İmar Uygulamaları hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre yapılmalı. Vatandaş maddi ve manevi zarara uğratılmamalı.
Adamına göre, tabiri caizse ‘Kişiye özel’ uygulama yapılmamalı… Bu suretle birilerine rant sağlanmamalı… Gösteriş olsun, diye belirli yerler yıkılmamalı…
Batıkent ve Sincan örneklerinde olduğu gibi, İlçemizde; kente nefes aldıracak, nüfus yoğunluğunu kentin dışına taşıyacak bir uygulama hemen ve ivedi olarak başlatılmalıdır. Ancak bu suretle gelişmekte olan bir kenti Metropol’e kavuşturmuş oluruz.
Belediye de görev yapan ölçüm memurları bilgisayar başında değil, uygulamanın yapılacağı yerde gerekli çalışmaları yapmalıdır. Ayrıca, uygulamanın yapılacağı arsaların geçmişleri araştırılmalıdır.
İMARDA ÇARPIK KENTLEŞME HÂKİM
Çarpık Kentleşme, şehirlerin herhangi bir denetim gücü olmadan ve plansız olarak rastgele ve her türlü planlamadan uzak bir biçimde büyümesidir. Herhangi bir estetik kaygı gözetilmeden, insanların doğal ihtiyaçları dikkate alınmadan ve mevcut tarihi dokunun korunması düşünülmeden gerçekleşen bu kentleşme türü mevcut yerleşim birimlerinin tarihsel, kültürel ve doğal kaynaklarının tahrip olmasına veya yol açmasına sebebiyet vermektedir.
İlçe Belediyesi şu andaki imar uygulaması ile geçmişteki yanlış ve adaletsiz imar uygulamalarını düzeltmek istiyor. Aslında çok güzel bir uygulama olur. Yeter ki, Uygulamalar hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre yapılsın. Ama burada Hazreti Ömer adaleti olması gerekir.
Madem, İmar uygulamaları ile düzeltmeler yapılmak isteniyorsa;
a) Plan Krokilerinde yol ve caddeler eğri-büğrü değil, kalem gibi dümdüz olmalı,,
b) Değişiklikler her yere ve herkese şamil olmalı,
c) Yapılan plan değişikliklerinde yola işgali tespit edilen binalara eşit müdahale yapılmalı,
d) Yasalara uyan, iyi niyetli bina sahipleri mağdur edilmemeli,
e) Yasalara uymayanlar (gözü açıklar) taltif edilmemeli, bilakis cezalandırılmalıdır.
İlçenin her tarafı bulmaca labirenti (dolambaç) gibi, ayrıca çıkmaz sokaklar var. Görüntü ve çevre kirliliği yapan bina sayısı oldukça fazla.. Yapılaşmada belirli bir kural yok. Çok katlı binaların yanlarında tek katlı binalar tabiri caizse kümes gibi sırıtıyor.
Son zamanlarda yapılan binaların çoğu bitişik nizamla yapılmış. Buralarda oturanlar nefes almakta zorluk çekiyorlardır. Şu sıcak Yaz günlerinde esinti olmadığından bu tip binalarda oturan insanlar sıkıntılı günler geçirmekte..
Sokak araları çoğu yerde çok dar, kimi yerde 5, kimi yerde ise 7 m. genişliktedir. Kimi sokaklarda ise karşılıklı binaların balkonları birbirine çok yakın. Neredeyse, bir insanın atlayacağı mesafede..
Yanlışların ve hataların hepsi düzeltilmeli, cadde ve sokaklar kalem gibi dümdüz olmalı, bir köşelerinden bakınca diğer köşeleri görünmeli. İşte o zaman, “Çağdaş ve Modern Çubuk budur” diye yetkilileri ve emeği geçenleri ayakta alkışlayalım.
Belediye meclisleri, geçmişte yapılan yanlış ve adaletsiz imar uygulamalarını meclis gündemine getirip, düzeltme hakkına sahiptir. Şimdiye kadar bu konuda herhangi bir çalışma olduğunu duymadım. İnşallah ileride olur.
İlçede karşıdan baktığınızda hangi sokak ve caddenin diğer ucu görünüyor. Konuyla ilgili kaç örnek verebilirsiniz?
Deveye sormuşlar, “Boynun niye eğri?” diye,
“Nerem doğru ki?” demiş!..
