Şuayip YAMAN
MHP Çubuk Belediye Başkan adayı Hayati Tamer partisi tarafından Atatürk Parkı önündeki Atatürk Caddesi’nde düzenlenen Miting’de, “Biz kazanırsak Çubuk Kazanacak” dedi.
Tamer partililere hitaben yaptığı iddialı konuşmada;
“Birileri gibi ben Başbakan adına oy istemedim. Sizlere hizmet için kendim ve şahsım adına oy istiyorum. Onların özgüveni yok. Benim kendime güvenim var.
Dün akşam talihsiz bir olaya şahit oldum. Coşkun Petrol arkasındaki bir cami var.
Fatih Sultan Mehmet Camisi’nde; İçlerinde 30 Mart Yerel Seçimleri’nde sandıklarda görev alacak 100 din görevlisi ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halit Etmeyemez, AK Parti Belediye Başkan Adayı ve AK Parti İlçe yöneticileri bir araya gelmişler. Din görevlilerini kullanmaya kalkmışlar.
Camii Allah’ın evidir. Kamunun yeridir.
İçeri girdik ve ne yaptıklarını sorduk.
Bakan Yardımcısı, “insanlar burada toplanmış, özlük hakları ile ilgili bilgi veriyorum. O anda gece saat 01.30 idi. Bu saatte ne toplantısı yapılır? Bakan Yardımcısı ve Tuncay Acehan polis eşliğinde gittiler. Tuncay Acehan, “Biz tesadüfen geldik” dedi.
Din görevlileri de, “Bizi buraya çağırdılar, bizde geldik” dediler.
Yapılan bu toplantı tarafımızca yerinde tespit edilerek emniyet birimleri haberdar edilip gerekli başvurular yapılmıştır.
AK Partililere buradan soruyorum, 30 Mart Yerel seçimler öncesi sandık kurullarında görevli devlet memurları ile toplantı yapmak yasak olmasına rağmen hangi ahlaka hangi vicdana sığar ?
Bizler adaletli bir seçim geçmesini beklerken sizlerin seçim görevlileri ile toplantı yapmak neyin işaretidir.
Bu yaptığınız hakka hakkaniyete sığar mı ?.
Dilinizden düşürmediğiniz hak ve adalet bu yaptığınızın neresinde?
Unutmayınız Yüce Rabbim hile yapanları asla başarıya ulaştırmaz. Sizler sadece başarı kazanacağınızı düşünürsünüz.
Çubuk Halkı sizlere gereken cevabı, sandıkta hilesiz dürüstçe ve korkusuzca verecektir..
Umarım başınızı yastığa koyduğunuzda ne yaptığınızın farkına varıp yürekli olup istifa edersiniz.
Allah her daim doğrularla beraberdir.
“Üçlü olalım, güçlü olalım” diye 10 yılımızı yediler. Yerel seçimlerde Çubuklular onlara oy verdiler. Ama en az veya hiç hizmet almayan ilçe olduk.
Gidin Etimesgut, Kızılcahamam, Yenimahalle’ye de hizmeti görün...
İlçe Başkanı güç demek, İktidarın hizmetlerini ilçeye getirmektir.
Muhalefette milletvekili mi olmak, yoksa iktidar partisinden ilçe başkanı mı olmak istersiniz? Şahsen ben ilçe başkanı olmayı isterim.
İnşallah kazanırsam:
“Kapalı Pazar Yeri”
Bunun için eski terminalin bulunduğu alandaki 11 dönümlük yere ilçemizin ihtiyacını karşılayacak bir Pazar yeri yapacağız. Perşembe günü dışında diğer günlerde de köylü pazarı olarak hizmet vermeye devam edip halkımızın taze ve ucuz sebze ve meyve ihtiyacını karşılaması için her gün açık olacak. Park yeri olarak kullanılacak bu ilçemizde büyük sorun olan park problemini de bir nebze olsun çözecek. Pazarcı kazanınca Çubuk’ta kazanacak.
40 yıl önce yapılan Pazar yeri Çubuk’a yakışmıyor. Oraya Kapalı Pazar Yeri yapacağız. Arkasına da Köylü Pazarı yapacağız.
“Kültür Merkezi”
İlçemizin mevcut Pazar yerine bütün halkımızın kullana bileceği Çubuk Kültür Merkezi yapacağız. Yapacağımız bu kültür merkezinin ilçemizin nüfusuna, kültürel, tarihi ve sosyal yapısına uygun olarak inşa edeceğiz. Çubuk Kültür Merkezini Belediyemizin genel bütçesinden tasarruf ederek yapacağız.
