Şuayip YAMAN
Tahtayazı Mahallesi Kalkınma, Güzelleştirme, Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı ve Mahalle Muhtarlığı’nın birlikte organize ettiği geceye katılım oldukça fazla idi.
Köy Derneği binasının bir duvarındaki çerçevede Tahtayazı Köyü’nün gurur tablosu; ‘Çanakkale Savaşı’nda verdiği şehitlerin isim listesi var.
Tahtayazı Mahallesi Dernek Başkanı Kemalettin ÇAYIR yaptığı açılış konuşmasında;
“ Değerli Hocam, Kıymetli Misafirler, Çok Değerli Tahtayazılı kardeşlerim;
Davetimizi değerli görerek uzaktan veya yakından katılan ve bizlere onur veren sizlere yürekten teşekkür ediyor, Yönetim Kurulumuz adına saygılar sunuyorum.
Kıymetli Kardeşlerim,
Bilindiği üzere, Bu programa gençlerimizi ve kendini genç hisseden dostlarımızı davet etmiştik. Davetimizin karşılıksız kalmadığını görüyor ve yüreği birliğe, kardeşliğe, dostluğa açık herkese minnetlerimi sunuyorum.
Ülke olarak içinden geçtiğimiz zor ve zorlu süreç ile Zamanının ruhunu da dikkate alarak ilkini düzenlediğimiz “birlik, beraberlik ve kaynaşma gecemizin” anlamlı ve derinlikli geçmesini diliyorum.
Dernek yönetimi olarak iki yılı tamamlayarak süremizin sonuna yaklaştığımız bu günde bir bayram kıvamında gün geçireceğimizi umuyorum.
Biraz sonra başlatacağımız programımızın gençlerimizin mensubiyet duygularını geliştirip, kalıcı izler bırakacak şekilde dolu dolu geçmesini Ülkemizin en çok ihtiyacını duyduğu mili birlik ve beraberliğimizi pekiştirip, gençlerimizin milli şuurdan azami ölçüde nasiplenmiş kişiler olarak yetişmelerine katkı yapmasını Allah’tan diliyorum.
Bugün biz burada,
Tüm şehitlerimizi yâd ederek dualarımızı gönderecek ve yüreklerimizin onlarla olduğunu haykıracağız.
Bundan böyle süreklilik arz edecek şekilde yapılmasını umut ettiğimiz bu programda konusunun uzmanı kişileri dinleyerek bilgilenmeyi, geleneksel kültürümüzü yaşatmayı ve arada bir de edep içinde eğlenmeyi istiyoruz.
Ayrıca, dernekçilik konusunda köklü ve başarılı bir geçmişi olan Tahta yazılı gençlerin donanımlı bir şekilde hayata hazırlamak için ‘Derneğimizin Gençlik Kolu’nu oluşturularak yönetimini de oluşturmayı diliyoruz.
Bundan sonra sorumluluk alacak gençlik kolunun organize edeceği programlara dernek yönetim kurulu olarak destek olmayı arzulamaktayız.
Bu duygular içinde zamanımızı daha fazla almamak için hepinize saygılar sunuyor. Katıldığınız için yönetim kurulumu adına teşekkür ediyorum.”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cafer ACAR, Önce Kur’an Tilaveti okudu ardından Afrin’de şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınların başsağlığı diledi. Gazilere ise acil şifalar diledi.
Doç. DR. Cafer ACAR, “Tarih Şuuru” konulu sorulu-cevaplı konferansta, “Her cenazede Bakara Süresi’nden ayetler okunur. Bu ayetlerde, “Bizim sizin gibi ölüler olmadığımız” buyrulur.
İslam Tarihi;
- Peygamberler ile başlar,
- Dört Halife,
- Emeviler,
- Abbasiler,
- Selçuklular,
- Osmanlılar,
- Cumhuriyet Dönemi olarak devam eder
Türkler nereleri gezdiler, kanlarına kimler girdi. Bu kadar coğrafya görmüş, bir milletin tek ırk olarak mümkün değil. ama Allah’ın izniyle kalmışız.
(Burada yeni Nesil Türk Edebiyatçısı İsmet ÖZEL’i okumanızı tavsiye ederim)
Türkler (752) Talas Savaşı’ndan sonra Müslüman olmuşlardır. Bu tarih aynı zamanda Hz. Ömer’in Sasani İmparatorluğuna son verdiği tarihtir.
Türkler ve Kafkas Toplumları ücretli askerler olarak Sasanilerde yer almışlardır.
