Muhtarlar, Postacıların vatandaşı bulmadıkları zaman postaları muhtarlara bıraktıklarını dile getirerek, "Postacılık yüzünden 24 saat mesai yapıyoruz. Bu yüzden asli görevlerimizi aksatıyoruz. Postacılık yapmak istemiyoruz” diyor...
Adrese teslim edilemeyen tebligatların ulaştığı son adres olan muhtarlıklarda evrak dağları büyüyor. Tebligatlar nedeniyle vatandaşla karşı karşıya geldiklerini belirten muhtarlar, “Muhtardık postacıya döndük. Yasaların değişmesi lazım, eğer tebligat işi muhtarlara yükleniyorsa maddi olarak da kaynak verilsin” diyor..
Adreslerine teslim edilemeyen tebligat yığınlarıyla baş başa kalan muhtarlar postacıya döndü. Kendilerine günde bazen 30 ve bazen de 50’ye yakın evrak geldiğini belirten muhtarlar vatandaşlarla karşı karşıya kaldıklarını belirterek duruma tepki gösterdi. Zaman zaman mahkemelik olduklarına da dikkat çeken muhtarlar yasaların güncellenmesi gerektiğini söyledi.
Tebligatlardan tüm kurumların ücret aldığına değinen muhtarlar: “Tebligat konusunu biz defalarca yetkili mercilere dile getirdik. Tebligat yasasına baktığımızda önceden 21. maddede kamu görevlileri zabıta amiri, memur ve muhtar sıralaması yer alıyordu. Tebligat yasasının ilk çıkışında muhtarlar en sondaydı. Daha sonra bizi başa aldılar, iş bize kaldı. Biz seçilmiş insanlarız. Bürokrasinin birimlerinin olduğu bir yerde bu iş bizim işimiz olamaz. Emniyeti (karakol), zabıtası, PTT’si, kamu kuruluşları var.
Oysa muhtarın bunların olmadığı yerde devreye girmesi gerekir. O da köylerde olur. Köyde tebligat yapılmasında sıkıntı olmaz. Bizim mahallede binlerce insan var. Yasanın çıktığı dönemde mahalleler bugünkü gibi büyük değildi. Mahallede binlerce insan var. Binlerce nüfusa sahip mahallede tebligatı tek tek nasıl takip edelim. Akıl alır yanı yok.
7201 sayılı Tebligat Kanunu (Tebliğ İmkânsızlığı ve tebellüğden imtina):
Madde 21 (Değişik madde: 06/06/1985 - 3220/7 md.)
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerde hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine varsa yönetici veya kapıcıya bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
(Ek fıkra: 11.01.2011-6099/5 madde)
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kaıpya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
(Ek: 19.03.2003- 4829/5 madde) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.
Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti:
Madde 35 - Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
***
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine eklenen fıkra bundan sonra gerçek kişilere yapılacak tebligatlar bakımından büyük önem taşımaktadır. Bundan sonra mahkemeler ve icra daireleri ile her türlü resmi kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek kişilere kişilere çıkarılacak tebligatın imkansızlığı veya muhatabın tebliğden imtina etmesi halinde Merkezi Nüfus İdaresi sistemine kayıtlı adreslerine yeniden çıkarılacak tebligat, posta memuru tarafından o yerin muhtar ve ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza karşılığında teslim edilecektir.
Bu düzenleme bundan sonra gerçek kişiler yönünden 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesini bir anlamda uygulanamaz hale getirmiş bulunmaktadır. Düzenlemenin hızlı adalet ve usul ekonomisi bakımından yerinde bir düzenleme olduğu kanaati ortaya çıkabilir. Ancak Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi’ndeki aksaklıklar veya hatalar sebebiyle kanunların koyduğu sürelerin kaçırılması nedeniyle kişilerin hak mahrumiyetlerinin doğmam ihtimali gündeme gelebilecektir. Tüzel kişiliklere yapılan tebligatların imtina veya imkânsızlık sebebiyle gerçekleştirilmemesi halinde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi her ahvalde uygulanacaktır.
