Normalleşmenin ardından birtakım kişilerin sorumsuz ve vurdumduymazlığı sonucu vaka sayılarında artışlar başladı. Bu gidişle önümüzdeki günlerde yeni bir sokağa çıkma yasağı gündeme gelebilir.
Ülke genelinde Mayıs ortalarında 700’lere kadar düşen vaka sayısı normalleşmeyle birlikte son birkaç gün içinde artarak 1600’lere kadar yükseldi.
Bu süreçte İlçemizde de vaka sayılarında artış olduğu gibi Coronavirüs (Covid-19) nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımız da var...
Vaka sayılarında korkutan yükseliş... Yoksa salgında 2. Dalga mı geliyor? Sorusunu akla getiriyor.
Normalleşme kararlarının ardından vatandaşlar arasında bir gevşeme, bunun sonucunda da vaka sayılarında bir artış başladı...
Bu nedenle Umumi Hıfzıssıhha Kurulları’nın salgınla mücadele kapsamında daha önce aldıkları kararlarını bir kez daha gözden geçirip, yeni ek kararlar alması ve gerekirse kararlara uymayanlar hakkında cezai müeyyideler uygulaması zorunlu hale gelebilir. Çünkü salgın tehlikesi henüz geçmiş değil...
Maske Takma, Fiziksel Mesafe ve Hijyen gibi kurallara uyulmazsa bu defa ülke genelini kapsayacak yasaklar ve kısıtlamalarla ilgili bir süreç gündeme gelebilir.
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü yaptığı bir açıklamada; “Normalleşmeyle birlikte eskiye dönüş sinyalleri alıyoruz, bir alarm çalıyor.
Bilim insanları tarafından alınan önlemlerin vakit geçirmeden harfiyen uygulamaya konulması gerekir. Tabii ki vatandaşlar uyarsa...
Normalleşmeyle birlikte AVM’ler, plajlar, toplu taşım otobüsleri, taziyeler, mevlitler, sünnetler, nişanlar, düğünler, asker uğurlamaları eskisi gibi yapılmaya başlandı. Oysa salgınla mücadele kapsamında alınan önlemlere veya kurallara riayet etmek gerekiyor. Çünkü o kalabalıklarda virüslü bir kişi yok diyemeyiz.
Normalleşme kararları aslında iyi niyetle alınan kararlar. Ama birtakım sorumsuzlar ve vurdumduymazlar tabiri caizse kural tanımazlar bunu suiistimal edip bozuyorsa, bu kararları alanların suçu-günahı ne?
Bu salgın döneminde “töreler” eskisi gibi uygulanmamalı.
Normalleşme kapsamında otobüslerde kısıtlamanın kaldırılması, ayakta yolcu alınması birden arttı. Ama otobüslerde temas her yere oluyor. Üstelik 65 yaş üstü büyüklerimizde, 18 yaş altı küçüklerimiz de biniyor.
Maske takmayanlara kesinlikle cezai müeyyide uygulanmalı...
- Maske tak,
- Fiziksel mesafeyi koru,
- Hijyen kurallarına riayet et.
Bunlar kontrollü sosyal hayatın olmazsa olmazlarıdır. Bunları da uygulamak da eğitim, kültür, bilinç tedbir alma meselesi...
Yeni birtakım esneklikleri rağmen 65 yaş üstü ve 18 yaş altı vatandaşlardan kısıtlamalara hala tepki var.
Yasaklarla ve kısıtlamalarla ilgili bir süreç hala devam ediyor.
Riskleri iyi yönetmek gerekiyor.
Salgın riski sınavlarda da var. Bu Hükümet kararı.
Biz muhalefet değiliz.
Sağlık Bakanlığına karşı sorumlu bir kuruluz. Danışmanlık yapıyoruz. “İcra Kurulu” değiliz.
Normalleşmenin zamanından çok kuralların uygulanması çok önemli.
Maskeyi burun altına veya çene altına indirmek önlem değil.” dedi.
Özlü ayrıca salgının dalgalar halinde 1-2 yıl daha süreceğini, kontrollü normalleşme sürecinin devam edeceği mesajını da verdi.
Peki, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu üyelerinin aldığı kararlar veya tavsiyeler neden uygulanmaz?
Kararların uygulanması için ille cezai müeyyide uygulanması mı gerekir?
