T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çubuk Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi alt yapı çalışmaları durduruldu. Büyük umutlarla başlatılan proje ilen 40 milyon (eski parayla 40 trilyon) böylece çöpe atılmış oldu. Oysa bu parayla ekonomik yapısı hızla dejenere olan Çubuk ilçemizde çok güzel şeyler yapılırdı...
OSB’nin, Yeni Şabanözü Yolu’ndaki bez afişi bile lime lime olmuştu... Bu afiş 2 Aralık 2016 Cuma günü kaldırıldı. Neden acaba?
OSB Çalışmaları 2004’te başladı...
2004 yılında başlayan atılım ve proje çalışmaları 2006 yılında onaylanmış, 2010 yılının yarısında ancak bitmişti.
27.09.2010 tarihinde başlayan alt yapı çalışmaları ise 31.10.2014 tarihinde bitecekti!.. Alt yapı çalışmaları bitti. Ama şimdilerde bölgede hiçbir çalışma yapılmıyor.
İlçede hayvan ahırlarının yerleşim merkezlerine yakın oluşu, büyük çoğunluğunun mahalleler içinde kalması ve hayvansal atıkların gelişigüzel depolanması, meskûn yerleri ve özellikle uluslararası niteliği bulunan Esenboğa havalimanını olumsuz etkilediğini düşünen üst düzey yetkililerin tepkisi üzerine geliştirilen milyonluk bir proje ile Çubuk Şabanözü Yolu üzerinde bulunan Mutlu Köyü’nde (Deliören Köyü) Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi oluşturulmuştu.
Oysa asıl kokuyu yapan Akyurt’taki ahırlar ve tavuk çiftlikleri olduğu halde, fatura 18 km. Uzaklıktaki gariban Çubuklu besicilere çıkartılmıştı.
Proje kapsamında güya yaklaşık 255 hektarlık (2550 dönüm) alanda Organize Hayvancılık Bölgesi (OSB) kurularak dağınık vaziyette ve yerleşim merkezlerinin içinde kalmış ahırların burada toplanması planlanmıştı.
Toplamda 99 ahırın olacağı bölgede 18 bin hayvanın barınması sağlanacaktı. Ve içerisinde mezbaha, yem fabrikası, hayvan karantina merkezi, hayvan hastaneleri ve et entegre tesisleri de bulunacaktı. Ayrıca bölgede yarı açık sistemle toplanacak gübrelerin enerjiye dönüştürülmesi de planlanmıştı.
Bu projenin uygulanacağı yer daha önce Kargın-Ömercik ve Akkuzulu mahalleleri güzergâhı olarak açıklanmıştı.
Esenboğa Havalimanı Etrafında Bulunan Besicilerle Toplantılar Yapılmıştı…
Türkiye’nin Başkenti’nde bulunan Havalimanı’nın kötü kokulardan ve çevre kirliliğinden arındırmak için bir proje yapılmış ve gerek Ankara Valililiği ve gerekse Çubuk Kaymakamlığınca konuyla ilgili olarak besicilerle toplantılar yapılmıştı. Bunun sonucunda bir süre verilmişti. Bu süre zarfında besiciler ya Çubuk Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) kayıt yaptıracaklar ya da ahırlarını başka bir yere taşıyacaklardı.
Havaalanı’nda Kötü Kokuyu Yapan Çevredeki Tavuk Çiftlikleri idi…
Burada gözden kaçan bir nokta vardı. Havaalanında kötü kokuyu yapan Çubuk’taki ahırlar değil, Akyurt’ta faaliyet gösteren ahırlar, tavuk çiftlikleri (tavuk gübresi) ve Havalimanı’nın tam karşısında bir milletvekili tarafından faaliyete geçen Gübre Harmanlama Fabrikası idi.
Ama Çubuklu siyasiler her konuda olduğu gibi bu konuda da sınıfta kalmışlar, yetkililere inandırıcı açıklamaları yaparak ikna edememişlerdi.
Ayrıca Akyurt’ta bulunan Akyurt (Değirmendere) Çay’ı, Havaalanı’nın (VİP’in) yakınından geçerek Güldarpı Mahallesi sınırları içinde bulunan seraların bulunduğu güzergâhı takip ederek Çubuk çayına dökülüyordu. Bu da çevreye kötü koku saçıyordu.
