İlçede Otopark Yok (4)

Şuayip Yaman Görünen Köy

GÖRÜNEN KÖY...   

   İLÇEDE ASAYİŞ BERKEMAL MI? 

İlçede Otopark Yok (4)

 

İlçede otopark ihtiyacı had safhada, trafik ve park yeri çilesi yıllardır bitmek bilmiyor. Trafik arapsaçına döndü. Ama yöneticilerden tık yok.

Gayri nizami araç parkları ilçede yaşamı olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ediyor.

Öyle ki ilçenin ana caddeleri dâhil her taraf açık otopark olmuş durumda. Durum böyle olunca kent adeta kent olmaktan çıkmış, İlçe tamamen bir pazar yeri haline gelmiştir.

İlçe Trafik Komisyonu’nun bu konuda etkili kararlar almaması ve alınan kararların da etkili bir şekilde uygulanmaması nedeniyle cadde ve sokaklar ile birlikte kaldırımlar bile araçların park yeri haline gelmiştir. 

İlçede yeterli otopark olmadığı için cadde ve sokaklarda çift taraflı parklar oluşuyor. Kimse aracının emniyetini düşünmüyor. Ara sokaklara bakıldığında çift taraflı parklar nedeniyle başka bir aracın geçmesi bile sıkıntı haline gelebiliyor.

 

Bir zamanlar otoparka kapatılan Çarşı İçi’nde bile araç park etmek de onca engellemeye rağmen artık serbest oldu. Sokak ve caddeler sağlı sollu oto parktan geçilmiyor. Cadde ve sokakların çoğunda insandan fazla araç var. Bu araçlar izinsiz olarak apartman önlerine araçlarını park ediyorlar. Hatta kaldırımları bile çizip kendi malları gibi kullanan apartman sakinleri var.

 

Allah vermesin bir apartmanda hasta olsa araç yoğunluğundan ambulans dahi yaklaşamaz. Bazen de bir işyerinin önüne araçlarını park ederek, o işyerinin önünü kapatıyorlar.

 

İlçede trafik tek yönlü olarak işlemeli.. Araç trafiğine çift yön olarak açılan cadde ve sokaklarda her iki tarafa da park edilen araçlar yüzünden karşıdan gelen araçlar zor anlar yaşıyor (iki araç yan yana geçemiyor).

 

Ankara Bulvarı ve Çarşı İçi’nde trafik ekipleri araç parkına müsaade etmiyor. Bazen de  buralarda 2’li park bile serbest. Araçlar ve yayalar trafik yolunda neredeyse kol kola yürüyorlar.

 

Yine Ankara Bulvarı üzerinde özellikle Harikalar Diyarı, Dallen, Başgimpa ve kurallara zaman zaman uyan Yunus Market gibi mağaza ve marketlerin önünde dikey park etmek serbest. Buralarda Devlet Yolu tek şeritten işliyor. İlçe Kaymakamı, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, Zabıta Müdürü ve trafik ekipleri her gün buradan geçiyor. Ne hikmetse devletin etkili ve yetkilileri buralara kesinlikle müdahale edemiyorlar.

 

Vatandaşlar yaya kaldırımını kullanmıyorlar. Bu kaldırımların geneli de işyerleri tarafından işgal edilmiş durumda. İnsanlar bir ekmek, bir gazete ve bir kutu kibrit almak için 30-50 metrelik mesafeye bile araçla gidip geliyorlar. Ondan sonra da yokluktan ağlıyorlar veya hastalıktan şikâyet ediyorlar. Araç tabii ki bir ihtiyaç, hayatın olmazsa olmazı ama yerinde ve zamanında kullanmak lazım, her yere araçla gitmek ise israftır ve lükstür...

 

 

İlçede “Oto Parka Gider “ Levhası Yok

 

Evet, yanlış duymadınız ilçede bir tane dahi “otoparka gider” levhası yok. Ama İlçe trafik ekipleri araçlara, “aracını bulunduğu yerden çek”, “devam et”, “aracınıza cezai muamele uygulanacaktır” diye ikaz da bulunuluyor, bazılarına da ceza yazılıyor.

