KADER 1
Kader, ölçü ve miktar demektir. Allah"ın yaratılışta koyduğu ölçü ve yasaları ifade eder. İnsanın doğması, belli bir süre yeryüzünde faaliyette bulunduktan sonra ölmesi; dünya, güneş ve yıldızların yörüngelerinde dönmesi, gece-gündüz ve mevsimlerin olması, tabiat olayları vs. hep Allah"ın kaderi ve takdiridir.
Kader Allah"ın kainattaki düzenidir. Bu düzeni Mülk suresinin ikinci ayeti özetlemektedir:
Hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için Allah ölümü ve hayatı yarattı. O azizdir, ğafurdur. (Mülk 2)
Hayat ve hayat için gerekli sebep ve araçlar, hava, su, toprak; akıl, bilgi ve zeka; toprak ürünleri: meyve ve sebzeler; hayvani gıdalar:et, süt, bal vs. yaratılmış, insan da çalışıp güzel ve faydalı işler yapabilmesi için irade ve ihtiyar (serbest seçim) güçleriyle donatılmıştır. Tabiat, bütün zenginlikleriyle insanın faydalanması için onun hizmetine sunulmuştur. İnsanın yeryüzündeki faaliyet programı çizilmiş, neyin iyi ve kötü olduğu bildirilmiş, helal-haram öğretilmiş, sonuçları açıklanmış ve insan kendi seçimiyle serbest bırakılmıştır. Yani insan nasıl davranırsa sonucunun ne olacağını baştan bilmektedir.
Kaderi açıklamak için elimizde üç temel veri vardır: Ölüm, hayat ve faaliyet
Ölüm yaratılmış olduğuna yani bir kader olduğuna göre bunun hastalıkla veya tabii afet neticesi olması arasında bir fark yoktur. Ancak Allah insanın kendisini kendi eliyle tehlikeye atmasını yasaklamış, hayatını koruması için gerekli tedbirleri almasını emretmiştir. İnsanın bu tedbirleri alması da bir kaderdir. Yani Allah"ın yasasıdır.
Hayat yaratılmış olduğuna göre ve bu hayatın nerede ve ne şekilde sonlanacağı bizim bilgimiz dışında olduğuna göre bizim görevimiz, bilmediğimiz ve gücümüz dışındaki bir alanda boşuna vakit harcamak değil, bu hayatı, bize bu hayatı bahşeden Allah"ın gösterdiği istikamette kullanmak, onu tehlikelerden korumaktır.
Dünyada yaptığımız ve yapmamız istenen veya istenmeyen faaliyetlere gelince:
Allah insan dışındaki varlıklara, sürekli aynı işi yapmak üzere, sevk-i tabii (içgüdü) dediğimiz özellikler vermiştir. Onlarda akıl irade ve seçim gücü yoktur. Dolayısıyla yaptıklarından sorumlu tutulmamışlardır. Canlılar dışındaki varlıklar da kendileri için takdir edilen düzene göre işlemektedir. Akıl, irade ve seçim gücüne sahip olan insan, yaptıklarından sorumludur. Konulan düzene göre faaliyette bulunmuş iyi işler yapmışsa, mükafat kazanacak ve Cennet"e gidecek, kurallara aykırı hareket etmişse, haramları işlemişse Cehennem"e gidecek ve cezalandırılacaktır. İyi ve kötü fiiller ve bunların meydana gelmesi hep Allah"ın takdiriyle olmaktadır. Eğer Allah"ın takdiri olmasaydı hiçbir iyi iş ve kötü iş meydana gelmezdi. O zaman hayat ve faaliyet de olmazdı. Helal ve haram kuralları olmazdı. Cennet ve Cehennem olmazdı.
Kaderin mahiyeti meçhuldür. İnsanın sınırlı aklı, bilgisi ve zayıf algılama gücü bunu anlayamaz. Allah"ın sonsuz ilim, irade ve kudretini bizim sınırlı ve zayıf bilgimizle kavramamız neyi niçin ve nasıl yaptığını tam manasıyla anlamamız mümkün müdür? Bu, okyanusun sularını bir testiye doldurmaya çalışmak gibidir. Kulun kendisi hakkında takdir edilenleri yani kendi kaderini bilmemesi Allah"ın kula bir lütfudur. Böylece kul iradeyi elden bırakmaz, ümitsizliğe düşmez, gücünü ve aklını iyi yolda kullanarak iyiyi seçer.
Kaderle ilgili değişik görüşleri inşallah önümüzdeki yazıda ele alacağız.