İlçemiz adeta, “Çarpık Kentleşme Cenneti” .. Geçmişte yapılan hatalar şimdiye kadar süregelmiş, bundan sonra da düzeltmek ise çok masraflı…
ÇARPIK KENTLEŞMEDEN ÇARPICI ÖRNEKLER
Atatürk Caddesi’ndeki, Belediye Hizmet Binası yolun yaklaşık 4 m. içerisinde, Ziraat Bankası ise yaklaşık yolun 6 m. içerisinde.
Yine Ziraat Bankası’nın yanındaki 6. Sokağın ortasından sonraki kısmı kıvrımlı ve ucu görünmüyor. Diyeceksiniz ki hangi yolun ucu bucağı görünüyor?
Atatürk Caddesi, Çarşı İçi’nden, Ankara Bulvarı’na doğru, yol gittikçe daralıyor. Vodafone’nin ve Gülen Ticaret’in, hizasındaki binalar yolun içinde kalıyor.
Camii Kebir karşısındaki Osmanlı İnşaat tarafından yapılan bina yol içinde kalıyor.
Camii Kebir’in sol çaprazındaki Huzur Sokağa bitişik Merkez Apartmanı yol içinde..
Hükümet Caddesi yılan gibi kıvrılıyor ve kavisli. Ara sokaklar adeta çıkmaz sokak. Hükümet Caddesi’ndeki Camii Kebir’in karşısındaki Osman Gazi Sokak’ta yolun ortasındaki..
Aksu Sokağın sağ tarafındaki binalar..
Hükümet Caddesi’ndeki eski Düğün Salonu yolun ortasında.
Hükümet Konağı’nın Cezaevi istikametinde ve Sağlık Grup Başkanlığı önündeki M. Y.’nin yaptığı bina yolun ortasında..
Yine Selimiye Sokağın bittiği eski Şabanözü Kavşağı’nın (Havuzlu Kavşağın) solundaki, müteahhit M.Y.’nin yaptığı bina yolun içinde..
Selimiye Sokak ile Güneş Sokağın kesiştiği köşedeki sitenin bir binası, yolun içinde kalıyor.
Koçum Turşuları ve Askerlik Şubesi arasında kalan binalar yolun içinde..
Askerlik Şubesi ve Elmacı Market, Çubuk Çayı’nın hemen dibinde.. Keza Çay Sokağın solundaki Peynirci’nin olduğu bina ve hizasındaki binalar Çubuk Çayı’na çok yakın..
Kıbrıs Caddesi ile Cengiz Topel Caddesi arasında kalan Mercan Sokağı çok dar, apartmanların balkonları neredeyse birbirine değecek şekilde.
Santral Sokağın, Ankara Bulvarı’nın girişinde bulunan, Mercan Optik’in bulunduğu binanın balkonları yolun ortasında adeta bir şemsiyeyi andırıyor.
Berat Caddesi’nin (Mezarlık Yolu) Ankara Bulvarı girişindeki sağ taraftaki bina yolun içine doğru kavisli, hatta köşe başındaki ek inşaatı sonradan yapıldı. Bütün sokak ve caddeler yayılarak genişlerken, burada tam tersini görmek mümkündür; Yol girişte daralıyor, binanın bitişi ile sonradan genişliyor.
Kiler Alışveriş Merkezi’nin Berat Caddesi’ne bakan cephesi bariz bir şekilde yolun içerisinde.. Ve yola doğru kavisli..
Yıldırım Beyazıt Mahallesi, Berat Caddesi (Mezarlık Yolu), Şehit Sait Türkmenoğlu Sokağın her iki tarafı da Plan Krokisi’nde 7’şer m. genişlikte olması gerekirken; yolun sol tarafı 5 m, sağ tarafı ise 7 m. genişliğinde açıldı. Belediye yetkililerinin haberi olduğu halde 5 m. genişliğindeki yol halen açılmadı. Burada siyasi gücü olan vatandaşlar mı, yoksa hatırı sayılır kişiler mi var? Hani ötekileştirme yoktu, hani herkese eşit muamele yapılacaktı?
Yine Yıldırım Beyazıt Mahallesi, Berat Caddesi, Tunahan Sokağın sol tarafında kalan evlerin arsalarına, yaklaşık 2 m. girilirken sağ taraftaki evlerin arsalarına 1 cm. Dahi dokunulmamıştır. Bu yolun sağ tarafında hatırı sayılır kişiler mi var acaba?
