere olmaya çalış…” derler.
Zamanımızda bazı Müslümanlar, gafletlerinden olacak bu duayı değiştirerek, “Ya Rabbi… Bizi doğru yoldan ayırma” şekline dönüştürmüşlerdir.
Bu Müslümanlar, yaşadıkları hayatın doğru olduğunu zannetmekte ve bu içinde bulundukları durumlarının devamını arzu etmektedirler.
SIRAT-I MÜSTEGİYM
Ayette ki “Sırat-ı müstegiym…” yani “doğru yol…”Allah’ın (c.c) biz kullarına dünya ve ahiret saadeti için koyduğu yoldur. Onun dışında yollar, içinde “izm” olanlar ve özellikle ırkçılık davası batıldır, yanlıştır.
Allah’ın yolu, Kur’an-ı kerimde gösterilmiş, özellikle de Sevgili Resulü, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v) bu yolu hayatında tatbik ederek bizlere örnek olmuştur.
Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde, “Benden sonra size iki bürhan (aydınlatıcı) bırakıyorum. Bunlara uyarsanız, dalalete (sapkınlıklara) düşmezsiniz. Bunlar, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ile benim Sünnetimdir (yaptıklarım)” buyurmuştur.
Allah, kitabında, “Sırat-ı müsteğiym” Peygamberimiz, “benim sünnetim” derken, kendini “ilah” yerine koyan bazı insanların, “insanlar bizim yolumuza girerlerse mutlu olurlar” demesi hiçbir mana ifade etmez. Bu sözü söyleyenler ve bu sözü doğru kabul ederek bu zırvaların peşinde koşanlar, dünyada da ahirette de mutlu olamamışlar ve asla mutlu olamayacaklardır.
İşte Kapitalizm ve Komünizm ile diğer izimler, yıllarca dünyanın çeşitli yerlerinde yüz yıldır uygulandılar. Neticede insanlık kan, zulüm, gözyaşı, ıstıraptan başka bir şey görmedi.
TEK YOL İSLAM YAZACAĞIZ
Fıkhımızda (İslam hukukunda) bir kural vardır. “Bir şeyin Hak olması yetmez. O hakkın intakı hakka sahip olması lazımdır (gerekir)” denmektedir.
Yani Hak’ın tebliğ ve tanıtımının yapılması, tebliğe uyum gösterebilenlerin “hak’ka davet edilmesi” gerekir.
Hele zamanımızda, bütün batılların kanunlarla korunuyor olması ve medya denen gazete, televizyon ve internet aracılığı ile her an ve her fırsatta tanıtılıyor olması, bunların karşısında “hakkın da en yüksek düzeyde tanıtılmasının” şart olduğunu bizlere fiilen göstermektedir.
Bir insan ömür boyunca tek taraflı olarak sadece bu batılları dinlemiş veya seyretmişse, bu adamın batıllardan başka yere gitmesi mümkün değildir.
Bu adamın önüne bir alternatif olarak “hak’kı çıkarmak” ve “Bak kardeşim… Bunlar budur ve bu da budur” dememiz gerekir.
Bizler, Milli Gençliği yetiştirmeye başladığımız 1969 yılından beri, aşağıda ki dörtlükleri, “ceddin deden makamında” marş olarak söylemekte, bu marşı söyleyenlerin ve dinleyenlerin gönlünde “sırat-ı müsteğiym” şuurunun uyanmasına çalışmaktayız.
“Kör dünya’nın göbeğine/Hak yol İslam yazacağız./ Kuşların göz bebeğine/Hak yol İslam yazacağız.
Yola, ağaca, pınara / Esen yele, yağan kara/ Yağmur yüklü bulutlara, / Hak yol İslam yazacağız
Koç burcuna, yay burcuna/ Çocukların avucuna/ Minarelerin ucuna/Hak yol İslam yazacağız.
Her kes duyacak, bilecek /Saklanmaz gayri bu gerçek/Yaprak yaprak, çiçek çiçek/Tek yol İslam yazacağız.”
Merhum şair Abdürrahim Karakoç’u bu münasebetle bir kere daha anıyor ve kendisine rahmet diliyoruz.