Bu zulmü kim paklar! Doğudan batıya iki Sincanın akıbetidir, tank çilesi. Kaderleri aynı yazılmış, hedef tahtasında çivileri.
Değil mi ki sinesinde çarpan yürek aynıdır, çevrilir namlusu inananın kalbine. Hizaya mı girmedi? Yetişir can yakıcı hışmı, adı bizden olanın
Şaşırmaz, Tevhid mücadelesinde ben de varım! diyenler.
Bitmez çilesi, sekülerizmin nefessiz bıraktığı Batı Sincanlının Doğu Sincanlının, komünizmin cansız yere serdiği
Zihin terörüdür beriki, içini parçalayan
Beyin terörüdür öteki, dışını parçalayan
.
Ana Yurttan kopup gelen, Hatırası kalsın! deyip de Ata Yurdunun adını koyan Sincan Günden güne kıyımlardan kıyım beğenen Asyanın beşiği Sincan
Batı Sincanın bahtına düşen kültür yozlaşması Vahye kulak tıkasın! diye şimdilerde 1lere kadar inmiş çoktan seçmeliler
Ne ki buluşmasın Kitabın aydınlığında hür nefesler Yakası bir araya gelmesin emekçilerin, seçimlerin sosyopolitik kurbanlarının
Ayrı düşmüş Urumçiden, nicedir sınırlar çizileli Uygurdan kalan çekik bir gözdür, üç kuşak ötesinden kıyım acıları
Bir çelişki yumağıdır Batı Sincan Doğudaki kardeşlerine satır gösteren Çinlinin 1 Milyon pazarı süsler caddelerini.
Bilir mi ki, Anadoluya düşen her Çin malı, ardında bir gözyaşı saklar. Bir işçi çıkarır, Organizeden Bir yuva dağıtır Fatihten, Gazi Osman Paşadan
Boğazı doğranan Uygurun henüz kanı kurumadan, o bıçağın aynısı satılır Maltepe Pazarında.
Tutarlılık imandandır! oysa. Çinlinin namlusuna mermidir, sokağa düşen 1 Milyonluk
Urumçinin namusu satılmasın Hongkongda, Şanghayda! diyedir verilen binler can
Uygur bilir ki: Hangi günahtan dolayı öldürüldü! Emr-i İlahisi sorulacaktır, anbean.
Sokağa düşüren budur, Uyguru. Budur, evinden ocağından, ana baba kucağından koparan. Değil mi ki kardeştir, namusta eştir.
Irk değildir Uygurlu, hedefe yürüyen millettir. Bir doğum sancısıdır, Gazze ile ümmettir.
Şehitlik bir çağrıdır, dünyaya bir fermandır. Kıyamete dek anılır, Hak yolunda bir candır.
Acıma sakın bana, acıyacaksan aynaya bak! Zelil düşmüş halin ne, Osmanlı sana ibrettir!
Maonun kestiği sakalımız, bak daha gür çıkıyor. Ya sizin inen iffetiniz, gitti bir kere kıymetiniz!
Vermişsek şehit, neslimizi koruduk. Çocuklar gururla anar adımızı, ak sakallı İsa Yusuf ağarttı alnımızı Kaybetmedik onurumuzu, ikna odalarında. İşbirlikçi hocalarımıza saygı duymadık, sildik adlarını hafızadan
Ne tuhaf haliniz var, bir de yakarırsınız: Kurtulsun Doğu Türkistan! diye. Sizsiniz, duaya muhtaç olan; sizsiniz oysa. Rahatlığın debdebesidir sizi saran. Gafletin zehirli meyvesidir uyutan.
Sizde yıllar evvel kapatılan, bizde ardına dek açık. Yasayı beklemeyiz, Amentüyü öğretmeye. Kulak kabartmayız radyoya: Şu kanun çıksın! diye.
Ensesinden vurulan, geride insanlığın tapusunu bırakır, Pekin Stadında.
Bakalım ne halt işlemiş, rahat dursaymış, yerinden su mu çıktı! Bak; ezanlar okunuyor, camiler açık! Kim kime karışıyor! denmez bizim buralarda.
Fatihalarla uğurlanır Hakkın divanına. Yasinler ona komşudur, Sümeyyeler akraba, Ahmet Şah Mesut tanıdık Ziyad Salihtir, Talasta halkayı birleştiren
Hele, yatağında kuluçkaya yatıp da, işbirliğiyle suçlama modası çıktı ki sizde, uzaktaki kardeşlerini. Hiç yaklaşmayın yanımıza!
İnsafınız yok mu sizin! Beş dakika sonra coninin kurşunuyla Kevsere erecek yiğide nasıl bühtan edersiniz!
Biz de ezildik, otuz altıdan bu yana! Lakin alamadı vicdanımızı Yamaha, Yokohama