Uyuşturucu merakla başlar ölümle biter, ocakları söndürür...
“Sevgi Çiçeklerimiz Kurumasın - Uyuşturucuya Hayır!”
Dünyanın en başta gelen sorunlarından bir olan uyuşturucuyla mücadelenin önemine dikkat çekilmeli. Bu konuda çok kararlı olmalı.. Bu illetten çocuklarımızı ve gençlerimizi kurtarmalıyız..
Sağlıklı yaşam maddeye değil ilgiye ve sevgiye bağlı...
Türkiye genç nüfus bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasında.. Çok genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde, ülkemizin geleceğini ve teminatını oluşturan gençlerin ruhsal ve toplumsal sağlığını tehdit eden sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerle mücadele ülkemizin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir.
Bu mücadele öncelikli olarak hiçbir madde kullanımına başlanmamasını sağlamak, sağlıklı ve yaşam kalitesini yükseltmek, madde kullanmadığı için gencin kendisiyle gurur duymasını sağlayarak madde kullanmayana destek olmak, madde kullanan ve bağımlı olanları da tedavi ve rehabilite ederek sağlığından sorumlu bireyler olmalarını sağlamak amaçlanmalıdır.
Her yıl eğitim-öğretim sezonunun başlaması, uyuşturucu simsarlarını da harekete geçiriyor. Zehir tacirleri, özellikle öğrencilerin kalabalık olduğu yerleri mekân tutmaya başlıyor.
Eğitim sezonu süresince gençleri uyuşturucu madde satıcılarının eline düşmesini önlemek için
İlçenin kalabalık yerlerinde ve mahalle muhtarlıklarında kurulacak stantlarla vatandaşlar, uyuşturucunun zararlarına karşı bilgilendirilmeli. Stantta görev yapacak görevliler tarafından, vatandaşlara uyuşturucunun zararları hakkında bilgi içeren broşürler dağıtılmalı. Ayrıca uyuşturucu batağına düşen gençler ve vatandaşlar, görevliler tarafından tıp merkezlerine yönlendirilmeli...
Öğrenciler; Psikolog, Psikiyatri ve Narkotik uzmanları tarafından verilecek eğitimlerde sigara, alkol ve uyuşturucunun zararları konusunda bilgilendirilmeli...
Okullarda alkol, sigara ve uyuşturucunun zararları anlatılmalı..
İlçede “Alkol, Sigara ve Uyuşturucuya Hayır” kampanyaları düzenlenerek bu kapsamında konferanslar, seminerler ve paneller verilmeli..
Emniyet Müdürlüğü de “Uyuşturucuya Hayır” kampanyaları düzenleyebilir.
Ülkemizin çoğu il ve ilçesinde; 'Güller solmasın, analar ağlamasın' sloganı veya başka sloganlarla kampanyalar başlatılıyor. Emniyet Müdürlüğümüz de buna benzer kampanyalar başlatabilir.
Toplum bilincini harekete geçirmeyi amaçlayan kampanyaya ilçedeki kamu kurumları da destek verebilir...
Uyuşturucu konusunda aileleri ve gençleri bilgilendirmeye yönelik hazırlanan broşürlerde uyuşturucunun tanımı yapılarak, hangi türlerinin piyasada bulunduğu ve ailelerin çocuklarını nasıl uzak tutacağı anlatılmalı...
Emniyet güçlerinin çalışmalarının yanında vatandaşlarda uyuşturucu konusunda bu birimlere destek olmak, bu illetten çocuklarımızın ve gençlerimizin uzak durmasını sağlamak için onlara destek vermelidir.
İlçe nereye koşuyor?
Özellikle (Metropol İlçe olduğumuz) 2004 yılından beri kontrolsüz bir şekilde büyüyen kentimiz hepimizin gözleri önünde cereyan eden ve son derece üzüntü verici sonuçlar ortaya çıkartan olaylarla anılır oldu.
Uzak kaldığımızda özlediğimiz bu kent artık bizi utandıracak olayların yaşandığı ve insanlarımızın sokağa çıkarken korkar hale geldiği bir şekle büründü.
