Latife, Latif Olmalı

      Latife, hoş, nükteli ve ibretli söz ve fıkra demektir. Bir sohbet ortamında insanlara verilmek istenen mesaj, bir kıssa veya kelam-ı kibar (büyüklerin sözleri) yoluyla verilirse, sohbet daha canlı ve çekici olur.

      İçinde bulunduğumuz sıkıntılı toplum hayatında ibretli ve düşündürücü kıssa, fıkra ve latifelerle sohbetlerimizi renklendirmeliyiz. İş hayatımızda üretken ve başarılı olabilmemiz için bazen, fıkra ve latifelerle süslenen sıcak bir sohbet ortamına ihtiyaç duyarız.

      Karşılıklı etkileşim, bilgi ve tecrübe alışverişi sayesinde insan hem kendisini yeniler hem de stresten uzak bir ortamda gülerek öğrenme ve düşünme imkanı bulur.

      Sevgili peygamberimizin kahkaha ile gülmediği ve bunu tavsiye etmediği halde çok zaman dişleri görünecek şekilde tebessüm ettiğini biliyoruz. İnsanlara moral vermek, onların gönlünü almak ve dertleri ile dertlenmek peygamberimizin yüksek ahlakındandı. O insanlara anlayacakları dilden hitap eder daha etkili olması için bazen şaka yollu konuşurdu.

      Lamii-zade Abdullah Çelebi Latifeler adlı eserinde şöyle diyor: "O güzel yüzlü, tatlı sözlü, bütün peygamberlerin en zarifi, Allah'ın sevgilisi olan peygamberimiz (sav) latife ve lütuf sebebi ile ihtiyar bir kadına buyurdular ki: "Koca karılar cennete giremezler" O iyilik ve izzet sahibinin her kelamı hak ve her sözü mutlak doğru olduğu için o zavallı kadın, bu sözü olduğu gibi kabul edip anlayamayarak gönlü kırıldı. Nizam sahibi Rasülün bu sözden maksadını anlayamadığı için cennete girmekten ümidini kesip ağlamaya başladı. Bunun üzerine alemlerin efendisi, iyilik ve hoşlukla sözü açıp gülümseyerek buyurdular: ' Kadınlar, o günde genç ve taze olarak cennete girerler.' O zavallı kadının bu sözlerine gönlü teselli bularak hatırı hoş olup arzusuna kavuşmuş gibi için sevinçle doldu" (Latifeler, Tercüman 1001 temel eser s.12)

     Sürekli tebessüm eden ve olaylara hep olumlu yaklaşıp güzel yorumlar getiren bir peygamberin ümmeti olarak içinde dedikodu, gıybet ve aşağalama olmayan bir sohbet ortamı oluşturmalıyız. Günümüzde insanlara islamı sevdirmenin bir yolunun da eğlenerek düşündürmek ve öğretmek olduğunu unutmamalıyız.

     Müslümanın eliyle ve diliyle başkalarına zarar vermeme, maddi ve manevi yardımda bulunma özellikleri yanında "ülfet etme ve kendisi ile ülfet edilme" (iyi geçimli olma) vasıfları da vardır.

     Sevgili peygamberimiz (sav) "Mü'min, ülfet eden ve kendisiyle ülfet edilen kişidir. Ülfet etmeyende ve kendisiyle ülfet edilmeyende hayır yoktur." buyurmuşlardır.

     Bal küpü dışına bal sızdırır, sirke küpü de sirke. İyi kimselerden güzel ve iyi sözler, kötü kimselerden de kötü ve bayağı sözler sadır olur:

                               Dayima alem içre resm budur

                               Kim olur kamilün kelamı zarif

                               Habs gelmez letafet ehlinden

                               Küllü şey'in mine'l-Latif latif

     (Dünyada durum daima böyledir ki olgun insanın sözü güzel ve incedir.

     Güzellik sahibi insanlardan çirkinlik gelmez. Güzelden olan her şey güzeldir.)

     İyi insanlarla dostluk kurmak, arkadaşlık yapmak, mutluluk sebebidir. Cahil ve kendini bilmez kimseler ile bir arada bulunmak ise talihsizlik ve pişmanlık sebebidir. Onun için şair:

                               Arif ile ülfet etmek lale, mercan, incidir

                               Nadan ile ülfet etmek,akibet,can incidir.

     Latife yoluyla söylenen yatıştırıcı, uzlaştırıcı ve arabulucu bir söz, kızgın insanların öfkelerini giderebilir, geçimsizliklerine çözüm olabilir. Hatta, sağlam ve kalıcı dostluklar kurulmasını sağlayabilir. Yunus Emre bu manayı şöyle ifade eder:

                              Söz ola kese savaşı

                              Söz ola kestire başı

                              Söz ola ağulu aşı

                              Yağ ile bal ede bir söz.

     Latife, latif olmalıdır. Hem güldürmeli, hem düşündürmeli hem de öğretmelidir.