Buğusu kalkmaz Keş Dağı"nın. Ötelerden kara bulutlar getirir, yaz kış demeden. Rahmet iner eteklerine kürün kürün.
Koyun kuzu meleşir, gökyüzü yeryüzüyle haberleşir. Kardelen boy verir; kurnalardan ab-ı hayat akar, gürül gürül; durmadan dinlenmeden.
Vaveyla ile sürerken fani alem, altı eri koynunda saklar, günlerce. Sırlarıyla maveraya ulaşan altı beden için, Ebediyyen susacaklar! zannedilir.
Defterler açılıp, hesaplar görüldükçe bütün azaları dile gelir, anlatırlar "Şahdamarından Daha Yakın Olan"a
Şu Yalan Dünya"da "işler" işlemekte, fail-i meçhuller devran sürmekte; lakin beklenen son, ağızların tadını kaçırmaktadır. Mukadder olan tahakkuk edecek, "Onlar istemese de, Kadir Mevla nurunu tamamlayacak"tır.
..
Tarihi kanla yazılmış adam, "canlı canlı" çiğner Anadolu"nun Kalbi"ni. Daha inmeden başlar çilesi. İnesi yoktur koltuktan, vazgeçmez konfordan.
Ayak yolu bile gelir günler öncesinden. Suyu Kaliforniya"dan, ekmeği Virjinya"dan. Aslı Kenya"dansa, ne gam.
Tam da bu anda, Afgan Diyarı"nda gün geçmez ki bir köy haritadan silinmesin. Snaypırlar ocaklar söndürmesin, ağıtlar arşa yükselmesin...
Kapıkulu, bekler anbean. Kilitlenmiştir hayat, çileye dönmüştür mekan. Hesabı sorulmaz Kandahar"ın, Celalabad"ın Pazarlıksa pazarlıktır! Afgan"ın, Peştun"un katline ferman!
Eller alkışa hazırdır. Üç günlük dünya için fırıldak olmaya ne lüzum! diyen adam yoktur kulislerde. A planı tamam.
Yeni hedefi Uzak Asya"dır. Zihinler durmuş, "dinde bir kardeşleri" yok edeceğini söylerken bile avuçları patlarcasına alkış almaktadır, şuursuzca.
Senden olanı önce azdırır, sonra "azınlık" der. İstikbalini, müstekbirin istikbaliyle tevhid eden ana-baba muhalefet:
Şimdi reelpolitik zamanı, adamla papaz olmanın alemi yok. Gün ola, devran döne! derdindedir. Beşer dakikalık afyon, ağzına bir parmak bal! Didişin ki, aradan ben çıkayım!
Ataları köleleştirilmiş, bu yüzdendir ki zihin bulanıklığı bilgi kirliliğine dönüşmüş adam, nabza göre şerbet vermekte, "bir senden, bir ondan" konuşmaktadır.
Bin Dokuz Yüz On Beş Paris-Vaşington hattında palazlanan Taşnak"ı kışkırtıp, Millet-i Sadıka"yı yurtsuz yuvasız bırakan Beyaz Adam"ın yalan rüzgarına kaptırmıştır kendini.
Kayar gider Nahcivan aradan, adalet terazisinde(!) sıra gelmez Karabağ"dan
Tesettüre can kurban, özgürlüksüz Cuma haram! şanlı gününün şahidi Sütçü İmam dile gelse, monşer sermayeli Uzunoluk canilerini bir bir ele verse!
.
Kürsüye, Buralar benden sorulur! edasıyla eğilen adam, Amistad"dan söz etmez. Çinke"den habersizdir.
Ecdadının hürriyet mücadelesinden dem vurmaz. Bir toplum mühendisliğidir iktidarın yolunu açan; Bilalsiz, sevgisiz.
Sen böyle kal! der, Edirne"den Ardahan"a Vahyi baş tacı edersen karşında bulursun beni. İnletirsen Heybeliada"da nakus sesini, dile benden ne dilersen!
Okullarınız tek tip olmaya devam etsin. Sakın, her sabah okul yoluna düşen yirmi milyonun kulağına kar suyu kaçmasın. Vahiyle tanışmasın, gencecik beyinler.
Fıtrata karşı her duruşu desteklerim. Yeter ki izmler çöplüğüne dönsün ülkeniz. Osmanlı yıkıldı zannetmeyin; ölümcül darbe sırada, Musul"da.
Servet bende, hafiye bende. Karşılıksız bastığım yeşillerle hükmederim dünyaya. Üretmeden kazanırım. Korku imparatorluğu kurmuşum, Laos"tan Şili"ye.
..
İki boş koltuktadır gözü. Biri, beyazlar içinde, kar misali yüreğini karlara bırakıp maveraya uçarken Sütçü İmam"ın Diyarı"nda, diğeri sürgünden döneceği anı gözlemektedir.
Biri delikanlı; öteki ihtiyar delikanlıdır halkının zihninde, bir Bilge Kral"dır tarihe not düşen.
Atlas"ın öte yakasından gelen adam! Konuş bir süre daha!
Ruanda"da, bir milyon ırkdaşını dört ayda kara toprağa düşüren organize işlerin hesabını soran çıkmaz beş yüz kırk beş"ten, nasılsa!
Kaçana namert denir! deyip, Frenk tanklarının karşısına dizleri urganla bağlı çıkan Utbe"nin torunlarının hesabı kalır Büyük Gün"e!
Cezayir"in yiğitleri ses verir, Gazze"ye, Felluce"ye
Seattle, Zapa, Pyonyang, Vietnam Söğüt"ten çıkacak bir er bekler, yüzyıllardır!