Haber-Yorum
Şuayip YAMAN
Polis Teşkilatı’nın 169. Yıldönümü tüm yurtta olduğu gibi ilçemizde de kutlandı. Hafta dolaysıyla İlçe Emniyet Müdürlüğü Lokali’nde katılımcılara “Birlik Kahvaltısı” verildi.
4-10 Nisan 2014 tarihlerini kapsayan “Polis Haftası” ilçemizde sade bir törenle kutlandı.
Etkinlikler çerçevesinde 9 Nisan 2014 Çarşamba günü Camii Kebir’de ‘Mevlit’ okutuldu.
Türk Polis Teşkilatı’nın 169. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla İlçe Emniyet Müdürlüğü Lokali’nde düzenlenen kahvaltıya İlçe Kaymakamı Cemal Şahin, İlçe Garnizon Komutanı ve İlçe Jandarma Komutanı J.Yzb. Niyazi Murat Tiryaki, Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, Ankara Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Tacettin Çelebi, Ak Parti İlçe Başkanı Av. Baki Demirbaş, ilçede faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, sivil toplum örgüt temsilcileri, muhtarlar, işadamları, esnaf ve emniyet personeli katıldı.
İlçe Emniyet Müdürü İsmail Karataş, “Polis Her Zaman vatandaşla El Ele, Bir Beraber”
‘10 Nisan Polis Haftası’ etkinlikleri kapsamında vatandaş ve polis kaynaşmasını artırmak amacıyla kahvaltı düzenlediklerini söyleyen İlçe Emniyet Müdürü İsmail Karataş, polis her zaman vatandaşla el ele, bir ve beraberdir. Polisin tek başına güvenlik olarak, kolluk gücü olarak halkın içinde olmalıdır. Yoksa bu bir şey ifade etmez.
Halk ne zaman polisin, güvenlik güçlerinin yanındaysa yapılan hizmetler o zaman karşılığını bulmuş demektir. Sizlerin burada olması da bunun en büyük göstergesidir. Sizleri de burada ağırlamaktan, yanımızda görmekten mutluluk duyuyoruz’’ dedi.
Katılımcılara bayan emniyet görevlileri ve polis eşleri tarafından hazırlanan kahvaltılıklar ikram edildi.
Çubuk eski İlçe Emniyet Müdürü ve yeni Ankara Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Tacettin Çelebi bu mutlu günlerinde eski mesai arkadaşlarını yalnız bırakmadı.
Polisin Görevi Huzur ve Güven Ortamını Sağlamaktır
Toplumlarda devletin en önemli görevlerinden bir tanesi huzur ve güveni sağlamak, Kamu düzenini tesis etmektir. Bu noktada polise çok büyük görevler düşüyor.
Kamu düzeninin tesis edilmesi bir yanda diğer tarafta hak ve özgürlüklerinde bu noktada korunması ciddi bir kılıç sırtı diyebileceğimiz dengeyi sağlamak zorunda olduğunu polislere vermektedir.
Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerek Dünya’da yaşanan olaylarda bu sıkıntıyı gözlemliyoruz. Fakat bu noktada Türk emniyet teşkilatı kendisini sürekli yenileyerek, eğiterek gerekse yeni alınan personelin eğitim seviyesinin yüksekliğiyle personel,, araç ve gereçlerle kendisini donatarak vatandaşlarımıza daha yakışır hizmet verebilme çabası içerisinde olmalıdır. En büyük gücü halktan alması gerekiyor.
Çubuk Emniyet Müdürlüğü’nde Polis Sayısı Yetersiz…
İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay ilçemizde SGK’nın açılışını yaptıktan sonra ilçedeki polis teşkilatı ile ilgili bir soru üzerine, polis sayısının yetersiz olduğunu belirterek, bu sayının arttırılması için yeni çalışmaları olduğunu söylemişti.
İhtiyacın giderilmesi için polis okullarından mezun olanların yanında üniversite mezunlarının da polis olarak kuruma alındığını belirten Atalay, ''Her 250 kişiye bir polis düşmesi gerekiyor. Ancak Türkiye sayı olarak standartların altında. Yakında üniversite mezunlarından 10 bin polis daha alacağız. Böyle böyle sayıyı arttıracağız'' demişti. (13.03.2009)
Ne yazıktır ki, o zamandan bu yana İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki polis sayısında hiçbir artış olmadı.
İlçemizde sadece yeni bir Emniyet Müdürlüğü var. Oysa ilçemizin yüzölçümü (1362. km2) oldukça büyük.
Bu kurum her türlü imkânsızlıklara rağmen yaklaşık 110 polis ve birkaç araçla görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.
Oysa İlçemizden daha az nüfusu ve daha az yüzölçümü olan il ve ilçelerde daha çok karakol ve daha çok polis var.
Polis Sayımız AB Standartlarının Çok Altında...
