SUSKUNLUĞUM!!!
Konuşmak insana bahşedilmiş bir nimettir. Konuşarak ifade eder insan kendini. Peki ya konuşamadıklarımız, lisana dökemediğimiz kelimeler, kelimelerin bir anda kifayetsiz kalışı Peki o kelimeler mi suçlu, yoksa dilimiz mi? Yada şöyle soruyum; konuştuğumuz halde bizi duymazdan gelenler mi, gerçeğe kulaklarını kapattıkları yetmezmiş gibi, birde üç maymunu oynayanlar mı suçlu?
Bazen bir tebessüm, bazen bir damla göz yaşı yetmez mi anlatmaya halimizi? Hani şair: Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda? diyor ya, işte o misal gönülden gelen bir damla gözyaşını hangi kelime, hangi lügat açıklayabilir? Peki, o gözyaşı yanaktan süzülüp toprağa düştüğünde, toprağın sarsıntısını hangi rihter aleti ölçebilir?
Söylediğimiz sözler, gönül denizlerini coşturmuyor, insanlara umut vermiyor; aksine umutlarını, hayallerini ellerinden alıyor, yüreklere kara bulut gibi iniyorsa işte o zaman öldürdün demektir insanlığı. Hz. Alinin çok sevdiğim bir sözü; az vermekten utanma, umut kırmak daha utandırıcıdır der. Elimizle, dilimizle, gözümüzle öyle hayalleri yıkıyoruz, öyle umutları kırıyoruz ki Sözlerimiz ve yapıp ettiklerimiz, yarın birer canlı gibi etrafımızı kuşattığında şimdiki kadar rahat olabilecek miyiz bakalım?
Susan gönlümden, susturulan gönlümden dökülenlerdi bu gün bunlar. Umudum doğduğu zaman daha çok konuşacak eminim
Suskunluğumu Sen en güzel dua kıl YARAB!!!