GÖRÜNEN KÖY...
Ankara’nın Beypazarı, Güdül ve Ayaş gibi, özellikle de Beypazarı İlçesi, tarihi evleri ile her yıl düzenledikleri festivallerle on binlerce turist çekip milyonlar kazanırken, bizdeki tarihi evler ise kaderine terk edilmiş ve harabeye dönüşmüş durumda.. Üstelik bu tarihi mekânlar madde bağımlılarının ve zaman zaman ahlak dışı (fuhuş) faaliyetlerinin yapıldığı mekânlar haline gelmiştir.
İlçemizde 12 konak ve 1 camii; Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 14.11.1981 tarih ve A-3165 sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Bu karar metninde; “Ankara, Çubuk, Eski Eserler tescilleri hakkında Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 2.9.1981 gün ve 5465 sayılı yazısı okundu ekleri incelendi yapılan müzakere sonunda : “Ankara; Çubuk İlçesinde ekli listede adı ve adresleri belirtilen eski eserlerin 1710 ve 5805 sayılı yasalar uyarınca, korunması, gerekli eski eser olarak tescil edilmelerine ve bu yapılara ilişkin onarım, değişiklik gibi her türlü yapılanma ve yıkım istemleri ile bitişiği ve yakın çevresinde yer alan parsellerdeki yeni yapılanma istemlerinde, gerekli belgelerle kurumumuza başvurulması ve alınacak karar doğrultusunda uygulamaya geçilmesi gereğine,”denilmektedir.
Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığının 14.11.1981 tarih ve A-3165 sayılı kararı ile tescil edilen Bekirağalar Konağı ile Gedikoğlu konaklarının kamulaştırılması gerekli sivil mimarlık örneklerinden olduğuna karar verildiği halde;
Sadece tarihi Bekirağalar Konağı eski başkanlardan Lokman Özden tarafından kamulaştırılmıştır. Gedikoğlu Konağı’nın kamulaştırılması gerekirken ne hikmetse, Terzi Musa Ünsal, İzzet Korman ve Ali Şükrü Bey konakları kamulaştırılmıştır.
Ayrıca tarihi evleri tescil eden kurum (Kültür ve Turizm Bakanlığı) karardaki hiçbir şartları tam anlamıyla yerine getirememiş, tarihi evlerin mirasçılarını yıllardır mağdur etmiş, çevresinde oturanların da sürekli tedirgin olmasına neden olmuştur. Olmaya da devam etmektedir.
Bekirağalar Konağı, geçtiğimiz yıllarda harabeye dönüştüğü ve görüntü kirliliği yarattığı gerekçesi ile dönemin valisi tarafından yıllar önce yıktırılmıştı.
Ankara Valiliğinin katkıları ile Çubuk Belediyesi tarafında kamulaştırılan Bekir Ağalar Konağı’nın inşaatına Çubuk Belediyesi ve Ankara İl Özel İdaresi işbirliği ile 2013 yılında başlandı ve bittiğinde de ‘Çubuk Kent Müzesi’ oldu ve Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan tarafından açılışı yapıldı, ziyarete açıldı.
Diğer tarihi konakların, tarihi ve kültürel vasıfları birer birer kaybolmaya başlamıştır. Tescil edildiği 1981 yılından beri ne kamulaştırma yapılmış, ne restore edilmiş, ne koruma altına alınmış ve ne de yıktırılabilmiştir. Hepside kaderlerine terk edilmişlerdir. Tehlike arz etmektedirler. Konağa mirasçıları da bir şey yapamamaktadır. Harabeye dönüşen bu evleri sadece ve sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı yıkabilir. Bu da birtakım formalitelere tabidir. Belediye sadece koruma il ilgili önlemler alabilir. Ama o da sınırlıdır.
Kamulaştırılması gereken diğer sivil mimarlık örneklerinden olan Hamdi Ağa (Gedikoğlu) Konağı’nın kamulaştırma çalışmaları devam etmekte iken bilinmeyen nedenlerle görüşmeler noktalanmış, gözler diğer üç tarihi eve yönlendirilmiştir.