Şeyh Şamil Bulvarı girişinin hemen sağ tarafındaki binaların (Kiler Alışveriş Merkezi’ne kadar olan) balkonları yolun üzerinde..
Aynı sokakta iki türlü yol var. Şöyle ki;
Ankara Bulvarı’nın Ziya Sokak girişi, eski Tafteks Halı Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Samur Halıları) ile KİMPAŞ arasında kalan yolun genişliği 7 m.’ dir. Bu yolun diğer tarafında ise
genişlik 12 m.’ ye çıkmaktadır. Bu nedenle 7 m. yol üzerindeki arsa sahipleri 4 kat inşaat izni almakta, haliyle de bir kat zarar etmektedirler. Bu da 3 veya 4 daireye tekabül etmektedir.
Osman Ağalara ait arsa üzerinde müteahhit K.K.’nın yaptığı inşaatta da, mevcut yapılaşmalar kesinlikle dikkate alınmamıştır.
Yıllar önce büyüklerimiz anlatırlardı; “İzzet Korman Sokak’tan gelen yol, Osman Ağaların bahçesinin içerisinden geçip ta Çubuk Lisesi’ne kadar uzanacak” derlerdi. Sonradan nedendir bilinmez, bu yol iptal edildi. Şimdi tamamı inşaat sahası oldu. Bina kaldırıma neredeyse sıfır ve yola kavisli olarak yapıldı. Balkonlar kaldırımın üstünde.. Kaldırıma mesafesi sadece 1 m. ya var, ya yok. Oysa diğer inşaatlarda olduğu gibi en az 3,5 metre yola cephesi olması gerekirdi.
İnşaat alanı (ruhsatı) bu şekilde olabilir. Ama Belediye inisiyatif kullanarak binayı en azından 3,5 m. geriye çektirebilirdi. Ama ne hikmetse bu hakkını kullanamadı. Burada mevcut yapılaşmalar kesinlikle dikkate alınmamıştır. Bu inşaata sanki bir ayrıcalık tanınmış gibi.. Buradaki ölçü ve kıstas nedir? Kişiye özel uygulama mı yapılıyor?
Yine, Çubuk Lisesi’nin karşısındaki Hilal Sokağın bitiminde, Hilal Sokak ile Dolgun Sokağın kesiştiği yerde, yolun tam ortasındaki bina..Tam bir hilkat garibesi gibi.. Yol buradan bir yılandili gibi ikiye ayrılıyor. Burada yanlış bir uygulama yapılmış; Bu binanın olduğu yer göbek olması gerekirken, ada olmuş, birilerine menfaat sağlanmış.
Örnekler say say bitmez.
Bu örnekleri verirken kesinlikle art niyetli davranmadım. Benim oturduğum evde çarpık kentleşme örneklerinden ise, hemen cezai müeyyide uygulanmalı, gerekirse yıkılmalı.. Ama yapılacak uygulama herkese şamil olmalı…
Belediye yetkilileri; Çağdaş ve modern bir Çubuk için önce bu çarpık kentleşmeyi ortadan kaldırmalı ve bunun için de gerekli düzeltmeyi (kesmeleri) yapmalıdır. Bunu da hak, adalet ve eşitlik kavramına göre uygulamalıdır.
Peki, o zaman Çubuk’ta kaç bina yıkılır? Ya da yıkılmadık kaç bina kalır?
ÇUBUK ÇAYI BİLE KORUMA ALTINDA AMA DİNLEYEN KİM?
Evet yanlış duymadınız, ‘Çubuk Çayı’ bile koruma altında..
Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığının; 14.11. 1981 tarih ve A-3165 sayılı kararında, “…İlçe Merkezinin ortasından geçen Çubuk Çayı’nın iki yanındaki ağaçlık kısımda yer alan her bir söğüt ağacının da tescil edilmesine ve bu bölgenin yeşil alan olarak değerlendirilmesine ve bahçelerinde korunmalarına” denilmektedir.
Bir zamanlar Çubuk Çayı’nın Barajın Savağından Şimdiki Sanayi Bölgesi’ne kadar iki yanın söğütlerle bezenmişti. Şimdi onların yerinde beton binalar var. Çayın her iki yanındaki bahçelerin olduğu yerde de beton yığınları (binalar) yükselmiş durumda. Bir zamanlar o güzel Çubuk Çayı’nın eski halinden bir eser kalmadı.
