Birilerinin bir yeri sevmeleri için bahaneleri vardır.
Kimileri; doğduğu, büyüdüğü, okuduğu, çocukluğunun, anılarının geçtiği yeri; kimileri; geçimini sağladığı, doyduğu yeri sever.
Bir kimse bir yeri hangi gerekçeyle severse sevsin o yerle arasında oluşan sevgi, gönül bağı onu o yere katkıda bulunmaya hizmet etmeye iter. Sevgisini hissettiği o yere zerre kadar dahi bir katkısı olursa kendisini mutlu hisseder, görevini yaptığını düşünür. Tersine bir şey yapmak istediği halde hiçbir şey yapamadığında ise üzülür kendisini buruk, vefasız hisseder.
Çok hızlı yaşanan sanayileşme-küreselleşme sürecinde, bireyci-faydacı anlayışın hükümran olduğu kalabalıklar içerisinde bu duygularını paylaşacak, çığlığını duyacak kimse bulamadığında; gönül âleminde esen bu fırtınalar kendiliğinden yok olur gider
Bu duyguları yaşayan kimse önce insandır; sonra; Trakyalıdır, Egelidir, Sivaslıdır, Çankırılıdır, Diyarbakırlıdır, Elazığlıdır, Rizelidir, Ankaralıdır, Çubukludur
İşte bu insanlar, üzerinde yaşadıkları coğrafyanın en büyük en önemli keşfedilmemiş zenginlikleridir. Bugün kültürel ve ekonomik yönden gelişmişlik düzeyi en ileri ülkeler, bölgeler, şehirler, ilçeler, köyler sessiz yığınlardan, gönüllü, sivil güçlerden en üst düzeyde yararlanmasını bilenlerdir.
Maddi ve manevi kalkınmada, sahip olunan insan kaynaklarını ve diğer dinamikleri harekete geçirecek olan en önemli mekanizma kamu ve özel sektörün dışında adeta üçüncü bir sektör olarak ortaya çıkan sivil toplum kuruluşlarıdır.
Ankaranın burnunun dibinde olmasına, kalkınması için sayılamayacak kadar tarihi, coğrafi, demografik avantajlara sahip olmasına rağmen, adeta büyük bir köy özelliği taşıyan ilçemizin kalkınmasında da en önemli güç son günlerde büyük gelişme gösteren Çubuk bölgesinin sivil toplum örgütleri olacaktır.
Çubuk için geleceğini imar etmede, bu ovaya yeniden can vermede, yılların kaybını telafi etmede; tüm çabaları Çubuktan meclise bir vekil gönderebilmeye odaklamak, bunu başaramadık diye dövünmek yerine, vekillerin değil asılların(çubukluların) gücünün harekete geçirilmesinin, sivil toplum örgütlerinin önem ve gücünü keşfetmenin Çubuğun kalkınmasında daha önemli ve gerçekçi olduğunu artık görmemiz gerekir.
Milletvekillerini de, yerel ve kamu yöneticilerini de, siyasi partilerin temsilcilerini de, özel sektörü de bölgesi için çalışmaya, faydalı işler yapmaya sevk edecek en önemli güç; şüphesiz, vatandaş olarak haklarını kullanmasını bilen, birey olarak taşıdığı potansiyelin farkında olan meşru zeminde örgütlenmiş halkın ta kendisidir .