Uyuşturucu madde terörü artık sıkça insanlarımızın hayatlarını karartır oldu. Peki ne oldu da uyuşturucu illeti bu denli sık ve rahatça kullanılabilir hale geldi?
Ne oldu da bu kentte yaşayan pek çok genç bu bataklığa saplandı, birilerinin bu sorularımıza cevap vermesini beklemek hakkımız değil mi?
Sosyal medya aracılığı ile takip ediyoruz ve doğrusu haberleri izlerken korkumuz bir kat daha artıyor ve görüyoruz ki bütün bu olup biten olaylardan dolayı kendisini sorumlu gören hiç kimse de yok gibi.. Maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor...
Kaymakamımız uyuşturucu konusunda her türlü projeye ve desteğe her zaman açık.
Emniyet mensuplarımız uyuşturucu malzeme satan ya da kullananları yakalamaktan bıktıklarını, gözaltına alınan şahısların çıkarıldıkları mahkemelerce aynı gün salıverilmesinden dolayı yorulduklarını söylüyor.
Hâkimlerimiz mevcut yasaların ellerini kollarını bağladığından şikâyet edip uyuşturucu madde kullanımına ait yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu dile getiriyor.
Yasa koyucular ise cezaevlerinde kapasitenin 168 bin olmasına rağmen 176 bin tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu ve dolayısı ile “Denetimli Serbestlik Süresinin” bir yıldan iki yıla çıkması gerektiğini söylüyor.
Belediye Başkanımız alana inmiyor... İlçedeki zararlı mekanlara karşılık faydalı mekanların yapımında pasif kalıyor..
Nasrettin Hoca fıkrası misali diyelim ki hepsi haklı, peki canı yanan vatandaşımız, çocuklarını kaybeden analarımız, eşlerini kaybeden kadınlarımız, babalarını kaybeden çocuklarımızın hakkı ne olacak?
Yeni canların yok oluşunu mu seyredecekler böylece? Bu kadar ucuz mu insan hayatı? Bahçede yetişen bitki gibi mi görünüyor bu milletin evlatları? Kimse bir şey yapmayacak mı? Hiç bir bahanenin ardına sığınmadan uyuşturucu madde illetiyle ilgili daha sert tedbirlere ihtiyaç yok mudur sizce de?
Uyuşturucu ile mücadele için ille de bir protokol mensubunun bir başka ifade ile bir kaymakamın, bir üst düzey komutanın, bir belediye başkanının, bir hâkimin, bir emniyet müdürünün, bir doktorun çocuğunun veya yakınının da uyuşturucu bağımlısı mı olması lazım.. Allah esirgesin hiç kimsenin çocuğunun uyuşturucu bağımlısı olmasını istemem...
Buradan bütün ilgililere sesleniyorum:
Bu konuda Kaymakamlık makamımız, emniyet teşkilatımız, adli makamlarımız ve özelikle Çubuk Belediye Başkanı özel hassasiyet ve çaba göstermek zorundadır.
Keza ilçede faaliyet gösteren meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve esnaflarımız da bu konuda sorumluluk almalı, kamu kurum ve kuruluşlarına katkı ve destek sağlamalı...
Aksi takdirde uyuşturucu maddeyle mücadele konusunda toplumsal olayların ortaya çıkacağını ve canı yanan ailelerin kendi kanunlarını uygulamaya koyacağını görmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
ÇÖZÜM:
Konuyla ilgili olarak daha öncede bir yazı yazdım. Aynı görüşü ısrarla tekrarlıyorum
İlçede acil olarak AMATEM’e İhtiyaç Var
Madde bağımlısı gençler kendi imkânları ve hatta güçleri ile tedavi olmaya çalışıyorlar. Bunda da bazen başarılı oluyorlar. Ama madde bağımlısı öylesine artmış durumda ki daha geniş bir kitleye hitap edemiyorlar. Çünkü maddi imkânları kısıtlı...