Kısacası, koruma altına alınması gereken yerlerin ekolojik dengesi büsbütün bozulmuş durumda.
Ayrıca çay kenarlarının belirli bir mesafesine kadar inşaat izni verilmemesi gerekir. Çubuk Çayı, DSİ’ye aittir. DSİ yetkilileri, bir zamanlar çayın her iki yanında 30 m. mesafeye kadar inşaat izni vermezlerdi!.. Şimdi ise böyle bir uygulama herhalde ortadan kalktı ki, Çayın 7-13 metre yakınına bile bina yapılabiliyor. Ve de yetkililerin bu uygulamaya sesi-soluğu hiç çıkmıyor!..
Allah göstermesin, Çubuk Çayı’ının taşması sonucu Çubuk’ta bir sel felaketi olsa, Çay yatağına yapılan binaların ve içinde oturanların başına neler gelir, hiç düşündün mü?
Ülkemizde konuyla ilgili yüzlerce olay var. Daha dün, 4 Temmuz 2012 tarihinde Samsun’da bir ‘Sel Felaketi’ yaşadık. Samsun’un Canik İlçesinde Mert Irmağı’nın taşması sonucu Kuzey Yıldızı TOKİ konutlarındaki apartmanların zeminlerini su basmış 6’sı çocuk 12 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Ne zaman unuttuk?
Çubuk Çayı’nın her iki tarafında koruma altına alınmalarına rağmen asırlık söğütler acımasızca katledilmiş, bahçeler beton yığınlarına dönüşmüş, yeşillik ortan kaybolmuştur.
Eskiden, İlçenin en yüksek yeri olan ‘Kurban Tepe’nin en yüksek yerinden ilçeye baktığınızda ağaçlardan evleri göremezdiniz. Şimdi gidin bakın ne görüyorsunuz?
Bu nedenle eski Çubuğu özlüyor ve istiyorum…
İLÇEDE YENİ YERLEŞİM MERKEZLERİNE İHTİYAÇ VAR
İlçenin imar durumu o kadar karmaşık ki, şuradan başlayayım da ilçenin imarını düzelteyim diyebileceğiniz bir yer yok. Bir de hak, adalet ve eşitlik kavramına göre bir uygulama yapmaya kalkarsanız, altından kalkamazsınız. Böyle bir ortamda, bir belediye başkanının ilçede imar uygulaması yapması için ya deli olması lazım, ya da belediye bütçesinin buna çok müsait olması lazım.
Şu andaki imkânlarla özellikle de Metropol İlçe olduktan sonra daha da kısıtlı hale gelmiştir. İlçedeki çarpık kentleşmeyi ortadan kaldırmak kesinlikle mümkün değildir. Ancak ve ancak gücünüzün yettiği kadar küçük uygulamalar yaparsınız. Bu defa da birilerini sevindirir, birilerini de haksız yere küstürürsünüz, ah alırsınız.
O halde Batıkent ve Sincan örneğinde olduğu gibi, yeni yerleşim merkezleri (cazibe merkezleri) kurmak elzem olmuştur.
İlçede şimdilik bu tür yerler mevcuttur. İlçemiz bu konuda şimdilik çok zengin. .Örneğin;
a) Kargın, Ömercik, Akkuzulu ve Sünlü güzergâhı,
b) Kargın, Kızılöz, Aşağı Çavundur ve Karaağaç güzergâhı,
c) Karaağaç, Gökçedere, Ağılcık ve Yazır güzergâhı.
Bu güzergâhlarda, yerine göre sistemli olarak ya ada bazında, ya da biner m2.’lik parseller yapılır. Buralara % 30, inşaat ruhsatı verilir. Ve buralara çok katlı, otoparklı, yeşil alanı bol apartmanlar ve hatta rezidanslar yapılabilir.
O zaman da kuzey, güney, doğu-batı cephe ayrımı yapılmaz. Bütün binalar güneş görür. Çocuklar cadde ve sokaklarda değil, evlerinin bahçelerinde oynarlar. Araç sahipleri de araçlarını güvenli bir şekilde kendilerine tahsis edilen yerlere park ederler.
ÇOK KATLI BİNALAR YAPILMALI
İlçemizde çok katlı apartmanlar yapılmalı. Bugün ilçemizde yanlış bilmiyorsam, önünde 7 m. genişliğinde yolu olan parsellere 4 kat, 12 m. yolu olan parsellere de 5 kat, ‘inşaat izni’ veriliyor.
