ÖĞÜT VERME VE ALMA ÖNEMLİMİDİR?

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

 

Öğüt vermek, nasihat etmek suretiyle,  nesli terbiye etmek, güzel yetiştirmektir. Öğüt verme, bilgilendirmektir, Öğüt verme, yol göstermedir, Öğüt verme, aydınlatmadır. Peygamber Efendimiz  (s.a.v.)’e soruyorlar. Din nedir, Ya Resulallah? Peygamberimiz (s.a.v.)‘de, din öğüttür, buyuruyor ve bu sözünü de üç defa tekrarlıyor.İnsanlara öğüt verirken Yanlış davranışlarının nedenini ve sebeplerini onları kırmadan, anlatmalıyız. Cenabı hak, Firavuna öğüt verilmesini ve ona öğüt verirken de yumuşak söz söylenilmesini kur’an-ı kerim Taha süresi ayet 4 de “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki aklını başına alır veya korkar” buyurmaktadır. Başkalarına verdiğimiz öğütleri kendimiz yaşamalıyız. Herkesin bildiği gibi Resulallah (s.a.v) efendimiz “Muhammedül emin” ismini almıştır. Nedeni ise, Kendisi verdiği öğütürleri yaşadığı için dost ve düşmanları tarafından  “Muhammedül Emin” ismini almıştır. Kendimiz doğruyu söylemezsek, söylediğimizi, yaşamazsak, başkalarına vereceğimiz Öğütlerin ne derce tesiri ola bileceğini düşünelim. Hani bir atasözü varya “Başkasına verir telkını, kendisi yutar salkımı” şeklinde olunmamalı.

Yaratılan varlıkların, her birinin kendi özel yaşayışına ve hayatlarını devam ettirmelerine, göre, yetişme şartları ve gelişme şekilleri vardır. Bir ağacın bile, yetişmesi ve ağaçtan istenilen verimin alınması için o, ağacın özel bakımının iyi yapılmasına, bağlıdır. Varlık âleminin en değerli varlığı olan, insanında, yetişmesi güzel öğütlerle, yetiştirilmesine bağlıdır. Allah (c.c)  Kur ‘an–ı Kerim Tin suresi 4.ayette insanın yaratılış bakımdan en güzel surette yaratıldığını   “biz insanı en güzel biçimde yarattık” buyuruyor. Allah Teâlâ, insanı, ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli yaratmıştır.  Böylesi güzel yaratılan insana, gereken ilgiyi göstermeliyiz. Neslimizi Kur’an ışığında Peygamber Efendimizin sünneti, ahlakı ve adabı doğrultusunda yetiştirmeliyiz.

         Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ”Eddebeni Rabbi fe ahsene te’dibi”  anlamı “Rabbim, beni edeplendirdiği için, edebimi güzel etti. “buyurmaktadır. Hacı Bektaşi Veli, Merhumun da, mükemmel (oğlun) insanın tarifinde,“Eline, diline, beline sahip olunmasıdır.” Demektedir. Çocuklarımıza veya diğer insanlara öğüt ve nasihatlerimizi dinletmek ve kabul ettirmek için, onları çok sevmeli ve sevdiğimizide hissettirmeliyiz. Yunus ermenin dediği gibi “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü”         

     . Çocuklarımıza, hayatın inişli çıkışlı olduğunu, her şeyin tozpembe olmadığını, anlatmalıyız. Anne baba çocukların yanında kavga etmemelidir. Anne babanın, kendisinin yaptığı bir davranışı, çocuğuna “yapma” demesi etkili olmaz. Çocuğun beslenmesiyle ilgilendiğimiz kadarda, iman, ahlak ve ruh sağlığı ile de ilgilenmeliyiz.

 

         Kur’an-ı Kerimin güzel öğüdü ile ilgili bazı ayetlerin anlamlarını açıklayalım. Lokman A.S. oğluna Lokman suresi Ayet:13’te “Lokman’da oğluna öğüt vererek demişti. Oğulcağızım Allah’a ortak koşma; Çünkü ortak koşmak büyük bir zulümdür.” Bu ayette, Allah’a inanmayıp şirk ve ortak koşmanın büyük bir zulüm olduğu ve tevhit inancının önemi açıklanmaktadır. Neslimize öğreteceğimiz en önemli şey tevhid inancıdır. Allah’ın hiçbir surette affetmediği suç, şirktir.

Lokman Suresi Ayet 17’de “Yavrum Namaz kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret. Çünkü bunlar azmi gerektiren işlerdendir” 

Lokman suresi Ayet 18’de “Hem insanlara karşı yanağını bükme (kibirlenerek boynunu bir yana büküp yüzünü insanlardan öte çevirme) ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez.”buyrulmaktadır.

Kişi önce kendi nefsine öğüt vermeli ve kendisini yetiştirmelidir. Peygamber efendimiz (SAV)  “ız nefseke”,”Önce kendi nefsine vaaz et”buyururlar. İnsanın yetişmesi, hepten kitap okumakla olmaz. İnsan gözle baktığından, kulağı ile dinlediğinden de ibret almalı.

Şairin dediği gibi;

“Bir göz ki ibret almaya her gördüğünden, ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.

 Bir kulak ki, öğüt almaya her dinlediğinden, ona kurşunu akıt hemen sen deliğinden”

 

Kur’an-ı Kerim’in pek çok Ayet-i kerimesinde, “Siz düşünmüyor musunuz, Siz tefekkür etmiyor musunuz?” denilmektedir. Düşüncemizi geliştirmek için elimize aldığımız bir salkım üzümün tanelerinin dizilişine, ambalajının boyasına, rengine, nereden temin edildiğine, hangi ustanın boyadığını, içindeki vitaminlerin nerede imal edildiğini ve salkım tanesinin içine nasıl enjekte edildiğini düşünmek veya bu işlemin imalatının kimin tarafından ve niçin hazırlandığını düşünmek Yüce Yaratıcının bize verdiği değeri ortaya koymaz mı? Ve bu müthiş manzaradan ibret almamız gerekmez mi? Ve bu tahlil bizim için bir öğüt sayılmazmı?

Yine düşünelim... Yaşayışımızın temel unsurlarından olan her an nefes alıp verdiğimiz havanın %21’i oksijen, %78’i azot ve %1’inin diğer maddelerden oluşunun her nefes alışımızda, aldığımız oksijenle, akciğerimizdeki kirli havanın temizlenişi ve bu nimetten karşılıksız canlı varlıklara Allah’ın ikramını düşünmemiz ve verdiği nimetlerine şükretmemiz gerekmezmi? Varlık âlemine bakarak tefekkür etmek suretiyle düşündüklerimizden ders çıkarmalıyız. İbret nazarı ile baktığımız. her şeyden alacağımız çok dersler olduğu kanaatindeyim. Düşünen ve araştıranlar başarıyı, elde ederler. Terbiye dediğimiz şeyde gelişme ve bu gelişme içerisinde kendimizi bulmalıyız. “Kim kendi nefsini bilirse Rabbini bilir.” Hadisi şerifin anlamıyla, konumuzu noktalayalım. Allah’a emanet olunuz.