SON VİRAJA GİRİLİRKEN!

Şakir Arıkan

Türkiye ve özellikle Ankara 1994'den beri böylesi entrikalı, ittifaklı, gerilimli ve bunlardan mütevellid çekişmeli bir yerel seçim yarışı görmedi.

 

İlkelerin, değerlerin al aşağı edildiği,  kazanmak veya kazandırmamak için her türlü şaklabanlıkların, pespayeliklerin ortada gezdiği, inanç ve fikri temeli olmayan particiliğin yapıldığı başka bir seçim belki de görmedik.

 

Seçim gününe üç gün var, bakıyorsunuz Türkiye'nin en büyük kentlerinden birinde değerler üzerine, ilkeler üzerine siyaset yaptığını söyleyen, bu konuda  nerede ise tüm siyasetçilerin ve halkın takdirini kazanan ve hatta bu çizgide siyaset yaparken liderini “siyaset şehidi” vermiş bir partinin tüm adayları, adaylıktan çekilip başka bir partiye geçmiş. Rahmetli Başkan  mezarından kalkıp okkalı bir Osmanlı tokadı atsa yeridir ama eminim kemikleri sızlıyordur.

 

Kazanmak için değil kazandırmamak üzerine yapılan siyasette ya partinizi kaybedersiniz ya da partiniz sizi üstünden atar, ama o arada partiniz de biter. Bu tür olaylar Türkiye'de yeni değil. Malum Türkiye'nin bayağı büyük bir parti mezarlığı bulunmaktadır.

 

Bu seçimlerde özellikle muhalefet kanadında görülen dayanışmanın ülke dışında bir üst akılla kotarıldığına dair ciddi bir inanç var. Bu akıl o kadar güçlü ki, 1946'dan bu yana ilk kez İslami bir grup/cemaat jakoben ve otoriter sekulerizmi/laikliği masum müslümanlara zulüm  düzeyinde uygulayan bir partiye bırakın oy vermeyi, müritlerini kapı kapı propaganda için dolaştırttırabiliyor. Siz bu aklın konuşlandığı yeri hala çıkartamadıysanız  kitle provokatörlüğünün haberciliğini üstlenen mavi kuş “twitter” olayında  çırtlak sesin nereden geldiğine bakın.

 

Bu seçim, adeta son olaylardan ve süreçten dolayı  hükümetin on iki yıllık icraatlerinin güvenoyuna dönüştüğü bir genel seçim havasına dönüştü. Meydanlar tarih en büyük kalabalıklarını ağırlıyor. Görünen o ki bir çok yerde yarış daha çok iki ady arasında geçecek.

 

Gelelim Ankara seçimlerine. İyisi ile kötüsü ile yılların belediyecilik duayeni Melih Gökçek'e seçim dayanışması ile CHP  devşirme bir aday ile ciddi bir rakip çıkarmış gibi görünüyor. Bundan  23 Ekim 2013 tarihli Bayram İzlenimleri yazımızda “Malum siyaset her şeye teşne. Saygın entelektüel bir üstadın dediği gibi “demokrasinin meşruiyyet sorunu yoktur, sonuç almak için her şey mübahtır, herkes ile (siyasi anlamda:ŞA)yatağa girilebilir” demiştik. Mansur Yavaş'ın CHP'den adaylığı bunun en bariz örneği olarak bu seçimlerle Türk siyaset hayatına geçti. Kamuoyu yoklamalarında Melih Gökçek seçimi rahat alacakmış gibi görünse de rakibinin nefesini, diğer seçimlere göre daha fazla hissettiği açık. Diğer taraftan ben asla CHP'ye oy vermem diyen ve oynanan oyunu gören son seçimin %27'lik grubu ile MHP  seçmeni ile sırf Recep Tayyip Erdoğan için oy kullanacak %3-5'lik bir grup bu seçimin kaderini belirleyecek.

 

Geçtiğimiz hafta bir iki gün Çubuk'ta gezdim. Halktan ve kanaat önderi sayılabilecek birkaç kişi ile  nabız ölçmeye çalıştım. Hem bu nabız hem de bağımsız kamuoyu yoklamalarına göre Çubuk'ta sürpriz  beklenmiyor. Bununla birlikte BBP'nin çalışmaları biraz da malum sivil toplum kuruluşununun can havli ile yaptığı destek ile beklenenden fazla ilgi görmüşe benziyor. Diyebileceğim BBP Çubuk'ta barajı geçer ve küçük bir ihtimal ikinci parti  bile olabilir. MHP'nin Çubuk'taki  kemik kitlesinde dağılma yok ama sessiz çoğunluğunda ilgisini çekebilmişe benzemiyor. Hayati Tamer'in son seçime yakın bir oy alabileceğini fakat bunun üzerine çıkmasının da zor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Tarihinin en iyi adayını çıkartan AK Parti, Çubuk'ta aynı başarıyı meclis adayları için gösterememesi ve klasik seçim çalışmalarının dışına çıkmayıp  genel siyaset rüzgarını arkasına alarak emin adımlar ile  hareket etmeyi tercih etmesi tarihi bir başarıyı  zora sokmuşa benziyor. Bu arada  başkan adayı  iktidar partisinde olmanın avantajı ile ilçe yönetiminde ağırlığını koymaya başlamışa benziyor. Yeni atanan ilçe milli eğitim müdürünün başkan adayının yakın arkadaşı olması, Atatürk ve Kıbrıs caddesindeki tek yol uygulamasına günübirlik yapılan anket ile vazgeçilmesi bunun göstergeleri.

 

Büyükşehir için ciddi bir aday çıkaran CHP her zamanki gibi Çubuk'ta iddialı değil ama bu seçimde  oyunu Mnasur Yavaş'ın da etkisi ile ciddi anlamda artıracağa benziyor. Bünyesinden Ak Partiyi doğuran Milli Görüş'ün bugünkü partisi Saadet Partisi sessiz sakin yaptığı seçim çalışmalarını yine sessiz ve sakin bir şekilde bitireceğe benziyor.

 

Mitingler, konvoylar, toplantılar, çat-kapı ev ziyaretleri vesair vesair.. Partililerde heyecan yerini yorgunluğa vermişse de son  günlere yaklaşmanın da verdiği bir gerginliği olaysız geçirmek herkesin temennisi. Bunun için parti üst yöneticilerinin, adayların, ilçe merkezi yöneticilerinin tansiyonu kontrol edecek medeni girişimlerde bulunması Çubukluların sakin bir seçim yaşamasına  müthiş katkı sağlayacaktır.

 

Bu arada son yazımızda propoganda kirliliği ve müsrifliği üzerine  yazdığımız yazıdan sonra bu tür kampanyadan YGS sınavına girenlerin etkilenmesi bir memleket meselesi olarak ortaya çıktı. Gelen nitelikli yorumlar için ayrıca teşekkür ediyorum. Bu arada bir vesile ile gittiğim Şerelikoçhisar'da tüm partilerin sesli propogandan ve cadde süslemesinden   anlaşarak feragat etmeleri gelecek seçimlerde Çubuk içinde örnek olmasını diliyorum.

 

Sel gider geriye kumu kalır. Seçimler  biter Çubuk'ta biz bize kalırız. Vatandaşlık görevimizi oyumuzu sakince, aklımızın ve vicdanımızın sesini dinlerek kullanalım.

 

Seçimi kim kazanırsa kazansın kazanan Çubuk, Ankara ve ülkemiz olsun.