Yine Havaalanına yakın bir mevkide, Gübre Kurutma Tesisi (Gübre harmanlama tesisi) VİP Salonu’nun karşısında. Buradaki pis koku direkt olarak havaalanına gidiyordu. Bu tesis sonradan kapatılmıştı..
Yine yöre halkının iddialarına göre Havaalanı’na yakın olan Büyük Anadolu Oteli’nin de arıtma tesisi yoktu. Ayrıca Melikşah Mahallesi’ndeki sıcak su da bu otele geliyordu, bu suyun atıkları da çevreye pis koku saçıyordu.. Yine Akyurt’taki ahırlardaki hayvan atıkları (gübreleri) su ile temizlendiği ve bu sular da Akyurt Çayı’na aktığı için bunlar da pis koku yapıyordu.
Ayrıca Akyurt ile Çubuk’taki büyükbaş ve kümes hayvanları sayıları da hemen hemen eşitti..
Yine, Çubuk Havaalanı’na 18 km. Akyurt ise Havaalanı’nın hemen yanı başında..
Çubuk’taki koku havaalanına gidene kadar tabiri caizse miski amber olur.. Fakat yine de Çubuk İlçesinin neden “Günah Keçisi” ilan edildiğini hala anlamış değilim. Anlayan beri gelsin!...
İlçede Faaliyet Gösteren Ahırlar Kaldırıldı...
Proje kapsamında ilçede faaliyet gösteren ahırlar birer birer kaldırıldı. 4 bin, 5 bin büyükbaş kapasiteli besi çiftlikleri cezai müeyyidelerle karşılaştılar. Besiciler büyük para cezalarına çarptırıldı ve ilçeyi terk etmek zorunda bırakıldılar. 4 bin - 5 bin büyükbaş hayvan kapasitesi olan büyük besi çiftliklerine genel olarak Polatlı İlçesi sahip çıktı..
Hatırlarsanız Berat Caddesi’nin özellikle Paşa Mezarlığı çevresinde 2-3 ineği olanlar ineklerini satmak zorunda kalmışlardı. Oysa bu vatandaşlar süt besiciliği yapmakta ve ailelerini bu suretle geçindirmekte idiler. Bu besicilere (kötü koku ve kötü görüntü nedeniyle tabiri caizse çevre ve görüntü kirliliği oluşturduğu, insan sağlığını tehdit etiği gerekçesiyle Belediye zabıtası tarafından cezalar kesilmişti. (23.06.2010)
Sonradan besicilere izin çıktı, ne zaman? Çubuk’ta besiciliğin köküne ot tıkadıktan sonra…
Peki, besicilikte tekrar başa dönecektiniz, neden bu insanların ekmekleri ile oynadınız?
Organize Hayvancılık Bölgesi’nde Çalışmalar Kaplumbağa Hızıyla Devam Etmişti...
OSB’deki ilk alt yapı çalışmaları eski Ankara Valisi Kemal Önal döneminde başladı.
Organize Hayvancılık Sanayini yerinde görmek amacıyla teknik ekibiyle birlikte Çubuk’a geldi. Çubuk 2 Barajı’nda onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada,”Organize Hayvancılık Sanayi Projesi devam ediyor. Bugün de bunun için buradayız. Çubuk’ta başlattığımız proje Türkiye’de bir ilk olacak. Buradan tüm ülkeye yayılacak…” demişti. Buradan da beraberindeki teknik heyetle birlikte Organize Hayvancılık sanayi Bölgesi’ne gidip teknik heyetiyle birlikte incelemelerde bulunmuştu…(9.06.2008)
Kemal Önal’dan sonra Ankara Valiliğine atanan Alaaddin Yüksel ilçemizde konuyla ilgili olarak yaptığı bir konuşmada, “Ankara İli ve çevresi, önemli hayvan pazarına sahiptir ve yaygın hayvancılık yapılmaktadır. Aile işletmeciliğinin yanı sıra ova köylerinde ve ilçelerde süt inekçiliği, sığır besisi, koyunculuk ile tavukçuluk ve yumurta üretimi yapılmaktadır. Ancak hayvan ahırlarının yerleşim merkezlerine yakın oluşu, büyük çoğunluğunun mahalle içinde kalması ve hayvansal atıkların gelişigüzel depolanması meskûn yerleri ve özellikle uluslararası niteliği bulunan Esenboğa Havalimanı’nı olumsuz etkilemekte; iş bu durum halen, alınan tüm tedbirlere rağmen çevre kirliliğine neden olmaktadır.”demişti.
Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışmalar kaplumbağa hızıyla devam etti.
OSB çalışmalarından umudunu kesen besiciler yeni mandıra arayışlarına girdiler.
Ömercik Mahallesi’nin hemen girişinde, sözde faaliyetleri durdurulan eski mandıraların yanında devasa (1200 başlıklı) bir mandıra daha yapıldı. Hem de OSB’nin hemen yanı başında..
Peki, bu Mahalle de insanlar yaşamıyor muydu? Bu insanlar kötü kokular yüzünden göçe zorlanmayacaklar mıydı? Burası da bir yerleşim yeri değil miydi?
30 Mart 2014 Yerel Seçimlerinden sonra ilçedeki tüm köyler mahalle statüsüne geçmiş oldu. O zaman bu yerleşim yerlerindeki insanlar kötü kokularda rahatsız olmadılar mı?
Vali Yüksel yine, Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi inşaat alanında yaptığı diğer bir konuşma da ise, Projenin hayata geçirilmesiyle yaklaşık 255 hektarlık alanda Organize Hayvancılık Bölgesi kurularak dağınık vaziyette ve yerleşim merkezlerinin içinde kalmış ahırların burada toplanacağını; 18 bin hayvanın barınacağı 99 ahır inşaatına en kısa sürede başlanacağını hayvancılık ile ilgili mezbaha, yem fabrikası, hayvan karantina merkezi, hayvan hastaneleri ve et entegre tesislerinin bu alan içinde kurulmasının planlandığını söylemişti..
Vali Yüksel ayrıca bölgede yarı açık sistemle toplanacak gübreleri enerjiye dönüştürüleceğini de vurgulamıştı.
Organize Sanayi Bölgesi’nin inşaatları tamamlandığında Ankara’nın hayvancılıkta Türkiye’nin politikasını belirlemede çok önemli bir yeri olacağını belirten Vali Yüksel, “Geleceğin reçetesi tarımdır, hayvancılıktır. Ankara’nın tarım ve hayvancılık bakımından daha etkili hale gelmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız.” demişti. (20.06.2012 )
Türkiye’de bir ilk olarak Çubuk’ta kurulması düşünülen “Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” projesi çalışmaları şu anda durdurulmuş vaziyette.
Yanlış politikalar yüzünden ilçede faaliyet gösteren 2.500- 5.000 büyük baş hayvanı olan büyük besiciler birer birer Çubuk’u terk etti, Polatlı ve Susuz’a (Ankara’ya) gittiler. OSB Projesi de başlamadan bitti...
Daha düne Ankara’nın et ihtiyacının % 45-48’ini karşılayan ilçemiz şimdilerde ise % 3-5’ini ancak karşılar vaziyete geldi..
Bunların yanı sıra ilçe içinde faaliyet gösteren işyerleri de ekonomik kriz yüzünden birer birer kepenk indirmeye başladılar. Kapanmayanlarda özellikle kasaplar sinek avlamaktadırlar.
Böyle olmasaydı. Projenin yapıldığı yerin hemen yakınında besi çiftliklerinin yapımına başlanmazdı. Ömercik Mahallesi girişinde yol kenarındaki mandıra çalışmaları jet hızıyla bitirildi. Bunlar şimdilerde faaliyetteler.
Bu yapılaşmaya kim ve kimler izin verdi? Hani mahallelerde besicilik yapmak yasaktı? Demek ki birtakım besiciler Devlet’ten ümitlerini kesmişler ki, böyle bir girişimde bulunmuşlar. Olan, ilçedeki 2-3 ineği olup ta yasak yüzünden satan gariban vatandaşlara oldu...
Yetkililer, “Üst Yapı çalışmalarında Sıkıntı Çıkabilir” demişti. Bu da oldu...
