Kafamız alabildiğine karışık.
Bu karışıklığın nedeni kendi değerlerimiz ile batılı değerler arasındaki sıkışmışlığımızdır.
Bizim en büyük problemimiz kavramlarımıza çoğu zaman kendi anlamları çerçevesinde bir değer atfetmekten ziyade Batılı ölçülere göre değer atfetmek oluyor.
Bilimi ve bilimsel konuları da aynı ölçütlerde anlamaya çalışıyoruz.
Batı"da pozitivizm, rasyonalizm... varsa bizde de var zannıyla hareket ediyoruz.
Aynı yaklaşım 'İslam eksiksiz bir dindir diye hareket ederek tüm bilimsel gelişmelerin Kuran"dan çıkarıldığı savına bile ulaşıyor. Birtakım mesnetsiz yorumlarla da bu tutum destekleniyor.
Nihayetinde literatürümüzü oluşturan kavramlar tepetaklak oluyor. Bu karmaşa da düşünce dünyamızda önemli hasarlara sebep oluyor.
Fikir dünyamızdaki bu hasarlar dünya ile kurduğumuz ilişkiye de yansıyor. Kadim kültürümüzde az bir geçimlik ve gölgelenecek bir yer olarak algıladığımız dünya, kendisinin amaç haline geldiği vazgeçilmezimiz ve yeni tabularımızın mekânı haline geliyor.
Gözlerimizin önüne çekilen perdeler hakikati görmemizi engelliyor.
Kulaklarımız çoğu zaman gerçeğin çağrısını işitmiyor.
Zihinler teşevvüş içerisinde.
O halde;
Öncelikli iş ister adı gelenek ve töre olsun, ister makam mevki, ister para ve şöhret olsun bizi ilahi olanla sağlıklı ilişki kurmaktan alıkoyan tabulardan kurtulmak olmalıdır. İmanı kavi kılmak için bu tabuları en az bir kez aşmak lazımdır. Mevdudi de Hindu Müslümanlar için benzer bir şey söyler: İmanınızın kemale ermesi için bir sefer bile olsa sığır eti yemelisiniz der. Oysa İslam'ın böyle bir hükmü yok. O, ineği tabu haline getirmiş olan birinin sığır eti yemek suretiyle bu tabuyu yıktığını görmek ister.
Bu yapılmadığı takdirde bize sunulan ve modernizmin hiçbir kutsalı! ile çatışmayan bir İslâm anlayışını kabul etmeye, netice de de hastalıktan sağlığa, ahlaktan adaba, sanattan estetiğe, bilgiden varlığa kadar tüm algılarımızda kendimize yabancılaşmaya mahkum oluruz.
Eğer etrafımızdaki örülü duvarları aşıp kendi ufkumuza bakabilirsek modernizmin yeni bir İslam, yeni bir Müslüman tanımı üzerine kurduğu paradigmayı reddedip kararlı adımlarla kendi inkişafımızı gerçekleştirebiliriz.