Tescil eden kurum (Kültür ve Turizm Bakanlığı) karardaki hiçbir şartları tam anlamıyla yerine getirememiş, tarihi evlerin mirasçılarını yıllardır mağdur etmiş, çevresinde oturanların da sürekli tedirgin olmasına neden olmuştur. Olmaya da devam etmektedir.
İlçe Belediyesi bir şeyler yapmak istiyor. Ama onlarında eli kolu bağlı.. Çünkü maddi imkânsızlıklar önlerinde büyük bir engel… İmkanlar ölçüsünde bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Özellikle tarihi evlerden ikisi tamamen harabeye dönüşmüştür. Çevre ve görüntü kirliliği yapmaktadırlar. Hemen her an çökebilirler. Bunların çevresinde hiçbir koruma önlemi alınmamış olup, konakların ön cephelerinde sadece Belediye tarafından çakılan uyarı tabelaları vardır. Bu konaklar, Yavuz Selim Mahallesi’nde bulunmaktadır. Bunlar;
- Çağdaş Sokak No: 20 adresinde bulunan Hamdi Ağa (Gedikoğlu)) Konağı,
- İzzet Korman Sokak No: 16 adresinde bulunan Ali Şükrü Bey Konağı,
- İzzet Korman Sokak No: 10 adresinde bulunan İzzet Korman Konağı’dır.
Hamdi Ağa (Gedikoğlu) Konağı, Ali Şükrü Bey Konağı ve İzzet Korman Konağı ise harabe halinde olup, henüz elle tutulur herhangi bir önlem alınamamıştır.
Bunlardan sadece Hamdi Ağa (Gedikoğlu) Konağı’nın “Rölöve ve Restorasyon” projesi yaptırılmıştır. Kültür Bakanlığı yetkilileri tarafından gerekli incelemeler yapılmış olup, projesi Aralık- 2012’de onaylanmıştır. Çubuk Belediyesi’nin kamulaştırma konusunda mirasçılarla görüşmeleri henüz sonuçlanmamıştır.
Ayrıca Hamdi Ağa (Gedikoğlu) Konağı’nın ‘Maili İnhidam (yıkılabilir) Raporu Kültür Bakanlığı’ndan geçtiğimiz yıl alındı ve Belediye ekipleri tarafından yıkıldı. Ve 2013 yılında düzenlenen 9. Ulusulararası Turşu ve Kültür Festivali’nden önce yıkıldı. O tarihten beri de oto park ve çocukların oyun alanı olarak kullanılıyor.
Ali Şükrü Bey (Yıldırım) Konağı ve Ali Şükrü Bey Konağı ve İzzet Korman Konağı ise bakımsız ve harabe halindedir. Her iki konakta Çubuk Belediyesi tarafından kamulaştırılmış olup, ‘Rölöve ve Restorasyon’ projesi onay safhasındaymış.
Ali Şükrü Bey Konağı’nın bir cephesi Hükümet Caddesi’ne,bir cephesi de İzzet Korman Sokağına bakmaktadır. Çatının saçakları aşağıya doğru sarkmış, neredeyse çöktü, çökecek. Vatandaşlar ve özellikle öğrenciler her gün bu saçakların altındaki kaldırımdan yürüyerek okula gidip geliyor. Allah esirgesin her an çökebilir? Üstelik vatandaşlar tarafından tuvalet olarak kullanılmaktadır. İvedi olarak önlem alınması gerekir. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Keza İzzet Korman Sokağındaki İzzet Korman Konağı da aynı şekilde bakımsız ve harabe...
Bir diğer tarihi konakta, Yavuz Selim Mahallesi Hükümet Caddesi No: 28 adresindeki Mazhar Balcı’ya ait ‘Kaymakam Konağı’dır. Şu anda Mazhar Balcı’nın eşi Hayriye Balcı bu konakta tek başına oturuyor. Ama ev pek de sağlam değil.. Allah esirgesin her an çökebilir. Oturulabilir niteliğinin tescil edilmesi gerekir.