Yetkililer, “Tepedeki ahırlar 100 başlık (57 adet), düz ahırlar 250 başlık (35 adet) ve 500 başlık ahırlar (7 adet) olacak. Üst yapı çalışmalarında tepedeki ahırlarda sıkıntı ve sorun çıkabilir. Tepelerde tesviye yapıldığı zaman sıkıntı var. İş makinesi girdiği zaman altyapı bozulabilir. Şu ana kadar 99 tesise 119 üretici müracaat etmiş, bunların içinde bir tesise müracaat eden üreticiler de var.
Şimdilerde üst yapı (kazı ve tesviye) çalışmaları yapılıyor. Yalınız tesviye çalışmalarında sıkıntı var. Tepelerde tesviye yapıldığı zaman sıkıntı ortaya çıkabilir. Çünkü buralara iş makinesi girdiği zaman alt yapı bozulabilir” diyorlardı.
Yapılan harcamalar üreticiye yansıtıldı...
Üreticiden hayvan başı 60 lira tesis bedeli alındı. Yani 100 baş hayvan için 6 bin lira alındı..
Yapılan alt yapı ve arsa fiyatı ile ilgili harcamalar üreticiye yansırsa bunun altından hiçbir üretici kalkamaz. Üretici kaçar bir kişi dahi buraya giremez. Nitekim de öyle oldu.
Üreticilerin bir diğer iddiasına göre, “kendi isteğimizle değil, tabiri caizse devletin zoruyla OSB’ye girdik” diyorlar. Bu nedenle, üreticinin mağduriyetini önlemek için, gerekirse alt yapı ve arsa bedellerinin bedelsiz tahsisi yapılmalı idi. Ama bu da yapılmadı.
Bedelsiz tahsis yapılmadığı için; Örneğin 500 başlık bir ahırın maliyeti bir milyonu geçti. Bunu da hiçbir üretici karşılayamadı. Bunun sonucunda da büyük üreticiler (besiciler) özel mandıra yapmaya yöneldiler. Ki Ömercik Mahallesi’nde de böyle olmuştur.
Alt yapı ve arsa fiyatları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu üreticiye yansıtılmıyor.
Örneğin, Diyarbakır’da sübvansiyon da yüzde 100’ imiş…
Hatta Anadolu’nun bazı ilçelerinde de yansıtılmıyormuş. Örneğin Şereflikoçhisar’daki besi çiftliklerinde 10 kişiye istihdam sağlandığında yüzde 50 sübvansiyondan yararlanma imkanı varmış….
Özel Mandıraların Yapımı Jet Hızıyla Devam Etti…
Sözde Organize Hayvancılık Bölgesi ilçenin tüm ihtiyaçlarına cevap verecekti, tüm besiciler Mutlu Köy’de toplanacaktı.
Organize Hayvancılık Bölgesi’ndeki çalışmalardan umudunu kesen birtakım besiciler hemen kolları sıvayıp özel mandıra yapmak için ruhsat almışlar ve çalışmalara başlamışlar. Hem de ilçeye çok yakın mahallelere..
Bölgedeki (Kargın, Ömercik gibi) mahallelerde yasak olmasına rağmen besicilere nasıl ve hangi gerekçeye dayanılarak ruhsat verildi?
Besici T:A’ nın yaptırdığı mandıranın yapıldığı arazinin yüzölçümü 33 dönüm, iki blok halinde 1200 büyükbaş kapasiteli olarak yapılıyor. Mandıra, yola neredeyse yola sıfır…İnşaat bu yıl başladı ve neredeyse bitmek üzere..
OSB’yi beklemiş olsaydı, daha çok bekleyecekti…
Bu Gidişle Çubuk’ta Tavukçuluk Olur…
Eğer bir yerde saman ithal ediliyorsa orada büyükbaş olmaz, tavukçuluk olur. Konsantre yem faaliyeti olur.
Tavukçulukta da kötü koku sorunu devam ediyor. Çevresindeki tavuk çiftliğinden gelen kötü kokular yüzünden Çubuk II Barajı’nda durulmuyor...
OSB Projesi çalışmaları çok uzadı ve netice de hüsranla bitti...
2004 yılında çalışmalarına başlanan Mutlu köy’de ki Organize Hayvancılık Projesi inşaatı, 12. senesine girmiş bulunmakta. Aslında ilk halindeki proje, 6 ay veya bir yılda bitebilecek, finansman ihtiyacı sıfıra yakın, Esenboğa Havaalanı’nın koku sorununu çözen bir proje idi.
