OVACIK MAHALLESİ’NDE “21. AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ”...

OVACIK MAHALLESİ’NDE “21. AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ”...

 Şuayip YAMAN

 

Çubuk Ovacık Köyü Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği (OVDER) ile Ovacık Mahallesi Muhtarlığı’nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla geleneksel düzenlemiş olduğu, “Geleneksel Muharrem Ayı Buluşmaları Aşure ve Birlik Günü”nün 21.’si Ovacık Mahallesi Cemevi’nde gerçekleştirildi.

 

İlçemiz Ovacık Mahallesi’nde Muharrem ayı dolayısıyla “Aşure ve Lokma” etkinliği düzenlendi.

 

Ovacık Mahallesi’nde yas ve matem ayı olarak kabul edilen Muharrem Ayı’nda ve Kerbela’da yaşanan insanlık dışı katliamı anmak ve İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşunu kutlamak amacıyla her yıl kurban kesilip, aşure dağıtılıyor.

Mahalle sakinleri, muharrem ayı dolayısıyla aşure kaynatıp, kurban kesti.

Bir gün önce kesilen kurbanların etiyle hazırlanan yemekler ve aşurenin misafirlere ikram edildiği etkinlik, Ovacık Mahallesi’ndeki Cemevi’nde gerçekleştirildi.

 

Sunuculuğunu Ovacık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Güngör’ün yaptığı etkinliğe; Çubuk İlçe Belediye Başkanı Av. Baki Demirbaş, İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Harun Olmuş, CHP İlçe Örgütü Başkanı Vural Çokcan ile birlikte Başkan Yardımcıları ve Ali Rıza Gökoğlu ve Alaeddin Cinalioğlu, CHP Belediye Meclis Üyesi Mehmet Özgören, Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Recep Taş, Kültür Bakanlığı Denetçisi Mehmet Ali Yücel, Çubuk Düşünce (Platformu) Derneği Başkanı Şuayip Yaman, Çubuk Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Fuat Tuyan ve yönetim kurulu üyeleri, Atatürk Mahallesi Muhtarı Emrah Bozkurt, Barbaros Mahallesi Muhtarı Bekir Yaman, Kuruçay Mahallesi Muhtarı Mükremin Öztürk, Tahtayazı Dernek Başkanı Mahmut Aksu, Camili Dernek Başkanı Ömer Uyar, Esenboğa Dernek Başkanı Metin Ersöz ve vatandaşlar katıldı.

 

Başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Kerbela şehitleri ve tüm şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşunun ardından Cami Hocası Hüseyin Karabacak tarafından Kuran Tilaveti okundu.

 

Ovacık Derneği (OVDER) Başkanı Hamdi Göngör yaptığı açılış konuşmasında, Kalbinde iman taşıyan her canın dinmeyen yürek acısı Kerbela katliamının 1380 sene-i devriyesinde birlikte atan hüzünlü yüreklerimizle beraberiz.

 

Bu itibarla tuttuğunuz oruçların, yaptığınız oruçların, ibadetlerin, kesilen kurbanların Hak katında makbul olmasını Allah’tan niyaz ederim.

 

Bu büyük matem gününde başta İmam Hüseyin olmak üzere Kerbela’da şehit olan Ehli Beyt mensuplarını, onların açtığı yoldan giderek “Hüseyin’in davası benim davam” diyerek Hakk’ın yanında yer alan tüm geçmişlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Mekânları cennet olsun, Allah hepimizi şefaatlerine mazhar etsi diyorum.

 

İmam Cafer-i Sadık, 1380 yıl önceki kara günden sonra, “Artık her ay Muharrem her yer Kerbela” diyerek yüreklerdeki ateşin zaman, mekan tanımadan inanan insanlar var olduğu sürece hiç sönmeyeceğini işaret etmişti.