Hem Hükümet yetkililerine ve hem de topluma seslenen Türk Tabipler Kurulu (TTB) üyeleri ise yaptıkları bir açıklamada, “Önlemler gevşetilmemeli, maske aksesuar olarak görülmemeli.” İfadesini kullanmakta.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sürerken gündeme ilişkin yaptığı açıklamada “Salgınla mücadelede en büyük düşmanımız rehavettir, maske-mesafe-temizlik üçgenine ne kadar riayet edersek o kadar hızlı normalleşiriz” açıklamasını yaptı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Artışlar belli bölgelerde yaygınlaşıyor. Rehavet mi, mücadele mi? Maske-mesafe kuralına hep birlikte uyarsak yayılımı kontrol altına alabiliriz. Güç bizde.” Derken yapılması gerekenleri çok güzel ifade etmiyor mu?
Normalleşme ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nda da çeşitli kararlar alınmıştı. Maalesef duyarsız vatandaşlar bunu da suiistimal etmeye başladı. Ve vaka sayıları art arda artmaya başladı. Bu yüzden salgınla mücadelede tekrar başa dönülebilir...
“CUMHURBAŞKANLIĞI KABİNESİ” TOPLANTI KARARLARI...
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 9 Haziran’da toplandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplantı sorası yaptığı konuşmada, “Yeni Normal” dediğimiz düzenin bir süre daha devam edeceği gerçeğine kendimizi alıştırmalıyız.
Bu musibetin kökü tamamen kazınana kadar hayatımızı maske, mesafe ve temizlik ilkeleri çerçevesinde düzenlememiz gerekiyor. Zaman zaman istemediğimiz görüntülere şahit oluyoruz ancak bu tür olumsuzlukların istisna, kurallara riayetin genel olduğu kanaatindeyim.
Milletimden hem yeni dönemin kurallarına uyarak hem işine gücüne sıkı sıkıya sarılarak bu sürece destek vermesini bekliyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nda alınan kararları şu şekilde açıkladı:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, 65 yaş ve üstü vatandaşların haftanın her gün saat 10.00 ile 20.00 saatleri arasında dışarı çıkabilecekler
- Lokanta, cafe, kıraathane gibi işletmelerin kapanış saati 22.00'den 24.00'e uzatılmıştır.
- 18 yaş altı ile ilgili kısıtlama, küçüklerin ebeveynlerinin refakatinde olmaları şartıyla tümüyle kalkmıştır.
- Sinema, tiyatro, gösteri merkezi gibi işletmeler 1 Temmuz'dan itibaren belirlenen kurallara göre faaliyete geçebilecektir.
- Nikâh salonları 15 Haziran'dan, düğün salonları ise 1 Temmuz'dan itibaren belirlenen kurallara uygun şekilde hizmet vermeye başlayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir salgının, tehdidin, ülke ve millet olarak birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden, dayanışmamızdan büyük olmadığı inancıyla yolumuza devam ediyoruz.
Doktorlarımızın Kovid-19 tedavisinde kullandığı Favipiravir isimli ilacı TÜBİTAK'taki bilim insanları üretmeyi başardı.
Çalışanlarını, kısa çalışmaya geçiren veya ücretsiz izne ayıran işverenlere normalleşme desteği vereceğiz.
25 yaşın altındaki gençlerin istihdamını destekleyerek beceri ve deneyim kazanmalarını temin edeceğiz.
Çalışanlarımız, emeklilikte daha da rahat edecekler. Bunun için devlet elini taşın altına koyacak.” dedi.
GENÇLER GENELDE KURALLARA RİAYET ETMİYOR...
Gençler maske kullanmıyor. Ya da usulüne uygun bir şekilde kullanmıyor. Maskeyi ya burun, ya da çene altında aksesuar olarak kullanıyor. Oysa maskenin ağız ve burunu kapatacak şekilde takılması gerekir.
Maske takmayan gençler fiziksel mesafeye de uymuyor. Tabiri caizse maske takmak bir disiplin işi.
Maske kullanan gençlerin sayısı çok az.
Fiziksel mesafeye de uymuyorlar. İkazlara rağmen gençler sokaklarda hiçbir kurala uymadan yan yana dolaşıyor. Parklarda dip dibe oturup sohbet ediyorlar.