Fakat şimdilerde ise yapılan araştırmalar sonucu olağanüstü yüksek kamusal maliyete ve bireysel ekonomik kayıplara sebep olduğu bilinmektedir. Çalışmanın bu kadar uzamasının sebepleri ve 10 yıl içinde değişen sosyo-ekonomik şartlar çerçevesinde, gerekli olup olmadığı ve uygulanan projenin teknik olarak doğru olup olmadığı masaya yatırılmalıdır.
İlçede hayvancılık yok edildi...
İlçede hayvancılık, kötü kokusu bahane edilerek yok edildi. Hâlbuki hayvancılığın rahatsız edici kokusunu yok etmenin (tıpkı Batı ülkelerinde ve Amerika’da olduğu gibi) bedavaya yakın uygulama yollarının olduğunu unutmamak gerekir.
Çok kısa sürede gerçekleşebilecek yolları olduğu halde maalesef bu konuda son derece pahalı hem hayvancılık tekniği ve inşaat (mandıra) tekniği açısından hatalı ve çok pahalı bir yol seçilerek çalışmaya girilmiştir.
OSB’deki arazinin düzlenmesi gerekirdi. Oysa seçilen arazi aşırı derecede meyillidir.
Ayrıca burada karantina sahası da yoktur. Bir hastalık geldiğinde (şap) tüm hayvanlar telef olabilir.
Bölgede su yok. Bir ineğin günlük su tüketimi 50 litredir. Oysa burada gerekli su yok...
Eski belediye başkanlarından Lokman Özden döneminde OSB çalışmaları devam ettiği için mandıralara ceza yazılmadı.
O dönemde sadece ‘Çevre Kurulu Kararı’ ile bazı mandıralara ceza yazıldı.
2005 yılında alınan kararla sadece Çubuk ilçesi için oluşturulan ‘kırmızı hat’ Akyurt ilçesi hiç gündemde yoktu. Tabiri caizse hava alanındaki kolu için Çubuk günah keçisi olmuştu. Hayvancılık yapanların mağdur edilmemesi için O.S.B kuruldu. 2005’ de yine Mahalli Çevre Kurulu Kararı gereğince O.S.B kayıtlı olanlar O.S.B bitene kadar herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktı.
Ancak 2009 yılında göreve gelen Belediye Başkanı Lokman Özden döneminde; yeni alınan Mahalli Çevre Kurulu Kararı gereğince ‘kırmızı hat’ içindeki işletmelerin kapatılması talimatı verildi.
Başkan Özden, konuyla ilgili olarak yaptığı bir açıklamada; “Yaptığımız çalışmalar sonucunda asıl kokunun Akyurt ilçesi içindeki Büğdüz ve Balıkhisar mahallelerinden kaynaklandığını tespit ettik. Bunu Valiliğe anlattık ‘kırmızı hat’ böylece kalkmış oldu.
Daha sonra alınan Mahalli Çevre Kurulu Kararı gereğince hava alanı etrafında tel örgüden 5 kilometrelik alan olarak belirlendi. Bu alanın belirlenmesinde, fuar alanı, otonomi, Üniversite ve Esenboğa Havalimanı’nın da uluslararası olması etkili oldu.’’ demişti.
Başkan Özden ayrıca; Çubuk’ta 5 kilometrelik alan içerisinde Sünlü, Taşpınar, Yenice, Esenboğa ve Güldarpı mahalleleri girdiğini ifade eden Özden, Çubuk Belediyesi olarak 5 yıl boyunca hiçbir hayvancılık işletmesine Belediye encümenince ceza yazmadıklarını da ifade etmişti.
Lokman Özden döneminde OSB çalışmaları bitmeden mandıralara ceza yazılmadı.
Bu dönemde hemen her mahallede hayvancılıkla ilgili kapatmalar yapıldı, cezalar kesildi...
Bu dönemde Çubuk Organize Hayvancılık İhtisas Bölgesi çalışmaları bitirilmedi. Ama içeride insanlara cezalar yazıldı.
Yine bu dönemde Çubuk Hayvancılık İhtisas Bölgesi’ne bir çivi dahi çakılmadı.. Atıl durumda aynen bekletiliyor...
