12 Ocak Pazar gecesi, kâinatın efendisi Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) âlemleri şereflendirdiği Velâdet Kandilidir. Miladî 571 yılının Rebîülevvel ayının 12. pazartesi gecesinin sabahı,1443 yıl önce Nübüvvet ve Risâlet nurları kâinat ufkunu aydınlatmış, kutlu doğum gerçekleşmişti.
Böylece kâinatta ilk yaratılan ve Hz.Adem’in (a.s) alnında parlayan Nûr-u Muhammed, asırlar boyunca peygamberden peygambere intikal ederek asıl sahibini buldu. Kâinat nur ile doldu. Onun dünyaya gelmesiyle bambaşka bir âlem oldu.
Zira fahr-i kâinat efendimiz dünyaya gelmezden önceki Cehalet devrinde, yeryüzünde kopkoyu bir küfür, cehalet, zulüm ve şirk karanlığı yayılmıştı. Şâir Mehmet Akif’in ifade ettiği gibi:
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
İnsanlar Allah’ı unutmuş, kendi elleriyle yonttukları taştan, ağaçtan ve çeşitli maddelerden ma’mül putlara ilah diye tapmaktaydılar.
Kutsal kâ’be böyle irili ufaklı 360 putla doldurulmuştu.
Hz.Peygamberimizin doğduğu gece; kâbe’deki putlar yüz üstü yere düştü. Putperest İran Kisrâ’sının sarayındaki sütunlar yıkıldı. Mecûsilerin bin senedir söndürmeden yaktıkları ateş söndü. Sava Gölü’nün suları çekilip görünmez oldu. Daha pek çok mucizeler kutlu doğuma işaret etti.
Peygamberimizin doğduğu gece, dedesi Abdülmuttalip, Mescid-i Haramda münâcaatta iken, “Müjde ey Abdülmuttalip! Şimdi Amine’den bir çocuk doğdu. Vücûdu Âlemlere rahmettir.” Diye bir ses işitmiş ve hemen Âmine’nin yanına gitmiştir.
Resûlüllah Efendimiz Mekke’de Haşim-oğulları mahallesinde, babasından kalan kutlu evde dünyaya gelirken ebelik vazifesini Şifa Hatun yapmış, Osman ibni Ebu’l As’ın annesi Fâtıma hanım ile dadısı Ümmü Eymen ona yardım etmişlerdi. Fatıma hanım, o gece evin nurla dolduğunu, yıldızların üzerlerine dökülecekmiş gibi sarktıklarını söylemiştir.
Efendimiz sünnetli ve göbeği kesilmiş olarak doğdular. İki küreğinin arasında kalbinin hizasında NÜBÜVVET MÜHRÜ vardı.
Hz.Âmine Validemiz, kutlu doğum gecesini şöyle anlatır:
“Ben diğer hanımlar gibi hâmilelik zahmeti çekmedim. Rü’yamda bana “Sen âlemlerin en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hâmilesin. Onu dünyaya getirdiğin zaman adını Muhammed koy.” Dediler.
Doğum vakti geldiğinde kulağıma bir ses geldi. Ürktüm. Hemen bir ak kuş geldi. Kanadıyla arkamı sıvadı, üzerimdeki korku ve ürküntü geçti. Bir de baktım ki, etrafımı Abdi-menaf kızları gibi boylu-boslu kadınlar çevirmiş, öyle ki ben onlar kadar yüzü nurlu kadın görmedim. Biri beni arkamdan tutuyordu. Çok susamıştım. Diğeri yaklaşarak beyaz bir kâse içinde şerbet sundu. İçtiğim zaman her tarafımı nur kapladı. Sütten ak, kardan soğuk, baldan tatlı bir şerbetti. O anda Muhammed dünyaya geldi. Bu kadınlar birisi Hz.Âsiye, diğeri İmran kızı Meryem, öteki de cennet hûrilerinden olduklarını söylediler.”
Peygamber Efendimizin süt Annesi Hz. Halime de şöyle anlatıyor:
“Hz.Muhammed’i teslim almaya gittiğimde; yeşil bir ipeğe sarmışlar, üstüne de misk kokulu sütten beyaz bir yün örtmüşlerdi. Arkası üstü yatırmışlar uyuyordu. Cemaline baktım uyandırmaya kıyamadım. Yavaşça yanına vardım. Elimi göğsünün üstüne koydum. Mübarek gözlerini açıp yüzüme baktı, güldü. Gözlerinden nur yükseldi. İki gözünün arasından öptüm ve sağ mememi verdim, aldı. Doyana kadar emdi. Ondan sonra sol mememi verdim, almadı. Hep böyle yaptı. Dâimâ sağ mememi emer, soldan hiç emmezdi. Bir devemiz vardı, sütü çok azdı. Hz.Peygamberimizi evimize getirdikten sonra memeleri sütle dopdolu olmuştu. Kocam dedi ki, “Ey Halime getirdiğin yetim ayağı uğurlu imiş, evimizde bereket oldu.”
Hz.Halime validemiz, Peygamberimize 3-4 sene gözü gibi gayet iyi baktı. Annesine vermek istemeyerek, havadar yüksek bölgelerde, süt kardeşi Şeyma ile birlikte sağlıklı ve gürbüz bir çocuk olarak büyütmeye çalıştı. Bir gün öğle sıcağında onları kuzuların arasında görünce “Bu sıcakta niçin dışarı çıkıyorsunuz?” dedi. Küçük Şeyma şu cevabı verdi: “Anneciğim! Kardeşime sıcak dokunmaz. Ben gözlerimle gördüm. Gezdiği yerlerde başının üzerinde bir parça bulut onu takip ediyor.”
Yılın bu ilk kandil gecesinin feyiz ve bereketinden istifade edebilmek için; çokça dua etmeli, salavat getirmeli ve gerekli ibadetleri yapmalıdır. Ülkemiz üzerinde kara bulutların dolaştığı bu günlerde, onun gösterdiği birlik, kardeşlik ve tesanüd ruhuyla kenetlenerek, ona layık olmaya çalışmalıyız.
Bu vesileyle mübarek gecenizi tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.