Konunun önemine binaen İlçe Kaymakamı’nın başkanlığında; Belediye, emniyet, jandarma, eğitim, müftülük, sağlık kurumların temsilcileri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, ilçe esnafı ve ilçe eşrafı temsilcilerinden oluşturulacak bir “Kriz Merkezi” veya “Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu” kurulmalı. Bir durum değerlendirmesi yapılarak, gerekli önlemlerin alınması için sahaya inilmeli...
Yine Çubuk Devlet Hastanesi bünyesinde, AMATEM (Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi) veya buna benzer bir poliklinik açılabilir.
Sigara içme yaşı gittikçe düşüyor. Bu nedenle ilçede faaliyet gösteren okullarda sigarayı bırakma kampanyaları düzenlenmeli. Sigarayı bırakanlar hediyelerle desteklenmeli...
İŞKUR, Yeşilay ve Kızılay işbirliği ile ortaklaşa projeler yapılmalı..
Belediye, İlçe Milli Eğitim veya Kaymakamlık (Toplum Sağlığı Merkezi) ; Kızılay, Yeşilay, sivil toplum örgütleri ve İŞKUR’un da içinde olduğu bir proje yapılmalı.. Bu proje ile madde bağımlıları hem tedavi edilmeli ve hem de bir meslek sahibi olmalı..
Madde bağımlısı gençlerin sosyal hayata kazandırılması ve meslek sahibi olması hedeflenen projeler çerçevesinde İŞKUR ile Yeşilay, Kızılay, Çıraklık Eğitim iş ve meslek danışmanlarının bağımlılıklarla ilgili bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik yerinde ve uzaktan eğitim programı uygulanmalı..
Projede kursiyer olarak başlayan bağımlılarına bir meslek öğretilmeli, işe yerleştirilmesi için de Belediye tarafından çalışmalar yürütülmeli..
Bu kurumların iş birliğiyle madde bağımlılığından kurtulan birçok kişinin sosyal entegrasyonuna ve meslek sahibi olmalarına yardımcı olunmalı.
Projeye başvuranlara hem psikolojik destek sağlanmalı, hem de onların sosyal hayata katılmalarına yardımcı olunmalı.
Tedavi veya terapi görenlerin kendi hayatlarını sürdürme ve toplumda aktif hale gelmeleri için onlara mesleki yeterlilik kazandırılmalı,
Sonuç olarak; Gençlerimize meslek edindirme eğitimleri vererek ve iş kapılarını açarak onlara umut ışığı olunmalı.. Nitekim dezavantajlı gençlerin en büyük korkusu, 'tıbbi tedavi gördükten sonra acaba bir mesleğim olur mu, ya da uyuşturucuya tekrar başlar mıyım?' düşüncesinin ortadan kalkmasının sağlanması dikkate alınması gereken önemli hususlardır.
Bu Çocuklar Bizim
Bu çocuklar bizim; madde bağımlısı gençleri dövmekle, sövmekle, cezalandırmakla, cezaevine atmakla bir çözüm üretemezsiniz. Önemli olan onları tedavi ederek ailelerine, topluma ve devlete yararlı ve faydalı bir birey olarak kazandırmaktır.
Bunun içinde:
Madde bağımlısı gençleri bir yandan tedavi ederken, bir yandan da onların bir meslek öğrenmelerini sağlamak, ya da onlara vasıfsız bir iş bularak bir şeyle meşgul olmalarını dolaysıyla maddeden uzak olmalarını sağlamak en iyi tedavi yöntemidir.
Ayrıca gençlerin spor yapmalarını sağlamak da bir tedavi aşamasıdır...
Uyuşturucu ve Aile
Çocuklar, ailelerinin umudu ve geleceğidir. Onları hayata daha iyi hazırlayabilmek için ne çok fedakârlıklara katlanır ana-babalar. Bütün dilekleri çocuklarının iyi yetişmiş, mutlu ve huzurlu bir insan olmasıdır.
Yazık ki çocukların mutlu olması için yalnızca ailelerin iyi niyet ve çabaları yetmiyor.
Zamanımızda maalesef çocuk ya da gencin düşünce ve eğilimlerinin, her zaman ailelerininki ile örtüşmediği bir gerçek. Çocuklar üzerinde aileler her zaman etkili olamıyorlar. Ve her zaman onları kötü alışkanlık ve yollardan koruyamıyorlar.
Uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklar, umut ve gelecek demek olan gençlerin hayatlarını bir an da söndürebiliyor. Ana-babaların düşleri ve çabaları da ölüyor, uyuşturucu ile birlikte.
Uyuşturucu insanı bir daha geri dönülmesi imkânsız bir yolun yolcusu yapmakta.
Bu tür alışkanlıkları olmayan, her yönüyle sağlıklı nesiller yetiştirebilmek, elbette ki en güzel olanı.
Hiç arzu etmediğimiz halde bu alışkanlıkların batağına saplanmış çocuklarımız için Okul-Aile ve Çevre koordinasyonunu çok iyi sağlamalıyız...
Aile ve uyuşturucu bağımlısı kişinin eğitimi de tedavinin içinde yer almalıdır. Uygunluk arz eden çalışmalar başlatılmalı ve aile içi uyuşturucuya karşı mücadelenin eğitimi de verilmelidir
Uyuşturucuya Nasıl Alışılır? Uyuşturucu Tuzağı Nasıl Kurulur?
Unutmayın, eroin bağımlılığının ilk adımı arkadaş kıyağı ile atılır. Eğer arkadaşınız, gerçektende arkadaş değil de bir "ayakçı" ise, birkaç hafta sonu devam eden bu kıyakçılığı “bombalama" denilen ikinci aşama izler.
Bu aşamada bir gün ziyaretinize gelen ayakçı, kıyağını yaptıktan sonra giderken, nasılsa yanındaki yüklüce miktarda eroini almayı unutuverir.
Bir eroinmanın malını asla unutmayacağını bilmediğiniz için kuşkulanmazsınız. Birkaç gün gelip almasını beklersiniz. Gelmez. Bir gün, "yahu şundan bir kere çeksek ne olur sanki?" dersiniz.
Sonra bunun gerisi gelir. Mal bittiğinde bombalanmışınız demektir.
Artık bir eroin bağımlısı olarak, her yerde kıyakçınızı, daha doğrusu ayakçınızı arar ve kolaylıkla bulursunuz. Özellikle genç yaştaki insanlar arasında, gruptan bir yada birkaç kişinin uyuşturucu kullanması, diğerlerinin de en azından bir kez denemesi için yeterli bir neden.
Gençler, birbirlerine sigara ikram eder gibi ya da hastalığını iyileştirmek amacıyla ilaç verir gibi uyuşturucu sağlayabiliyorlar. Gençler, arasındaki sohbetin dışında kalmasını istemedikleri arkadaşlarını da kendileri gibi uyuşturucu kullanmaya zorlayabilirler.
Kullanmaya itiraz eden arkadaşlarını dışlıyor ya da "arabesk" türü tanımlamalarla, kendilerince aşağılama yolu seçiyorlar. Okul önleri de artık satıcılar için vazgeçilmez mekânlardan.
Büyük kentlerde bulunan pek çok okulun kapısında, özellikle çıkış saatlerinde uyuşturucu satıcılarına rastlanıyor.
Ey aileler, etkililer ve yetkililer dikkatli olunuz; çocuklarınızı bu uyuşturucu kıyakçılarından ve tuzaklarından uzak tutunuz...
Neden Uyuşturucu Kullanılır? " Uyuşturucu Kültürü " Nedir?
GÜCÜ elinde bulunduran Kapitalist egemenler kendilerini yaşatabilmek sömürü ve talan çarklarını rutin olarak döndürebilmek için her şeyi kullandıkları gibi UYUŞTURUCU maddeleri ve rekabete dayalı parasal sportif faaliyetlerini de araç olarak kullanmaktan geri kalmazlar.
Çünkü kapitalist doktrinin özünde şu gerçeklik yatmaktadır. İktidarda kal nasıl kalıyorsan kal anlayışıdır.
Toplumu uyutmada usta olan toplum mühendisleri hazırlanan projelerle toplumu çaktırmadan ilmik ilmik nakışlayıp kapitalist felsefesinin hizmetine sunarak uyutulmuş bir toplum yaratırlar.