Dünya umurlarında değil. Covid-19 yüzünden 50 kişi, 100 kişi hayatını kaybetmiş, hiç umurlarında değil. Onlar günü yaşıyor.
Maskesiz sokağa çıkanlara kesinlikle cezai müeyyide uygulanmalı...
Cezalar özgürlük kısıtlaması değil, kamu sağlığını koruma önlemidir.
Maske takan gençlere de rastlamak mümkün ama çok az...
NASIL BİR TOPLUM OLDUK?
Maske takmak o kadar mı zor?
Fiziksel Mesafe’ye uymak o kadar mı zor?
Temizlik kurallarına riayet etmek o kadar mı zor?
Salgın tedbirlerinde zafiyet gösterirsek, sonuçları çok ağır olur. Bunun bedelini de toplum olarak çok ağır öderiz.
Bu yüzden salgınla mücadele kapsamında Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından alınan kararlara harfiyen riayet etmeyenlere cezai müeyyide uygulanmalı...
ÇUBUK ESKİ ÇUBUK...
Zannedersiniz ki Coranavirüs (Covid-19) bu ilçeye hiç uğramamış. İlçedeki yetkili kurumların onlarca ikazına rağmen sokak ve caddelerde hala maske takmayan, fiziksel mesafeye uymayan vatandaşlarla karşılaşmak mümkün...
Maske takanların çoğunluğunun ise maskelerini burun veya çene altlarına indirdikleri görülüyor. Bunlar da maskeleri aksesuar olarak kullanmaya devam ediyor. (Maskelerini kurallara uygun olarak takanları tenzih ederim)
Bu sorumsuz ve duyarsızlara anladıkları dilden konuşmak lazım. O da cezai müeyyide uygulaması...
MASKELER YOLLARA ATILIYOR...
Maskeler sorumsuz ve vurdumduymaz bazı yaratıklar tarafından gelişigüzel yerlere atılıyor. Bunları yerden toplamak da bazen muhtarlara düşüyor...
İlçemiz Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Salih Sadi Saat’i, zaman zaman Muhtarlık Bürosu’nun önüne duyarsız kişiler tarafından sokağa rastgele atılan maskeleri faraşla toplarken görüyorum. Bu duyarlı ve örnek davranışından dolayı kendisini tebrik ederim.
KONTROLLÜ ÖZGÜRLÜKLERDEN YANA OLMALIYIZ...
Tam bir normalleşme süreci yaşamak ve özlenen eski günlere kavuşabilmek için vatandaşların üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir.
- Bu yeni süreçte bizim olmazsa olmazlarımızdan birisi elbette “maske” kullanımını yaygınlaştırmak ve bu konuda denetim sürecini yoğunlaştırmak olmalıdır.
- Vatandaşların maskesiz sokağa çıkmamaları gerektiğinin bilinciyle hareket etmelerini ve maskeyi olması gerektiği gibi takma konusunda da duyarlı davranmaları bir insanlık görevi olmalı...
- Yalnızca ağzı kapatacak şekilde takılması çok da etkili olmayacaktır. Hem ağzımızı hem de burnumuzu kapatacak şekilde takmaya özen göstermeliyiz.
- “Fiziksel Mesafe” ve “Hijyen” konularında gerekli hassasiyetin gösterilmesi konusunda da çok hassas davranmalıyız.
- Eğer tam bir normalleşme süreci yaşamak ve yine o eski özlediğimiz günlere kavuşmak istiyorsak üzerimize düşen vatandaşlık görevlerini fazlası ile yerine getirmek zorundayız.
- Yasaklardan değil, daha da kontrollü özgürlüklerden yana olmalıyız. “Her bir vatandaşımızın sağlığı bizim için aynı oranda öneme haizdir” ilkesi bizim için bir düstur olmalı...
- Bu nedenlerle Vefa Destek Grubu’nun İlçemizde salgına karşı alınan tedbirleri ve çalışmaları yeniden gözden geçirip, gerekirse yeni tedbirleri içeren kararları bir an önce alıp kararlı bir şekilde uygulamalıdır.
- Tedbirlere uyulmadığı ve kararlara riayet edilmediği anlaşıldığında İlçe Hıfzıssıhha Kurulu kararlarına uymamaktan 800 ile 3 bin 200 lira arasında idari para cezası uygulanabiliyor. Bunda kararlı olunmalı...(Çünkü karar uyan duyarlı vatandaşlarla uymayan vatandaşlar arasında bir fark olmalı.)