 

Hz. Peygamberimiz de “Kim Hasan ile Hüseyin’i severse beni sevmiş olur, kimde onlara buğz ederse bana buğz etmiş olur” buyurmuştur.

 

Bizde burada tekrarlayalım ki zalimlere karşı daima mazlumun yanında, haksızlığa karşı Hakk’ın yanında yer alan canlar yaşadığı müddetçe bundan sonrada kıyamete kadar bu acımız hiç sönmeyecektir.

 

Kıymetli Canlar;

 

Sevgili Peygamberimizin benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım dediği ve cennet gençlerinin efendisi olarak tasvip ettiği Aliyyel Murtaza’nın, Hazreti Fatıma Tüz Zehra’nın ciğer pareleri Hazreti İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin’i daima severek, onların yolları yolumuz olacaktır.

 

Kerbela çölünde, ay ışığının altında kız kardeşi Hazreti Zeynep’’in çığlığını duyan Hazreti Hüseyin büyük bir metanet ve sabırla şu tarihi sözleri söylemiştir, “Allah’a sığın bacım. Bil ki yerde ve gökte ne varsa ölür, göklerde baki kalma, Allah’tan başka her şey yok olmaya mahkûmdur. Annem, babam ve abim Hasan benden daha hayırlıydılar. Birer birer gittiler. Elveda Zeynep, elveda Zeynep. Bacı ben şehit olunca dövünüp ağlama, sabrımız çok olsun. Bacı canımız Allah’a emanet” diyerek şahadete kuşanmıştı.

 

Bizlerde aynı tevekkülle, onurla, vakarla davranıp yaşadığımız dünyanın yaşanabilir olabilmesinin ilk şartının “Hüseyinleşmek” ile mümkün olabileceğini anlatacağız.

 

Kuşkusuz Hazreti İmam Hüseyin’in şahadeti bir veda değil, kavuşmadır. Bir son değil, başlangıçtır. Ayrılık değil birliktir, beraberliktir, bütünleşmedir.

 

Arşın melekleri yeryüzü ve gökyüzünün gözyaşı döktüğü o mübarek insanın şahadeti, husumetin değil, kutuplaşmanın değil, kamplaşmanın değil, kardeşliğin vesilesidir.

 

Kıymetli Kardeşlerim, Sevgili Can Dostlar;

 

Tekrar ediyorum; Gün birlik günüdür. Gün ikilikten kurtulma günüdür. Gün dayanışma günüdür. Gün paylaşma günüdür.

 

Matemleri bir olan milletimizin geleceği de ileride bu coğrafya üzerindeki kaderleri de birdir, beraberdir ve ortaktır.

 

Bu şuur içinde Ovacık Cemevi’nden “21 Aşure ve Birlik Günü’nden sesleniyorum.

 

Hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun Müslüman Türk Milleti kardeştir. Aksini düşünen hainlere yoldaştır.

   

Değerli Canlar,

 

Günümüze şahıs adak kurbanlarımızın ve tüm halkımız adına kesilen Birlik kurbanlarımızın Hak katında kabul görmesini Allah’tan niyaz ederim.

 

Lokmalarımızı ve Aşure Çorba’mızı pişiren, hazırlayan saygıdeğer aşçımıza ve yardımcılarına, getiren-götüren tüm hizmet sahiplerine çok teşekkür ediyorum. Hizmetlerinin Cenabı Allah katında kabul görmesini Allah’tan niyaz ediyorum.

 

Allah’ın selamı Hüseyin’in üzerine, Ehlibeyt üzerine olsun.

 

Allah şehitlerimizin şefaatine hepimizi nail etsin.