 

 Çok Katlı Oto Parklar Yapılmalı

 

İlçede çarpık kentleşme yüzünden oto park sorunu yaşanıyor. Şu andaki yapılaşmada buna çare değil. Üstelik sorun üzerine sorun çıkıyor. Bu nedenle çok katlı oto park yerleri tespit edilmeli ve ivedi olarak hizmete sokulmalıdır.

 

 Devlet Yolu Bile İşgal Ediliyor

 

Yine cadde ve sokaklar birtakım marketlerce işgal ediliyor. Özellikle de Devlet Yolu (Ankara Bulvarı).. Ankara Bulvarı üzerindeki trafik üç şerit yerine ne hikmetse tek şeritten işliyor. Bu işyerleri neye dayanarak devlet yolunu işgal ediyor? Belediye ve İlçe Trafik buna neden seyirci kalıyor?

 

 Trafik ekiplerinin denetimleri yeterli değil, tabiri caizse formaliteden öteye geçmiyor. Ekipler yanlış park eden araç sahiplerini ancak anonslarla ikaz edebiliyor. Ama dinleyen kim? Dünün caydırıcı özelliği olan çekiciler bile tarihe karıştı… Önceden çekiciler çare değildi ama caydırıcı bir özelliği vardı. Şimdilerde çekici olsa kaç yazar. Çünkü ilçede araç sayısı eskiye nazaran kat kat arttı.

 

 Otobüsler SOS Veriyor

 

Metropol İlçe olduktan sonra 45 kişilik otobüsler, Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından kaldırıldı (Belediye otobüsleri de dahil). 27-31 kişilik otobüsler hizmete girdi. O tarihlerde bu otobüslerin Çubuk ilçesi için neden uygun olmadığını yazdım.

 

Kısaca bu otobüslerin çok dar olduğunu bu nedenle iki yetişkinin yan yana oturamayacağını, kalp ve astım hastalarının rahatsızlanacağını, kadın-erkek yolcuların istemeyerek de olsa sıkışıklıktan tacize uğrayacağını, bu otobüslerin özellikle Kış aylarında yağmurlu yollarda en ufak bir frende savrulacağını, Allah vermesin olası bir kazada hasar ve insan zayiatının daha fazla olacağını, hatta yolcu kapasitesi az olduğu için, otobüs sahiplerinin daha fazla yolcu alarak masraflarını karşılama yoluna gideceklerini yazmıştım.

 

 Hatta bu otobüslerin yapılışları itibari ile sürat yapmaya elverişli olmadıklarını, süratleri arttıkça savrulacaklarını, yağmurlu ve karlı havalarda (kaygan zeminde) kaydıklarını da yazdım. Allah vermesin bir kaza anında neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Kısacası bu otobüslerden, “sadece öğrenci servisi olur” dedim. Ama dinleyen kim, kime anlatıyorsunuz?

 

Zaman zaman özel halk otobüsü sahipleri ile fazla yolcu konusunda konuşuyorum. Onlar da her defasında; “Otobüslere fazla yolcu almayı biz de istemiyoruz. Ama almak zorunda kalıyoruz. Çünkü kazanamıyoruz” diyorlar. Şimdilerde özel halk otobüslerinde yeni bir düzenlemeye gidildi. Ve oturak yolcu 20, ayakta yolcu 15 oldu. Değişen bir şey olmadı. Buna rağmen sabah ve akşam bazı saatlerde bu otobüsler hala hınca hınç dolu olarak yolcu taşımaya devam ediyorlar.

 

Sıkışıklıklar sabah ve akşam saatlerinde oluyor. Bu saatlerde, halk otobüsleri 5 dakikada, EGO otobüsleri de 20 dakikada bir kalktığı halde, otobüslerdeki sıkışıklıklar devam ediyormuş. Bu konuda şikayetler oldukça fazla.. Vatandaş bir sonraki boş otobüsü tercih etmeden, dolu otobüse binmekte ısrar ediyormuş.

