Kuşatma Devam Ediyor

Emrullah KILIÇ

 

Hangi çağda yaşıyoruz sorusunun cevabını net olarak verebilecek biri var mı bilmiyorum.

İletişim çağı mı, teknoloji çağı mı, skandallar çağı mı, kutsalın yeniden dönüş çağı mı, yoksa tüm ayyuka çıkmışlığı ile her türlü sapkınlıkların çağı mı?

Bu saydıklarımızın çoğu yüzyılımıza damgasını vurmuş durumda.

Ve açıkçası hayatımız birçok yönden kuşatılmış vaziyette.

Zihinlerimiz, işgal edilmiş coğrafyalardan farksız.

Bilincimiz parçalanmış, hakikatimiz kaybolmuş. Modern dönemlerim tabuları esir almış her şeyimizi.

Çıkış yolu arayan insan, kaybettiği yitik hikmeti bulmanın çarelerini ararken batılın ördüğü duvarlara çarpıyor çoğu zaman.

Ve post modern zamanların gerçeği olarak hak ile batıl birbirine girdirilmiş, gerçekler ters yüz edilmiş. Türlü sapkınlıklar altın tepsilerde servis ediliyor.

Tarihin her döneminde sapmalar olmuştur.

Ve bunun içindir ki Mevla her an oluş içersinde olan yaratmasıyla birlikte bu sapmalara karşın zaman zaman peygamberleri aracılığıyla tarihe müdahale etmiştir.

 Bu müdahaleler insanların tüm sapkınlıklarına rağmen ilahi rahmetin gereği olan müdahalelerdir. Yunan mitolojilerinde olduğu gibi insanı kıskanan, çekemeyen, başarısını istemediği için hayata müdahale eden zorba bir tanrının müdahaleleri değildir.

Peygamberler aracılığı ile olan bu müdahaleler yine ilahi nezaket gereği iyilik ve güzellik yoluyla en güzel bir biçimde olmuştur.

Bu nedenle nübüvvet tarihine aslında “insanlığı ikna tarihi” de diyebiliriz.

Tarihin her döneminde peygamberlerin karşısında bu ikna sürecini zorlaştıran Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar, Bel"amlar olagelmiştir. Allah, peygamberlerini bu süreçte mucizelerle destekleyerek zorbalar karşısında mahcup etmemiştir.

Peygamberlik kurumunun Hz. Muhammed"le nihayetlenmesinden sonra da bu mücadele devam etmiştir. Bundan sonra da edecektir.

Hatırlayın. Veda Haccından hemen sonra Peygamber Efendimiz hayatta iken bile Araplardan bazı kimseler peygamberlik davasına kalkışmıştı.

Ve o gün olduğu gibi şimdide peygambere, peygamberliğe, dine ve kutsala karşı olan kalkışmalar devam ediyor.

Ya kendilerini peygamber yerine koyuyorlar. Ya da peygamberi yok sayıyorlar.

En basit örneğini bu hafta Çubuk"ta görmedik mi?

''Sahte peygamber'' İskender Ali Mihr (Evrenesoğlu) ve karanlık güçler farklı şekillerde ve isimlerle çıktı karşımıza.

“Osmanlı Kültürünü Yaşatma Derneği” adı altında birleşen bu zavallılar güya haklılıklarını ispatlamak için kendilerine Kuran"dan destek arayacak kadar da cüretkarlar.

Bilerek veya bilmeyerek onlarca kişi de dinlemiş bu skandal programı.

Birtakım zaaflarının esiri olup boşlukta bulunan nice insanımız düşüyor her gün bu tuzaklara.

Hiç belli olmuyor şeytan ve dostlarının ne zaman ve nereden bizi kuşatacağı.

Şeytan vaadine sadık kalıyor.

Dosdoğru yolun üzerine pusu kurmuş oturuyor.

İnsanlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokuluyor.(A"raf 17)

O, gizli veya aşikâr çalışarak görevini yapıyor.

Ya kendi gerçekleriyle yüzleşmekten kaçınan bizler ne yapıyoruz?