 

Ehlibeyt dostlarını saygıyla, sevgiyle selamlıyor. Ovacık Mahallesi Derneği (OVDER), Yönetim kurulu, Ovacık Mahallesi Muhtarlığı ve Heyeti adına hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

 

Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

 

Bu günün ülkemize, ulusumuza ve mensubu olduğumuz insanlık ailesine iyilik ve güzellikler getirmesi dileğiyle sözlerime başlarken, içinde bulunduğumuz Muharrem ayı ile Aşure gününün hepimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diyerek sözlerine başlayan Ovacık Mahallesi Muhtarı Bayram Kesen, “Kerbela’da Hz. Hüseyin ile 72 Müslüman hunharca şehit edilmiştir.  Bu olay İslam Âleminde kıyamete kadar unutulmayacak derin izler bırakmıştır.

Muharrem’in onuncu günü yani Aşure gününde birçok olay yaşandığı rivayet edilir. Her bir rivayet eden olay müjdeli iken Kerbela olayı bunların tam tersi hüzün verici bir olay olarak Aşure günlerinde anılmaktadır.

Kerbela olayının yaşandığı bu ay Müslümanların her zaman hüzünle andıkları bir ay oldu.

 

Kerbela hadisesi İslam tarihinin en hüzünlü olaylarından biridir. İslam dinini Peygamberi Hz. Muhammed’in biricik torunu, cennetle müjdelenmiş İslam halifesi Hz. Hüseyin ve ailesinin haince şehit edildikleri olay Muharrem’in onuncu günü gerçekleşmiştir.

 

Bugüne “Aşure” denmesinin nedeni, Aşure isminin hikmeti olarak, o günde Cenabı Allah on peygamberine on değişik ikram ve ihsanını zikreder.

 

Bu yüzden Muharremin 10’unun ne anlama geldiğini bileceğiz.

 

İşte böylesine manalı ve kutsi hâdiselerin yaşandığı bu mübarek gün ve gece, asr-ı saadetten bu yana oruç ve infak gibi ibadetlerle değerlendirilmiştir. 

 

Aşurenin her anlamda iyi irdelenmesi ve örnek alınması gerekir. İslam dini ve kültürlerini en iyi şekilde öğrenmemiz gerekir...

 

Mevlana’nın dediği gibi; Küsmek ve darılmak için bahaneler bulmak yerine sevmek ve sevilmek için bahaneler aramalıyız.

 

 Bu günü birlikte idrak ediyoruz.

 

Hepimiz İslam ağacının kollarından geldik. Güneydoğu’da şehit evlatlarımız Alevi mi? Sünni mi diye ayırt etmedik, etmeyeceğiz de...

 

Her birimiz ayrı ayrı fikir ve kültürdeniz. Bizler bir veya beraber olacağız. Kimse birliğimizi, dirliğimiz bozmasın.

 

Köyün Hanım Ağası Susam Toka selamlama konuşmasında, Türk kadınları olarak hepimiz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını hep birlikte dalgalandıracağız.

 

Kalender Veli Ocağı Dedesi Yahya Kalender, Ehlibeyt ve Ehlibeyt Sevgisi’ni, Aşureyi, Kerbelayı, On Muharrem’i  anlattığı konuşmasında, Peygamberimizin aile fertlerine Ehlibeyt denir. Efendimizin (s.a.v) eşleri ve çocukları Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onların soyundan gelenler Ehlibeyt’tir.

Ehlibeyt’i sevmek, Peygamberimizi sevmenin göstergesi sayılmıştır.

Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur “Sizi nimetleri ile donattığı Allah’ı seviniz. Allah’ı sevmenizden dolayı beni seviniz. Benden dolayı da Ehli Beyti mi seviniz.”

 

1380 sene önce cereyan eden, tüm İslam dünyasının kalbinde hissettiği ve yaşadığı bu olay her yıl Aşure etkinlikleriyle anılıyor.

 

Peygamber Efendimizin “Allah’ın ayı” diye nitelediği Muharrem ayı bu yıl 31 Ağustos Cumartesi günü başladı. Aynı zamanda Hicri yılbaşı da olan Muharrem ayının birinci günü ile 1440 hicri yılından, 1441 hicri yılına girildi. Bu mübarek ay 29 Eylül'de bitecek ve Safer ayı başlayacak.

