Çelişkiler yumağı içersinde dolanıp duruyor insanoğlu.
Bu çelişkileri hem kişisel hem de sosyal hayatın her alanında kendini gösteriyor.
Sözlere, davranışlara yansıyor tutarsızlıklar.
Bazen öyle oluyor ki aynı kişi aynı olaya bir iki gün arayla farklı tepkiler verebiliyor.
Bir gün kendisine söylenen bir söze gülüp geçerken, ertesi gün aynı söze müthiş derecede kızılabiliyor. Aile ilişkilerinde de iş ilişkilerinde de durum değişmiyor. Baba oğlunun yaramazlıklarını birgün görmezden gelirken, ertesi gün aynı yaramazlıklara kızabiliyor. İşveren işe geç gelen personeline bir gün müsamaha gösterirken ertesi gün şiddetli bir şekilde ikaz edebiliyor.
Bir gün sizi çok sevdiğini söyleyen birisi ertesi gün sizden nefret ettiğini ilan ediyor.
Bir yandan fikir hürriyetini savunan bir kişi, öte yandan düşündüklerini ifade eden bir kişinin hapse girmesini onaylayabiliyor.
Yıllarca, temel amacı özgürlüklerin ve sivil alanın genişletilmesi olan sivil toplum örgütlerinin yöneticiliği yapmış biri otoriteyi temsil etmeye başladığında özgürlükleri savunan yazıların yasaklanması konusunda kendini görevli görüp okuyup-yazan, düşünen insanlara aba altından sopa gösterebiliyor.
Yine demokrasiyi dillerinden düşürmeyen insanlarımızın zor zamanlarda nasılda demokrasi karşıtlığı tavırlara alkış tuttuklarını görebiliyoruz.
Okumaktan, yazmaktan üretmekten en çok bahsedip nutuk atanların ömürlerinde ders kitapları dışında kitap okumadıklarına şahit oluyoruz.
Örnekleri uzatmak mümkün.
Peki, bu insanlar hangi ruh halini yansıtırlar? Neden böyledirler?
Tutarsız davranışlar gösteren insanları birkaç grupta ele alırsak daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz.
Henüz ergenlik dönemine giren gençler değişimin eşiğinde olduklarından onların inişli çıkışlı duyguları görürüz. Onları hoş görebiliriz. Çünkü onlar bunu bilinçli olarak değil de içinde bulundukları geçiş sürecinin bir sonucu olarak yaparlar.
Yine bazı insanlar vardır ki, onlar akıldan ziyade duyguları ile hareket ederler. Kararlarını alırken duyguları ağır basar. Duygular da anlık olaylara bağlı olarak değişebildiği için bu kişilerin davranışlarında ve sözlerinde de tutarsızlık görülebilir.
Ama asıl dikkat etmemiz gerekenler vardır. Bu tipler genelde oportünist(faydacı-fırsatçı) tiplerdir. Bu tip kişiliğe sahip olanlar için asıl önemli olan kendi çıkarlarıdır. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu söyler ve onu yaparlar. Dolayısıyla söylediklerinin tersini iddia ettikleri günler de olur taban tabana zıt davranış sergiledikleri günler de. Zaten bu kişilerin tutarlı olmak gibi bir çabaları yoktur. Önemli olan ilkeli-tutarlı olmak değil durumdan kendisine pay çıkarmaktır. O yüzden menfaatleri gereği tek tapındıkları şey güçtür.
Toplumun çeşitli kesimlerinde farklı rollerde kendini gösteren bu tipleri iyi tanımak ilke ve değer sahibi insanlar için bir vazifedir. Konumları ne olursa olsun bu tiplere prim vermemek hem kişinin kendisine hem de bu toplumun değerlerine olan saygısının göstergesi olacaktır.