- Hatta başkalarının hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürmekten o kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulup adli işlem de yapılabiliyor. Bu yüzden herkesin kurallara uyması gerekir.
- Vatandaşların hem kendi sağlıkları hem de sevdikleri ve çevrelerindekilerin sağlıkları için daha duyarlı olması gerektiği göz önüne alınarak, son vaka iyileşene kadar kararlılıkla mücadele edileceği konusunda kamuoyu ilgili birimler tarafından sürekli uyarılmalıdır. Çünkü insan hayatı çok önemli...
DEMİRCİ MAHALLESİ KARANTİNAYA ALINMIŞTI...
Demirci Mahallesi 5 Haziran 2020 tarihi itibariyle Corona virüs tedbirleri kapsamında 14 gün süreyle karantinaya alınmıştı.
İlçemize bağlı ve ilçeye yaklaşık 32 kilometre uzaklıkta bulunan Demirci Mahallesi’nde,
Coronavirüs (Covid-19) salgınının kontrol altına alınması amacıyla karantina uygulaması başlatılmıştı.
Konuyla ilgili olarak Çubuk Kaymakamlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, karantina uygulamasının 14 gün süreceği belirtilerek, “İlçemiz Demirci Mahallesi'nde görülen 'Covid-19' vakalarındaki artış nedeni ile salgının yayılımının önüne geçmek ve toplum sağlığını korumak amacıyla adı geçen mahallede Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nca 14 gün karantina tedbiri uygulanmasına karar verilmiş olup mahalleye giriş çıkışlar yasaklanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri kullanılmıştı.
Bu gidişle (Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tarafından alınan karar ve kurallara uyulmadığı takdirde) yarın bir başka mahallenin karantinaya alınmayacağını kim garanti edebilir?
Bilim adamları;
“Aşı olana kadar, maske takmak bizim yeni normalimiz olacak ve kendimizi buna alıştırmamız ve korunmamız gerekiyor.” ifadelerini kullanırken,
“Maske takma gerekliliğinin ne kadar süreceği” sorusuna ise, “Eğer daha uzun sürmezse bir yıl.” Cevabını veriyor.
İçişleri Bakanlığı, “Salgın tehlikesi henüz geçmiş değildir. Rehavete kapılmadan, tedbirleri uygulamaya devam etmeliyiz.”
Görüldüğü gibi salgın tehlikesi henüz geçmiş değil. Bu nedenle kurallara harfiyen uymalıyız, uymayanları ise uyarmalıyız.
Birilerinin maskem takmaması, mesafeye kuralına riayet etmemesi, temizlik şartlarına uymaması karşısında kurallara uyan vatandaşların fedakârlıkları boşa gitmiş olmuyor mu?
CORONAVİRÜS ZENGİN, FAKİR, MAKAM, ŞÖHRET VE UNVAN AYIRT ETMİYOR...
Coronavirüs (Covid19) Dünyadaki koskoca liderlerin fiyakasını bozdu. Karizmalarını çizdi. Burunlarını sürttü.
Şimdiden hepsi de beyaz teslim bayrağını çektiler...
Oysa virüs o kadar küçük ki...
Boyu “mikron” denilen bir ölçü birimi ile ifade ediliyor.
Bir mikron bir milimetrenin binde biri.
Coronavirüs’ün boyu 30 mikron civarında.
İnsan gözü 40 mikrondan ufak cisimleri göremiyor.
İşte bu gözle görünemeyen virüs 8 milyar insanın yaşadığı koskoca dünyayı tuşa getirdi. İnsanoğlu can derdine düştü...
Nerede mangalda kül bırakmayan dünyaya rest çeken devlet başkanları, başbakanlar, krallar, kraliçeler ve diktatörler...
BİLİMİN ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI...
Coronavirüs (Covid-19) salgını ile birlikte bilimin önemi bir kez daha kanıtlanmış oldu.
İnsanlar camilere, kiliselere ve sinagoglara bile gidemediler...
Akıllı insanlar kulaklarını bilim insanlarının ağızlarından çıkacaklara dayadılar. Onların söylediklerine uymak yapmak zorunda kaldılar.
