YENİ YIL HAYIRLAR GETİRSİN

NEVZAT LALELİ

Müslüman, bir açık hava hapishanesinde olduğunu anlamalı, canına, malına, ırzına, aklına ve nesline nasıl tecavüz edildiğini görebilmelidir.                

25.Ekim.2014 Cumartesi Günü, 1. Muharrem. 1436’yı gösteren yeni bir yıla girdik. Bu yıl, ay gününü hesap alan ve Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ederek orada İslam devletini kurduğu o kutlu günün başlangıcıdır. Yani bundan 1435 sene önce Peygamberimiz, bütün insanlığı kavuran zinakar ahlaksızlığa, onları sömüren riba (faiz) ci ekonomik düzene ve Allah’ı bırakıp putlara tapan putperest zihniyete dur diyerek Adil düzeni kurmuş ve sadece Müslümanlara değil tüm insanlığa saadetler getirmiştir. Peygamberimizin neler yaptığını merak edenler, O’nun yüz bin sahabeye verdiği “Veda hutbesini” dikkatli okumalıdırlar.

Buna Hicrî Yılbaşı denmektedir. Bu Hicrî yeni yılın milletimize ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini ve “adil düzen”in tekrar kurulmasını nasip etmesini Yüce Rabbim den diliyorum.

1435 sene sonra şöyle başınızı etrafa çevirerek bir bakarsak, neler değişmiş ve dün Müşriklerin yaptıkları neleri yapar hale gelmişiz, bunları tespit etmek mümkündür.

Zina serbest midir? Zina yapana ceza verilebiliyor mu? Faiz (riba) serbest midir? Faiz alıp veren kurum ve kuruluşlar bizzat devlet tarafından korunmuyor mu?  Büyük halk kitleleri, sömürü çarkı içerisinde ekonomik sömürüye maruz kalmıyor mu? Niçin işçi, köylü, memur, dar gelirli, yetim ve öksüzler adam yerine konulmuyor mu? Devletin (fakir fukaranın) malını hortumlayanlar serbestçe gezerken, onlar hakkında yasaları çalıştıranlar sürgünlere, sorgulara ve hapislere maruz kalıyor. Taraftarı olan gemilerini dağdan aşırırken, bu garip guraba takımı, düz yolda şaşırıyor. Bir tarafta büyük şölenlerle çatlarcasına yenilip içilirken diğer tarafta bu yoksul takım, bu kışı nasıl geçireceğinin hesabını yapılıyor.

Kendimizi kandırmayalım ve yarın mahşerde “Müflis – iflas eden” kul olmayalım. Güya Müslüman’ız ve güya beş vakit namazımızı kılıyoruz. Ramazan orucumuzu tutuyoruz. Haç ve umreye her yıl, elimizden gelse her ay gidiyoruz. Sonra… Bu adaletsizlikler düzelmiyor.

GELELİM MUHARREM AYINA

            "Şehrullâhi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allâh (c.c) 'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem Ayı; İlâhî bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Bu Ay, (Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için) Peygamber (sav) Efendimiz tarafından “Allah’ın Ayı” şeklinde ifade edilmiştir.

            Âşura Günü ise; Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah (c.c) katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

            Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem’in 10. günü (3. Kasım Pazartesi) Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.

            Âşura Gününün Allah (c.c) katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresi’nin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifadelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşura’sına (onuncu gününe) kadar geçen geceler olduğu beyan edilmektedir. Cenabı Hak bu gecelere yemin ederek onların kutsiyet ve bereketini bildirmektedir.

            Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi; Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti; o günde Cenabı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir.

            BU İKRAMLAR ŞUNLARDIR

            1. Allâh (c.c), Hz. Musa (a.s)’a Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.                                                                                                        
            2. Hz. Nuh (a.s) gemisini Cûdi Dağı’nın üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
            3. Hz. Yunus (a.s) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
            4. Hz. Âdem (a.s)’ın tövbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
            5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
            6. Hz. İsâ (a.s), o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
            7. Hz. Davud (a.s)’ın tevbesi o gün kabul edilmiştir.
            8. Hz. İbrahim (a.s)’ın oğlu Hz. İsmail (a.s) o gün doğmuştur.
            9. Hz. Yakup (a.s)’ın (oğlu Hz. Yusuf (a.s)’ın hasretinden dolayı)  kapanan gözleri, o gün görmeye başlamıştır.
            10. Hz. Eyyûb (a.s), hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

 “Biz dahi binler nispetindeki karanlıklardan kurtulmak için Yunus (a.s) gibi, (La ilahe illa ente sübhaneke, inni küntüminezzalin) demeliyiz” ve bütün gücümüzle hakkı hakim kılmak için çalışmalıyız.