Sınırları aş da gel!
Despot bir zorbanın eseridir, insanı insana kem gözle baktıran her ne var ise!
Ne ki bize tahakküm ediyor, kaldır aradan. Vahyi kuşansın, davete koşsun engin yürekler. Batıldır, kavuşmayı engelleyen bahaneler. Fasit bir dairedir yapay sınırlar, cetvelle çizilen.
İnsan, insana sınır mı kormuş? Nerde kaldı, maziden atiye köprü kuran yiğitler? Topyekun Hakk’a yürüyen bir topluluk çıkmaz mı, aramızdan? Fetihler devrini kapatanneden?
Arap’ın,Türk’ün, Kürt’ün, Peştun’un, Hint’in… Endülüs’e yelken açtığı, Istanbul’a sefereylediği , hayalini Yesrib’de, gerçeğini Bakü’de, Kandahar’da, Gazne’de gördüğüahi pazarına ne oldu?
Yüz Yıl Savaşları’yla Eski Kıta’da lanetin imparatorluğunu kuranlar sınırlarıkaldırmışken; Atina’da bisikletine binen, sorgusuz süalsiz Manş’a varırken, sanadayatılan ne? Yetmedi mi acı, göz yaşı, kaos?
Sınırın öte yakasında koca bir coğrafyayı fırına verip bir milyon ahitdaşı hile ve desise ile kara toprağa düşüren, ülkene de ölüm kusan makinalarını salan güç(!) kimden alıyor cesareti, aymazlığı?
Sorunlu bölgeler kimin icadı? Bir vakitler medeniyet fışkıran vahalarda, şimdilerde kardeşi kardeşe kırdıran, hangi jeopolitiğin makus planı?
…………………………………
“Kalkgidelim!”
“Gidelim,Orhan’ın Yurdu’na gidelim. Selamın nice kapılar açtığı İznik pazarına gidelim. Şems’in dergahında soluklanalım. Alaaddin’in şehre her sabah tepeden baktığıesenlik diyarına.
Yararlanmamalı değerlerimizden, bilakis yaşatmalı. Şu halimizle sevgiyi nefrete dönüştürüyoruz.
Baksanıza, Başkent’te bir akl-ı evvel çıkmış, Guantanamo’da’daki işkence yuvasıyla, Silivri’deki sivrileri bir tutmuş. Mazlumla zalimi koymuş bir kefeye. Düpedüz redd-i mirasmış, kırk yıllık emeğe.
“Maraş’adüşer mi yolumuz?”
“Düşer elbet!Erdem’in toprağında Sebep Ey! seslenir, bir eski zaman Mavera’sından. Bir anıkalmıştır, vefasız torunlara Sütçü İmam’dan. Şehadeti fazilet bilmiş, Nur OtuzBir uğruna.
Frenk’in,lime lime etse, “etini demir taraklarla kemiğinden ayırsa” baş edemeyeceği birhalka:
Şimdi hak,özgürlük, adalet, onur!deyip bizim mahallenin çocuklarını(!) zor durumadüşürmeyin!” ikna odaları reva görülmüş, tekelci fetvabazlarıneliyle.”
“Anlaşılan,biz değişmeliyiz önce. Şu halimizle, bırakalım Dünyaların Fethi’ni, yüreğimizifethedemeyiz. Aile meclisinde kazanmalı gönülleri, İl Genel Meclisi’ndekazanmadanönce. Sırada beklemeyi öğrenmeli, sıraya adam sokmadan.
Bir sabahçı kahvesinde özgüvenimizi toplayıp çarşılarda yürümeli, Ergani’de, Lice’de,Mardin’de. Müzekentleri keşfetmeli, Ömer’den, Ebubekir’den kalan.
AdaletinBeşiği’ne, Kutlu Nebi’nin Yoldaşı’na kulak vermeli, Hilvan’da, Tillo’da,Batman’da.
Sıra Geceleri’nde “Dünya gözümde Kerbala’dır!” dan bir esinti kalmalı KazancıBedih’ten. Put Kıran İbrahim’i anlatmalı İsmail’in çocuklarına.
Hakk’tangelen emre teslim olmuş bir yiğit tanımalı, kahramansız kalmış çorak toprağın adamları, çok zamandır.
Halepçe’de,Mişel’den miras Baas’ın tiranlaştığı sokaklarda yaraya merhem olmalı. Sabaha uyandığında, iyilik dolmalı, kanı silinmiş duvarlara. Haykırmalı: “Irkın farkındeğildir, farkındır takvan Hakk katında!”
Hüseyin’inyolunda nefsine kırbaç vurana:
“Yazık etmekendine. Hıncını, kapısı kırılıp iffeti çiğnenen Felluceli Fatıma’nın, Diyalalı Asiye’nin, Zaholu Nesibe’nin ırzı için sakla! Seninkisi bir yamançelişki! Anlasana!”
Sınırlar sinirleri bozmadan!