“Muhtardık postacıya döndük”
Tebligatlar nedeniyle mahkemelik olduklarına dikkat çeken muhtarlar: “Vatandaşla karşı karşıya geliyoruz. Muhtardık artık postacıya döndük. Mesela birisi diyor ki, ‘Oy zamanı gelince kapıları tek tek geziyorsunuz da cezalarımızı neden getirmiyorsunuz. Sen muhtarsın neden bana haber vermedin, senin yüzünden ben katlamalı trafik cezası ödedim.’
Binlerce nüfusu olan yerde herkesi tek tek bilemeyiz. Özellikle trafik cezalarında bu diyaloglarla çok karşılaşıyoruz. Postacı maaşını alıyor burada bir defa zile basıp kapıya küçük bir kağıt bırakıyor muhtardan alın diyor. Vatandaşın haber yok gelip bize tepki gösteriyor. Mahkeme günü varsa günü geçiyor o da zor durumda kalıyor. Tebligattan başımızı alamıyoruz. Vatandaş zor durumda kalıyor. En çok trafik cezası ve icra evrakıyla karşılaşıyoruz.
Tebligatlar muhtarlar için büyük sıkıntı
Muhtarlık görevinin çok çileli bir duruma dönüştüğünü kaydeden muhtarlar;
"Postacı mektupları bize bırakıyor. Muhtar ve postacılar oturup tek tek adres tespit ediyoruz. Gerçekten sıkıntımız büyük. Her tarafımız posta doldu. Vatandaş gece 10' da arıyor, 'Sana mektup bırakmışlar alabilir miyim?' diyor.
Biz muhtarlık yerine postacılık yapıyoruz. Postacılık yüzünden 24 saat mesai yapıyoruz Bu duruma bir çözüm bulunması gerekiyor" diyerek şikâyetlerini dile getiriyorlar.
“Tebligatlar muhtarla postacıyı düşman etmemeli”
Adli makamlar başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan işlemlere ilişkin evrakların tebligat tarihi, söz konusu işlemlere karşı başvuruda bulunulması, itiraz edilmesi, cevap verilmesi veya dava açılması gibi durumları etkileyebilmektedir.
Resmi makamlar tarafından yapılan tebligatların çeşitli sebeplerle ilgililerine tebliğ edilememesi durumlarıyla da karşılaşılabilmektedir.
Örneğin, tebligat yapılacak kişilerin adres kayıt sisteminde yer alan adreslerinde o anda bulunmuyor olmaları; bulunmalarına rağmen tebellüğden kaçınmaları; o adresten geçici bir süre için ayrılmış olmaları; o adreste hiç oturmamış olmaları ya da sürekli olarak ayrılmış olmaları gibi durumlarda kişiye tebligat yapılamamaktadır.
Tebligat yapılacak olanların adreslerinde bulunamadıkları için tebligatın yapılamadığı durumlarda, tebligat evrakı ilgili muhtara de teslim edilebilmektedir.
Evrakın muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine teslim edilmesi durumunda, bu evrakın muhatabına (tebligatın yapılması gereken kişiye) tebliğ edilmiş sayılması mağduriyetin temelini oluşturmaktadır.
Tebligatın yapılacağı kişi veya kişilerin söz konusu adreste olmalarına rağmen, tebliğ evrakını tebellüğ etmekten kaçınmaları durumunda, tebligat evrakı imza karşılığında o yerin muhtarına teslim edilmektedir.
Yasa koyucu bu durumda postacının ne yapması gerektiğini açık bir şekilde belirtiyor.
İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, işlemin tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Tebliğ tarihinin işlem için gereken süresi bazı durumlarda değişebilir.
Bizim dile getirmek istediğimiz husus muhtarların bir postacı gibi sorumluluk altına sokulmalarının önlenmesidir. Zaten hiç bir muhtar kendisine teslim edilen tebligatların asıl muhataplarına dönüp de "Bana bırakılmış tebligatın var" gibi bir hizmeti olmadığı gibi, böyle bir sorumlulukları da yazılı olarak görevleri dâhilinde yok.
Yani muhtarlar postacılık yapmak zorunda değil. ( Bazı muhtarların insanlık adına ve tanıdığı kimselere haber vermesi istisna kabul edilmelidir.)
