Sabır konusu anlaşılması zor ve çok mühim bir konudur. Sabrı özümseyip yaşayabilmek ve hayat felsefesi haline getirebilmek ise çok daha zordur. Sabır acıdır. Zaten acı ota, sabır otu denmesi bundandır. Ancak meyvesi çok tatlı ve mis kokuludur.
Yüce Rabbimizin Kur’an’da yazılı güzel isimlerinden (Esmâ-i hüsna) birisi Sabur ismidir. Çok sabırlı anlamındadır. Nitekim Cenab-ı Hak; kendisine küfredenlerin dahî rızıklarını kesmez, onlara hayat hakkı tanır ve çılgınca yaşayabilirler. Onlara sabreder ve cezalarını acele etmez, belki de nadim olurlarsa siler, ya da âhiret âlemine erteler.
Kalbi imanla dolu inançlı mü’minler de böyledir. Sabır onların şiârı ve silahıdır. İnanan kimseler en zor ve meşakkatli anlarda bile hemen Ya sabur der, Rabbisine yönelir, işi ona havale ederek dua ve ilticada bulunurlar. Nitekim Hz.Peygamberimiz: (s.a.v.) “Mü’minin silahı ne güzeldir; Sabır ve dua.” Buyurmuştur.
Bilindiği üzere; bu dünya, imtihan dünyasıdır. Hayat baştan sona imtihandır. Dolayısıyla mihnet, zahmet, çile ve sıkıntılarla dolu kısacık bir hayat sürmekteyiz. En yüksek seviyedeki Allah dostları en zor imtihana tâbidirler. Hayat-memat derecesindeki bu zor imtihanları başarmadan terfi ve terakki mümkün değildir.
Şâir ne güzel terennüm etmiş!:
Bütün dünya benim olsa, gamım gitmez nedendir bu?
Ta ezelden beri gam turâbiyle (toprak) yoğrulan bedendir bu.
Gelen bilmez, giden gelmez, iki kapılı handır bu.
Sakın insafı terk etme, makam-ı imtihandır bu.
Sabır, tembellik ve atâlet değildir. Tam aksine metanet ve dirayettir. Sabır neme-lâzımcılık değil, hak uğrunda meşakkati göze almaktır. Kibir ve gururu ayak altına alarak geçici heveslerden kurtulabilmektir sabır. Öfkeyi, inadı ve iddiacılığı yenenler, acıyı yutabilen sabırlı yiğitlerdir. Sövene dilsiz, dövene elsiz davranma erdemidir sabır.
Sabrın sonu selâmettir. Sabreden zafere erer. Sabır cennetin anahtarıdır. Sabırla koruk pekmez olur. Sabırla dut yaprağı atlas ipek olur. Sadece sabredenlerin mükâfâtı sınırsız verilir. Sabırsızlar, düşünmeden acele ve öfkeyle hareket edenler zararlı çıkarlar, çok da pişman olurlar.
Hiddete kapılıp sarf edilen hatalı bir söz; bir ömür boyu unutulmaz ve onarılmaz nedamete sebep olabilir. Hz.Ali:(r.a.) “Kılınç yarası kapanır, ama dil yarası asla kapanmaz.” Buyurmuştur.
İçinde yaşadığımız cemiyet, tam bir sinir harbi halindedir. İnsanlar patlamaya hazır bomba gibi. Mâneviyat zayıflığının yanında, hızlı kapitalist sistem, insanların sabır gücünü zorlamakta ve çileden çıkarak patlamasına yol açmaktadır. İşte tam burada kader, tevekkül ve sabırmefhumları bir ilaç gibi devreye girmekte ve inananları huzura kavuşturmaktadır.