 

İslam inancına göre peygamberlerin hayatına dair birçok önemli hadisenin yaşandığı ve aşure tatlısının yapıldığı muharrem ayının onuncu gününe denk gelen “Aşure Günü” bu yıl 9 Eylül'de idrak edilmeye başladı

 

MEDİNE’DEN KERBELA’YA YAŞANANLAR... 

 

661: Uzun süren siyasi mücadeleler sonucu halifelik makamını ele geçiren Muaviye, Hz. Hasan’ın şahadetinden sonra “halifelik” makamının saltanata dönüştürülmesi adına oğlu Yezit için halktan biat almaya başladı. Fakat Hz. Hüseyin bu durumu kabullenmedi. 

 

680: Muaviye’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Yezid, ilk iş olarak Hz. Hüseyin’in biatını almak istedi. 

 

Hz. Hüseyin biat ettirilmesine yönelik baskılar artırılınca durumun kötüye gideceğini anlayarak, aile fertleriyle Mayıs 680’de Mekke’ye doğru hareket etti. 

 

Mekke’ye gelen Küfeliler ise Hz. Hüseyin’i şehirlerine davet ederek, Emevilere karşı birlik oluşturmayı teklif etti. 

 

Hz. Hüseyin daha önce hem babası Hz. Ali’ye hem de ağabeyi Hz. Hasan’a karşı, ihanetlerine şahit olduğu Küfelilerin samimiyetlerini anlamak için  amcasının oğlu Müslim bin Akil’i Küfe’ye gönderdi. 

 

Küfe’de 18 bin kişi, Müslim’in önünde Hz. Hüseyin’e biat etti. Ancak daha sonra Kufeliler Emevilerin Müslim’i öldürmesine göz yumdu. 

 

Son gelişmelerden haberdar olamayan Hz. Hüseyin, aile fertleriyle Küfe’ye doğru yola çıktı. 

Hz Hüseyin yolda Müslim’in başına gelenleri haber aldı. Fakat Müslim’in oğullarının, babalarının intikamını almak istemelerini söylemesi üzerine yoluna devam etti. 

 

Küfe Valisi Ubeydullah bin Ziyad’ın bin askerle gönderdiği Hürr bin Yezid, kafilenin yola devam etmesine izin vermeyerek, Hz. Hüseyin’e validen yeni bir emir gelinceye kadar Kufe ile Medine arasında bir yol takip etmesini söyledi. 

 

Bunun üzerine Fırat Nehri kenarındaki Kerbela Çölü’ne önce Hz. Hüseyin, sonra Ömer bin Sa’d ulaştı. 

 

Küfe Valisi Ubeydullah, Ömer’e Hz. Hüseyin’den Yezit adına biat almasını, aksi halde suyla bağlantısının kesilmesini emretti. 

 

Hz. Hüseyin ve yanındakiler biat teklifini kabul etmedi. 

 

Hz. Hüseyin ile beraberindeki 32 atlı ve 40 piyade, bölgede kurulan çadırda savaş hazırlıklarını tamamladı. 

 

10 EKİM 680: Hz. Hüseyin ve beraberindekiler ile Yezit taraftarları, Kerbela’da karşı karşıya geldi. 

 

Kerbela’da Hz. Hüseyin, çocukları Ali el-Ekber, Cafer ve Abdullah ile beraberindekiler şehit edildi.

 

Muharrem Ayı Tüm İslam aleminin bayramı iken Hz. Hüseyin’in şehit edilmesiyle matem ayı olmuştur.

