Nicedir kafa yoruyorum; beynim zonk zonk zonkluyor, bir türlü işin içinden çıkamıyorum!
Nelerin ?
Üniversitelerdeki !
Ne diyeceğini anladım, sen de ezbere uymuşsun. Zihin dünyana format atmışlar. Talepçi olmuşsun, ricacı
Alay etme! Hak verilmez, alınır! diyen sen değil miydin? Sen de mi çark ettin yoksa!
Beni tanımaz gibi konuşma, bilirsin eylemimle söylemim aynıdır; yaşadıklarım, inandıklarımdır. Mücadele et, etmesine de sürece bırakma; süreç yıpratıcıdır, aldatıcıdır.
Bir kere, kavramlar dünyanı değiştir; magazin dünyasından sıyrıl, takvim yapraklarından öğrendiğinle de buraya kadar !
O'nun emirleri söz konusu olduğunda, Sıkıntı var, problem çıkarıyorlar, konuyu aşmaya çalışıyoruz. yollu politik yuvarlamalardan vazgeç, kendini kandırma!
Ötedünya'da başına dert açacak söylemlerden kurtul, benliğini özgürleştir.
O'nun, insan için emrettiğini, içinde bir tasa duymadan pratiğe dök. Ferdi duruşunu bozma, yürüyüşünü değiştirme, nabza göre şerbet verme!
Makamlara heves etme! Günü geldiğinde, istemesen de orada bulursun, kendini. Üniversitelerde diye başlayan cümleler, Ortadoğu, ekvator çizgisi; reelpolitik, konjonktür misali dikte edilen kavramlarla sürer gider.
Bir de, kötülüğe başkaldıran her kişiyi, Aslında işbirlikçi bunlar; danışıklı dövüşçü!.. diye yaftaladın mı, yerkürede zalimler için at koşturma vaktidir, artık!
O'nun emirleri, üniversitede başlamaz, bilirsin. Müstekbirle işbirliği ateştir, çok iyi bilirsin. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak afettir, pek iyi bilirsin.
.......................
Sustun!
Ya hayır söyle, ya sus; emretti Kutlu Önder. Ne kadar da değişmişiz, gördün mü! Ne yapalım, biliyor musun? Sokağımıza dönelim.
Çile hayatları dinlediğimiz sonra bir garip gururla alanlara çıktığımız niyetlerimizin getto duvarlarında, varoş sofralarında karşılık bulduğu o günlere !
Ama bir sorun var: Bugünün tabelalarına bakışımız ne olacak?
Doktor edasıyla yaklaşacağız, hastaya kızılmaz, film çekilir. Şucu, buculuktan kurtulup Bizci olacağız.
Her düşünceye saygı duymayacağız; lakin, her düşünceyi dinleyeceğiz.
Ama, kırdıkları ceviz bini geçti!
Bizim kabahatimiz. Liderlerimizi(!) la yüs"el yaptık. Toz kondurmadık. Kırk yıllık yapılar S.O.S verdi, aymazca bekledik. Bizi kıyasıya eleştirenlere dönüp, Kıskandığınız için bütün bunlar! dedik.
Bir de dönüp arkamıza baktık ki, eleştiriler sonuna kadar haklıymış. Sorunların varlığından nemalanıyormuşuz, meğer.
İnançlarımızı iktidara malzeme yapıp, mazlumlar için risk almamış, sanal krizlerden oy devşirmişiz. Katsayıdan şikayet edip, mücadeleyi halkın çocuklarına bırakmışız.
Şimdi tarihi bir dönemeçteyiz. Bu ülkede, yeni tarz-ı siyaseti zafere taşımak bizim elimizde. İki omzunun ortasında başı olan herkesle diyalog kuracağız, biiir.
Eleştirileri dinleyip, İyi de, biz yeniyiz, kimsenin günahını çekemeyiz; kim ne yaptıysa vebali boynuna! deyip kendimize geniş mi geniş bir manevra alanı açacağız, iki.
Hareket kabiliyetimizi kısıtlayıcı önyargılardan ve önkabullerden sıyrılacağız, üç.
Birlikte kuvvet bulacağımız nirengi noktalarını açık kalplilikle sunacağız, dört.
Öğrendiklerimizin, vahyi değil, akli olduğunu kabullenip yeniden Şaşmaz Terazi'ye vuracağız, beş.
Her türlü ayrımın şeytani olduğunu beyinlere nakşedeceğiz, altı.
Kimle?
Dinlemesini bilen herkesle! İnsanda fikir değil, kalite arayacak, İki Ömer"den biri'ni yanımızda bulacağız, yedi.
Durum çok mu vahim?
Değil, tabi ki! Hayat devam ediyorsa İsrafil, Sur'a üfürmemişse dünya dönüyorsa hiçbir şey için geç değildir.
Kendine bu kadar güveniyorsun!
Put Kıran İbrahim"den, Kavminin Öncüsü Musa"dan, Alemlerin Efendisi"nden öğrendik; insanın çevrenin cümle mahlukatın haklarını
Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız!
Nerden başlamalı?
Aynı anda her yerden; gülen yüzünü esirgeme alemden! Rol yapmadan, Anadoluca!