Toplumu ayakta tutan, ona yüceltme ve yasama gücünü kazandıran, manevi, ahlaki ve hamasi değerlerini çürüterek, sömürgeci devletlerin uydusu haline getiren bir soğuk harp uygulamasıdır.
Dış güçlerin ve içerdeki ajanlarının ve bunlarla işbirliği yapan mafya üçlüsünün organize çalışmaları...
Her zaman mafyanın ağına takılmaya hazır "sokaktaki başıboş, işsiz insanlar ve çocuklar"
Unutulmaması gereken bir önemli husus da: Beyaz zehir alışkanlığının gelişmesinde, içinde türlü uyuşturucular taşıyan ve son yıllarda karaborsaya da tekel çizgisinde hükmeden ithal sigaraların ve kolalı mamullerin keza, çikletlerinde payı zannedildiğinden çok fazla..
Bilgisizlik :
Tehlikeden habersiz ve bu sebeple konuyu hafife almak.
Özenti:
Özenti sergilemede en önemli payın medyaya ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Bira-bahane:
Diskotek ve diğer kafa bulma-eğlenme yerleri. Bunlar beyaz ölüm değirmeninin çarkları ve tuzaklarıdır. Giren büyük ihtimalle öğütülür. Grup baskıları: kötü arkadaş.
Merak:
Denerim, bırakırım kafası. Fakat bir veya iki deneme genci belki de dönüşü olmayan yola sokmaya yeterli gelmektedir.
Moda:
Çevreye uyma havası… Bozuk çevre ve hasta toplum. Bilindiği gibi hastalıklarda insandan insana kolaylıkla geçebilir. Gençlerde tehlike sevgisi, cinsel bozukluklar, kendini aşma, ispatlama içgüdüsü veya gayreti. Genetik yapının maddeye yatkınlığı. Gençlerdeki manevi boşluk, inanç zaafı.
Bozuk (parçalanmış) aile ve hasta toplumdan kaynaklanan güvensizlik duygusu. Gelecek karşısındaki kaygılar strese, sıkıntıya ve yalnızlığa itiyor.
Aile yapısındaki bozukluklar, geçimsizlikler. Ahlaki manevi zaaflar. Yine ailelerdeki ekonomik bozukluklar çoklukla ailedeki normal yaşamı bozar. Bilhassa yokluktakini bunalıma ve intihara, varlıktakini şımarıklığa, taşkınlığa, tahribe yöneltir.
Eğitimdeki zafiyet, yetersizlik ve yanlışlıklar. Maddeci felsefeye dayalı eğitimler insanları bencilliğe (egoizme) , şahsi çıkarcılığa iten temeldeki sebeplerdir.
Arkadaş çok önemli :
Çocuklar ve gençler aileden ve okuldan, zamanla arkadaş çevresinden etkilenirler. Arkadaş çevresinde kabul edilmek için gençler, ekseriya çevresinin baskısına dayanamaz aşağılık duygusu ile uyuşturucu kullanır.
Sanıldığının aksine, uyuşturucu ile ilk temas, sokak başında bilinmeyen satıcı vasıtası ile değil, bilakis arkadaş çevresiyle olmaktadır.
Gençler !
Eğer bu illete (UYUŞTURUCUYA) bulaştıysanız ve her hangi bir şekilde ilk veya bir kaç denemenizi yaptıysanız, lütfen hemen şimdi bu alışkanlığınızı "ailenizle paylaşınız ". Aileniz size yardımcı olacaktır. Çünkü hiçbir aile çocuğuna kötülük yapmaz, çocuğunun kötü olmasını istemez. Bundan emin olunuz...
Geleceğimiz olan çocuklarımızı kimsenin kirli emellerine bırakmayalım.
Daha sağlıklı birey ve nesil yetiştirmek adına...
YAZARIN ÖZEL NOTU : GENÇLER – ANNELER – BABALAR- VATANDAŞLAR... Lütfen yukarıdaki açıklamaları dikkatle okuyunuz...