 

Kerbela Olayı

Muharrem ayının 7'sinde Ömer bin Sa'd çemberi daralttı ve kampın suyollarını kesti. Muharrem ayının 9'unda, kampın su kaynakları tükendi ve önlerinde sadece savaşmak ya da teslim olmak seçeneği kaldı. Hüseyin, Ömer bin Sa'd'a sabaha kadar ibadet etmek istediklerini söyle serbest olduğunu söyledi ancak hiçbiri yerinden kıpırdamadı.

SAVAŞ

Ertesi sabah Hüseyin'in adamları düşman ordusunun ön saflarına yanaşıp teker teker düşman ordusundaki akrabaları ve arkadaşları ile konuştular. Savaşmamalarını istediler. Hüseyin düşman askerlerine uzun bir konuşma yaptı. Bu konuşma öylesine etkili oldu ki, Yezid'in generallerinden Hûr, devasa düşman ordusunu terk edip, Hüseyin'in bir avuç ordusuna katıldı.

İbn Sa'd diğer adamlarının da saf değiştirmesinden korkup, Hüseyin'e ilk oku atarak savaşı başlattı. Savaş önce düello şeklinde cereyan etti. Hüseyin önce Temim bin Kahta ile savaştı. Onu bir kılıç darbesiyle öldürdü. Sonra Arap âleminin korkulan savaşçısı Zeyd bin Ebtahi'yi ikiye böldü.

Hüseyin'in taraftarlarından ilk olarak Hur, Habib bin Mezahir gibi Hüseyin'in ve babası Ali bin Ebu Talib'in yakın arkadaşları dövüştüler ve birer birer hayatlarını kaybettiler. Bunlardan sonra Hüseyin'in akrabaları dövüştüler.

Ölenler arasında Hüseyin'in oğlu Ali el-Ekber, kardeşi Hasan'ın oğlu Kasım, tek taraftan kardeşi ve sancaktarı Abbas (Alemdar) da vardı. Bu arada Yezid'in ordusu da çok fazla kayıp vermişti. Kadınlar ve çocuklar çadırlarda birbirlerine sarılmış, savaşın bitmesini bekliyorlardı.

Hüseyin'in oğlu İmam Zeynelabidin de, savaşamayacak kadar hasta olduğu için çadırdaydı. Hüseyin diğer oğlu Ali Asgar henüz altı aylıktı ve susuzluktan ölmek üzereydi. Hüseyin oğlunu kucağına aldı ve Yezid'in ordusunun karşısına dikildi. Çocuğa bir yudum su vermelerini istedi. Ama Hurmala bin Kâhil, Ömer bin Sa'd'ın emri ile çocuğu okla vurdu. Boynundan vurulan bebek oracıkta can verdi.

HZ. HÜSEYİN'İN ÖLÜMÜ

Hüseyin oğlunu gömdükten sonra tekrar düşmanın karşısına çıktı ve onları teslim olmaya davet etti. Birebir savaşta çok fazla kayıp veren Ömer bin Sa'd'ın ordusu Şimr bin Zi'l Cevşen'in emriyle toplu hücuma geçti ve her taraftan ok ve mızraklar Hüseyin'in üzerine yağmaya başladı. Sinan bin Enes en-Nehai veya Şimr bin Zi'l Cevşen kafasını kılıçla keserek Hüseyin'i öldürdü. Kafası mızrağa takıldı ve herkese gösterildi. Üzerindeki değerli eşyalar alındı ve yarı çıplak bırakıldı.

SONRASI

Ubeydullah bin Ziyad'ın emri üzerine Hüseyin'in cesedi atlara çiğnetildi. Daha sonra Yezid'in askerleri çadırlara girdiler ve kampı yağmalamaya başladılar. Ölen 72 kişinin cesedi El-Gadiriye köylüleri tarafından ertesi gün defnedildi.

 

 Ertesi gün kadınlar ve çocuklar develerle yargılanmak üzere Kûfe üzerinden Şam'a götürüldüler. Çok kötü muamelelere tabi tutuldular. Açlık ve susuzluğun üzerine Hüseyin ve askerlerinin kaybının acısı da eklenmişti. Yezid'in bu kötülükleri yapmaktaki amacının Hüseyin'in destekçilerinin ne hallere düştüğünü gösterip, halkın desteğini kaybetmesini sağlamak olduğu söylenir.