İnsanlar para için Allah’ın yarattığı tüm güzellikleri, doğayı mahvetmek için adeta yarışıyorlar.
İnsanoğlu olarak dünyayı delik deşik ettik, ozon tabakasını bile deldik.
Oksijen depolayan, yağmur çeken ormanları yaktık. Ağaçları kestik. Denizleri ve gölleri tüm akarsularımızı, derelerimizi, çaylarımızı kirlettik. Topraklarımızı tarım ilaçlarıyla zehirledik, gıdalarımızın GDO’larını değiştirdik. Hastalıkların çeşitlerini artırdık.
Maalesef bazı vatandaşlarımız da Allah’ı, Kutsal Kitabı Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberimizin gerçek hadislerini bir kenara bırakıp; Paraya, makama- mevkie ve şöhrete ve hatta Allah’ın yarattığı insanlara bile tapmaya başladı.
Şimdi ise yaptığımız kötülüklerin cezasını çekiyoruz. Doğa bizi cezalandırıyor. Doğa tabiri caizse, “siz benim sahibim değilsiniz” dedi.
Birtakım insanların sorumsuzluğu ve vurdumduymazlığı sürerse daha ne musibetlerle karşı karşıya geleceğiz.
Artık dünyayı 5-10 zengin aile yönetemeyecek. Savaşa yönelik ekonomiler, sanayiler zamanla çökecek. İnsanlar hayatlarını idame ettirmek için önce can ve sonra da karınlarını doyurma telaşına düşecek...
Teknoloji ve devletlerin ortak aklı dünyaya hâkim olacak. Bilim adamlarının değeri ortaya çıkacak...
ENTÜBE HASTALARININ TEDAVİ SÜRECİ İLE İLGİLİ “KAMU SPOTU” YAYINLANMALI...
Coronavirüs (Covid-19) hastalarının yoğun bakım tedavisi ve iyileşme süreci yani Entübe durumu yayınlanmalı ve kamuoyu bu konuda bilinçlendirilmeli...
Çünkü bu işin şakası yok.
Coronavirüs (Covid-19) sadece birkaç ay önce ortaya çıkmış bir hastalık. Ancak şimdiden hastalığa yakalananların eski sağlıklarına kavuşmalarının uzun zaman aldığı da bilinen bir gerçek.
Coronavirüse yakalanan bir kişinin iyileşme süresi, hastalığı ne kadar ağır geçirdikleriyle doğru orantılı.
Yoğun bakım ünitelerine kamera koyup, burada Entübe (solunum cihazına bağlı) durumda tedavi gören hastalar ile ilgili “KAMU SPOTU” hazırlanıp ve TV kanallarında birkaç gün yayınlansa hiçbir kimse yoğun kalabalıkların olduğu; AVM’lere, plajlara, taziyelere, mevlitlere, sünnetlere, nişanlara, düğünlere, asker uğurlamalarına gitmez, toplu taşım araçlarına binmez. Töre, möre de dinlemez...
“GÖREBİLSEYDİK KORKARDIK”
Coronavirüsü (Covid-19) görebilseydik korkardık. Mikrop çok küçük olduğu için maalesef göremiyoruz.
Bazı vatandaşlar başlarına bir musibet gelince, “Ne yapalım kader böyle imiş!” derler.
İyi ama önlem almıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun kararlarına kulak tıkıyoruz.
Sonuçta hep sevdiklerimizi kaybediyoruz...
Bu nedenle toplum olarak Coronavirüs (Covid-19) ile mücadele kapsamında ilgili mercilerce alınan tüm kararlara titizlikle uymak zorundayız.
Şöyle ki;
- Maskesiz sokağa çıkmayalım. Maskeyi usulüne göre takalım. (Maskeyi ağız ve burnumuzu kapatacak şekilde takalım.)
- Fiziksel mesafeye (en az 1,5 m.) riayet edelim.
- Temizlik (hijyen) kurallarına harfiyen uyalım.
Yukarıdaki tüm önlemleri alalım. Sonra da Allah’a tevekkül edelim...
Yani tedbir bizden, takdir Allah'tandır...
(Tevekkül etmek: Tanrı’ya, yazgıya boyun eğmek. Tevekkül etmek demek kişinin bir olay sonrasında güvenini kaybetmeden Allah'ın verdiği kadere razı olmak anlamına gelir.)