Yavuz Selim Mahallesi Aksu Sokak No: 3 adresinde bulunan Musa Ünsal’a ait tarihi konak, Belediye tarafından satın alınmıştır. Geçtiğimiz günlerde de kendiliğinden yıkılmıştır. Allah’tan çevreye maddi ve manevi bir zarar vermemiştir. Şu anda proje çalışmaları yapılmaktadır.
Tarihi evlerden sadece birisi (Hüseyin Çavuş Konağı) mirasçılarından Kemal Tüzün tarafından Rölöve ve Restoresi yaptırılarak inşa edilmiştir. İlçe turizmine açılmamıştır. Şimdilerde mirasçıları tarafından mesken olarak kullanılmaktadır.
Şimdilerde bu tarihi evler; çocukların oyun oynadığı, madde bağımlılarının tiner-bally, çakmak gazı çektiği, öğrencilerin sigara ve içki içtiği yerler olmuştur. Ayrıca birtakım vatandaşların da çöp döktükleri ve tuvalet gibi ihtiyaçlarını karşıladıkları bir mekândır. Hatta aldığım duyumlara göre buralarda ahlak dışı (fuhuş) birtakım faaliyetlerde yapılıyormuş.. Bu nedenlerle bu mekânlar birer mikrop yuvası haline gelmiştir.
Bu tarihi evler aynı zamanda birer çöp ev görünümündedirler. Bunlar Belediye ekipleri tarafından temizleneceği yerde, buralarda zaman zaman geçici olarak pencere ve kapıları dışarıdan tahtalarla kapatılmakta, bir müddet sonra yine aşılmaktadır. İçleri çöp deposu haline gelmiştir.
Sıcak yaz günlerinde buralardan yayılacak bir virüs ve mikrop çevrede ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Tarihi evlerin dış cephelerindeki kapı, renkli camlarla kaplı pencereleri ve dış cephesindeki değerli taşlar bilinmeyen kişilerce sökülüp götürülmüş, geride sadece yıkık, dökük kerpiç toprak ve çürümüş tahta parçaları kalmıştır. Neredeyse her an çökecek durumdadırlar. Her an birileri altında kalabilir ve yaralanabilir ve hatta hayatını kaybedebilir.
Yine bu tarihi evler yakınından geçenleri de tedirgin etmektedir. İçinde bulunanlar tarafından zaman zaman da ateş yakılmakta imiş. Binalar kerpiç ve (çıralı) tahtadan ibaret olduğu için her an yangın çıkabilir. Çevredeki binalar ise birbirine yakındır. Bu nedenle yangının boyutu genişleyebilir. Bu da mal ve can kaybına neden olabilir. Çevre sakinleri bu görüntülerden ziyadesiyle rahatsız olmaktadırlar.
Tarihi eserden başka her şeye benzeyen bu harabelerin bir an önce yıkılması, İlçeye ve çevreye en iyi hizmet olacaktır. Çünkü şimdiye kadar ele tutulur, gözle görülür bir önlem alınmamıştır.
Tescil işleminin üzerinden yaklaşık 34 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen Kültür Bakanlığı bu konaklar üzerinde hiçbir işlem yapmamış ve kaderine terk etmiştir.
Bu tarihi evler ilçe merkezindedir ve arazileri de değerlidir. Bu nedenle bu konakların tarihi eser vasfının bir başka ifade ile tescilinin kaldırılması, mirasçılarının da daha fazla mağdur edilmemesi gerekmektedir. Fakat tescilin kaldırılması mümkün olmamıştır. Adamı olanlar tarihi vasfı olan binalarının tescilini kaldırmışlardır.
Bu tarihi yapıtlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı veya İlçe Belediyesi tarafından kamulaştırılarak veya istimlâk edilerek, restore edilirse ilçe kültürüne ve ekonomisine kazandırılabilir.
