Sevgili okuyucular, Dünyada ev sahibi değil ‘Kiracı’ olmalıyız. Nasıl ki bu dünyada oturduğumuz evler bizim olmadan kiralayarak ve ev sahibine belli miktarda aylık ödemeler yaparak oturabiliyorsak, gezegenimizde de aynen evinde oturduğumuz ev sahibinin kural ve kaidelerine uyarak oturmalıyız. Yok ev sahibi gibi oturacaksanız o zaman iş değişir. Dünyayı bize bahşeden ve oturup, yaşamamıza müsaade eden dünya evinin sahibi kendi evinde kendisine karşı çıkmamamızı, onun dediklerini uyguladığımız takdirde evinde rahatça oturup günümüzü sağlıklı, neşeli ve mutlu geçireceğimizi de hatırlatmaktadır. Biz de ona inanarak ‘Senin evinde senin dediklerini yapacağız’ sözünü vererek, bize uzatılan kontratı imzalamış oluyoruz. O kontrat ise ‘Fatiha Suresi’dir. Her gün en az kırk defa ev sahibimize akdimizi yineleyerek verdiğimiz sözümüzde “Hamd (övmek, övülmek); O, âlemlerin Rabbi, O Rahmân, Rahîm, O, âhiret gününün mâliki Allâh'ın (hakkı) dır. O'na mahsustur. İlâhi! Yalnız Sana ibâdet ve kulluk ederiz, sade Sen'den yardım dileriz. Bizi doğru yola hidâyet eyle. Kendilerine bol bol nîmet verdiğin bahtiyarların yoluna, ki onlar ne azıp sapmış, ne de gazabına uğramışlardır.” dedikten sonra ‘Amin’ sözüyle de duâmızı kabul eyle Allâh'ım! diyerek sonuçlandırıyoruz.
Yani bir başka ifade ile “Allah’ım senin kontrat olarak bize yolladığın bu emirlere uyacağımıza dair sana söz veriyoruz.” diyerek kulluğumuzu pekiştirince, Rabbimiz de “Sen benim dediklerime uyacağına dair altına imzanı attığın Fatiha Suresi’nden sonra uyacağın kurallar manzumesi diğer sayfalardadır, onlara da uymanı arzu ediyorum” diyerek bizi yönlendirmekte gecikmemektedir.
Dünya gezegeninde oturma süremizi de bize bu imkanı karşılıksız sağlayan ev sahibimiz bilmektedir. Bizim evde oturma süremizi bilmek gibi bir lüksümüz yok. Ev sahibi bize gezegenimizde oturma süremizi belirlediği için bizim ne kadar oturacağımıza da, O karar verdiğinden kontratın bu maddesi tek taraflı imzalanmaktadır. Bu dünyada kiracı olduğunuzu bilirseniz dünyaya fazla asılmadan, üzülmeden, tasalanmadan teslim olarak yaşarsanız mutluluğu yakalamış olursunuz. Aksine , “Ben, kendi bildiklerimi yaparım, ev sahibi karışamaz bana!” diyor veya demek istiyorsan, o zaman kontratın ilgili maddelerinde yürürlüğe girer. Hayatın tadını çıkaramaz, her zaman “Acaba ev sahibi ne zaman evimi boşalt” diyecek diye bekler durursun. Halbuki O’nun dediklerini yapabilsen veya yapma gayreti içerisinde olabilsen o zaman mutluluğu yakalamış olursun. Zaten evin sahibi oturma süresinin bitmek üzere olduğunu bir şekilde bizlere hatırlatmaktadır. Nasıl mı? Bazen saçlarımıza ak düşürerek, bazen ayaklarımızdaki ağrıları sızlanmaları artırarak, bazen de aynaya baktırarak. Önemli olan bu mesajı doğru algılayabilmemizdir.