YAŞAMAK İÇİN….

YAŞAMAK İÇİN….

Neler yaşamadık ki, herkes kendince kendi yaşadığı sürece. On yaşındaki çocuk da geriye dönüp baktığında kendince yaşanmışlıkları vardır, doksan yaşındaki ninenin de.

Savaşlar yaşandı, barışlar yaşandı, ilk aşklar, ayrılıklar, pişmanlıklar, sevdik, nefret ettik, unuttuk, unutulduk, hasret çektik, kıskandık, ağladık, yedik içtik, güldük, kavga ettik, barıştık, okuduk, yazdık, çalıştık, bazen miskinliğe alıştık, inandık, inkar ettik, yaşadık… Birkaç satırda hayatın özeti tüm bunlar.

Hep bir mücadele. Ama güzeldir yaşamak. Hakkıyla yaşıyorsak, haksızlıktan kaçıyorsak, kendi vicdanımıza verecek hesabımız yoksa. Söz söylerken dinleniyorsak, anlattığımız gibi dinlemeyi biliyorsak. Omuzlarımıza yaşamın bazı ağırlıkları çöktüğünde dimdik durup, güçlüyüm diyebiliyorsak, kendimizi aldatmıyorsak, ne istediğimizi bilip, amaçlarımızın arkasından gidebiliyorsak, sabredip beklemeyi biliyorsak, nankörlük yapmayıp şükretmeyi unutmuyorsak, inandığımız tüm değerlere sahip çıkıyorsak, boş durmayıp çalışıyorsak, hak edene hakkını teslim ediyorsak. Yaşıyoruz .

Üç günlük, ama bir o kadarda uzun ömrümüzde nelerle karşılaşmıyoruz ki, bazen zamanlara sığdıramasakta yaşanacak çok şeyimiz var hepimiz biliyoruz.

Ama bazen en büyük gerçeği unutuyoruz, ölüm bize çok uzak zannetsek de bir nefes kadar yakınımızda biliyoruz. Tüm bunlara rağmen verilen emaneti nasıl da hor kullanıyoruz. Aslında bizler bir nefes kadar yakın olan ölümü, nefes nefes çağırıyoruz. Ciğerlerimize çektiğimiz her nefeste, her sigarada. Hem ömrümüzü tüketiyoruz, hem de bizimle beraber yanımızdakileri de kolumuza takıp götürüyoruz yavaş yavaş. O yüzden “dumansız hava sahası” projesini gönülden destekliyorum. Hiç hakkımız yok hem dünyayı, hemde ciğerlemizi kirletmeye. Biraz inanç, biraz kararlılıkla bu, dünyanın ve insanlığın üzerine çökmüş kara bulutları dağıtabileceğimize inanıyorum. En azından kendi adıma, çok geç kalmadan, ve kime sesimi duyurabilirsem, bir nebzede olsa. İnsan yüreği yanmadan bazı gerçekleri zor görüyormuş, sigara ve zararlarını çok sevdiğim yakınlarımda ciddi bir şekilde görmeye başladıktan sonra hiç sevmediğim bir söz olan “keşke”yi  bir kez daha söyledim maalesef.

Kendi ecelimizi kendi elimizle çağırmayalım, bu durumdan çok zarar görecek çocuklarımızı unutmayalım, hayat bir mücadele ise bu zehirle hep beraber mücadele edelim. Çünkü yaşanacak çok şey var daha. Bu sözlerim önce kendime.