 

Bununla birlikte Kerbelâ'dan Kûfe'ye ve Kûfe'den Şam'a yapılan yolculuklarda Hüseyin'in kız kardeşi Zeynep bin Ali ve oğlu Zeynelabidin her fırsatta Yezid'in neler yaptığını ve Kerbela'da işlenen suçları Müslümanlara anlattılar. Yezid'in mahkemesine çıkarıldığında Zeynep büyük bir cesaret örneği sergileyerek Yezid'in halifeliğinin geçersiz olduğunu ilen etti ve Hüseyin'in Yezid'e başkaldırısını övdü.


Tutuklular bir sene Şam'da tutuldular. Hüseyin'in 4 yaşındaki kızı Sakine bin Hüseyin acıya dayanamayarak vefat etti. Yerel halk tutukluları hapiste yalnız bırakmadı ve Zeynep bin Ali ile Ali bin Hüseyin her gelen ziyaretçiye Hüseyin'in haklı davasını anlattılar.

 

Günümüz Suriye ve Irak'ına denk gelen topraklarda Yezid aleyhtarı oluşumlar baş göstermeye başladı. Durumdan endişelenen Yezid tutukluları serbest bırakarak Medine'ye gönderdi. Yaşananlar kulaktan kulağa yayıldı ve Kerbela Olayı günümüze kadar Aşurâ Günü'nde yâd edile geldi.

 

Yezidin askerleri Zeynel Abidin’i görürler. Onu da öldürmeye çalışırlar fakat Zeynel Abidin’i öldüremezler.

Zeynel Abidin yaşamasaydı İslam Âlemi bugüne gelemezdi.

 

Kerbela Olayı 40 gün sürmüştür.

 

Her kim Yezide beddua okumazsa haricidir.

 

1380 yıldır dinmeyen, yüreklerde hem taşınan hem de yaşanmaya devam eden bir acı Kerbela…

 

Ne unutulabilir ne de acısı dindirilebilir bu olayın. Üzerinden asırlar geçmesine rağmen Hz. Hüseyin ve onunla beraber olan 72 arkadaşının başına gelenler İslam dünyasının ortak acısıdır.

 

Kalender Veli Ocağı Dedesi Yahya Kalender konuşmasının ardından mersiye okudu.

 

Aşık Zafir Hüseyin Kesen, Muharremin on mucizesini anlattığı konuşmasında;

 

“Aşure gününde;

 

  • Hüseyin bin Ali ve beraberindeki 72 kişi hicri 61'de Muharrem'in onuncu gününde (10 Ekim, 680) Kerbelâ'da, Yezid'in ordusunca katledilmiştir.
  • Hz. Âdem'in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi,
  • Hz. İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi,
  • Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması,
  • Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması,
  • Hz. Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuşması,
  • Hz. Eyyub'un hastalıklarının iyileşmesi,
  • Hz. Musa'nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğullarını Firavun'dan kurtarması,
  • Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması,
  •  Hz. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi olayları yaşanmıştır.

 

Kerbela olayından sonra acı gün, kara gün olmuştur.

 

Böyle bir Peygambere ümmet olmak Türk Milletine nasip olmuştur. Bu yüzden Alevi’mizde aynı, Sünni’mizde aynıdır.

 

Biz Ehlibeyt’i kabul edenlerdeniz.

 

Bugünkü gün gariban günü, ağlama günü.

 

Hz. Hüseyin olmasaydı Kerbela anılmazdı.

 

Hz. Muhammed olmasaydı biz yaratılmazdık.

 

Cenabı Allah hepsine rahmet eylesin...

 

Yüce Allah hiçbir İslam devletine böyle bir vakıa vermesin.