Muhtarlar 5490 sayılı adrese dayalı sistem çıktıktan sonra kişilerin adres kontrollerini (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) Mernis'ten yapıyor. Bugün birçok muhtar mahallesinde kim oturuyor, kim taşınmış eskisi gibi bilemiyor. Kayıt işlemlerini kendi yapmadıkları gibi bir sorgu yapmak zorunda kaldıklarında Mernis sistemine girerek kişi hakkında bilgiye böyle kavuşuyor.
Hal böyle olunca postacı sahibine ulaşmadığı ya da ulaştıramadığı resmi evrakı muhtara getiriyor. Mernis kontrolü yapılan evrak kayıtlarda varsa alınıyor.
Postacı işini bitirmiş, muhtar şeklen görevini yapmış vatandaş mağdur olmuş kanun koyucunun umurunda değil.
Vatandaşın tebligatı kendisine ulaşmadığında; icra, tapu, trafik vs cezaların tamamı indirim, itiraz ve masraflardan yararlanamamaktadır.
Bunun sonucunda evini, işini hatta aile birliğini dahi kaybetmektedir.
Neden tebligat gıyabında muhtara yapılmış. Kapısına kâğıt yapıştırılmış, o kâğıt yerinde durmuş mu durmamış mı sorgulanmaz. Muhtar haber vermiş mi vermemiş mi sorgulanmaz. Yasa emretmiş, işlem usulüne uygun yapılmış ve tebligat tebliğ edilmiş sayılmaktadır.
Gerisi önemli değil.
Vatandaş kapısına haciz ekibi geldiğinde, banka hesaplarına haciz konduğunda, aracı hacizden dolayı yakalandığında icra takibinde ya da bir resmi kurumun yasal takibinde olduğunu anlayan vatandaş deliye dönüyor. “Tebliğ yapılmadan haciz nasıl olur, mahkemeden kaçmam söz konusu değil, vergi cezamı öderdim” gibi yaklaşımlar da fayda etmiyor.
Vatandaş mağdur edilmiştir.
İstediği kadar muhtarla kavga etsin, sonuç değişmiyor.
Kavga etsin diyoruz ya bu gerçek, mağdur olan vatandaş bu durum karşısında belki de ilk kez gördüğü muhtarın yakasına yapışıyor. Tebligatımı neden haber vermedin? diyebiliyor. Bu durum kötü sonuçlar bile doğurabilir. Zira vatandaşın mağduriyeti hapse ya da aile birliğinin bozulmasına kadar sürebiliyor.
Muhtarlar ne diyor;
"Vatandaşla karşı-karşıya kalmak istemiyoruz. Posta memurları işlerini daha düzenli yapsın. Vatandaşa evraklarını zamanında ulaştırsın. Bir kere gitti yok, bir kere daha, bir daha gitsin. Sonuç alamazsa çıkış merciine iade etsin.
Bazı postacılar binaların üst katlarına çıkmayıp evrakı direk getirip muhtarlıklara bırakıyorlar. “Bunlar evlerinde yok, buradan alacaklar” deyip muhtarlıklara bırakıyorlar..
Ben muhtar mıyım postacı mı? O hizmeti yapan postacı maaş alıyor, ben postacının işini bedava mı yapacağım? Hani vicdanımız rahatsız olur, vatandaş mağdur olmasın diye götürmeye kalksam araç masrafı, telefon etmeye kalksam telefon parası cepten çıkıyor. Bir de ona vakit ayırmam, evine bir kaç kere gidip gelmem de işin cabası"
Muhtarlığa bırakılan resmi evraklar bazen vatandaşa haber verilmediğinden dolayı çöpe de gidebilir, Olmaz olmaz demeyin, muhtardan muhtara fark var...
Şimdi yasa koyucu tebligatın muhtarlara bırakılmamasını sağlamalı, postacının "bir kere gittim yok al muhtar" demesinin önüne geçmeli, teslim edene kadar çabalamasını sağlamalı ya da ulaşılamaz durumda tebligatın çıkış merciine iadesi sağlanıp, gönderen kurum ya da kuruluşun tebliğ yollarını tekrar denemesini sağlatmak lazım değil mi?
Hatta elektronik tebligat uygulaması genişletilmeli. Herhangi bir kurumda iş yaptığında sistemden hakkında yasal takip yapıldığı bilgisi karşısına çıkabilmeli. E-devlet sistemi yaygınlaşıyor. Sisteme girdiğinde böyle bir uyarı alması sağlanmalıdır. Farklı uygulamalar da hayata geçirilebilir.