 

Bir sonraki otobüsü neden beklemediğini sorduklarında ise, “ne yapayım işim acele, çok geç kaldım” diyormuş. Bu nasıl sorumsuzluk ve vurdumduymazlıktır. Her gün işiniz bu kadar acele mi? 10 dakika önce Terminal’e gidip otobüse oturarak seyahat etseniz kıyamet mi kopar? Örneğin özel halk otobüslerinin 50-60, EGO otobüslerinin de 80-100 yolcu ile seyahat ettiklerine zaman zaman şahit oluyorum.

 

Duyarlı vatandaşlardan da bu konuda şikâyetler duyuyorum. Dolu otobüse binen vatandaş, şikâyet eden vatandaş, bu ne iştir? Allah esirgesin, bir kaza esnasında zayiat ne olur, düşünmek bile istemiyorum. Özel halk otobüsü sahiplerine şimdilerde bazı çevrelerden 45 kişilik otobüs almaları için dayatılıyormuş. Araç sahipleri bu otobüsleri hangi para ile alacaklar? Şu anda ellerindeki araçları satsanız 50 bin liraya alıcı bulamazsınız. Adama sormazlar mı, “para etmeyecek bu araçları niye aldınız, o zaman aklınız neredeydi?

      

İlçenin Her Yeri Otopark ...

 İlçede otopark yok. Ama her cadde ve sokak adeta otopark...

“Sınırlı Süreli Park Bölgesi Levhası’nın bulunduğu Atatürk Caddesi (bir kısmı) ve Kıbrıs Caddesi (135 m.lik kısım) PTT caddesi ve Santral Sokağın Atatürk Caddesi girişinin bir kısmında UKOME’nin koyduğu “Sınırlı Süreli Park Bölgesi Levhaları” var. Ve bu bölgelerde trafik ekipleri araçlara sürekli cezai müeyyide uyguluyor.. 

Trafiğin yoğun olduğu Atatürk Bulvarı, Kıbrıs caddesi(bir bölümünde), Mevlana Sokak, Hükümet Caddesi, Selimiye Sokak, Adnan Menderes Bulvarı, PTT Caddesi (bir bölümünde), Hükümet Caddesi ve Cengiz Topel Caddesi’nde “Sınırlı Süreli Park Bölgesi Levhaları” yoktur.

Özellikle Atatürk Bulvarı, Adnan Menderes Bulvarı ve Cengiz Topel Caddesi, Berat Caddesi, Büyükşehir’in  uygulamalarına dahil değil midir? Buraların reklam gelirleri Büyükşehir’e aittir. Durum böyle iken UKOME bu caddelere neden “Sınırlı Süreli Park Bölgesi Levhası” koymuyor? Bu uygulama ile Atatürk ve Kıbrıs Caddesi, PTT Caddesi’ne araç park edenler cezalandırılmış olmuyor mu? Bu uygulama çifte standart değil mi?

Üstelik buralara rast gele araç park edilmektedir. Üstelik de çapraz olarak.

 Hatta Kiler Market’in ve özellikle de Devlet Yolu (Ankara Bulvarı) üzerinde faaliyet gösteren Harikalar Diyarı, Dallen ve Başgimpa’ nın önündeki devlet Yolu işgali neredeyse hemen her gün devam etmektedir.

Zabıta ve Trafik ekipleri de bu güzergâhtaki adaletsiz uygulamalara, ne hikmetse hiç ses çıkarmamakta tabiri caizse seyirci kalmaktadır. Her gün bu güzergâhtan geçerim bu işyerlerinin önünde ne bir zabıta ve ne de bir trafik polisini uygulama yaparken görmedim.

