VEFATININ 56.YILINDA SÜLEYMEN EFENDİ HZ.

ŞEVKET TANDOĞAN

         Son devrin büyük İslam âlimi ve Kur’an kursları faaliyetinin öncüsü Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri 56 yıl önce 16 Eylül 1959 Çarşamba günü hakka yürümüş ve ebedî âleme irtihal etmişti.

         20.asra damgasını vurmuş, binlerce öğrenci yetiştirerek, ilim-irfan hayatımıza çok büyük hizmetleri geçmiş olan, asrın müceddidi büyük zatı, bugün rahmetle, minnetle, hasretle ve dualarla yâd ediyoruz. Cennet mekân üstadımız nur içinde yatsın. Rabbim bizleri şefaatine nâil eylesin.

          Basın ve medya gücüyle tanıtım ve enformasyonun her alanda kullanıldığı bir çağda ne yazık ki, cüceler bile dev yapılırken, Süleyman Efendi Hz. Yeterince tanınmamakta ve maalesef sevenlerince de bu yönde ciddi bir gayret gösterilmemektedir. Hatta inanılması zor ama, kimi yakınlarınca anma ve tanıtım programı engellenmektedir. Her şeye rağmen onun ruhaniyetinin ve dostlarının memnun olacağı düşüncesiyle, bu büyük zatı yâd etmek, belgeler ve canlı tanık beyanları ışığında kısa bilgiler sunmak istiyorum.

           Prof.Ahmet Akgündüz'ün arşiv belgeleri ışığında hazırlayıp yayınladığı SİLİSTRELİ SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN adlı eserinden, Üstazın merhum damadı Kemâl Kacar abimizden bizzat dinlediğim bilgilerden ve diğer hayattaki talebelerinin anlatımından yola çıkarak aşağıdaki bilgileri paylaşmak istiyorum:

          1888 yılında o zaman Osmanlı toprağı olan Silistre’de dünyaya gelmiş olan Süleyman Efendi; Hocazadeler olarak bilinen asîl bir aileden gelmekte ve kökü Sultan Fatih zamanının Tuna Hanı olan İdris beye dayandığı için Tunahan soyadını almış bulunmaktadır. İdris Bey aynı zamanda Fatih’in eniştesi muhterem bir zattır. Muhterem zevcesi Hafîze Sultan ise Manisa civarında köklü bir Çerkez aileden gelmektedir.

          Süleyman Efendi ilk ve orta tahsilini Silistre’de yaptıktan sonra, Yüksek tahsil yapmak için babası Osman Fevzi Efendi tarafından İstanbul’a gönderilmiş ve Fatih medresesinden mezun olup, Dersiâm (Profesör) Bafralı Ahmet Hamdi Efendiden birincilikle icazet almıştır.

          Daha sonra ihtisas yaparak yükselmek üzere, Dâru-l Hilâfeti-l Âliyye Medresesi yüksek kısmını bitirip, Tefsir ve Hadis şubesinde ihtisasını birinci derece ile tamamlamıştır. Aynı zamanda giriş imtihanını birincilikle kazandığı Medresetü-l Kuzat (Hukuk Fakültesi) dan da mezun olarak devrinin aklî ve naklî muhtelif ilimlerini tahsil etmiştir.

          Ülkemizde Tevhid-i Tedrisat kanunu uygulamalarıyla, medreselerin kapatıldığı, dînî tedrisatın yasaklandığı baskıcı ve yasakçı dönemde; din adamlarının sindirilip, korkutulup hatta birçoğunun idam edildiği günlerde o, korkmadan yılmadan evlerde, camilerde hatta kırsal alanda Kur’an tedrisatı başlatmış, tüm baskı ve zorluklara rağmen gece-gündüz binlerce öğrenci yetiştirmiştir.

          Süleyman Efendi; 1936 yılında İlâhî takdir ile Seyyidler zincirinin 33.halkası olduğu için, Mürşid-i Kâmil olarak mâ’nevî tasarrufla, dînî ilimleri yeni nesillere hızlı ve pratik şekilde öğreterek dinin ihya ve tecdidine çok büyük hizmet etmiştir. O olmasaydı belki bugün bu güzel inkişaf olmaz, karanlıklar içinde kalabilirdik.

          Süleyman Efendi Hazretleri talebelerine ilk ders olarak; sırf Allah rızası için okumak ve okutmak gaye ve şuurunu öğretmiştir. Dine fahrî hizmet anlayışı onun ve talebelerinin bâriz vasfıdır. Sık sık öğrencilerine “Enbiya mirası olan bu ilimler,dünyevî gayeler için okunmaz.” Der ve şöyle devam ederdi:

           “Evlatlarım! Sizler Allah’ın memuru, Resûlüllah’ın memuru, Kitabullah’ın memuru, Dinin memuru ve Füyûzat-ı İlâhî’nin tevzi memurlarısınız. Yegâne vazifeniz batağa düşmüş ümmet-i Muhammedin evlâdını bataklıktan kurtarmaktır. Gaye rıza-i İlâhî’dir.”

          Kısa zamanda çok talebe yetiştirip hizmete göndermek için geceli gündüzlü adeta fasılasız ders okutarak üç veya dört yıl içinde sarf, nahiv, mantık, belagat, fıkıh, usul-ü fıkıh ve akâid derslerini tamamlatan Süleyman efendi, 15-16 yaşlarında gençleri vaaz kürsülerine çıkarıyor ve bülbüller gibi şakıyorlardı. İlerlemiş yaşına ve hasta haline rağmen kürsüden kürsüye koşarken, dersleri hiç aksatmazdı.

          Çile ve mücadele dolu 72 yıllık ömründe, Binlerce gencin hızla yetiştirilip irşad ve tedrisat faaliyetine girişmesi milletimizi ve tüm İslam âlemini çok etkilemiştir. İlim irfan sahibi değerli hocalar yanında, her meslek ve ticaret erbabından binlerce kişinin iyi bir müslüman olarak yetişmesi, bütün bu hizmetler onun eseri ve mîrasıdır. Rabbim bu eserleri ve sevenlerini dâim eylesin. Ruhu şad olsun.