Pursaklar, ilk kurulduğunda Çubuk kazasına bağlı bir köy imiş.
1970 yılı başından itibaren Pursaklar’ın çevre İl ve İlçelerden gelen vatandaşlarla nüfusu hızla artmış, 1987 yılında Belediye teşkilatına kavuşarak Belde sıfatını almıştır.
2008 yılında çıkarılan belediyeler kanunu ile de ilçe statüsüne kavuşmuştur. Pursaklar İlçesi kısa zamanda hemen her konuda gelişmiştir. Şimdilerde 1/5000’likler yapılmaktadır.
Pursaklar İlçesi’nde özellikle de heyelan bölgesinde 10-12 katlı binalar yapılabiliyorsa, İlçemizde de zemin etüdü ve çevre şartları araştırılarak, çok katlı, otoparklı, yeşil alanı bol yeni mahalleler (cazibe merkezleri) kurulabilir.
Daha dün ilçe olup bizi fersah fersah geçen Pursaklar İlçesi’nde çok katlı binalara rastlamak mümkün… Hatırlarsınız; Burada bir zamanlar ‘Heyelan Bölgesi’ diye Ankara yolumuzun güzergâhı değiştirilmişti. O yeri hatırlarsınız. Hatta burada bir zamanlar Menderes Parkı vardı. Burası aynı zamanda bir dere yatağı idi. İşte burada bile bugün 10-12 katlı apartmanlar yükselmiş durumda.
Üstelik bizde Pursaklar İlçesi gibi Metropol ilçeyiz. Bizde de zemin etüdü iyi yapıldığında yukarıda bahsettiğim güzergâhlarda, çok katlı binalar yapılabilir.
Sonradan bu alanlar; marketler ve sosyal tesislerle bezenir, birer cazibe merkezi haline getirilir. O zaman da ilçe merkezinin (yaşanılabilir) bir özelliği kalmaz, İnsanlar buraya akın eder. O zaman da bulundukları yerleri birer birer terk ederler. Bina ve mesken sahiplerinin Bugün m2. ‘sine 500-1000 TL. istedikleri yerleri tabiri caizse cüzi bir miktara
istimlak edersiniz. İlçe insanları yeni yerleşim merkezine akın edince boşalan bu yerlerde istediğiniz imar değişikliğini, tadilatını rahatça yaparsınız. Yoksa bugün yaptığınız imar uygulamalarında olduğu gibi kimseyi memnun edemezsiniz.
İLÇENİN EN BÜYÜK SORUNU OTO PARK
İlçede son ayların en büyük gündemi, Kıbrıs Caddesi’nin ( yarısının) trafiğe kapatılması ve Atatürk Caddesi’nde ki tek yönlü trafik uygulamasıdır. Bu konuda anketler bile yapıldı.
Oysa ilçenin en büyük sorunu ‘oto park’ sorunudur. Bütün cadde ve sokaklar park etmiş araçlarla dolu. Cadde ve sokaklarda insandan fazla araç var.
Çift yön uygulaması olan yollarda bile bu sorun hala yaşanıyor. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; Burak Petrol’den başlayan, Cevher Alışveriş Merkezi’nin önünden geçen ve Terminale kadar uzanan yol bir başka ifade ile Mevlana Sokağı, çift yönlü olarak araç trafiğine açıktır. Bu yol daha dün imar uygulaması çerçevesinde genişletildi. 1 Ağustos Çarşamba günü saat 17.30’da bu yolun fotoğrafını çektim. Yolun iki tarafı da park etmiş araçlarla dolu idi. Keza, ‘Peynirci Market’in olduğu Çay Sokağı da öyle idi. Bazı yerlerde iki araç yan yana park etmişti. Araç sahipleri herhalde Cevher Alışveriş Merkezi’nde veya Peynirci Market’te alışveriş yapıyorlar zannettim. Ama yanılmışım. Marketlere girip baktım, içeride birkaç müşteri vardı. Demek ki, araç sahipleri buralara alışveriş için gelmemişler, sadece araçlarını park etmişlerdi. Hani bu yol genişletmesi ile Çubuk nefes alacaktı? Demek ki tek bir uygulama ile olmuyor.