Böylece hem muhtarlar hem vatandaş mağdur olmamış olur.
Bir muhtar, “Postacılar bulamadığı kişinin evrakını bize teslim ediyorlar”
Muhtarlar, Postacılık yapıyoruz. Postacılar bulamadığı kişinin evrakını bize teslim ediyor. PTT’nin görevlendirdiği dağıtım elemanlarının (postacıların) evlerinde bulamadığı veya ulaşamadıkları vatandaşların, icra veya diğer evraklarını muhtarlığa bıraktıklarını ve bırakılan bu evraklar gün geçtikçe çoğaldığını belirtirken; “ Biz mahallemizde Muhtar mıyız yoksa Postacı mı” diye sitem ediyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir muhtar, “Bu konuda bazı arkadaşlarımız ciddi sorumluluk altına girerek mahkemelik oluyorlar. Burada büyük bir aksaklık var.
Vatandaş neredeyseniz sizi orada bulur, hemen gelmenizi ister. Veya telefonunuzu bulur, “sizi yerinizde bulamadım, hemen gelin?” der ve hatta emreder. Bu vesileyle vatandaşın işi görülsün diye muhtarlıkta geç saatlere kadar bekliyoruz. Hatta cumartesi, pazar günleri bile muhtarlığa geliyoruz.
Daha önceleri böyle bir işlem vardı ama bu kadar değildi.
Postacı sayısı mahallenin büyüklüğüne ve nüfusuna göre belirleniyor.
Bizim mahallemizde 4 postacı görevli. Bu postacı kardeşlerimiz sabah evraklarını dağıtmaya başlıyor, bulduğuna evrakını (postasını) veriyor, ev de bulamadığında kapısına kâğıt yapıştırıp, evrakınızı muhtarlıktan alabilirsiniz diye bilgi anlamında bir haber kâğıdı yapıştırıyor.
Yine evde olup ta evraklarını almayanlara evrakınızı muhtarlıktan alabiliriniz diye bilgi veriliyor.
Dört postacının her birinin mahallenin bir ucundan başlayıp, evraklarını, (postalarını) dağıtmaya başlayıp, işini tamamlayıp muhtarlığa gelinceye kadar, evrakı olan mahalle sakinleri muhtarlığa gelip, gelip, giderler.
Ellerinde bilgi notu “evrakını muhtarlıktan alabilirsiniz”.
Oysa ortada ne evrak nede postacı var. Artık vatandaşa anlatmaya başlarsınız, “postacılar daha gelmedi, öğle gelir, öğle sonrası gelir” gibi, bilgi vermeye...
Sabahtan sinir harbi başlar. Hatta vatandaştan bir de fırça yemek de işin cabası...
“Evrak gelince bize haber et” şeklinde bizlere emir ve talimat veren vatandaşlar da yok değil hani... Bu arada muhtarlara ikinci bir iş, ikinci maddi külfette biniyor. Sonuçta muhtarların telefon faturası kabarıyor, üstelik zaman kaybı yaşıyorlar, kendi asli işlerini de aksatıyorlar.
Bu işlem sonucunda muhtarlıklara büyük hücum başlar. Ama ortalıkta postacı ve evraklar yok.
Vatandaş muhtarlığa geliyor ve “Bana bir kâğıt gelmiş alabilir miyim?
“Yok, daha postacı gelmedi” dediğimizde.
Vatandaş, “ne zaman gelir, gelince bana haber et” diye bir de emir verir.
Bu arada işiniz sadece postacılık değil, asli işlerinizden dolayı muhtarlıktaki işler tıkanma noktasına gelmiştir. Bazen işin içinden çıkmakta zor anlar yaşadığınız olur.
Muhtarlığa postacılar gelmeye başlayınca, evrak alma töreni başlar, her bir evrakı ayrı ayrı inceleyip, almanız veya geri çevirmeniz gerekmektedir.
Çok yoğun işinizin olduğu bir anda da daha önceden almadığı evrakı almaya gelirler, elinizi kolunuzu bağlarlar, muhtarlık tıkanır. Normal işi olan vatandaşın işini bile yapamaz hale gelirsiniz.
