ŞİRK: Allah'ın affetmeyeceği tek şey?!

@SADIK TÜRKMEN

~İnsana ve Yaşama Dair Herşey

(ŞİRK: Yedek ilahlı din, Allah'ın yetkilerini Allah dışındaki güçlere veya kişilere vermek veya paylaştırmak, dine hüküm eklemek, riyakârlığı din hayatına sokmak).

Aşağıdaki KISA METNİ yukarıdaki cümlede (parantez içindeki) dikkat çektiğim konuları İÇİNİZDE çok iyi gözlemleyerek okuyunuz ve kendinize sorunuz: ACABA BENDE BUNLAR VARMI?!

Varsa acilen TÖVBE edip hiçbir kimseyi ARACI edinmeden YALNIZ ALLAH'A yönelelim.

Çünkü Allah: Biz kullarına şah damarından daha yakındır ve kendisiyle kulu arasına HİÇKİMSENİN sokulmasını istemez?! (Zaten buna ŞİRK deniliyor).

ŞİRKSİZ BİR ÜLKE, ŞİRKSİZ BİR DÜNYA İSTİYORUM: EĞER SİZLER DE İSTİYORSANIZ KUR'AN'I ANLADIĞINIZ LİSANDA OKUYUN LÜTFEN!

Dünya'da ve Ahiret'te huzur ve mutluluğu isteyenlerin tek çıkar yolu Şirksiz bir Hayat!

Şirk, türevleriyle birlikte 150 küsur yerde geçer. Bunların çoğu fiil halinde (geçmiş ve şimdiki zaman kipleri) yer alır. Bu demektir ki, şirk insanlık bünyesinde, bir sürekli faaliyettir.

Şirke bulaşmış olana müşrik denir.

Din dilinde şirk, Allah'a, yani tek olan Yaratıcı Kudret'e zatında (sayı olarak) veya tasarrufunda (yapıp-etmelerinde) ortak tanımaktır. Başka bir deyimle, şirk: "Ulûhiyetin özelliklerinden birini bir başkasına tanımaktır."

Bu, açık ve şuurlu olursa açık şirk (eş-şirk el-celî), örtülü ve şuursuzca olursa gizli şirk (eş-şirk el-hafî) adını almaktadır. Râgıb el-Isfahanî (ölm. 502/1108) bu noktada Büyük Şirk-Küçük Şirk ayrımı yapar. Şöyle diyor Râgıb: "Büyük şirk, Allah'ın ortağı olduğunu iddia etmektir ki, inkârın ve küfrün en büyüğüdür... Küçük şirk ise bazı iş ve fiilleri icra ederken Allah dışında kişilerin rızasını da hesaba katmaktır. Riyakârlık ve münafıklık bu cümledendir."

Her şeyden önce; "Şirk çok büyük bir zulümdür."(Lokman, 13)

Zulüm, karanlık anlamında olduğuna göre şirk, tam bir karanlık, tam bir karmaşadır. Şirkin bu karmaşık yapısını daha iyi anlamak için Kur'an'ın şu ayetini hatırlamak yerinde olur:

"Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir." (Hac, 31)