Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Özgür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karaciğer yağlanmasının, karaciğer hücrelerinde normalden fazla yağ toplanması nedeniyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu söyledi.
Karaciğer yağlanmasının Türkiye'de ve dünyada en sık görülen hastalıklardan birisi olduğunu belirten Özgür, " Bu basit hastalık tedavi edilmezse siroz ve karaciğer kanserine neden olabilmektedir. Bu hastalığı doktorların ve hastaların iyi bilmeleri ve ciddiye almaları gerekmektedir" dedi.
Özgür, karaciğer yağlanmasının şişmanlık, kanda yağlanma ve şeker hastalığına bağlı geliştiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu nedenler dışında ilaç kullanımı, uzun süreli damar yolu ile beslenme, aşırı A vitamini kullanmak, gebelik, hızlı kilo kaybı, wilson hastalığı, karaciğerde demir depolanması gibi hastalıklar da karaciğer yağlanmasının nedenlerini oluşturmaktadır. Bazı ilaçlar da karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Aşırı kalori tüketimi, yanlış ve dengesiz beslenme, yağ ve karbonhidrat tüketimindeki artış, rafine ürünler, doğal olmayan besinler ve hareketsiz, sporsuz yaşam ve ortaya çıkan şişmanlık tablosu da en sık karşılaştığımız grubumuzdur. Bunlar günümüzün en önemli sorunları olup karaciğer yağlanmasının en sık nedenlerini oluşturmaktadır."
- "Hasta, hasta olduğunun farkında bile değildir"
Türkiye'de her 5 kişiden birinde karaciğer yağlanması görüldüğünü vurgulayan Özgür, "Karaciğer yağlanması olan hastalarda genellikle herhangi bir şikayet olmaz. Hasta, hasta olduğunun farkında bile değildir. Genellikle başka bir hastalık nedeniyle hastaneye başvurduğunda tetkik edilirken karaciğer yağlanması tesadüfen teşhis edilir. Hastaların az bir kısmında bazı şikayetler görülebilir. Bu şikayetler arasında karında sağ üst kadranda ağrı, dolgunluk hissi, halsizlik, çabuk yorulma olabilir. Hastalığın ilerlemiş döneminde kaşıntı, iştahsızlık, bulantı ve sarılık görülebilir" diye konuştu.
Özgür, muayenede karaciğerde büyüme görülebileceğine dikkati çekerek, "Hastalığın tanısında, kanda karaciğer enzimlerinin ölçümü, ultrason, bazen bilgisayarlı tomografi ve MR bize yardımcı olmaktadır. Ultrasonda karaciğer beyaz, parlak görünümdedir ve genellikle karaciğerin büyümüş olduğu görülür. Kesin tanı karaciğer biyopsisi ile konur. Alınan biyopsi materyalinin patolojik incelemesi ile hastalığın tanısı ve hastalığın hem şiddeti hem de evresi tespit edilir" dedi.
- "6 ayda bir periyodik kontrolden geçmeliler"
Karaciğer yağlanmasının tedavi edilmezse ciddi hastalıklara yol açabileceğini işaret eden Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Karaciğerde sadece yağlanma varsa ve beraberinde herhangi bir iltihap yoksa bu tablo tehlikeli bir tablo değildir ve ilerleyici bir özellik göstermez. Bu hastalarda karaciğer enzimlerinden ALT ve AST değeri genellikle normaldir. Yağlanma ile karaciğerde iltihaplanma söz konusu ise bu tablo zaman içinde karaciğer hücrelerinin harap olmasına yol açar ve arkasından karaciğer sirozuna neden olabilir."
Prof. Dr. Özgür, karaciğer yağlanması tanısı konan hastaların ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ve sıkı takip edilmesi gerektiğini vurgulayarak, karaciğer yağlanması olan hastaların 6 ayda bir periyodik kontrolden geçmesi gerektiğini anlattı.
- Karaciğer yağlanması olan hastalar neler yapmalı
Karaciğer yağlanması olan hastaların ilk yapması gerekenler arasında spor, kilo vermek, belirli besinlerden, sigaradan ve alkolden uzak durmak olduğunu belirten Özgür, şunları kaydetti:
"Yapılabilecek en iyi şey özellikle beslenme şeklini değiştirmektir. Hayvansal yağlar karaciğer için oldukça zararlıdır. Hayvansal yağlardan, yağlı et gibi kolesterol içeren yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Mümkün olduğunca yağsız yemekler tercih edilmeli. Sebze, meyve, beyaz et ve lifli gıdaların tüketilmesine özen gösterilmeli. Şeker vücutta yağa dönüştüğü için karbonhidrat ve şeker tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Düzenli spor yapılmalı ve sporu yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Egzersiz de kilo vermede, karaciğer yağlanmasında önemli bir mekanizma olan insülin direncini düşürmekte ve ayrıca uzun vadeli olarak kalp damar hastalıklarında faydalıdır."