Bu güzergâhtaki adaletsizlikle ilgili birkaç haber yaptım. Ne İlçe Kaymakamlığından, ne Belediye Başkanlığından, ne Emniyet Müdürlüğünden, ne zabıtadan ve ne de İlçe Trafik Ekiplerinden kalıcı ve adaletli bir çözüm ortaya koyan olmadı. Demek ki buradaki işyeri sahipleri çok torpilli olsalar gerek... Gerçi bu mağaza ve marketlerin yetkilileri araç sahibi müşterilerine, “arkada park yerimiz var” deseler de, araç sahipleri bunu dinlemeyip yola park ediyorlarmış... Bu durum ne kadar inandırıcı yorumu size bırakıyorum.

Belediye Başkanı, Allah rızası için lütfen!.. bu işyerlerinin önünde birkaç dakika dursa da rezaleti bir görse!.. Ama göstermezler...

Belediye, UKOME’nin koyduğu Sınırlı Süreli Park Levhaları’nın önüne bile süreyi belirten bir levhayı koyamadı veya koymak istemiyor. Üstelikte Belediye sorumluluktan kaçmak için,  topu sürekli UKOME’ye atıyor. 

Eski bir Emniyet Müdürü yaptığı bir açıklamada, “Belediye’nin hatası yüzünden araç sahiplerine hafta da 35 bin, ayda ise 150 bin lira ceza kesiyoruz” demişti.

Kaldırımlar ve Yollar Kamunun Ortak Kullanım Yeri...

Tabii ki kaldırımlar ve yollar kamunun ortak kullanım yerleridir. Kaldırımlar ulaşımlarının rahatça yapabilmesi amacı ile yayalarımıza, araç park yerleri de tüm araç sahiplerine aittir.

İlçenin hemen hemen her sokak ve caddesi neredeyse yaya kaldırımları da dâhil olmak üzere araçların “otoparkı” oldu. Neredeyse her sokak ve cadde de bazen insandan fazla araç oluyor.

İlçenin neresinde “oto parka gider” levhası var? Gösterebilir misiniz?  Çünkü yok. Böyle bir levha olsa araç sahipleri rast gele yerlere park etmezlerdi.

Başkan’ın, evinin önü bile bazen park eden araçlardan geçilmiyor. 

Başkan’ın elindeki kadro ile başı çok ağrıyacak gibi...

İlçe 23 Temmuz 2004 tarihinden beri “Metropol İlçe” statüsünde..

İlçede 7 merkez ve 77 de köyden mahalle olmak üzere 84 mahalle var. Bunların hepsine de; Zabıta, temizlik, imar ve alt yapı gibi belediye hizmetleri, asayiş, güvenlik v.b. gibi de genel idari hizmetleri gitmek zorunda.

Üstelik ilçe nüfusu yaklaşık 85 bin, yüzölçümü de 1.362 km2.’dir.

Belediye zabıtasının elinde şu anda 23 personel ve iki ekip aracı var. Keza temizlik işleri de üç aşağı, beş yukarı öyle..

Bu sayılarla ile mahallelere hangi hizmeti sağlıklı olarak verebilirsiniz? Bu personel ile ilçedeki 7 mahalleye bile hizmet veremiyorsunuz, 77 mahalleye nasıl hizmet vereceksiniz? Verirsiniz ama ancak göstermelik ve formaliteden öteye geçmez. Kimseyi kandırmayalım.

Keza diğer hizmetlerde adet yerini bulsun cinsinden veriliyor...

Araçlar gürültü ve çevre kirliliği yapıyor...

 

İlçede inşaatlar mantar gibi büyüyüp-yükseliyor. İlçe ekonomisi açısından sevindirici bir olay...Ama bunların genelinde otopark yok. Olanlar da yetersiz. Örneğiz 10 dairelik bir apartmanda formalite icabı 4-5 araçlık otopark var. Böyle olunca da araçların çoğu apartman önlerindeki cadde ve sokaklara park ediliyor. Belediye yetkilileri bu inşaatlara nasıl “İskân Raporu” vermiş?

