Türkiye gündemi oldukça yoğun.
Bu yoğunluk arasında AB uyum yasalarının başında gelen Vakıflar Yasa Tasarısı yeniden TBMM gündemine geliyor.
Bu tasarı, vakıfların mal edinebilmesinin ve yabancıların da vakıf kurabilmelerinin önünü açacak.
Bu meselenin yabancılarla ilgili bölümleri yine çok tartışılacak, çok şey yazılıp çizilecek.
Amacımız bu tartışmalara girmek değil.
Bu vesileyle vakıf kültürünü gündeme getirebilmek.
Vakıf, kişinin bir malı veya nesneyi, yaratıkların faydalanması için yaratıcının hizmetine vermesidir.
İslam"a göre her şey fani yalnız Allah baki"dir. Ve her şeyin sahibi de O"dur.
Bu anlayışla hareket eden kişi İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın en hayırlısı Allah yolunda harcanan, Allah yolunda harcananın da en hayırlısı halkın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayandır. düsturunu kendisine rehber edinir.
Bilir ki, insan ölünce üç şey dışında ameli kesilir. Bunlardan biri de Sadaka-i cariye (sevabı devam eden sadaka) dir.
Bu bilinçle hareket eden insan Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz ilahi emrini içselleştirir.
Atalarımız işte bu noktadan bakmış dünya ya.
Onu sömürülecek, talan edilecek bir alan olarak görmemiş.
Aksine onu imar etmiş vakıflar vasıtasıyla.
Osmanlı, Vakıf işlerini ön plana çıkarmış hem dünya hem de ahirete bir hizmet vasıtası olarak görmüştür.
Böylelikle Vakıf müesseseleri ile diğerkâmlığın zirvesini oluşturmuştur.
İslâm'ın başlangıcından beri tüm Müslüman toplumlarda da bu anlayış yaygın olmuştur. Müslümanlar toplumlar eğitimden sağlığa, ekonomiden askeriyeye kadar hayatın her alanına hitap eden vakıf hizmetleri yapmışlardır.
Bu manada; camiler, mektepler, kütüphaneler, hastaneler, kervansaraylar, dârü'l-acezeler, dârü'ş- şifalar;, çarşılar, hanlar, hamamlar, bedestenler, kışlalar, tophaneler, yollar, köprüler, çeşmeler, sebîller inşa etmişlerdir.
Hatta bu anlayış o kadar insani o kadar ince bir hal almış ki göçmen kuşlar bile düşünülüp kuşhaneler yapılmış.
Atalarımız bunu yaparken, Mustafa İslamoğlu"nun deyişiyle hasbi hizmetler oluşturmuştur. Hesabi hizmetler değil.
Bu eserler hala medeniyetimizin büyüklüğüne, insancıllığına şahadet etmektedirler tüm haşmetleriyle.
Ve birer bekçi gibi medeniyetimizi beklemektedirler.
Ancak durum bu gün iç açıcı değildir.
Bu işi layıkıyla yapanlar mevcut hamdolsun. Onlara destek olmak yapılacak en erdemli davranıştır.
Ama maalesef Vakıf medeniyetinin çocuklarının ellerinde bugün bazı vakıfların rant kapısı haline getirilmesi vicdanları yaralamaktadır.
Öyle ki Vakıf imkânları ile lojman ve makam aracı saltanatı sürülmektedir.
Bunu yapanların ne yetim hakkından, ne Hz. Ebu Bekir"in cömertliğinden, ne Hz. Ömer"in adaletinden bahsetmeye hakları yoktur.
Kim mi bunlar?
Etrafınıza dikkatli bakın. Mutlaka göreceksiniz.