“Yeni Belediye Binası”
Belediye hizmet binamız yok. Birimler ayrı ayrı yerlere dağılmış durumda. Eski Belediye Binası emlakçilerin içinde kalmış. Fen İşleri başka bir yerde, Temizlik İşleri başka yerde..
Biz yeni hizmet binası yaparak tüm birimleri aynı yerde toplayacağız.
Ulaşımla İlgili Olarak:
Bu yol (Atatürk Caddesi) bir hafta öncesine kadar çift yöne kapalıydı. İlçe Başkanı Tuncay Acehan) 2,5 yıldır nerede idi? Bu süre zarfında bu cadde üzerinde faaliyet gösteren esnaf mağdur edildi.
Taşıyan da, taşınan da ulaşımdan şikayetçi ve memnun değil.. Otobüsler neredeyse bedava yolcu taşıyor. 10 numara yağ çekiyorlar. O da motoru götürüyor. Otobüs sahipleri ile 10 yıllık sözleşme yapılmış, 5 yıl geçmiş, 5 yıl kalmış, borçlarını ödeyemiyorlar.
Biz otobüs sahiplerinin sözleşmelerini 20 yıla çıkartacağız.
Taksiciler Sünlü kavşağından öteye geçemiyor. Gölbaşı ve Sincan taksileri Ankara’ya giriyor. Çubuklu taksiler giremiyor.
Sağlıkla İlgili Olarak:
Hastane 75 yataklı idi. 100 yataklı oldu. İçinde doktor yok. Alet, cihaz yok. Hastanede gözcü yok. Kadın doğumcu yok. Gelen hasta doğru Ankara’ya sevk ediliyor. İyi ki Ankara var, o da olmasa yandık.
Arkadaşın muayenehanesi var. Orada muayene yapıyor. Parasını alıyor. Tahlilleri de devletin hastanesine gönderiyor. Muayenehanenin ruhsatı yok.
İşsizlikle İlgili Olarak:
100 bin nüfuslu ilçede sabahları otobüsler Şabanözü ve Akyurt’a işçi gönderiyor. Buradan göç alınıyor.
Onlar, “Çubuklular Şabanözü’nde çalışsın, Akyurt’ta çalışsın Çubuk’ta otursun” diyor.
Biz yatırımcıları teşvik edeceğiz. Müteşebbislere gelin size ucuz arsa verelim, alt yapınızı yapalım. Sizde fabrikanızı kurun ama tek şartımız var; O da Çubukluları işe alacaksınız diyeceğiz.
Hamam İle İlgili Olarak:
Bir hamam var. Ve 1948 yılında yapılmış. 25 ilden büyük ilçeye yakışmıyor. Çubuklulara yakışır yeni bir hamam yapacağız.
Termal Su İle İlgili Olarak:
Özlüce’deki (Meki) Termal Su ASKİ’ye verildi. Onu alıp, suyunu Çubuk’a getireceğiz. Melikşah’ın Termal Suyu, Büyük Anadolu Oteli’ne verildi. Orada kaç Çubuklu çalışıyor.
“Tarım ve Hayvancılığı Bitirdiler”
Gökçek Çubuk’a 5-10 liraya fide vereceğim. Bizim fideye ihtiyacımız yok.
Hayvancılığı da Esenboğa Havaalanı’nın tel örgüsünden 5 km.’den sonra besicilik yasak. Gerekçe kötü koku..
Havaalanının hemen yanı başında ahırı olan AKP Yozgat milletvekiline serbest. Üstelik ona ceza da yok. O koku yapmıyor.
Ama bizim 8,9 km. uzaklıkta bulunan ahırlarımızdan Havaalanı’na koku gidiyor. Bu nasıl iş aklım almıyor.
1960 yılından beri ben ve ailem Taşpınar Köyü’nde hayvancılık yapıyorduk. Şimdi yapamıyoruz. Bize üst üste 2 defa 35 bin lira, Köy Muhtarı’na da 115 bin lira ceza geldi. Bu cezaları nasıl ödeyeceğiz?
“Yardımlarla İlgili Olarak”
Onlar, “Bize oy vermezseniz yardımları keseriz” diyorlar. Biz fakir-fukaranın, garip-gurebanın hakkını veririz. Hayati, 3 verir korkmayın...
Yenimahalle veriyor. Gölbaşı veriyor. Keçiören veriyor. Bu yardımlar devletin sosyal projesi.. Kim gelirse gelsin bu yardımları verir ve vermek zorunda..