Harun Reşit Abbasiler de en önemli devlet adamıdır. Harun Reşit iktidar olunca Saray’daki askerlerin hepsi Türk idi.
O devirde Samarra da Türkler oturmaktadır.
Devletleşme İslam tarihinde Yer Alma...
Tarih, insanlığın başlangıcından bu yana meydana gelen olaylar dizinidir.
Tarih, İnsanların hayatında iz bırakan, etki olaylar manzumesidir.
Tarihin İçeriği; Üzüntüler,
Tarihin konusu; Savaşlardır.
Cumhuriyet’ten sonra Kıbrıs Savaşı’nı saymazsak uzun bir süre savaşsız bir dönem geçirdik.
Devlet ve millet ne kadar güçlü olursa bütün sorunlar döner-dolaşır onu bulur.
Rusya, ABD, Çin ve Hindistan güçlü (süper) devlet olma yolunda.
Siz güçlendikçe, gücünüz arttıkça yani sorunlar çıkar.
Osmanlı “İhanet Kültürü” ile yoğrulmuştur. Ve ihanet edenler İstanbul’da oturuyorlardı.
Büyüklerim ben en çok bizden korkarım.
Hiçbir devlet kendi içinden yıkılmadıkça yıkılamaz. Biz, bizi yıkmazsak bize sahip çıkarak yıkılmayız.
Tarihte önceleri Rusya yoktu. Rusya ilk olarak prenslikti. Altınordu Devleti’nin iç kavgaları sonucu Rusya ortaya çıktı.
17. Yüzyıldan sonra da Osmanlının karşısına çıktı.
Panislamizm ile ortaya çıktılar.
20. Yüzyılda Kırım, Gürcistan, Ahıska Rus politikaları ile Ruslaştı.
“Dilini kaybeden dinini de kaybeder.”
Türklerin Müslümanlıktaki hocaları; Samanilerdir (Sünni İran).
Türkler; Kafkasya, Mısır, Suriye, Irak, Balkanlar ve Anadolu’ya “Türkiye” derlerdi.
Türkler, Mısır’da 250 yıl hâkim oldu. Türkler 1000 yıl Mısır’da kaldı.
Mısır sonradan Memluklar ve Osmanlılara geçti.
Osmanlının büyüklüğü Küffarla Savaşmalarında ortaya çıkar.
Doğu Seferi-Safariler (Şah İsmail) veya Şah Hata-i (tekke şeyhidir)
Fedailer (Dailer)...
Anadolu Aleviliğinin çeşitlenmesinin nedenleri;
Müslüman Türkler, “Biz Mısır’da 1000 yıldır varız. Irak’ta, Suriye’de olan bir olayda damarımızın kalkması bundandır.
Bugünkü Hindistan 18.-19. Yüzyıla kadar Taç Mahal Mimarı bir Osmanlıdır. Hindistan’ Müslümanlaştıranlar onlardır.
Pakistan yakın zamana kadar Hindistan’a bağlı idi.
Urduca konuşurlar farsça, Hindice konuşurlar. Sultan Alparslan’ın Anadolu’ya girmeden önceki ilk amacı Suriye ve Irak’a girmek idi.
Ama kader onları Anadolu’ya gönderdi.
Türkler Anadolu’da mühim hale gelmiştir. Nereye yerleştiyse oradaki insanların inanışlarına karışmamışlar, serbest bırakmışlardır.
Afrika’nın Kuzey’i Hz. Osman (Emeviler) döneminde fethedildi.
Cezayir, Tunus, Traplusgarb, Fas’a bizim ecdadımız İslam’ı davet olarak sunmuş, ancak baskı yapmamış, onların dilini, dinini teminat altına almıştır.
Bir tarih şuurundan bahsediyoruz. İnsan, insan şuurunu kaybetmiş değil süreci insandır.
Bizim tarihimiz bunu üzerine kurulmuştur. Tarih şuuru neyi ifade ediyor?
Tarih insanı bir şuur yükler. Bizler bu ülkeyi 1071 sürecinde bir de İstiklal harbi ile bu toprakları vatan ettik.
Gelibolu’da 250 bin şehit verdik. Kut’ül Amare’de 3 günde 30 bin şehit verdik.
Şehitsiz olmaz. Ya şehit vereceksin, ya da şehit olacaksın...
İnsanlar Çanakkale’de etten duvar ördüler. Onlar bu vatanın şehitleridir.
Evi olmayan ev, işi olmayana iş, yemeği olmayana ekmek vermek bizim görevimizdir. Bu devlet bugünler için bizi besliyor.