 

İlçe halkı egzoz, patinaj ve araçlardan yükselen müzik seslerinden sabaha kadar uyuyamıyor. Özellikle gece geç saatlerde hastalar, ertesi günü işe ve okula gidecek vatandaşlar uyuyamıyor. Rahatsız olan vatandaşlar 155 Polis İmdat’ı arıyorlarmış, ama onlarda polisin sorduğu sorulardan şikâyetçiler...

 

Sürücülerin çoğu bırakın trafik kurallarına uymayı, sigara küllüklerini dışarı dökerek çevre kurallarına da uymamakta çevreyi kirletmekte, bu konuda kendilerini uyaranları da terslemekte ve daha da ileri giderek hakaret etmekte ve üzerlerine giderek dövmeye yeltenmekte imiş...

 

Bazı sürücüler de araç kullanırken dakikalarca cep telefonu ile konuşmayı sürdürüyor.

 

Yeni ehliyet alan gençlerin çoğu ise maalesef saygısız ve kural tanımaz. Daha dün bir, bugün iki demeden hemen birer trafik canavarı olup çıkıveriyorlar. Bunda sürücü kurslarının büyük sorumlulukları var. Sürücü kurslarında kursiyerlere ahlaki ve manevi eğitimler de verilmeli.. 

 

 Evet, ehliyet alanlar genelde araca biner binmez (bazı istisnalar hariç) anında “Trafik Canavarı” oluveriyorlar. Ne yapalım, diyecek bir şey yok. Onlara aileleri başta olmak üzere dur diyen de yok. Çünkü her halükarda üzülen onlar oluyor. Ama iş işten geçtikten sonra.. O zihniyette olanları Allah’a havale ediyorum. Nasıl biliyorsa öyle yapsın.. Sizlerde öyle yapın.. İnsanlar trafik eğitimini sürücü kurslarında değil, öncelikle ilköğretim yıllarında almalı..

 

Trafik cezaları caydırıcı olmaktan çıkmıştır. Çünkü 50, 100, 500 liralık cezalar bizim vatandaşlarımızı hiç mi hiç etkilemiyor, birilerinin tabiri ile ırgalamıyor. Bu nedenle trafik cezaları, ceza kanunlarına indirgenmeli..

 

Hatta öyle olaylar duyuyorum ki, kendisini bir trafik ihlalinden dolayı durduran görevli polise, “ cezana geçer sözün, çok konuşmada cezamı kes, benim işim var, acelem var, gideceğim” diye diklenen sürücülerle ilgili hikâyeleri sürekli olarak duyuyorum. Bu tür olaylara günlük hayatta sizler de şahit oluyorsunuzdur.

 

Trafik kurallarına riayet eden, başkalarının haklarına saygı gösteren sürücüleri tenzih ederim. Onlara kazasız ve belasız yolculuklar ve sürekli sabır dilerim. Çünkü çok ihtiyaçları var.

 

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı…

 

İlçede trafik ile ilgili olarak toplantılar yapılmalı, kesin ve kalıcı çözümler üretilmeli, hemen hayata geçirilmelidir. Yoksa trafik terörüne engel olamayız. Görüldüğü gibi trafikte de sorunlar bitmiyor. İlçenin nüfusu dengesiz bir şekilde arttıkça sorunlar da üst üste katlanıyor.

Etkili ve kalıcı çözümler üretmek gerekir. Ama kim ve ne ile? Herkes adam sendeci olmuş, “bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın” zihniyetiyle hareket eder olmuş ve böyle olunca da her şeyimiz Allah’a emanet … 

 

 Otopark ve trafik sorunları birlikte çözülmeli...

 İlçe Belediyesi ve İlçe Trafik ekipleri otopark ve trafik sorununa birlikte köklü bir çözüm bulmalı..

·         Şehir Planlaması yapılırken otopark sorunu göz önünde tutulmalı..

·         Belediye İmar planlarındaki otoparklarla ilgili hükümlerin uygulanmasını sağlamalı..

