Öncelikle hepimizi derin üzüntü ve yasa boğan Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı dilerim. Böylesi acılı bir günde birazcık iç açıcı bir konuya değinmek istiyorum. Hantal bürokratik yapının son yıllarda oldukça değişip, gelişerek iyi bir noktaya gelmeye başladığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Vatandaşı canından bezdiren uzun formaliteler, bir sürü belge ve imza koşturmacası gittikçe azalıyor ve resmî muamelelerin birçoğu internet üzerinden kolayca çözülebiliyor.
Çok şükür sevindirici olan bu duruma ayak uyduran ve zihniyet değişimi yaşayan kamu görevlilerimiz ve bürokratlarımız da bilinen eski soğuk ve katı tutumlarını değiştirmeye başlamış durumdalar. Devlet dairelerindeki bakımsız dar mekânların yerini şık ve rahat iç açıcı ortamlar alırken tüm memur ve amir konumundaki kamu görevlilerimizin sempatik ve güler yüzlü davranışları da dikkat çekiyor.
Özellikle zor ve uzayabilecek işleri, bugün git yarın gel mantığını terk ederek, kısa yoldan pratik yöntemlerle çözümlemek amacıyla yetki kullanan ve işi takip ederek sonuca kavuşturan yetkililer gönlümüzü fethetmekte ve vatandaşın yüzünü güldürmektedir. Tabi bunların sayısı az, ama gittikçe artacağından emînim.
İşte bunlardan birisi; Ankara-Keçiören Telekom Müdürü örnek Başkentli (Kızılcahamam’lı) hemşehrimiz Durali bey. Bir telefon nakli dolayısıyla tanıma imkânı bulduğum değerli müdürün sekreteryasından diğer çalışanlarına varıncaya kadar hepsi güler yüzlü, sempatik ve arı gibi çalışıyorlar. Hemşehrimiz kendisi de uzayabilecek işi bizzat ilgilenip pratik yoldan çözüme kavuşturmuş ve sonucu hemen Tlf.ile bildirmiştir.
Çözümlenen husus sadece benim değil, geniş bir kitleyi rahatlatan bir kamu işidir. At binenin, kılıç kuşananın tabiri ile işini bilen ve vatandaş yararına insiyatif kullanan böyle yöneticilerin çoğalması elbette hepimizi mutlu eder, bundan ülkemiz vatandaşımız yararlanır. Telekom’un da yararına, gelecek vadeden Müdür Durali kardeşimizin zamanla daha yüksek noktalara geleceği muhakkaktır.
Hayat fâni, makamlar geçicidir. Bâkî kalan bu kubbede bir hoş seda imiş. Bunu başarabilenlere ne mutlu! Bulunulan makam ve mevkileri kötüye kullanan ya da hiçbir varlık gösteremeyerek gelip geçen şahsiyetsizler bir gün elbette pişman olacaklardır. Atalarımızın güzel bir sözüyle yazımı bitirmek isterim: Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.
Makamıyla böbürlenen değil, makamını kalitesiyle doldurup yücelterek, eserlere eser katan yiğitlere selâm ve dualar olsun…