Sevgili okurlarım, edep, ahlâk, terbiye ve nezaket kurallarıdır. Edebe aykırı sözler ise, insanları ayıplama, kötüleme, aşağılama, küfretme, hor görme gibi fiil ve hareketlerdir. Allah, insana düşünme ve düşüncelerini sözle ifade etme kabiliyeti vermiştir. Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu ( hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? (Beled S.8-10) buyurarak bu nimetin önemine vurgu yapmıştır. Mehmet Âkif de Allah"tan utanmak ilim ile olur diyerek konuyu pekiştirmektedir.
Dostlarım, insanların aile veya toplum içerisinde karşılaştığı problem veya kırgınlıkların temelinde çoğu zaman edebe aykırı kötü ve kaba söz söylemenin yattığı görülür. İnsanlarla ilişkilerimizde Allah"ın verdiği güzel lütuf olan dilimizi, edebe aykırı, kaba, çirkin ve kötü sözlerden korumak büyük önem taşır. Bu bağlamda sözlerimizi düşünerek, ölçüp tartarak söylemeye özen göstermeliyiz. Zira düşünmeden, sinir veya öfkeyle edebe aykırı söylenen sözler kırgınlık ve geçimsizliklere, hatta düşmanlıklara neden olmaktadır. Allah, insanlarla münasebetlerimizde sert ve kaba değil, yumuşak bir üslûpla konuşmayı öngörür: Allah"ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi (Al-i İmran S. 159)
Hz. Peygamber(S), bütün hayatı boyunca mü"minlere karşı şefkat ve merhametle muamele etmiş, kaba ve incitici konuşmaktan sakınmış, Allah"a ve ahiret gününe inanan Müslümanlara da konuştukları zaman hayır söylemelerini, ya da susmalarını önermiştir.
Yazımızı bir Temel fıkrası ile noktalayalım.
Hâkim suçlu Temel"e çıkışır ve
-Yaptığın işin utanç verici olduğunu bilmiyor musun? Bu işi yaparken hiç utanmadın mı? deyince Temel, sessiz bir şekilde;
- Utanmaz olurmiyum hâkim emice. Pu işi yaparken çok utanduğum için maske takmişumdur.