 

Biz İran-Azerbaycan arasındaki Horasan’dan geldik,

 

Başka bir ülkede evliya ve erenlerin türbesi bizden başka hiç bir yerde yoktur. Hep bizim içimizde var.

 

Âşık Hüseyin Kesen, konuşmasının ardından, Pir Sultan Abdal’ın, “Kerbela Yolu’nda” adlı deyişini sazı ve sözüyle seslendirdi.

 

Ergün Gün Hoca ise sırasıyla;

 

  • Hoş Geldiniz Erenler,
  • Turnalar,
  • Ya Ben Ağlamayayım Da Kimler Ağlasın,
  • İmam Zeynel Abidin,
  • Kerbela (Kerbela olayı acıdır, unutulmaz).
  • Ermeye Geldim gibi kasideleri söyledi.

,

Cenabı Allah bu günleri bir daha göstermesin...”

 

KURBAN SAHİPLERİNİN HELALLEŞMESİ...

 

Hz. Hüseyin’in şehit olması ve Zeynel Abidin’in kurtulması nedeniyle Kurban kesenler birbirlerinden ve vatandaşlardan helallik aldılar.

 

Birlik Kurbanı kesen:

 

  • Fethi İşcan,

 

Kerbela Şehitleri için kurban kesenler:

 

  • Ali Gümüşboğa,
  • Sadık Özbek
  • Nevin Akdemir
  • Ali Kıyak,
  • Haydar Kolcu,
  • Süleyman Yaradılmış,
  • Ercan Güllü,
  • Eren Güllü,
  • Hüseyin Kesen

 

Adak Kurbanı kesenler

 

Küçükbaş Adak Kurbanı:

 

  • Meryem Koç,
  • İrem Koç

 

Büyükbaş adak Kurbanı:

 

  • Bayram Dirir

 

Aşure Çorbası’na kesilen kurbanların sahipleri helalleşti. Kurban sahipleri kestikleri kurbanları helal ettiler yiyenler içinler de helal ettiler.

 

Lokma Duası ve İkram...

 

Cemal Dirir, Lokma tepsisi ile salona girdi.

 

Kalender Veli Ocağı Dedesi Yahya Kalender tarafından “Lokma Duası” okundu.

 

Kalender Veli Ocağı Dedesi Yahya Kalender, Lokmamızı yiyenlere şifa olsun dedi

 

Etkinlik sonrası davetlilere, Dernek üyeleri tarafından kurban eti, bulgur pilavı ve Aşure’den oluşan ikram yapıldı.

Ovacık Mahallesi Muhtarı Bayram Kesen etkinlik sonrası yaptığı açıklamada, Bu yıl 21.’sini gerçekleştirdiğimiz  ‘Geleneksel Muharrem Ayı Buluşmaları Aşure ve Birlik Günü’nde bir kez daha birlik, beraberlik, hoşgörü ve birlikteliğimizi perçinleme fırsatını bulduk.

 

Aşure, çok farklı ürünlerin bir araya gelmesinden oluşan çok lezzetli bir yemek. Bu bizlere bir arada yaşama kültürünü anımsatıyor. Bizler iç içe bir çeşni gibi yaşamaya alışmış milletiz. Bu yüzden bugünün anlamı, dağıtılan tatlı kadar lezzetlidir.

 

Ankara’dan ve ilçemizden gelen konuklarla birlikte tüm misafirlerimize katılımlarından dolayı teşekkür ederim. Dedi.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Çubuk'ta Taş Fırın Hizmete Açıldı
11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Etkinliği
Çubuk'ta Otluk Alanda Yangın Çıktı
Uluağaç Mahallesi'nde Yaptırılan Taş Fırın Hizmete Açıldı
CUMHURİYETİMİZİN 101. YILDÖNÜMÜNÜ ÇOŞKUYLA KUTLADIK...