Sıkıntılarınızı biliyoruz. Katılımcılığı sağlayacağız. Sizlerle beraber yapılacak işlere birlikte karar vereceğiz” dedi.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, “AKP İktidarı Yönsüz Bir Cetveldir”
Bu zihniyet Patrona Halillerin, Kabakçı Mustafaların, Kenan Evrenlerin zihniyetidir.
Bir ülkenin yer altı ve yerüstü kaynakları ne kadar çok olursa olsun, ehil kadrosu olmayanlar bunu adaletli kullanamaz. Doğru adamlara, dürüst adamlara ve ahlaklı adamlara ihtiyaç vardır.
Bizde liyakat, ehliyet, dürüstlük ve ahlak vardır.
Açık bir şekilde ifade ediyorum ki;
Milliyetçi Hareket Partisi 1969'da vardı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin yanında Adalet Partisi vardı; bugün Adalet Partisi yok, Milliyetçi Hareket Partisi var.
1980'li yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi vardı, Doğru Yol Partisi vardı; bugün Doğru Yol Partisi yok, Milliyetçi Hareket Partisi var.
Anavatan Partisi vardı 90'lı yıllarda, Milliyetçi Hareket Partisi vardı; bugün Anavatan Partisi yok, Milliyetçi Hareket Partisi var.
Bugün de 2014'te Adalet ve Kalkınma Partisi var, Milliyetçi Hareket Partisi var; 2023'te AKP olmayacak, Milliyetçi Hareket Partisi var olmaya devam edecek.
AKP Milleti iyi yönetmiyor. AKP, “12 yıldır ben devleti yönetemiyorum. Biz safmışız” diyor.
O makam safların ve gafillerin makamı değil...
Cumhuriyet tarihinde şu ana kadar Kenan Evren dönemi dahil, iktidarların bütün Milli Eğitim müdürlerinin görevlerini düşürdüğünü gördünüz mü?, duydunuz mu, işittiniz mi?
Türkiye kadar 24 saatte 48 saat konuşulan 100 TV kanalı var mıdır?
İktidar “Zenginler Kulübü” oluşturmuştur.
İktidar, tepesinden tavanına kadar rüşvet ve yolsuzluk batağında ülkeyi yönetmektedir.
Türkiye’de rüşvet ve irtikâp milletin sırtında bir kamburudur.
İktidarın yürütme görevini Milli bir hükümete bırakması gerekir.
AKP’nin Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; Garip-gureba dediği halkın parası ile bir ev (villa) kiralamış, aylık kira olarak da 48 bin 770 lira vermektedir. Yıllık tutarını varın siz hesaplayın...
Yolsuzluğun irtikâbın içine batmışlardır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kirası ile ilgili olarak da nereye başsanız pis kokular geliyor.
AKP bir “Lale Devri” yaşıyor.
Başbakan kendisine yakın birkaç işadamına 100’ er milyon dolar getirin bir havuzda biriktirin diyor. Para tamamlanıyor ve bir gazete satın alınıyor.
Başbakan. “Zina bizim meselemizdir. Avrupa karışamaz ” diyor. Ama zinayı serbest bırakıyor.
Rasmussen, Peygamberimize hakaret ediyor. Ama Başbakan, Rasmussen’i NATO Genel Sekreteri yapıyor.
NATO ile bir olup Libya’ya saldırıyor.
40 yıllık Kaddafi’nin elinden ‘Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’nü alıyor. Arkasından Fransa ve ABD ile Kaddafi’nin kellesini alıyor.
“Kürt meselesi yoktur. Sonra Kürt meselesi vardır” diyor. Açılım yapıyor.
Bir taraftan Esad kardeştir, mayınlar temizlenmelidir” diyor Esat düşman ilan ediliyor, Esed oluyor.
İktidar siyasi rüştünü kaybetmiştir.
AKP’ye verilen oylar;
Yolsuzluğu,
Hırsızlığı,
Rüşveti desteklemektir.
Kutular içindeki 4,5 milyon doları meşrulaştırmaktır.
Şimdilerde, “Yandım Allah “ diye bağırıyor
Türkiye’nin Dışişleri’nin dinlenmesi hainliktir.
Sen bir ofisini bile koruyamıyorsun, Türkiye’yi nasıl koruyacaksın?
Milli Eğitim Bakanlığı Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiirini yasakladı.
İşte o şiir:
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Bir Bayrak Çubuk’tan Çıkacak, Türkiye’de Dalgalanacaktır.
Biz hazırız, sıra sizde!..
Gelin hep birlikte başaralım.
“BİZ KAZANIRSAK ÇUBUK KAZANACAK” dedi.