Milli Gençlikle yazı serisi (2)
Değerli gençler,
Anne, baba, kardeşler, hısım ve akrabalar, komşular, öğretmenler, arkadaşlar, misafirler gibi kendileriyle yakın temasta olmaya mecbur olduğumuz birçok insanlarla ilişkilerimizi geliştirmek gerekir.
Yoksa bu koskoca dünya da yalnızlık çekmemiz mukadder (kaçınılmaz) olur.
İlişkilerimizi geliştirebilmenin birçok yolları vardır. Ancak dinimiz bizden, çevremizde ki insanlarla ilişkilerimizi en üst düzeyde geliştirmemizi istemektedir.
Bu konudaki ilkyazımı “Selam” a ayırmıştım.
Bu yazıyı da yine ilişkilerimizi artıracak bir konuya, karşımızda bir kardeşimiz “Apşırınca veya hapşırınca biz ne yapmalıyız” sorusuna ayırıyorum.
Belki size basit gelebilir ama hapşıran bir insanla kurduğunuz diyalog (ilişki) neticesi itibariyle insanlar arasında olumlu ve yapıcı bir havanın doğmasını sağlayacaktır.
Zamanımızda bir insan karşımızda hapşırınca ona “çok yaşa” deriz.
O da bize “teşekkür ederim” diyerek cevap verir. Böylece iki insan arasında bir yakınlaşma sağlanmış olur.
Önce hapşırmanın faydalarına bir bakalım isteseniz.
Hapşırma, üst ve alt solunum yollarının savunma mekanizmalarından biridir.
Hapşırırken verilen havanın ve içindeki partiküllerin çıkış hızı yaklaşık 140 km/saattir. Dolayısıyla fizik kanunları gereği, hapşırdığımız da tepme prensibiyle bakın neler olmaktadır.
Hapşırma esnasında beyin damarları genişlemekte...
Gözyaşı ve sinüs kanalları açılmakta...
Kalp damarları genişlemektedir.
Akciğerlerde normal solunumla atamadığımız rezidüel (ölü) hava hapşırma esnasında
dışarı atılmaktadır.
Kalbin diyastol (gevşeme) sonu dinlenme süresi artar. Bir anlamda kalp milisaniyeler
düzeyinde durur ve tekrar çalışmaya başlar.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Telli, vücudun doğal refleksi olan hapşırık sırasında ağızdan çıkan havanın hızının çok yüksek olduğunu söylemiştir.
Bu hızın vücutta oluşan yüksek basınçtan kaynaklandığını belirten Telli, "Hapşırırken karın bölgesi ve beyin ağırlıklı olmak üzere vücutta büyük bir basınç ortaya çıkar. Bu basınç nedeniyle kalp damarlarına yoğun kan gider."
DİNİMİZ NE DİYOR
Resulullah (sav) buyuruyor ki;
“Sizden biri hapşırınca “Elhamdülillah” desin.
Karşısındaki de ona “Yerhamükallah” diye cevap versin.
Hapşıran cevaben “Yehdina ve Yehdikümullah” (Allah bize de size de hidayet versin) diye dua etsin.”
Değerli gençler,
Gördünüz mü? Bizim üzerinde fazla durmadığımız bir hapşırma konusunda bile dinimiz, tarafları birbirine nasıl dua etmeye çağırıyor.
İşin bir de Peygamber sünneti olmuş (Peygamberimiz yapmış) nezaket kuralı vardır.
Hapşırma esnasında insan kendi iradesine sahip olamaz ve hapşırırken etrafa tükürük yayılır. Aksıranın tükürüğün yayılmasına engel olması ve eliyle ağzını kapatması gerekir.
Hapşırma ve esneme esnasında eğer sağ elimizi kullanırsak, onun iç kısmı ile yok, sol elimizi kullanırsak sol elimizin tersi ile ağzımızı kapatmak da nezaket kuralları arasındadır.
Hapşırırken ağzını kapatmadığından sağa sola tükürük saçan bir insan, başkaları tarafından hoş karşılanmazken, esnerken eliyle ağzını kapatmadığından ağzını kocaman açan bir insan her halde hoş karşılanmaz.
Sağ elin içini veya sol elin dışını kullanmanın ne anlamı bulunduğunu da siz bulun.
Olmaz mı?