Üniversite çevresinde ise hala ahırlar mevcut....
Çubuk ekonomisi nereye koşuyor?
Çubuk, sosyo-ekonomik yönden çok zayıftır. Ankara’nın diğer ilçeleri gibi ekonomik yönden hiçbir alternatifi yoktur. Buna rağmen Metropol ilçedir. Yaklaşık 6 bin aile sadaka kültürü ile geçinmektedir. Geçmiş yıllardaki siyasiler ve yetkililer ilçeye ekonomik sahada bir yön verememiştir.
Bu nedenle üniversite mezunları ve askerden gelen gençler işsizdir. Bunlardan iş bulanlar da asgari (1300 TL.) ücretle çevre fabrika ve işyerlerinde çalışmaktadır.
Ülkemizde milyonlarca insan 1300 liralık asgari ücretle ailelerini geçindirmeye çalışıyor.
Günümüzün ağır şartlarında 1300 lira ile 4 kişilik bir aile geçinebilir mi? Ev kirası, elektrik, su, doğal gaz. Yol parası, giyim, çocukların okul masrafı... 1300 lira bunların hangisine yatacak Bu durumda asgari ücretle yaşanmaz, sürünülür
Bu ücretle bir kişi bile geçinemez!
Bu ücretle geçinilir diyenler, gelsin de kendileri geçinsin!!!
Çubuk halkı ne ile geçinecek?
İlçe ekonomisi uçuruma doğru yuvarlanıyor. 23 Temmuz 2004 tarihinde Metropol İlçe olduk. O tarihten bu tarafa ilçenin her sorununun çözümünde Metropol İlçe olmanın avantajlarını değil, hep olumsuzluklarını gördük.
Vergide Metropol, hizmete gelince mezra olduk...
Çubuk ‘Metropol İlçe’ olduğu için vatandaşlar; fabrika kurup teşvik ve muafiyetten yararlanamayacak, tarımla uğraşamayacak, sebzecilik yapamayacak, hayvancılık yapamayacak, bir bakan ve milletvekili torpili olmadan için işe giremeyecek...
Çubuk Çankırı’ya Bağlanmalı...
Peki, Çubuklular geçimlerini ne ile sağlayacaklar? Sadaka Kültürü ile mi? Değirmenin suyu bir gün bittiğinde ise ne yapacaklar?
Çubuk İlçesi;
- Ya Metropol Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle (esnekliklerle) Metropol’ün olumsuzluklarından kurtulacak,
- Ya köyden mahalle olan yerleşim yerleri eski hüviyetine (köy statüsüne) kavuşacak,
- Ya da Çankırı’ya bağlanacak.
Başka seçenek var mı? Birtakım büyüklerimiz Çubuk İl Olmalı” diyor. Keşke olsa.. Ama Çubuk Ankara’ya çok yakın, bu yüzden il olamayız. Üstelik Polatlı dururken bizi il yapmazlar. Öncelik Polatlı’da...
Çubuk İlçesi’nin Metropol İlçe olmasına rağmen ekonomik yönden hemen yanı başındaki Çankırı’dan ne farkı var? Oysa Çankırı, “Kalkınmada Öncelikli Yöre” sıralamasında ülke çapında 13. sıradadır.
Bu özelliği ile Çankırı’da teşvik ve birtakım vergi muafiyetleri vardır. Emlak vergisi muafiyeti, OSB’lerde yer alan işletmelere vergi muafiyeti, SGK prim muafiyeti, Katma değer vergisi muafiyeti, Enerji desteği gibi muafiyet ve teşvikler var.
Çubuk İlçesinin ekonomik yönden Çankırı’dan bir farkı yoktur. Bilakis ekonomik yönden Çankırı bizden daha iyi konumdadır.
Bu yüzden Çubuk İlçesi de, kalkınmada öncelikli yöre kapsamında, 14. sırada yer alabilir…
Metropol İlçe olmadan önce, İlçemiz turizm, tarım ve hayvancılık alanında bir cazibe merkezi idi? Şimdilerde ise ilçe ekonomisi yerlerde sürünüyor...
Bir zamanlar kendi yağıyla kavrulan köylerde çiftçiler elektrik, su ve mazot faturaları altında inim inim inliyor.