İşin içerisinde bazen sehven bir evrak alıp, hâkim ve savcının karşını çıkıp, yargılanmakta var. Çünkü işiniz sadece postacılık değil ki, zamanınızın ve enerjinin çoğunluğunu bir iş meşgul etmektedir.
İşin garibi muhtarın bu işlerle uğraştığı vatandaşın çoğunluğu tarafından bilinmemektedir. Birtakım vatandaşlar bizlerin oturduğunu zannedip, “mahalleyi hiç gezmiyorsunuz, sorunlarıyla ilgilenmiyorsunuz, mahalleyi neredeyse b.k götürüyor” derler.
Hâlbuki muhtar zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorluk çekmektedir.
Muhtarlıktaki evrakını teslim almaya gelen mahalle sakinlerinden bir kısmı başlar, “İçerisinde ne var, Bir oku” diyerek defalarca okuturlar.
Bir başkası “Sen mi gönderdin bu mektubu?” yine bir başkası “benim evrakımı alma, istemiyoruz.” Der.
Muhtarlıkla normal işi olan vatandaşlar, bizi bulamayınca biraz sonra veya en geç bir gün sonra gelip, “postanın içerisinde ne var. Hangi mahkemeden veya icradan geldi? Veya hangi resmi kuruluştan geldiğini öğrenmek istiyorlar. Onun için de muhtarı hemen görmeleri gerekiyor.”
Anlayacağınız muhtarlara bir dokunun bin ah işitin... Olay bu... Allah onlara sabır versin...
***
Muhtarların asli görevi
Mahalle muhtarlarının asli görevi daha az ve açık olup, asli görevi, bölgesinde ikamet edenlerin kanunlarla gösterilen nüfus, yer değiştirme, seçim gibi çeşitli işlerine bakmaktır.
Mahalle muhtarları, nüfus kâğıdı örneği, ikametgâh belgesi verme gibi işler karşılığında il idare kurulunca tespit edilen bir ücret alır. 1977’den bu yana köy ve mahalle muhtarlarına genel bütçeden muhtarlık ödeneği verilmektedir.
Görev ve yetkilerini kötüye kullanan muhtarlar, aynı durumdaki devlet memurları gibi işlem görür ve muhakeme edilirler (yargılanırlar). Statüleri anayasa ile teminat altına alınmıştır.
Muhtara ille de postacılık yaptırılacaksa, postacının aldığı maaşın yarısı kadar ek maaş verilmeli.. Sonuçta postacılık yaptıkları için muhtarların telefon faturası kabarıyor, üstelik zaman kaybı yaşıyorlar, kendi asli işlerini de aksatıyorlar. Bu suretle hiç değilse telefon masrafları çıkar...
Tebligat için ücret verilmeli..
60 yıllık bir tebligat kanunu halen yürürlükte ve halen de devam ediyor. Bu tebligatın muhtarlar için getirisi yok. Muhtar postacının görevini yapıyor, maddi olarak hiç bir katkısı yok. O zaman tebligat başına muhtarlara bir ücret verilmeli.
Muhtarlar cumartesi günü evrak isteyen vatandaşa muhtarlığı açıyor. Gece 10’da muhtarlığı açıyor. Tebligattan çok dertliler.
Bir muhtar, “Yasaların değişmesi lazım muhtarlara da görev yükleniyorsa maddi olarak kaynak istiyoruz. Ben bir tebligat nedeniyle mahkemeye çıktım. Biz direk 657’den yargılanıyoruz. Postacı suçlanmıyor biz suçlanıyoruz. Mahkemeler bize yazı gönderiyor. Aslında ‘Mernis Sistemi’ var, “bu adam orada oturuyor mu diye” bize sormamaları lazım
Ayrıca sokakların cadde olarak değiştirilmesi de bu durumu olumsuz etkiledi. Kapı numaraları da değiştiriliyor. Postacı içinden çıkamıyor yük bize kalıyor. Bizi en çok bunaltan tebligatlar. Postacı tebligat sahibini bulamadığı zaman ikinci adresi muhtar oluyor...Dileğimiz bu durum en kısa zamanda düzeltilir.”
Muhtarın görevi anayasa ile kendisine tevdi edilen asli görevleri yapmak olmalı. Bu nedenle muhtarlar lehine gerekli düzenlemeler yapılmalı...