mürşit gerekli midir?

                                                           Sorulara Cevaplar

                                                          

                                                          Mürşit Gerekli midir?

 

“Mürşit”, doğru yolu/sırat-ı müstakimi gösteren demektir. Sırat-ı müstakim İslam"dır. “Ya Rabbi bizi sırat-ı müstakime ulaştır” duasını her namazımızda tekrarlarız. Doğru yolu bulmak ve o yolda devam etmek çok önemlidir. Dünya ve ahirette kurtuluşumuz buna bağlıdır.

Peygamberler ve onlara indirilen kitaplar insanlığa sırat-ı müstakimi gösterirler. O halde bir mürşit(=yol gösteren) olmaksızın sırat-ı müstakim bulunamaz. Kur"an ve Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (sav.) insanlığın son ve en mükemmel mürşididir.

 

Peygamberimiz, peygamberlerin sonuncusudur ve O"nun vefatıyla vahiy kesilmiştir. Artık Allah"tan hiçbir şahsa vahiy gelmemektedir. Bugün dinimizi yalnız O"nun bize miras bıraktığı Kur"an ve Sünnet "dan,  Kur"an ve Sünneti açıklayan ehliyetli İslam alimlerinden öğrenebiliriz. Bir hadiste alimlerin peygamberlerin varisi olduğu bildirilmiştir.

 

İnsanlar farklı kabiliyet ve yaratılışta oldukları için dini hükümleri anlayıp kavramaları ve uygulamaları da farklı olabilir. Allah"ın akıl ve düşünce kabiliyetiyle yarattığı değerli varlık olarak insanın sorumluluğu şahsidir. Herkesin yaptığı iyiliğin sevabı kendisine, yaptığı kötülüğün cezası yine kendisinedir. Hiç kimse bir başkasının suçundan ve günahından sorumlu tutulamaz (Bakara 286; İsrâ 15) Bu bakımdan her Müslüman zarurat-ı diniye (bilmesi gerekli dini hükümleri) kendi çabasıyla, okuyarak, sorarak ve hikmetlerini düşünerek öğrenmeli ve uygulamaya gayret etmelidir. Bu her müslümanın  şahsi sorumluluğudur.

 

İslam"ı, İnsanların  anlayışına ve eğitim seviyesine göre anlatmak, örnek olmak ve iki dünyada kurtuluşuna vesile olmak da ebeveynin ve toplumdaki  alimlerin/mürşitlerin sorumluluğudur. Bu maksatla toplumda iyi niyetle çalışan alim ve fâzıl(bilgili ve değerli) kişiler vardır. Müslümanların vazifesi böyle kimselerden faydalanmak ve güçleri yettiğince öğrendikleriyle amel etmektir.

 

                                                             Allah Vardır Ve Birdir

 

İslam inancının temeli Allah"ın varlığına ve birliğine iman dır. Bütün peygamberler bu temel akideyi insanlığa sunmuşlardır. Bir kimsenin dünya ve ahirette kurtuluşu bu iman a bağlı olduğu için insanlığı saptırma hususunda kendisine ruhsat verilmiş olan şeytan en çok vesveseyi bu noktada vermektedir. Onun için mel"un şeytanın vesvesesinden Allah"a sığınıp ihlas ve muavvizeteyn surelerini okumak gerekir. İhlâs suresinde Yüce Allah şöyle buyurur:

“De ki O Allah birdir. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. O"nun hiçbir eşi ve benzeri yoktur.”(İhlas 1-4)

İmam-Hatip öğrencisi olduğunu tahmin ettiğimiz sevgili kardeşimizin hem kendisini hem de başkalarını bu vesveseden kurtarması için Allah"ın sıfatlarını bir daha tekrarlayalım: Allah"ın 14 sıfatı vardır. Altısı zâtî (yalnız O"na mahsus), sekizi sübutî dir.

Zâtî olanlar: Vücud,(var olmak) kıdem (varlığının başlangıcı olmamak), bakâ (varlığının sonu olmamak), vahdaniyet (bir olmak), muhalefetün lil-havadis (yaratılmışlardan hiçbir varlığa benzememek), kıyam bi-nefsihî (kendi zatıyla, hiçbir şeyin yardımı olmaksızın varlığını sürdürmek)

Sübutî olanlar: Hayat (diri olmak), ilim (her şeyi bilmek),        semi" (her şeyi duymak), basar (her şeyi görmek), irade (her şeyi dilemek ve dilediğini yapabilmek), kudret (her şeye gücü yetmek), kelâm (konuşmak) tekvin (yaratmak)

Bir hadiste: “Allah"ın zatı üzerinde düşünmeyiniz, sıfatları ve fiilleri üzerinde düşününüz.” buyrulmuştur. Çünkü Allah"ın zatını bu sınırlı aklımızla anlayamayız. Ancak kendi vücudumuzdaki ve kâinattaki hârikulâde düzeni ve işleyişi düşündüğümüz zaman Sübhanellah=Ey Rabbim Sen ne yücesin! Deriz. Kur"an"ı, anlamını düşünerek okumalıyız. Bu kâinatta, hikmetini anlayamadığımız birçok hadise karşısında Allah"a iman ve bağlılığımızı kuvvetlendirmeli, bu dünyanın “hangimizin daha iyi amel yapacağı”ortaya çıksın diye yani bir imtihan dünyası olarak yaratıldığını”(Mülk 2) unutmamalıyız.