Dinle, sana bir hikaye anlatayım. Masal bilmez bizim nesil! Ninnilerle uyutmaz kuzuları, manilerle aldatmaz!
Oralarda hayat, olağan bir acıdır; sıradan bir sevinç!
Venizelos, bebe becik dinlemeden, karnındakini, anasıyla dipçikletti, bu ülkede. Henüz et kemikten ayrılmadan, bastı necis ayaklarıyla, Boğaza, Altın Boynuza.
Kırk yıllık dosttu sanki(!) Hiçbir şey olmamış, Batısında Anadolunun . Karartmamıştı hayalleri(!) Giderayak, pek sevindi, mutlu oldu.
Fetihle yıkılan heykeller, boy veriyordu yeniden.
Apollon, Zeus, Europa, Olimpos Gün yüzüne çıkıyor, toprakaltından Küfrün kolları gaflet / ihanet / dalalet üçgeninde birleşiyordu, iki yakada.
Athena, kurulacağı tepede yer beğeniyor, mimarisini nakşediyordu Hacı Bayramın Diyarına. Onursuz işlerdi, o nursuz adamların işlediği!
Dost, düşman; düşman, dosttu. Saniyesine bile hükmetmek isterken, Ne yapalım, kansız olmaz! nesebi bozuk kurgusu, kan revan içinde bırakıyordu Menemeni, Menderesi; Liceyi, Pervariyi
Gönder okula, çocuğunu!
Olur da, izbe yerlerde kurt kapar evladımı. Gönlü aydınlanmışken Hiradan Gelen Nidayla, şimdi uzak illerde, Marks düşer peşine, Lenin yetişir imdada(!)
Gelir buralara, beğenmez İffetin Sembolünü, Kurtuluşun İdolünü. Açmaz Mushafın yaprağını, tanımaz ecdadın toprağını, enstitü çocuğu(!)
Gönderemem. Yarın Hakkın huzuruna, çıkamam ate bir evlatla! Eğitimse beşikten mezara, itikadımca. Lakin kıyamam körpeye, atamam derin çukura!
Hem, benim değil mi evlat, can benim değil mi? Tilloda bin yıllık uzay medresesini, sensin tahrip eden!
Şimdi kalkmış, seferberlik ilan eden! Önce çıkaran kamuyu, kamusal alan diye, sonra kalaylayan Niye inandın? diye!
Kuracaksan bir ilgi, gönülle beyin arasında, başım gözüm üstüne! Lakin, senin tanrın cosmos! Tüm izmlere paydos!
Keyfin isterse! Zaten tipini de beğenmedim. Kırçıl sakalın, toza bulanmış şalvarın, yiril yiril kokan cizlavutunla, bir eski zaman adamına benziyorsun!
Anlayacağın kırosun! Bekle bizi, yakacak seni Tekin Alpçi çizgi!
..
Başlayalım şimdi, önce isimler Kapadokya, Trakya, Antakya, Frigya, Marmara, Ege unutulmuş atalarımızın diyarı.
Başlasın kazılar, çalsın oratoryolar! Buluşsun Hitit, Urartu, Sümer, Efes. Silinsin; Selçuk, Karahanlı, Osmanlı
Ne o öyle, kanun, ud, ney! Üfle üfle, nefes yetmez, üflemeli çalgılar. Gelsin basgitar, duyulsun viyolonsel!
İşte özlenen çağdaş ülke, aksın salonlara coşkun sel(!)
Şimdi tam da zamanı. Yoksulken halk, yorgunken toprak!
Şu Fıratın ötesi, hep ayak bağı, sanki. Ne vakit taşeronlar istila etse Anadoluyu, dikilir Eyyup sabrıyla, Selahaddin hıncıyla.
Kulp takarız Kulpa, sileriz hafızadan, mümkünse haritadan. Sustururuz bir anda, gıkı çıkmadan; dağlarız ciğerini, kırkı çıkmadan.
Musul ile Kerkükü sizin yüzünüzden alamadık! deriz, müfredata sokarız. Anarız hainler listesinde adını, koca bir coğrafyayı.
Yapılmıştır pazarlık Mondrosta, verilmiştir sözler Lozanda Psikolojik harbi başlattık mı, gerisi gövde ile baş! İstersen bu işe şaş!
Çanakkalede mezar taşları, kanı kan ile yıkar gladyonun çatık kaşları!
Mazıdağı Mazıdağı, sıra sıra kazı dağı! Çıkarsa yanık bir bez, kupkuru bir iskelet! Çekilsin zulmün eli, sen de onu terket!
Kırk dört beden, şehadete uçarken, tam da secde anında melekler kıskanırken!
Bir değil, bin sebep arasın insanoğlu! Sendedir Bilge Köyü, Anadolu tapusu!