İlçe merkezi Atatürk Caddesi (Çarşı İçi) iken, tek yön uygulaması sonrası şimdilerde Cengiz Topel Caddesi oldu.
Atatürk Caddesi’nde şimdilerde tek yön uygulaması var. Bu Cadde’nin sağındaki ve solundaki işyeri sahipleri tek yön uygulamasından şikâyetçi ve bu Cadde’nin ‘ivedi’ olarak çift yön uygulamasına geçilmesini istiyorlar. Oysa çift yön uygulamasında Cadde’nin sağına ve soluna araç park edilemiyordu. Üstelik bu araçlar trafik ekipleri tarafından ya parka çekiliyor, ya da cezai müeyyide uygulanıyordu. Oysa şimdi rahatça park edilebiliyor. Peki, park eden bu araçlar Cadde üzerindeki işyerlerinden alışveriş mi yapıyor? Hayır, araçları akşama kadar buralarda duruyor. Kimsede rahatsız etmiyor. Sonra Çubuk sadece Atatürk Caddesi’nden ibaret değil…
24 m. genişliğinde olması gereken yolun genişliği kimi yerlerde 10 veya 14.’dir. Peki geriye kalanı neredelerde, kimler ve nasıl yuttu, bunların hesabını sormamız gerekirken, nelerle uğraşıyoruz? Şapkanızı önünüze alın ve bir düşünün?
Kıbrıs Caddesi’nin sadece yarısına kadar (yaklaşık 135 m. uzunluğundaki kısmın) trafiğe kapatılması yanlış ve adaletsiz bir uygulama olmuştur. Kıbrıs Caddesi’nin tamamı tek yön olarak trafiğe açılsaydı, kimse şikayetçi olmazdı.
Pozitif ayrımcılık olmaması için, ilçedeki tüm cadde ve sokaklarda tek yön uygulaması yapılması gerekir.
İlçede yeni yapılan inşatlarda bile oto park sorunu halledilemedi. 12 dairelik, 15 dairelik binalarda (birkaçı hariç) formalite olarak oto parklar konulmuş durumda. Bu yüzden binaların kısıtlı olan oto parklarına birkaç araç park ediyor, diğerleri de en yakın cadde ve sokaklara park ediyorlar. Üstelik bu binalara bir de iskân ruhsatı veriliyor. Hayret bir şey…Belediye yetkililerinin bu konuda çok titiz olması gerekmez mi?
BAŞKAN ÖZDEN CESARETLİ …
İlçemizdeki ‘Çarpık Kentleşme’ tabii ki, bugünün işi değil. Burada geçmişteki yanlış ve eksik uygulamaların büyük izleri mevcut. Bu nedenle de içinden çıkılamaz karmaşık bir durum almış..
Çarpık Kentleşme’ye neden olarak da; Başta siyasi ayrımcılık olmak üzere, senin adamın, benim adamım, kişisel ego’yu tatmin, zengin-fakir, güçlü-güçsüz gibi faktörleri sayabiliriz.
Başkan Özden İmar uygulamalarında çok cesaretli, ama Belediye’nin maddi imkânları oldukça kısıtlı. Çünkü; Metropol İlçe olduğumuz 23.07.2004 tarihinden beri ilçemizin İller Bankası hesabından her ay 400-450 bin liralık bir meblağ, Büyükşehir Belediye’nin hesabına aktarılıyor. Bir başka ifade ile Büyükşehir Belediyesi ilçeye yaptığı hizmetleri, bizim karakaşımıza, kara gözümüze hayran olduğu için yapmıyor. Paramızı aldığı için hizmet veriyor. Hizmet verenlerden yine de Allah razı olsun..
Belediye, ilçenin İller Bankası hesabından geriye kalan parasını da ancak çok önemli harcamalar için kullanıyor. Oysa, Belediyenin imkânları bugünkünün aksine, sonsuz olsa idi, Başkan Özden, ilçedeki tüm çarpıklıkları giderecek imkânlara sahip olacak, o zaman da belki tüm çarpıkları giderecek, ilçe en azından düzlüğe çıkacaktı.
Maddi her türlü olumsuzluğa rağmen Başkan Özden’in, imar uygulamalarını başlatması büyük bir cesaret örneğidir. Bu iş her babayiğidin harcı değildir. Başkan Özden Buna rağmen kimseyi memnun edemiyor. Çünkü, ilçede herkes kendi menfaatini düşünüyor. İlçe ve toplum menfaatini ve ilçenin geleceğini hiç düşünen yok.