Sizler de bugünler için varsınız. Zor günler için varız. Can azizdir, Onu yeri ve zamanı geldiği zaman, yerinde vermek lazım.
İslam Peygamberinin ilkesi; İnsanlar köleleştirilmesin, kullaştırılmasın.”
Konferans sonrası ÇUDEF Genel Başkanı Recep TAŞ tarafından, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cafer ACAR” a “Teşekkür Plâketi” verildi.
Çubuk Dernekler Federasyonu (ÇUDEF) Genel Başkanı Recep TAŞ, “Sivil Toplum, hiçbir karşılık beklemeden insanlığın hayrı için gönüllü çalışma anlamına geliyor.
Hadisi Şerifte de “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” demiyor mu?
Esas itibariyle peygamberimizin nübüvvetten önce üyesi olduğu “Erdemliler Cemiyeti” hakkında bir bahisten sonra cevaben bugün de böylesi bir cemiyet kurulsa seve seve üyesi olurum dediği rivayet edilir. Bu açıdan bakıldığında rahmani anlamda hizmet veren bir STK’nın “Hilfül fudül” örneğinde olduğu gibi Peygamber yolundan gitmek anlamına geldiğini çağrıştırmıyor mu?
Bilindiği üzere 1999 Marmara depreminden sonra kamuya ait yardım kuruluşlarının yetersiz kalması sivil toplum örgütlerinin beklenenin ötesinde çok faydalı işler yapması STK’ların önünü açmış, dernekçilik ivme kazanmıştır...”
Daha sonra Ankara’nın tarihçesi, ilçemizin tarihçesini kronolojik bir şekilde anlatan Recep TAŞ sözlerini Tahtayazılıların birlikte derneklerine sahip çıkmalarını, milli duyarlılığın daima diri tutulması için benzer programların devamını dileyerek sözlerini tamamladı.
Emekli Din Görevlisi Hasan Hüseyin ASLAN tarafından Kur’an Tilaveti okundu. Tüm şehitlerimiz için dualar edildi.
Fahrettin TUYAN ve saz arkadaşları Emre ve Cemil ve Fahrettin TUYAN’dan oluşan saz ekibi “Mehmedim” , “Ölürüm Türkiye’m” ve “Genç Osman” gibi kahramanlık türkülerini seslendirdiler.
Tahtayazı Muhtarı Sadullah ÇETİNKAYA, “2012 yılında merkezdeki 3-5 sokağımıza asfalt atıldı. Sokak aralarında asfalt yok. Asfalt istiyoruz.
Köy içinde sorun pek yok. Yazı Mahallesinde sorun var. Orası da ‘Su Havzası’nda olduğu için. Bu yüzden burada hayvancılık yapanlara sorun çıkartılıyor. Besiciler arıtma yaparlarsa bu sorun ortadan kalkacak.
Alt yapı ve kanalizasyon hizmetleri geldi. Ama meskenlerin bağlantısı yapılmadığı için atıklar rastgele akıyor. Buralara fosseptik çukuru yapılmasını istiyoruz. Kanalizasyon bacalar tıkalı olmadığı zaman çekiyor. Belediye vidanjörü gelip atıkları bacalardan çekiyor.
Fakat yol olmadığı için müteahhit firma giremiyor.
Kanalizasyonu ASKİ yapacak.
İçme suyu geldi. Suyun yetmediği zamanlarda Çubuk Arıtma’dan aldık.
Mahallenin çöpünü haftada bir defa Çubuk Belediyesi alıyor.
Elektrik ve su sayaçlarımız bağlandı.
Mahalle halkı genelde emeklilerden oluşuyor. Sitelerde çalışanlar var. Bir kısmı da tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Meyvecilik ve sebzecilik yok, bu ihtiyaçlarımızı Çubuk’tan karşılıyoruz.
Köyde yeşil alan istiyoruz. Köy Meydanı yapılmasını istiyoruz.
Gençlerin spor yapabileceği toprak alanımız mevcut olup burada düzenleme yapılmasını istiyoruz.
Mezarlığın kapısından, şehitliğe kadar elektrik çekilmesini istiyoruz.
Kısacası Muhtar ÇETİNKAYA “Yaşanabilir Bir Tahtayazı” istiyoruz.” Diyerek dilek ve isteklerini dile getirdi.
Tahtayazı Köyü’nde eski köy adet, gelenek ve görenekler devam ediyor. Bu da sevindirici bir olay...