Köyden mahalle olan yerleşim yerlerinde vatandaşlar daha şimdiden elektrik ve su faturalarının ödenmesi konusunda sıkıntı çekmeye başladılar. Yarın (2018 yılı) bu defa arsa ve arazi faturalarının ödenmesi gündeme gelecek. Bu gidişle Metropol yasaları yüzünden faaliyeti ve geliri kısıtlanan köylüler bu faturaları ve vergileri nasıl ödeyecekler?
Hatırlarsanız; Züğürt Ağa filmine konu edilen Haraptar Köyü, ağanın islerinin yolunda gitmemesi üzerine satılığa çıkartılmıştı.
Köylerde yaşam mücadelesi vermeye çalışan vatandaşlarımız da fatura ve vergilerini ödeyemeyince; Filmde geçen olayın bir benzeri de ilçemiz köylerinde neden olmasın?
23 Temmuz 2004 de Metropol İlçe olduğumuzda şak şak yapanlar, adeta davul çalıp göbek atanlar. Şimdi ne yapıyorlar acaba? Diyeceksiniz.
Ne yapacaklar; Sadaka kültürü ile hayata tutunmaya çalışıyorlar. Buna da yaşamak denilirde.. Ya değirmenin suyu bir gün biterse, o zaman ne olacak?
Hayvancılıktaki kötü koku “Paranın Kokusu’dur...
ABD de özellikle Nebraska eyaletinin başkenti ‘Lincoln’ de hayvancılık farklı bir Konumda…
Lincoln, ABD’nin Orta-Kuzey bölgesinde bulunan Nebraska’nın başkentidir. Hayvancılık ve ziraat önemli sektörlerdir.
Lincoln, ne ile geçiniyor? Derseniz; Hayvancılık ve tarımla..
Lincoln eyaletinde suç yok, fakat kötü koku varmış… Hani ne derler, “her güzelin bir kusuru vardır”.
Ziraat Yüksek Mühendisi ağabeyimiz Eşref Yücelyiğit; 1985 yılında Nebraska Üniversitesi Hayvancılık Fakültesi’nde master yapmak için ABD’ye gider. Ders amacıyla Lincoln’un sokaklarında yürürken Fakülte’nin öğretim görevlisi Doç.Dr. Paul Guyer’e, “Hocam kentte her şey çok iyi de, bu kötü koku ne olacak” der
Hoca tereddütsüz cevap verir, “Sen Lincoln kenti ne ile geçiniyor zannediyorsun?
Ama kötü kokuya da katlanacağız. O paranın kokusu, biz ne ile geçiniyoruz zannediyorsun?” diye cevap verir.
Hoca ayrıca, “Tabii ki gerekli tedbirleri de alıyoruz” der.
Lincoln de, besicilik yapan her işletme de, tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, besi yaptığı her hayvanın atıklarını nereye atacaksa orayı kiralar ve bunu yetkili merci’e de bildirmek zorundadır.
Avrupa da ve ABD de: Besi işletmesi kuran şahıslar, hayvan atıklarını nasıl bertaraf edeceklerini peşin peşin belgelemek zorundadır. Atıkları, hayvan sayısına bağlı olarak bir tarlaya gübre olarak vermesi ve bunu da bir belgeyle ispatlaması gerekir.
AB ve ABD’de her yerleşim yeri birer metropol’dür. Oralarda da hayvancılık yapılıyor. Üstelik oralarda da kötü koku var. Ama gerçekçi ve mantıklı önlemler alınıyor.
Oysa, alınan önlemlerle çevre zararını ortadan kaldırdığınız zaman her şey yapılabilirsiniz.
Bizde ise Metropol’lerde hayvancılık yapmak ya yasaktır ya da kısıtlı olarak yapılmaktadır. Peki; Halkın geçim kaynağı hayvancılık ise ne yapacak?
Atalarımız ne demiş, “Ayranı yok içmeye tahterevalli ile gider tuvalete”
İşte Avrupa ve ABD ile aramızdaki fark bu..
Bu zihniyetle gidersek; ilçe de tarımı da bitiririz, hayvancılığı da bitiririz, turizmi de bitiririz.
Sonrasında da aç kalırız...
İlgililere, etkililere, yetkililere ve Çubuk halkına önemle duyurulur…