Burada haklı olanlar da var. Örneğin İlçedeki imar uygulamaları ile ilgili olarak konuştuğum hemen herkes, “İmar uygulamaları herkese şamil olmalı, Hak, adalet ve eşitlik ilkelerine göre uygulama yapılmalı” diyor. Doğru söze ne denir?
BAŞKAN ÖZDEN DUR DURAK BİLMİYOR
“Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” gerekir. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz; Her türlü (maddi) olumsuzluğa rağmen Başkan Özden çalışmalara gece gündüz demeden devam ediyor.
Başkanın gönlünde yatan en önemli uygulama, mevcut binaların sığlığının ortadan kaldırılması olsa gerek. Çünkü bunu zaman zaman toplantılarda dile getiriyor. En büyük handikabı ise kent merkezinde hala kadastro parsellerinin olması. Bu ise Başkan Özden’in uykularını kaçıran bir olay olmalı…
Başkan Özden, yaptığı bir basın toplantısında, “Merkez mahallerde alt yapı ile ilgili çalışmalar tamamlanmak üzere.
Cengiz Topel Caddesi’nde heterojen bir yapı vardı. Galericiler ve traktörcüleri buradan kaldırdık. Homojen bir yapı oluşturduk.
Yola tecavüz olan binaları ortadan kaldırıyoruz.
Doğalgazı yaygınlaştırdık. Sosyal tesisleri artırdık.
İmar uygulaması ile 3-4 m. genişliğindeki yolları 7 m.’ye çıkarttık.
İlçeye, Gölbaşı ve Pursaklar’dan müteahhitler gelmeye başladı. Bunda Büyükşehir Belediyesi, Karayolları ve Belediyemiz arasında yapılan protokol gereği, yapımı biten 6 şeritli yolun büyük rolü oldu.
Ayrıca, Belediyenin yapmış olduğu imar, yol ve alt yapı çalışmaları sonucu ilçede bir sirkülasyon var.
Amacımız Çubuk halkına faydalı olmaktır. Kusurlar olabilir. Ama kusurlar kasti olmamalı.. İlçe için çalışmalıyız. Bir şeyler yapmak gayretinden hiç vazgeçmedik.
Vatandaşlardan olumlu tepkiler alıyoruz.
Çubuk’un her tarafında imzamız var. Bu konuda vicdanımız ve gönlümüz rahat. Herkes benim vatandaşım” diyerek halktan destek istemişti.
Bu da bir başkanının en tabii hakkıdır. Çünkü Başkan Özden’i seçenler sizsiniz. Bir başka ifade ile oy vererek O’na yetki verdiniz. O’ da sizin verdiğiniz yetkiye dayanarak sizler adına hizmet veriyor. Bu nedenle ağlamaya, sızlamaya hiç kimsenin hakkı yok. O’nun başarısı sizin başarınızdır. Bu nedenle ilçeye yazık etmeyin, ilçe için çalışanlara destek verin.
Çalışan herkes hata yapar. Kimse dört-dörtlük değildir. Başkan Özden’in de eksikleri ve yanlışları vardır ve olacaktır. Önemli olan bu yanlışları ve hataları kabul edip, doğrusunu yapmaktır.
Hatayı anlayıp, geriye dönmekte yiğitliğin şanındandır. Belediye yetkililerinin bunun üzerinde biraz düşünmesi gerekir.
İMAR UYGULAMASI HERKESE ŞAMİL OLMALI
İmar uygulamalarında çifte standart uygulanmamalı, uygulamalar herkese şamil olmalı. Zengin-fakir, unvanlı-unvansız, partili-partisiz kim olursa olsun herkese eşit ve adaletli davranılmalıdır. Belediye kişiye özel uygulama yapmamalıdır.
Belediyecilik; halkın çoğunluğunun istediği uygulamaları yapmak, istemediği şeyleri yapmamaktır. Böyle olursa halka hizmet, Hakka hizmet olur.
Bir Hadis-i Şerif’te ise, “Sizin en hayırlınız halka faydalı olanınızdır” buyrulmuştur.
Bu nedenle ilçede görevli tüm yöneticilerin hayırda yarışması gerekir. Tabii ki bu tek taraflı olmamalı… Halkın da yöneticilere destek vermesi gerekir. O zaman ilçemizde bütün sorunların üstesinden geliriz.