Öylesine .
Geçtiğimiz hafta sonunu dolu dolu yaşamaya çalıştım. Belki şimdi bu yazımı okumadan eleştirenler veya okuduktan sonra Bize ne senin gezmenden dolaşmandan diye sitemkar veya hakeratamiz ifadeler kullanacaklar ve bizim sayfa editörümüzü de böylece yoracaklar. Hani bir söz vardır halk arasında imam bildiğini okur biz de bildiklerimizi yazacağız arzu eden okumasın bu kadar kolay. Peki hafta sonumuz hangi açıdan dolu geçti derseniz birincisi Cuma akşamı Çubuk"un Aydınlık Yüzü sloganıyla yola çıkan ve Çubuk kültürüne ve halkımızın sosyal yaşantısına katkı sağlayan Radyo Kervan"ın Mümtaz"er Türköne"yi Belediye salonunda bizlerle ile buluşturmasıdır. Geç saatlere kadar süren sohbetin konusu da sıcak gelişmeler olunca katılımcıların heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Aslında sayın Türköne yeni bir şeyler söylemedi ancak karşılıklı alışveriş olunca yüz yüze konuşmalar ve anında cevaplar toplantının artıları olarak beyinlerimize kazındı. Salonda olması gereken zevat hazırdı. Şöyle bir göz attığımda aşina çehreler ile selamlaştık. Okul müdürlerinden tutun da öğretmen camiasının entelektüel birikimi olan kardeşleri ile birlikte sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin yanı sıra siyasi iradenin de salonda hazır bulunması Çubuk adına sevindirici.. geceyi tertip eden Radyo Kervan"a tebriklerimizle
İkincisi ise cumartesi günü Çocuk edebiyatçısı dostlar ile yaptığımız ziyaretlerdir. Üzeyir Gündüz"ün yeni kurduğu Küçük Ev Yayınları"nın bürosunda Çocuk edebiyatçısı dostlarımız Sırrı Er, Rıfkı Kaymaz ve Ahmet Yozgat ile birlikteydik. Her cumartesi buluştuğumuz adreste Üzeyir Gündüz"ün ev sahipliğinde yapılan edebiyat sohbetlerinin tadı damağımızda kaldığından akşam bizim fakirhanede devam ediyoruz, bir farkla eşlerin de katılımıyla ama onların kendi aralarında neler konuştuklarını bilemeden
Cumartesinin bir başka bereketi ise yine bir yayınevi ziyareti oldu. Bugüne kadar yaklaşık 53 kitap yayınladığı halde tanımadığımız Akasya Yayınevi ve onun genç patronu Fatih Basut ile kısa teşehhüt miktarı görüşmemiz oldu. Benim açımdan verimli geçen görüşmeden sonra yayınevinin sözleşmesini almam ve ardından yayınlanmış ancak baskısı tükenmiş 1 kitabım ile yeni hazırladığım kişisel gelişim konusundaki kitabımın basımı için ön görüşme yapmış olduk. Yayınevinin kitapları ile ilgili geniş bilgi notlarından sonraki yazılarımızda bahsetmek üzere diyor ve Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği"nden söz etmek istiyorum. Sessiz ama derinden yol alan bu derneğin başında gerçekten bir eğitim gönüllüsü Yard.Doç.Dr. İbrahim Erdoğan var. En yakınındaki isim ise Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları ve özellikle de Çocuk Dergisi Yayınlarını yıllarca yöneten Hayati Otyakmaz. Bu ikili kendi çabalarıyla bugüne kadar yerel ve ulusal bazda eğitime gönül veren yoksul öğrencilerin yeme, yatma ve okul gibi sorunlarıyla ilgilenerek Türkiye"de çoğu kurum ve kuruluşun yaptıklarını yapma gayreti içindeler ancak hala amatörce samimiyetlerinden zerre kadar şüphem olmadığı için bu kuruluşa yardım etmeyi kendime bir görev addederek Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği"nin yapacağı çalışmalarda yer almak isteğimi yineleyince dostlarımın yüzlerinin parladığını ve bundan sonra yukarıda isimlerini zikrettiğim dostlarımızla birlikte faaliyetlere imza atacağımızın güvencesini de vermiş olduk..
Az daha unutuyordum, esas bahsedeceğim ise Çubuk Haber"de bizi buluşturan dostları ziyaretimiz ki Cuma akşamı Mümtazer Türköne için geldiğimiz Çubuk"ta Twain Bilgi Sistemleri bürosu oldu. Gençler ile bir çay sohbetimizin ardından yine Çubuk"ta kadim dostlarımız olan Benli"lere selam verdik ve Salih Benli ile akşam yemeğini birlikte yememiz ve dualar ile ayrılırken akşam namazının ardından Emniyet Taksi durağında şoförlerin sorunlarını dinlerken Ömer Göksu"nun geçmiş siyasi tecrübelerinden söz ederek yatsı namazı için Camii Kebir"e geçerken Ak Parti ilçe başkanı sayın İlhami Taşkesti"nin Abi teşkilatı boş bırakma seni bekliyoruz! cümlelerinin altını doldurmak gerektiğinin de bilinciyle güzel Çubuk"un güzel insanlarına hoşçakalın, dostça kalın diyorum.