BÖYLEDİR ANADOLU
Anadolu insanlığın yeşerdiği Mezopotamya’yı beslediği gibi, onlarca uygarlığı, yüzlerce millet de bağrına almıştır.
Anadolu, tüm uygarlıkların kadim dostu, onlara bir yerde bir şekilde yol veren çekirdeğidir.
Anadolu, taşı ve toprağı ile insanı yoğuran ve bir şekilde canlı kalan damarları ile modernitenin getirdiği her türlü yalnızlıklara, yoksulluklara ümit olan insanlıktır.
Anadolu, Müslüman Türk Milletinin bin yılllık beşiği.
Anadolu, kentlerde savrulan kaynağını, değerlerini Yaratan’dan alan insanlığın belki de yeniden vücut bulacağı, yeniden dirilişin anası.
İslam ile haşrolduktan sonra dünyaya hükmetme kabiliyeti göstermiş bu milletin insanlığa nufüs eden gücünün hala olup olmadığını; kitaplarda yazan sıcak, misafirperver, dost canlısı, yardımsever Anadolu insanın, şu modern, robotlaşan çağda hala yaşayıp yaşamadığını merak ediyorsanız, uzağa değil, Çubuk’un köylerine doğru günlük geziler, ziyaretler yapmanız yeterli.
Meraktan değil ama, düzenli dağ yürüyüşü yaptığımız “Zirve Dostları” arakadaş grubumuzla doğaçlama olarak biz bu “Anadolu”ya yakın zamanda şahit olduk.
Aydos Dağına doğru çıktığımız soğuk bir kış sabahı Kösrelik Köyünde önümüzü kesen Kazım İ. ve eşi Selfinaz İ. biz kentlilere “İşte Biz Anadoluyuz” dedirtti.
Kazım Ağamız hazırlıksız da olsa yenge hanıma oldu bitti yapıp, bizleri Tanrı misafiri olarak içeri aldı. Hem Kazım Ağanın, hem Yenge hanımın halinden bizim ne ilk olduğumuz ne de son olduğumuz açıkça anlaşılıyordu. Hatta bu şekilde dosta açılan bir kapının arkasında gelen bir hikaye ile Kazım Ağa ağır bir imtihandan da geçmişti, hem de ailesi ile birlikte. Buna rağmen selamına sıcak bir cevap veren bir kula “Ben Anadoluyum” demekten de kendini alamıyordu.
Sobanın başında, Allah ne verdiyse, bize keyifli mi keyifli bir kahvaltı ikram edip, kısa da olsa Alevilik üzerine merakımız giderecek güncel bir sohbet yaptık. Evden çıkana kadar da, o bize ne ismimizi sordu ne de neci olduğumuzu. O sormayınca çıkarken artık biz söyledik, ve kendi mekanımıza davet ettik.
Kahvaltı ve sohbetin sonunda yola kadar bizi savuşturan İmamgillerden Kazım Beye yaşayan Anadolu adına buradan tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Bu ziyaret ilişkin resim ve röportajları facebook/Yeryüzü Gündemi https://www.facebook.com/profile.php?id=100008393382560&fref=nf&pnref=story sayfasından ulaşabilirsiniz.
Yazıma bu konu ile ilgili yazdığım kısa nazım yazısıyı da siz değerli okurlarımla paylaşmak isterim:
Böyledir Anadolu!
Selam verirsiniz sizi yoldan alır
Kalp sıcaklığında demlenen çayını,
Sabah buğusunda haşlanan yumurtasını ikram eder
Onun insanlığı, yani o, Çubuk Kösrelik Köyünden Kazım Ağanın insanlığı
Arkasındaki koca Aydos Dağından büyüktür
Onun cevheri, toprağı candır
Bu canki renk bilmez; ırk bilmez; din-mezhep hiç bilmez
Samimiyet d, candanlık da onda zirve yapar
Yıllardan ikibin onaltıda,
Anadolu’nun kuytu bir köyünde
Bir sabah vakti
Siz hızır olursunuz, o da idris.