AB ülkelerinde 200-250 kişiye bir polis düşerken, Türkiye’de 400 kişiye bir polis düşüyor. Buradan hareketle ilçe nüfusunun 83.000 olduğunu düşünürsek, ilçemizde en az 202 polis olması gerekir.
İlçemizdeki polis sayısı Avrupa standartlarına göre, 202 ile 415 arasında olmalıdır.
Çubuk’ta ise yaklaşık 110 polis var. Bu sayı Türkiye şartlarının çok altında .. Üstelik ilçenin yerleşimi büyük bir ova içerisine yayılmış durumda iken...
İlçedeki 110 polisten 15 veya 20’sinin genel idari hizmetlerde görev yaptığını düşünürsek, geriye kalan personelle ilçenin asayiş ve güvenliğini nasıl sağlarsınız, ne zamana kadar başarı yüzde kaç olur, gerisini artık siz düşünün…
Metropol İlçe olduğumuz 23 Temmuz 2004 tarihinden günümüze kadar ilçemiz 27 vilayetten yaklaşık 30 bin göç almıştır. Yerleşenlerin çoğunun da ekonomik-sosyal ve kültürel durumları pek de iç acıcı değildir. Bu nedenle de O’ yıldan beri madde satışlarında, buna paralel olarak madde içicilerinde ve hırsızlık olaylarında gözle görülür bir artış vardır. Üstelik bu olaylar gitgide artıyor…
Bu kadar az personele rağmen yine de İlçe emniyetinin son günlerdeki başarısı inkâr edilemez bir gerçektir. Bu kadar personelle hem ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayacaksınız ve hem de hırsızları, esrar ve sigara kaçakçılarını yakalayacaksınız. Bu büyük bir özveri isteyen bir davranıştır. Ve takdire şayandır.
İlçe Emniyet Müdürlüğünün şu anda en az 205 personele ve en az 3 karakola daha ihtiyacı var. Bu sorun giderilirse ilçenin asayiş ve güvenliğindeki sorunlar tamamen da ortadan kalkar..
İlçe Emniyet yetkilileri, “şu kadar personel, araç ve gerece ihtiyacımız var” diyemez. Bu sorunu ilçenin kanaat önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin ve siyasilerinin tespit edip ilgili mercilere özellikle de İçişleri Bakanlığına iletmeleri gerekir.
İlçede Polis Sayısı Artırılmalı...
Emniyet yetkililerine göre, “halk polise yeterince yardımcı olmuyor. Oysa halkın desteği olursa emniyet güçlerinin olaya müdahalesindeki başarısı % 98 olur” demektedirler. Haksız da değiller. Herkes yurttaşlık görevini layıkıyla yerine getirip polise yardımcı olmalıdır. Batı toplumlarında halk, polisin gözü kulağıdır.
Vatandaş, ‘ALO 155 Polis İmdat Hattı’na ihbarda ya geç kalıyor veya “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek hiç itibar etmiyor. Bu da emniyet güçlerinin olaya anında müdahalesini geciktiriyor ya da önlemiş oluyor.
İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve amirleri “personel, araç ve gereç ihtiyacımız yok veya biz elimizdeki imkânlarla da ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayabiliriz, yeter ki halk bize destek versin, doğru ve sağlam ihbarlarda bulunsun” diyebilirler. Bu büyük bir özveri ve iyi niyet gösterisidir.
Ama gerçekler hiçte öyle değil…
Personel, araç, gereç ve teçhizat noksanlığı, ister istemez güvenlik zafiyetini de zamanla beraberinde getirecektir.
Emniyet, personel ve araç sayısı yeterli olmadığı için olaylara ancak öncelik sırasına göre müdahale edilebilir. Bunun başka bir çaresi ve alternatifi olamaz. Neticede polis de bir insan, bir robot değil. Onlar da bir gün yorulacaklar, yılgınlığa düşecekler ve hatta psikolojik bunalıma bile gireceklerdir. Vatandaş oturduğu yerden, “ne olacak canım, bu iş polisin işi, arasın bulsun, işi ne” diyemez.
Vatandaşların ve özellikle de olayların cereyan ettiği mekân ve bölgelerde oturan çevre sakinlerinin de duyarlı ve sorumluluk sahibi olmaları gerekir.
Bu kadar imkânsızlığa rağmen İlçe emniyeti, ellerinde başka bir iş varsa, diğer olaylara en geç 10 dakika içerisinde müdahale edebiliyormuş, bu bile büyük bir başarıdır.
Vatandaşın polisten güç alması ondan korkmaması, güvenmesi hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından bir tanesidir.
Polisimiz demokratik anlamda hoşgörülü,vatandaşa saygılı hizmet anlayışıyla görevine devam etmelidir.
Karşılıklı güven esastır; Polis vatandaşa, vatandaşta polise güvenmelidir.