·         Şehir planlamalarında otopark alanlarının talebi karşılayacak şekilde yapılması için çalışmalara öncelik vermeli.. Bu konuda kesinlikle taviz verilmemeli..

·         Belediye ve müteahhitler otopark sorununun çözümü için projeler üretmeli..

·         Belediye, hali hazırdaki boş alanlara otoparklar yaparak, bu otopark ücretlerini düşük tutup sürücülerin otoparkları kullanmasını sağlamalı..

·         Sınırlı Süreli Park Levhaları’nın kaldırılması veya kaldırılması mümkün değilse özellikle Anakara Bulvar, Adnan Menderes Bulvarı, Hükümet Caddesi, Cengiz Topel Caddesi, Berat Caddesi, Selimiye Sokak, Şeyh Şamil Bulvarı, Çay Sokak, Mevlana Sokak, Karagöl Caddesi gibi işlek caddelere de bu levhalardan konulmasının sağlanması. Ayrıca buralarda park sürelerinin belirlenmesinin sağlanması,

·         Ayrıca Belediye ‘pos cihazlı’ görevliler tayin etmeli. Yanlış yere park eden araçlara park ücreti kesmeli..

·         Belediye Şehir Merkezi’nde çok katlı otoparklar yapmalı..

·         Tatillerde okul bahçeleri otopark olarak kullanabilir. Bu uygulama tatilde okullara ek bir gelir olabilir.

·         İlçe Trafik, “İlçede trafik ve park sorununun çözümü ile ilgili olarak, sivil toplum örgütleri ile bir toplantı yapmalı, konuyla ilgili olarak çözümler üretmeli tavsiye kararları alınmalı..

·         Trafikte yanlış yere park edenler, hız limitini aşanlar yetkililere haber verilmeli. Bu bir vatandaşlık görevi olmasına rağmen, aynı zamanda da tarihi bir görev olmalı.. Ya da böyle algılanmalı..

Trafik ve Otopark Sorunu’nun çözümü için herkes el ele vermeli…

                            Ömür Dede’ye kadar siyaset...

 

Çubuk”ta düne kadar Sünlü”ye kadar siyaset yapılıyordu. Şimdilerde ise Ömür Dede Mevkii’ne geriledi.

 

Bu zihniyetle ilçenin hiçbir sorunu çözülmez.  Çubuklular ufak şeylere şükür eder hale getirildi. Tabiri caizse elma şekeri ve horoz şekerine razı oluyorlar.

 

İlçede yaklaşık sekiz bin kişi ‘Sadaka Kültürü” ile yaşamlarını sürdürüyor. Siyaset de buna göre dizayn ediliyor (tasarımlanıyor).

 

Oysa Çubuklular hizmetin en iyisine ve en büyüğüne layıktır.

 

Bunun içinde önce istemesini bilmek lazım. “Ağlamayan çocuğa meme vermezler”. Hizmetin ayağımıza gelmesini beklersek, boşuna bekleriz. Ya da gelen hizmetle yetinmek zorunda kalırız (Şimdilerde olduğu gibi İktidar ve Büyükşehir”den her yere hizmet gider), ya da annesinin yemek getirmesini bekleyen leylek yavrusu gibi ağzımızı açar bekleriz...

 

METROPOL bir kentin; Yolları düzgün, binaları estetik, sokakları temiz, kent möblesi, yeşil alanı boldur. Her şeyden önce her yaşam alanı belli bir ruha sahiptir. İçinde yaşayanlarda güvencededir. Bu durum aynı zamanda modern ve gelişmiş olmanın göstergesidir.

Otoparksız Metropol olur mu?

Metropol İlçe olalı 11 yıl geçmesine rağmen Çubuk İlçesi henüz Metropol’e benzeyen bir özelliğe sahip olamamıştır. Kısacası ilçede Metropol’den eser yok.

 

Böyle giderse Çubuk İlçesi “Oy Deposu” olmaktan başka bir işe yaramayacak...