Çubuk Belediyesi ise sadece bir önlem olarak tarihi evlerin ön duvarlarına;“ Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescilli bina olup, Belediyemiz tarafından herhangi bir yıkım ve onarım işlemi yapılamamaktadır. Binaya yaklaşmak, girmek tehlikeli ve yasaktır.” şeklinde bir uyarı levhası asmıştır.
Burada çelişkiler söz konusudur. Binaya yaklaşmak, girmek tehlikeli ve yasaksa; Binanın tehlikeli olduğu yetkililer tarafından da tescil edilmesine rağmen bu binalar neden yıkılmıyor? Neden kalıcı önlemler alınmıyor?
Çalışmalarında “Temiz ve Modern bir Çubuk için” sloganı ile yola çıkan Çubuk Belediyesi’nin amacı işin kolayını seçip, masraflardan kaçmak mı olmalıdır?
İlçedeki Tarihi ve Kültür varlıklarını korumak, ilçe turizmine ve dolaysıyla ekonomisine kazandırmak için Belediye bünyesinde (sivil toplum örgütlerinin de temsilcilerinin bulunduğu) bir komisyon kurulabilir. Tarihi evlerin görüntü kirliliği yaratıyor diye, tahtalarla örtülmesi veya kapatılması modern ve çağdaş hizmet anlayışına sahip bir Belediye’ye hiç mi hiç yakışmaz.
RÖLÖVE VE RESTORASYON; Mimarlık mesleğinde, mevcut bir yapının yeniden ölçülerek; plan, kesit, görünüş ve detay olarak çizimlerinin elde edilmesidir.
Tarihi evlerden Bekirağalar Konağı Belediye tarafından kamulaştırılmış geçtiğimiz yıl Röleve ve Restorasyon projesi çizilerek inşaatına başlanmış ve bitirilmiş, bu yıl içerisinde de Kent Müzesi olarak hizmete girmiştir.
Yine Tarihi Ev’lerden Hamdi Ağa (Gedikoğlu) Konağı’nın, Rölöve ve Restorasyon projesi çizilmiş ‘Maili İnhidam (yıkılabilir) Raporu alınarak iki yıl önce Belediye tarafından yıkımı gerçekleştirilmiştir.
Belediye yine geçtiğimiz yıl içerisinde Terzi Musa Ünsal Konağı, Ali Şükrü Bey (Yıldırım) Konağı ve İzzet Korman konaklarını istimlâk etmiş, Musa Ünsal Konağı geçtiğimiz yıl kendiliğinden yıkılmış, fakat diğer ikisinin Röleve ve Restorasyon projelerini bitiremediği için yıkımlarını gerçekleştirememektedir. Ali Şükrü Bey ve İzzet Korman Konağı’nın ihalesi önümüzdeki günlerde yapılacakmış.. haydi hayırlısı, darısı diğerlerine...
Tarihi konakların işlemlerinin bir an önce hızlandırılarak yıkımlarının gerçekleştirilmesi hayati bir önem arz etmektedir.
Yetkililer gerekli önlemleri almazsa bu tarihi evler; Çevreye mikrop ve virüs saçan tarihi birer çöp ev veya Allah esirgesin birilerine de mezar olabilir…
Önlem almak için bu konaklardan ille de birinin çökmesi ve birkaç vatandaşın altında kalması mı bekleniyor? Ya da her şeyde olduğu gibi bu konakları da kaderlerine mi terk edeceğiz?
Bu durumda sorumlular vicdanen rahat olabilecekler mi? Belediye yetkilileri daha neyi bekliyorlar?
Sadece açılış törenlerinde boy gösteren başkan ve yönetimi ne zaman çalışmaya başlayacak?
Unutulmamalıdır ki; Tarihi değerlerine sahip çıkamayanlar, geleceğine sahip çıkamaz.
Diyeceksiniz ki, “neye sahip çıktılar?”
Doğru söze ne denir ki...